• irvin yalom'un dört temel kaygı (ölüm , özgürlük , varoluşsal yalıtım , anlamsızlık) üzerine dayandırdığı kitap. psikoloji ile ilgilenmeyen herhangi bir insanın bile ilgisini cekecek kadar iyi bence.
  • içinde çesitli vakalardan örnekler de bulunan -ki bu vakalari okumak çok keyiflidir-, hayatin -dolayisiyla terapinin- temelinin ölüm, özgürlük, yalitim ve anlamsizliktan kaynaklanan korkular yani varolusa dair derin kaygilar ve bunlari bastirma, bunlarla basa çikma, çikamama yollari oldugunu vurgulayan, kalinliginda korkulmamasi gereken bir irvin yalom kitabi. nietzsche 'den, dostoyevski 'ye, tolstoy'a, kafka'ya, sartre'a ya da camus'ya pek çok yazara sikça göndermeler vardir ve basta hümanistler -carl rogers, abraham maslow, rollo may- hemen hemen bütün terapistler anilir. en güncel psikoterapi akimlarindandir. kabalci'nin kalin kitaplarindan olan bu kitabi -yeni bir psikolojik danismanlik ögrencisi olarak- kendi kendime bulup okudugum 2000 yilindan beri etkilerini üzerimde -egitimimde de- hissettigim bence okunmasi gereken o 'alti çok çizili kitaplar'dan biri..
    sonundan bir de alinti:
    "hayatin anlami sorusu, buda'nin da düsündügü gibi, gelistirici degildir. insan kendisini hayat irmagina birakmali ve sorunun akip gitmesine izin vermelidir."
  • irvin yalom'un muhteşem kitaplarından bir diğeri. yazar burda hayat ve ölümü sorgulayıp ölümü kabullenmenin veya inkarın insan üzerindeki etkileri üzerinde duruyor. yalnız bir klinisyenin okuması çok daha faydalı görünmekte.
  • irvin yalom ne yazsa iyi yazar,sürükleyici yazar diyerek aldığım ancak zorlamayla belli kısımlarını okuyabildiğim,okuyamadığım kitap.sıkıntınızı bastırıp okuyabildiğiniz kadarı bile insanın kendisine ışık tutmasını sağlıyor,kendini sorguluyor.ders kitabı niteliğinde,okuyabilmeyi başarabilene faydalı olması çok muhtemel kitap.
  • irvin yalom'un kel ve ilacı olmadığını anladığımız kitaptır.
  • diğer bir sürü kitabının yerine oturup bu adam esas olarak ne diyor... diye okunacak irwin yalom kitabı. varoluşçuluk, ben i yaratma, ölüm korkusu, bireysel varoluş v.b. meselelere değinen ve kendi psikoloji yaklaşımını derli toplu (ama bir süre sonra tekrar, takrar) anlatan 500 sayfalık kitap.
    divan veya nietzsche ağlandığında gibi bir roman değil tabi. moda olduğu gibi alıp yazın şezlongta okumaya gelmez.......
  • irvin yalom'un 768 sayfalık kitabıdır. bu kitabı okumak, meslek erbabı olmayanlar için bir çuval keçiboynuzu yiyip 10 gram bal almaya benzer. ama dikkat edin o 10 gram bal hayatınızı değiştirebilir.
  • kolay okunabilir, yalın ve her satırı dolu dolu bir yalom kitabı.

    kendime ve olaylara bakışımı yeniden sorgulatmış, kendime dair tanımlamalarımı yeniden yaptırtmıştır.

    ölüm, üzerinde düşünmekten korktuğum, hep üstünü örttüğüm bir kavram olduğundan, ölüm'le ilgili bölümünü hazır olacağım güne bıraktım. üzerinden yıllar geçmesine rağmen hazır olamadıysam belki de o gün hiç gelmeyecek. bilmiyorum!

    kavramları açıklayabilmek için, vak'a örneklerine ve edebiyattan alıntılara başvurmuş.

