• sabancı üniversitesinde 2008 güz döneminde artificial intelligence dersi vermekte olan cs hocası. yapılması çok zor olan prolog ödevleri vermesiyle, tahtaya öğrenci kaldırıp soru çözdürmesiyle ve dersi drop ve withdraw eden insanlara aldırmadan undergrad dersini grad seviyesinde işlemesiyle meşhurdur.
  • mayis ayinda drajedergi de yazisi cikmasi beklenen tatli insan..
  • piri reis üniversitesi'nin kütüphanesinde çalışan kafa dengi hatun. ders aralarında yanında bolca öğrenci görmek mümkündür. zira sıkıcı olan okuldaki tek aktivitedir kütüphaneye gidip gevezelik yapmak. erkek popülasyonunun bol olduğu üniversitesinde çalışmanın kendisine kazandırdığı jargonla herkes yanında rahat eder. oldukça mütevazi olan bu hanımkızımız bir o kadar da yardımseverdir. gizlice fotokopi işlerini yok efendim çıktı işlerini halleder. kimseye söyleme diye tembih de ettirir. dalgalı saçlarının altında fırlama bir gülüşü vardır. sevilir sayılır. her yerde böyle çalışanlar görmek istiyoruz efendim.
  • sabancı üniversitesi'nde bilgisayar bilimi öğretim görevlisi.

    çok çalışkandır, öğrencilerinden de aynı özveriyle çalışmalarını bekler. sabancı üniversitesi öğrencilerinin dandikliği sebebiyle sınavlarının 100 üzerinden 20-30 gelmesi normaldir, çünkü aynı adamları bu dersin düzgün verildiği herhangi bir üniversiteye koyarsan ortalama 20-30 bile çıkmaz.

    ders anlatma tarzı farklıdır; ammavelakin o da bir tarzdır ve öğretme tarzları arasındaki farklılığı esra erdem üzerinden tartışmak, nereden baksan basitliktir.

    eğer yarın öbür gün teorik alanda akademik birşeyler (zaten teorik alanda akademik olmayan ne yapacaksan) yapmak istiyorsan, türkiye'de yanında çalışabileceğin sayılı insanlardandır.

    öğrencilerinin yarısının dersi withdraw etmesinin, öğrencilerin dandikliğiyle açıklanabileceğini söylemiştim değil mi? sahiden, sabancı üniversitesi öğrencisinin özelliği ne ki 20-30 almasın veya withdraw etmesin, harika bir öğrenci grubu var da biz mi bilmiyoruz?

    master öğrencisinin okuldan ayrılması ise özel bir konudur, bu konu üzerinden hocaya vurmak en basitinden çapsızlıktır. master öğrencisi yanında çalışma tercihini de, ayrılma tercihini de yapabilecek zekaya ve yetkiye sahiptir. eğer uyuşmadıysa, veya öğrencinin öncelikleri değiştiyse bu sanırım en son hocasının sorunudur. hiç bir hoca "tamam, çalışmıyoruz, şimdi 2 yan takla atıcaz ve master bitecek" demez ki, esra erdem de yanındaki öğrencilerden normalden çok çalışması beklentisini en başından söylemiştir. tabi bunu ciddiye almak hayatı boyunca "tamam bu sene süper çalışıyorum" deyip de çalışmayan tipik türkiye öğrencisinin işine gelmez; ama bu da en son esra erdem'in problemidir sanırım.

    akademik bir konuda kabalığı, kibarlığı öğrenecek değil öğretecek bir kültüre sahiptir, en azındaın geldiği okula, yanında çalıştığı hocaya ve bulunduğu ortamlara bakan ortalama zekaya sahip bir insan bunu görebilir.

    hepsini geçtim, dünya iyisi bir insandır, sohbeti çok hoştur. iyi kalpliliğine yürekten inandığım sayılı insanlardandır.

