• dresden, 13-14 subat 1945 tarihlerinde muttefik kuvvetlerinin hava bombardimanlari sonucunda yerle bir edilirken, yaklasik 300 kisi de sehrin en gorkemli ve hava saldirilarina karsi en guvenlikli oldugu varsayilan binalarindan birine, die frauenkirche'ye siginmislardir. (alm. notre dame) mimar george baehr'in tasarimi ve onderliginde, 18.yuzyilin ilk yarisinda (26 agustos 1726) insaasina baslanmis olan bu barok saheser, ikinci gecenin sonundaki hava akinlarina dayanamamis ve en nihayet cikan yangin sonucunda 15 subat 1945 sabahi cokmustur. neyse ki iceriye siginanlar kacarak kurtulmayi basarmislardir. unlu org yapimcisi gottfried silbermann'in yaptigi 39. ve en son org, enkazla birlikte yokolup gitmistir ki bu org ilk defa 1 aralik 1736 tarihinde johann sebastian bach tarafindan calinmistir.

    iki almanya'nin birlesmesinden sonra dresden'deki frauenkirche'nin restorasyonu ve yeniden insaasi baslamistir ve bu projeninin 2005 sonbahar'ina kadar tamamlanmasi beklenmektedir. yikim esnasinda 200 parcaya ayrismis, mimar baehr'in enkaz altinda kalan mezari, uzun cabalar (johann christian feige) sonucunda restore edilebilmis ve tekrar kilisenin mahzenine yerlestirilmistir. george baehr'in aniti uzerinde sunlar yazilidir:

    "nun hab ich genug gelebt, gebaut, gelitten. mit satan, sünd und welt genug gestritten. jetzt lieg ich in dem bau, der droben prangt. hab vollen sieg und ruh und fried erlangt. nehmet, liebste, gott zum mann und vater an. in dessen treu niemand verderben kann.“

    ceviri: " artik yeterince yasadim, insaa ettim ve aci cektim. seytanla, gunahlarla ve dunyayla tartistim. simdi gorkemle goge yukselen bu binanin icinde yatiyorum. tam zafere, huzura ve barisa kavusmus olarak. kabul eyleyin ey sevdiklerim, tanriyi erkeginiz ve babaniz olarak. onun sadakatinde kimse curuyemez."

    http://www.frauenkirche-dresden.de/
  • münih in simgesi, ihtişamıyla dikkat çeken devasa kilise. marienplatz da bulunur kendisi.
  • almanya nin 1726-43 yillarinda yapilmis en onemli protestan kilisesi..sosyalist dönemde savasin unutulmamasi için onarilmamis olan fraunkirche ancak 1990 da iki almanya nin birlesmesinden sonra restorasyon asamasina girebilmis..ibm in catia yazilim programiyla proje gercek hayata kazandirilmis..
    bombalardan tahrip olmus taslarin yeniden kullanilmis oldugunu duvarlardaki kisim kisim goze carpan siyahliklardan anlayabilmeniz mumkun..bizde artik muzelesmis camiiler gibi kiliseyi faal bulabilecegimi sanmiyordum ama ayinlerin devam ettigini gordum - ayni zamanda konser etkinligi icinde kullaniliyormus-
  • (bkz: deutsche magazine) isimle almanca kitabın ilk bölümünde söz edilen kilise.
  • dresden'in yara izidir, belki de bütün almanya'nın en derin izlerinden biri.

    öncelikle:

    (bkz: dresden)

    http://en.wikipedia.org/…of_dresden_in_world_war_ii

    vücudunun bir yerinde bir yara izi olan insanın yaptıklarına benziyor sanki dresdenlilerin yaptıkları. kimi insan o izi saklar, onu hatırlattıklarını unutmaya, başkalarının hatırlatmasına mani olmaya çalışır gibi saklar, belki utanır bu izden. kimisi de sergiler o izi. dresden'de olan apayrı bir şey, bir yara izini bir süse, bir gurura dönüştürmek.