    her şeyden önce çok iyi bir okuma listesi vermiş, yığınla iyi yazarla tanıştırmıştır.
  • "psk 407 varoluşçu psikoloji
    psk 407 existential psychology
    psikoterapi alanının önde gelen isimlerinden birisi olan ırvin yalom, varoluşçu psikoterapi kitabında (bknz. kaynak listesi), insanların farklı kaygılarıyla yüzleşmelerinin öneminden bahsederken bu kaygıların varoluşsal olduğunu da ifade eder. yalom’a göre yalıtım (isolation), özgürlük (freedom), anlam (meaning) ve ölüm (death) şeklinde sınıflandırabileceğimiz bu kaygılar (angst) bizim benliğimizin temel yapı taşlarıdır. bu dersin temel amacı öğrencilere sadece bu kaygılar ve onlarla ilgili yapılmış olan akademik çalışmalar hakkında bilgi vermek değil aynı zamanda onları ve dersin öğretim elemanını birlikte varoluşçu bir yolculuğa çıkarmaktır. günlük hayatımızdaki yolculuklardan farklı olarak, bu yolculukta amaç bir yere varmak değil kaybolmak korkusu olmadan, yolculuğun ta kendisidir. orta dünya’daki hobbitlerden bilbo baggins’in bize sık sık hatırlattığı gibi: “her gezgin yitirmemiştir yolunu. / not all those who wander are lost.”

    tolkien’in orta dünya’sı, bu dersin merkezinde olacaktır. varoluşçulukla ilgili bir dersin merkezine aslında varolmayan bir dünyayı almak en kibar şekliyle “unorthodox” olarak tanımlanabilir. bazı bilim insanları bu tür bir yaklaşımı ciddiyetten uzak da bulabilir. ancak, einstein’ın “gedankenexperimenten” olarak tanımladığı zihinsel bir oyunun (ya da zihinsel bir deneyin) oldukça soyut bir kavrammış gibi görünen varoluşu ve hiçlik’i anlamak açısından işimize yarayacağını düşünmekteyim. tolkien’in orta dünya’sının diğer bir alternatifi de george r. r. martin’in taht oyunları’nın geçtiği yedi krallık’tı. yolculuk için hangisini seçmenin daha iyi olduğunu çok düşünüldü ve sonunda kadim bilginlerin de tavsiyeleriyle orta dünya’ya karar verildi. bunun pek çok nedeni arasında en önemlilerinden birisi tolkien’in inançlı bir yazar olarak iyilik, kötülük, tanrı gibi motifleri kitaplarında daha iyi işlemiş olmasıydı. çünkü, varoluşçuluk literatüründe sarte, camus, yalom gibi kendi kuramını tanrı figürünün dışında kuranlar olduğu kadar kierkegaard gibi oldukça inançlı varoluşçular da bulunmaktadır ve orta dünya onların hepsini içine alacak ve en azından bu açıdan adaletli davranacak kadar büyük bir dünyadır… ve tabii elf’lerin, cüce’lerin, hele hele hobbit’lerin olmadığı bir dünya gerçekten sıkıcıdır.

    psk 407 varoluşçu psikoloji dersi, yalıtım, özgürlük, anlam ve ölüm gibi varoluşsal kaygıların hem kuramsal hem de görgül yönlerini 14 hafta boyunca tartışmak için oluşturulmuş bir derstir. sadece sartre, camus, kafka, dostoyevski, freud, may, frankl, yalom gibi kuvvetli argümanları sahip edebiyatçıların ve bilim insanların söylemlerini tartışmakla kalmaz özellikle son 20 yıldır sosyal psikoloji alanına hakim olan deneysel varoluşsal psikoloji (experimental existential psychology) şemsiyesi altında yapılan deneysel çalışmalardan da beslenir. bu çalışmalar bize, oldukça soyut bir kavrammış gibi görünen varoluşun nasıl ölçülebileceği hakkında fikir verir. tabii ki sanat ve edebiyat da böyle bir dersin doğal müttefiği olarak her hafta kendisini gösterecektir ve derse katılanlardan da kendisiyle ilgilenilmesini bekler.

    14 haftanın sonunda derse katılanların (dersin öğretim elemanı dahil) konu ile ilgili genel kuramsal, yöntemsel ve tarihi bilgileri elde etmesinin yanında onların benlikleriyle ilgili de değişimler (en azından değişim isteği) bekliyoruz. varoluşsal psikoloji ya da varoluşçuluk, adı üzerinde hayatta var olma durumudur. bu durum, bizler farkında olmasak da her yeni bir günde ufak değişikliklere maruz kalır. ancak bu değişiklikler eğer bir de farkındalıkla beslenirse o zaman fark edilebilir değişiklikler haline gelirler. bu dersin amacı fark edilebilir değişiklikler yaratmak için farkındalığınızı artırmaya yönelik özgürlüğünüzü size yeniden hatırlatmakdır. orta dünya’da frodo’nun yanında ona yol arkadaşlığı yapan sam gamgee’nin bile ne kadar değiştiğini hatırlayın. biz neden değişmeyelim ki? "

    (bkz: http://www.kokdemir.info/courses/psk407/)
hesabın var mı? giriş yap