    muhtemelen ona buradan laf yetiştirmeye çalışanların nitelikli entrysi kadar akademik makalesi vardır, o yüzden saçmasapan konuşmadan önce iki, hatta belki dört kere düşünmekte fayda vardır.

    edit: bu arada bahsetmeyi unutmuşum, kardeşim 3. sınıfa, 4. sınıfa gelip latex öğrenmeye üşeniyorsan, senin işler yaş, zararın neresinden dönsen kar. hani 30 yaşında falan olsan anlarım da, 3. sınıfta, 4. sınıfta basit bi typesetting öğrenmeye üşeniyorsan, gerçekten yanlış bölümdesin.

    edit 2: "altında çalışan master öğrencisi", kavramını kabul edeceğini zannetmem, çalıştığı insanlara yaşlarına ve bilgilerine bakmaksızın eşit gibi davranmaya özen gösterir.

    edit 3: dandik öğrenci olmak bence kötü birşey değil, kendini bildikten sonra.
  • genç, dinamik ama bilgisini karşıya geçirme kapasitesi konusunda şüphe duyduğum sabancı üniversitesi bilgisayar bilimi ve mühendisliği öğretim üyesi.

    bilgisine, makale sayısına, yetkinliğine laf etmek bana düşmez. zaten zekasını gözünden belli eden birisidir kendisi. ama asıl çapsızlık, derslerine devam eden 10-15 öğrencisinin burslu ve öğrenci seçme ve yerleştirme sınavında (bkz: öss) ilk 1000'de olduğu düşünülürse (tanıyorum, biliyorum, onlardan biriyim de konuşuyorum) bu insanlara dandik diyebilmektir. (bkz: ağzı olan konuşuyor) unutmayınız ki zekayı görebilmek de zeka ister.