    frauenkirche'nin onarılması üzerine çok düşünülmesi gereken bir olaydır diye düşünüyorum. her ne kadar bazı açılardan eleştirilse de restorasyon olağanüstü bir çalışmanın ürünüdür. her bir taşın yıkıntının neresinden alındığı katologlanmış, taşların ölçümleri yapılarak üç boyutlu olarak bilgisayar ortamına aktarılmaları sağlanmış, orijinal planla karşılaştırılarak nereye ait oldukları bulunmaya çalışılmıştır. her taş orijinal yerine ya da ona çok yakın bir yere konmuş, kalan boşluklar yeni malzemeyle desteklenmiştir. kilsinenin dış yüzünde yangında kararmış eski taşlarla, bembeyaz yeni taşlar yanyanadır ve insanın içine ürperti veren bir görüntü oluşturmaktadır. büyük bir yaralanmadan sonra vücudun kalan eski doku ve yeni hücrelerle o boşluğu doldurmaya, onarmaya uğraşması gibi bir şey bu; sonunda yara kapanır, ama izi ebediyen orada durur. dresdenliler her gün bu ize bakıyorlar ve o izi tüm dünyaya gösteriyorlar.

    dresdeni gezdiğim dönemde hala onarımda olan bir bina vardı, eskiden otel olarak kullanılıyormuş, belki şimdi onarımı bitmiştir. inşaatın caddeye bakan yüzünü örten kocaman bir bez afiş vardı. üzerinde yazan yaklaşık olarak "... binası, ... tarihinde doğdu, 1945'te öldü, şu tarihte yeniden burada doğacak" gibi bir şeydi. bir binadan çok bir insanı anlatan bir ifade gibiydi.

    yahudi soykırımının insanlığın hafızasında bıraktığı iz o kadar derin ki, almanların kendi acılarından bahsetmelerine adeta izin verilmiyor. dresden'in bombalanışının bir savaş suçu olup olmadığını tartışmak mümkün değil neredeyse (şahsi kanaatim gerçek bir savaş suçu olduğu, kasten sivillere yöneltilmiş bir saldırı olduğu yönündedir). bütün bunların ortasında dresedenliler, çektikleri-kendilerine çektirilen acıyı unutmadıklarını, ona sahip çıktıklarını yeniden inşa ettikleri şehirleriyle gösteriyorlar. almanlar çok özür dilediler, ama dresdenliler o özrü henüz işitmediler, işitecekleri güne kadar da yaralarının izine bakmaya ve onu göstermeye devam edecekler sanırım.

    bir bina yalnızca bir sembol olabilir, ama o sembolün arkasında duran yeterince kişi varsa bir şeyleri değiştirebilir. frauenkirche benim için almanların çektiği acının, aşağılanışlarının, sefil edilişlerinin sembolü gibi, sanırım bazı almanlar için de. bu sembolün arkasında duranlar umarım ikinci dünya savaşına dair eksik bırakılmış algımızı-bilgimizi tamamlamayı başarırlar. müttefikler dresdenlilere ve almanlara bir özür borçlu.
  • kilisenin içindeki işlemelerin tam ortasında bir illuminati sembolü bulunur. fark ettiğim zaman çok şaşırmıştım. kilisenin içinde kabak gibi o sembol varsa ya biz illuminati'yi yanlış biliyoruz ya da örgüt sağlam trollemiş hristiyanları. şuraya da çektiğim fotoğrafı ekleyeyim. yorum sizin.

    onlar her yerdeler
  • münih'te olanın kulelerinin büyüklüğü ve içindeki rengarenk freskleri karşısında oldukça etkileyici bulduğum kilise.
  • rivayet odur ki*, yapımı esnasında mimar* para arayışına çıkmış ve soluğu şeytanın kapısında almış, kendisiyle bir anlaşma yolu aramış. yaptıkları sıkı pazarlıklar sonucu şeytan, kilisenin karanlığı temsil etmesi, içeride hiç ışık olmaması kaidesiyle gerekli yardımı yapacağını söylemiş. mimar da hay-hay* diyerek yardımları kabul etmiş ve bu devasa kilisenin yapımına başlamış. inşa süreci bittikten sonra şeytanı, eserini görmesi ve tabi kontrol etmesi için kiliseye çağırmış. şeytan içeri girip öyle bir noktada durmuş ki gerçekten de hiçbir pencereye rastlamamış. halinden gayet memnun olan şeytan mimarın ortaya çıkardığı yapı sonucu memnuniyetini dile getirmiş. fakat içeri bir adım daha attığında sütunların arkasına gizlenen* pencereler bir bir görünür olmaya başlamış. kandırılması karşısında çok sinirlenen şeytan yere öylesine sert bir şekilde ayaklarıyla vurmuş ki günümüzde hala zeminde bulunan şeytanın ayak izi ortaya çıkmış ve sonsuza kadar bu kiliseyi*, bu zemini mühürlemiş.
hesabın var mı? giriş yap