*

  • büyük arazilere sahip lord veya senyör denen kişilere koruma ve adalet karşılığında mal ve hizmet üreten köleler ile serfler ve hür köylülerin alt tabakasını meydana getirdiği dikey olarak örgütlenmiş siyasi, iktisadi ve sosyal bir organizasyondur.
  • temel özelliği siyasi bölünmüşlük ve sosyal eşitsizliktir.senyorler topraklarında yaşayan insanların üzerinde mutlak haklara sahiptir.feodalizm bütün ortaçağ boyunca devam etmiştir.devam ettiği süre içerisinde avrupa'da sosyal adalet kurulmamış,bu nedenle halk asiller,rahipler,burjuvalar,köylüler gibi çeşitli sınıflara ayrılmıştır.
  • feodlizm kelimesi, kökenini latince feudum dan alir. feudum latince davar demektir , büyükbas heyvan demektir. yani feodalizm in birebir türkce meali davarizm , davaristlik gibi bi seydir. ortacag avrupasinda bu döneme feodalizm isminin verilmesi, toprak sahibi derebeyinin, feodal beyin topraklari üzerinde yasayan insanlarin statüsünün, ayni toprakta otlayan davardan, büyükbasdan farkli olmamasindan ileri gelir. derebeyi demek bi nevi davari güden coban olmak demektir.
  • ortacagda feodal orgutlenme m.s 5.yy'da baslamis ve 9.yy'da klasik bicimini almistir.klasik feodal orgutlenmenin iki nedeni vardir.bunlar; 1- agir saban (uretim teknolojisi) 2- agir suvari (savas teknolojisi) dir.
  • tamamen zararsız görünen hatta bilakis çok faydalı bir icat olan pulluğun başının altından çıkmış bir kurumdur. her ne kadar sasaniler tarafından icat edilmiş olduğu söylense de efendim şövalyelerin ortaya çıkmasına da bu pulluk sebep olmuştur. ha bir de unutmadan söyleyelim üzengi. avrupa'nın balçık içindeki toprağını yararak su yolları açan ve toprağın verimli işlenmesini sağlayan bu alet sayesinde bolluk bereket gelince, köylüler semirmiş, yöneticiler semirmiş. tarımsal zenginlikle gelen huzurun ve tabii ki zenginliğin ta kendisinin korunması için gereken merkezi otorite o tarihlerde avrupa'da namevcut olduğundan mütevellit feodalizm tüm haşmetiyle gelmiş kurulmuştur efendim.

    nasıl mı? e bu semiren köylülerden biraz daha fazla vergi alalım diyen yöneticilere köylüler de hay hay deyince, işte bu üzengiye basıp ata binen şövalyeler güruhundan güçlü ordular ortaya çıkmış. ama kimin orduları? zengin toprak sahiplerinin. böylece zengin yönetici sınıf, şövalyeler ve köylülerden ya da daha akademik terimlerle lordlar, vassallar ve serfler arasında karşılıklı hak ve görevlere dayanan bir ilişki gelişmiştir.

    şunu da belirtmeliyim ki, doğu feodalizmi ile batıda ortaya çıkan feodalizm birbirinden çok farklıdır. batıda lord ile vassal bir tür sözleşme ile birbirine bağlıyken ve toprak sahipleri zamanla merkezi otoriteye karşı birer direnç noktası haline gelirlerken, doğunun lordları merkezi idarenin memurları gibi çalışmışlardır. diyebiliriz ki, anayasal hükümet anlayışının temellerini de batı feodalizmi atmıştır. yani bir bakıma anayasal düzenin temel direği pulluktur.
  • "feodalizmden modern doneme gecisin kacinilmaz sonucu, toprak mulkiyetine dayali bir egemen sinifin teknokratlar, idareciler ve kapitalistlerden oluşan bir egemen sinif lehine yok edilmesi olmustur."
    abd disisleri bakani henry kissinger. (for the record: selected statements, 1977-1980, s.17. little brown and co. 1981)

    (ara: o guzel atlara binip gittiler)
  • amerika'nın tarihinde yoktur ve neden bu kadar farklı (-,+) olduklarının anlaşılması için önemli bir bilgidir. sanırım bir de avusturalya'da hiç olmadı. (bundan çok emin değilim)
  • tarihsel olarak üç toplumsal eğilimin* birleşimi ile ayırt edilebilecek toplumsal dizge olduğu öne sürülebilir*

    1) male primogeniture (ilk erkek çocuğun üstünlüğü)- yani ailenin tüm varlığı, ya da buna yakını, miras yoluyla en büyük erkek evlada intikal eder. buna dünyevi ve dinsel güçler dahildir.
    2) serfdom (serflik?)- yani, gene miras yoluyla intikal edecek bir şekilde, köylülerin toprak ve emeklerinin üzerindeki denetimlerinin bir kısmının bu yukarıda bahsi geçenlere devredilmesi (aslında devretmek yerine "alienated"ı karşılayacak türkçe bir karşılık daha güzel ifade ederdi bu durumu).
    3) internal colonization of territory (arazinin içeriden sömürgeleştirilmesi)- yani, hal ve hazırda üzerinde mevcut bulunan birtakım ilişkilerin çözülmesi neticesinde, "yeni" arazilerin denetiminin köylüden lordlara devredilmesi süreci.
  • feodalizm topragin mulkiyetinin buyuk ailelere* ait oldugu, belirli yargilama haklari da dahil olmak uzere bu topraklar uzerindeki her turlu tasarruf bakimindan bu ailenin ozerk bulundugu, koylunun; feodal beyin kendisine ayırdigi ozel topraklarda serf olarak calisma yukumlulugunun ve kendisine ayrilmis tarlalarda urettigi urunun de belirli bir bolumunu vergi olarak bu aileyi temsil eden beye odemek zorunda oldugu uretim tarzi ve bu iliski cercevesinde belirlenen merkezilesmeyi onleyen parcali siyasi yapidir.

    kapitalizmden once bati avrupa'daki sosyoekonomik sistem olan feodal yapida; serf ya da koylu, kendisi de bir ust lorda bagli olan ve onun tarafindan korunan bir malikane* lordu tarafindan korunmaktaydi.boylece, sistem kralda sona eriyordu. gucluler zayiflari koruyordu, ancak bunun fiyati yuksekti. para, yiyecek, emek ya da askeri baglilik karsiliginda derebeyleri vasallarina fief ya da feudum (kalıtsal toprak kullanma hakki) bahsettiler. en altta topragi isleyen serfler vardi ve nufusun buyuk cogunlugu yiyecek ya da giyecek icin urun yetistirirdi.
hesabın var mı? giriş yap