    ayrıca latex konusuna bir açıklık getirmek gerekirse, çağ dışı ve tamamen külfet bir typesetting öğrenmeye üşenmenin günümüzde aklı çalışan bir bilgisayar mühendisi olup olmamakla herhangi bir alakası olmadığını görmek çok da zor değildir. akademisyen olacaksan orası tartışılır, sürekli makale yazıyorsan yine gereklidir. ama ne yazık ki, özel sektörde çalışan bir bilgisayar mühendisiysen latex bilmen, eğer çıktısını alırsan bastığın pdf'i kıvırıp... neyse...
  • 2011-2012 sonbahar dönemi sabancı universitesi algoritma (cs301) dersini veren insan. çok çalışkan, iyi niyetli ve özverili olduğu, bazı kişiler tarafından iddia edilen bu insan 1) geçen dönem cs301 dersi veren hüsnü yenigün'ün slide'larını aynen kullanmıştır. 2) programlama dili olarak "python" kullanacağız demiş, daha önce python deneyimi olan ben kendisine nispeten "advanced" birşeyler sormak istediğimde bana " biz de yeni yeni öğreniyoruz arkadaşlar " demiştir. 3) derslerin yarısından azına katılmama rağmen, kendisinin haber vermeksizin gelmediği 2 dersine denk geldim ( 2 saat blok dersler, toplam 4 saat ). ardından herhangi bir özür ya da açıklama da gelmedi. 4) kendisinin verdiği haftalık 3 saatlik ders, 2 saati ardı ardına; 1 saati de öğle arasından hemen önce olmak kaydıyla dağıtılmıştı. 2 saat süre verdiği sınavlarını 2 saatlik blok dersinde değil de öğrencilerin öğle aralarını almak suretiyle tek saatlik derste yaptı. ( gelmediği derslerden dolayı oluşan kayıp da böylece çözülmüş oldu, zekice bir çözüm; akademisyen olmayanın aklına gelmez doğrusu. ) 5) konu akışını değiştirmiş, slide'larını aldığı hüsnü yenigün'ün anlattığı sırayla anlatmadığı gibi , slide'larda olmayan şeyleri de anlatmıştır. slide'larda olan bazı şeyler de atlanmıştır. yani dersi takip etmeyip de online olarak ulaşmak isterseniz geçen senenin cs301'ini öğrenirsiniz. 6) ödevlerin, sınavların, quizlerin genel olarak harf notu üzerindeki ağırlıklarını söylemez. verdiği ödevlerin ve sınavların cevaplarını yazılı materyal olarak vermez. cevapları, recitation'da gönülsüzce anlatan asistanlardan ya da soruyu çözdüğü düşünülen insanlardan dinlemek zorunda kalırsınız. asistanların bazı soruları cevaplamak için, soruların verildiği kitabın internette yayınlanan "solutions.pdf" dosyasındaki çözümlerini bizzat copy-paste ederek , üzerinden okumak suretiyle açıkladığı görülmüştür. ( plagiarism konusundaki hassasiyete bakınız. ) bunlara daha eklenecek şeyler olabilir ( standart sapmanın, mean'e eşit olduğu distribution'a çok sık rastlanan notlandırma zihniyeti gibi .. herhalde cs akademisyenleri çok zeki olunca 1 ya da 0 veriyorlar. hoca değil transistor değil mi ?) ama sanırım okuyan birisi nasıl bir "akedemisyen" ile karşı karşıya olunduğunu anlayacaktır. benim nazarımda başarılı bir akademisyen, öğretmen; çalışkanlığı ve zekasıyla ön planda olabileceği kadar öğretebilme yetisi ve insanları eğitimini verdiği konuda çalışmaya heveslendirebilmesi gibi özellikleriyle de ön planda olmalıdır. malesef ki kendisinin, iyi bir eğitimci olduğunu düşünmediğim gibi; güler yüzlü görünen maskesinin arkasında "iyi bir insan" olduğunu bile düşünmüyorum. latex, python, sınav notu ağırlıklarının verilmemesi gibi davranışları kendisinin "bir yerlerden özenip" de ortaya attığı şeyler gibi geliyor bana. " ne yapsam da cs301 'i daha yararlı bir şekilde öğretsem" diye düşündüğünü hiç sanmıyorum.
    hani "hoca ödev verdiği anda stres yapmaya başlayan, en önde oturan ve kendisinden daha başarılı olanları kıskanan kız" tribi vardır ya; zayıf vücut yapısı ( çok hırslı insanlar şişmanlamaz ) , verdiği derste özendiği yeni şeyleri denemesi, sınav & quiz & ödev sonuçlarını paylaşmaması ve neyin ağırlığının ne kadar olduğunu söylememesi ( çok insecure bir hareket bence) ile bu bahsettiğim kız tribinin akademisyen olunca nasıl devam ettiğinin yaşayan örneğidir.
  • hüsnü yenigün'e özlemin en büyük nedenidir.
  • universal music türkiye'nin yeni patroniçesi
  • doğa için çal 7'de güzel sesiyle katılımda bulunan hacettepeli hoş insan.

    not: az konuşur.
  • koşun, kaçın, o dönem verdiği dersi sakın ama sakın almayın. gücü yettiği sürece bütün bir döneminizi cehenneme çevirmekle uğraşır, siz daha ne olduğunu anlamadan bir bakarsınız dersten ya kalırsınız ya da verdiği dersi geçmeye çalışırken kendinizi çıldırmış bir şekilde bulursunuz.

    aman diyorum bakın, sakın ama sakın, asla ve kat'â, iki cihan bir araya gelse de, dünyanın sonu da gelse bu hocanın dersini almayın.

    dinleyin beni, pişman olmazsınız.

    dönem sonu gelen edit: sayesinde dersinden kalan ve mezuniyetini uzatan o kadar çok kişi var ki, hepsi şimdi yaz okulundan ders bulmaya ve almaya çalışıyor. eğitim hayatınızı uzatır, ömrünüzü kısaltır; almayın arkadaşlar bu hocadan ders falan, yalvarıyorum size.
hesabın var mı? giriş yap