• bir fellini filmi.alabildiğine mizahi öğeler taşımasına rağmen efendisiz ve ben hariç izlendiği sinemada kimseyi güldürememiş, sağdan soldan tepki almamıza neden olmuştur.
    örn:gülecekseniz maça gidin

    öyle ya sinemada susulur , maçta gülünür, kütüphanede yaprak döner yapılır.
  • fellini ustanın içinde bir çok gerek mistik gerekse masalsı ögeyi barındıran eserlerinden biri daha...
  • federico fellininin 1969 da cektigi film.
  • david lynchi daha iyi anlamamizi saglayan fellini filmi.
  • fellini tarifiyle "science fiction of the past" (geçmişin bilim kurgusu)
  • fellini satyricon cnbc-e yayın tarihi : 21/01/2004 22:00 (bu gece)
  • filmin* müziklerinde, mutat fellini müzikçisi nino rota'nın yanında ilhan mimaroğlu'nun da parmağı vardır, şıktır..
  • fellini tarifiyle "science fiction of the past" (geçmişin bilim kurgusu)
    garip bir aşk üçgeninin ön planda olduğu görkemli bir fresk

    filmin sanatçının ilk gerçek skandalı olarak adlandırılan tatlı hayat*'la paralellikleri, yönetmenin 60'ların roma'sında roma imparatorluğu'nun çöküş yıllarından pek de farklı şeyler görmediğinin ipuçlarını taşıyor:

    satyricon da tatlı hayat gibi (bkz: #3820536) yönetici sınıfın çöküşüne ve bu çöküşün içerdiği korkunç şiddetin yoğun bir bileşimine mercek tutuyor . fellini aynı saldırgan tavrıyla aslında 60'ların sosyal tansiyonunu da ölçmekte ve sonucu bir felaket olarak sunmaktadır
    yönetmen, filmlerinde bulunması hiç de tesadüfi olmayan aksine üslubu ile tamamen kendine özgü
    - suni bir renk kullanımı
    - çok ağır makyaj
    - olabildiğince basit ve tiyatro dekorunu ansıtan simgesel denilebilecek bir set tasarımı
    - aynı derecede tiyatro diline yakın bir oyun tekniği
    - son derece irrite* edici bir arka plan ses ve müziği
    - deliriler, nöbetler, sancılar çeken bükülüp kıvranan rahatsız edici bir sinema dili kullanmış. ancak çirkini tasfir etmanin estetik bir yolu varsa bu da o olmalı zaten.

    fellini, latin imparatorluğunun atmosferini böyle yorumluyor ve bütün sürreallik iddialarına rağmen çıplaklık ve gerçeklikten başka bir tad bırakmıyor

    http://arsiv.hurriyetim.com.tr/…stival/federico.htm
  • şahsımda dillerarası bir kafa karışıklığına sebep olan filmdir.
    şu ki,
    trialchimo'nun evinde verilen davette, ev sahibi "şairler gelsin ve bize şiir okusun" diye buyurduğunda, filmde bir süre türkçe okunan bir şiir duyulmuş, film içerisinde italyancaya çevrilmiş, üzerine de ev sahibi "yemekte yunanca dinlemeyi seviyorum" demiştir.
    şimdi suçu cnbc -e * ye mi atmak gerek bilinmez ve fakat cnbc e'nin türkçe ile yunanca arasında farkı ayırt edebileceğine eminim, zira "yok, yok içinde." diye bitmekteydi şiir ve bana biraz türkçe gibi geliyor bu cümle.anlayabilmiş değilim o yüzden.
  • filmi izlerken gogsumuzu kabartan eser ilhan mimaroglu'nun akdeniz isimli bestesidir. eser film icin yazilmamis, ancak ilhan mimaroglu filmde kullanilacak versiyonu yeniden duzenlemistir. okunan siir orhan veli'nin icinde siiri, okuyan ise ilhan mimaroglu'nun hayat arkadasi gungor batum'dur. esere gercekustu havayi ufleye ufleye kasikla yediren gungor hanim'in benzersiz tinisi new york siir gecelerinde hala duyulabilir. ansiklopedik entryimizin kuyruguna, gungor hanim'in rustem batum'un da annesi oldugunu ekleyelim. siiri romali perihan'in okudugunu bir fellini fikrasi gibi anlatanlara da cok yasayin diyelim hani, honey.
hesabın var mı? giriş yap