*

  • bu düşünür -ortaçağ felsefesine katkıda bulunduğunu muhtemelen fark ederek*- düşünmüş taşınmış ve tanrı; yaratma gücü ve yarattıklarıyla ilgili kendince bir düşünceler silsilesi ortaya koymuştur. bu görüşlerinin sistematiği tümdengelim, tümevarım, tümel ve tikel kavramlarıyla beslenmiş ve platon'dan ziyadesiyle etkilenmiştir.
    ilk halkası mutlak ve sonsuz yaratan tanrı olan bu yaratılış zincirinin son halkasında da yine tanrı yer almaktadır. yani dört basamaklı bu yaratılış merdiveni kendi içinde sarmal bir yapıya sahip olup başladığı yere geri dönmektedir. zira; erigena'ya göre tanrı'nın tüm yarattıkları yaratıldıkları andan itibaren tanrı'ya geri dönmek, o'na ulaşmak ve onun bünyesinde toplanmak için dayanılmaz bir arzu ve özlem duymaktadırlar.

    erigena'nın yaratılış felsefesinin ilk durağının adı tanrı ve yaratılıştır. burada "yaratan ve yaratılan" kavramları yer almaktadır. "yaratan" anlaşılabildiği gibi en büyük yaratıcı tanrı'yı işaret etmektedir. ne var ki, bu ilk duraktaki yaratılan tanrı'nın kendisinden başka yarattıkları değil bizzat kendisini yaratması kavramıdır. tanrı; yarattığı her şeyi kendi yaratma gücünün ve kendisinin bilgisine ulaşmak için yaratmaktadır. tanrı, nasıl ki bizler* için bir bilinmezse; kendisi için de öyledir. dolayısıyla kendi bilgisine ulaşmak için bunu somut ve daha anlaşılabilir kavramlarda ortaya koymak durumundadır.
    tanrı'nın kendi kendisini ortaya koyduğu bu ilk durağın ardından ikinci durak ilahi idealar durağıdır. burada karşımıza çıkan iki kavram ise "yaratılan ve yaratan" kavramlarıdır. ilahi ideaları betimleyen ilk sıfat tanrı tarafından yaratılmış olmaları, hemen ardından gelen ise madde'ye*` :algılanabilirlik anlamında` yansımaları yoluyla yaratıcı nitelikte olmalarıdır. ne var ki; ilk ilahi idea varlık değildir. ilk ilahi idea iyidir, bunu varlık ya da öz, akıl ve erdem gibi diğer idealar takip etmektedir.
    üçüncü durak ise artık somutlaşmış insan ve evren durağıdır. bu, artık yaratılışın son durağıdır. burada karşımıza çıkan "yaratılan ve yaratmayan" kavramlarıdır. zira burada bizim algımıza açık olan, ilahi idealarca algılanabilirliği sağlanmış, yaratılmış maddi yaşam karşımıza çıkmakta fakat bu döngü yeni bir şeyi yaratma gücünü haiz olmamaktadır. erigena'nın insan ve evren üzerine değişik bir düşünce geliştirdiği de gözlemlenebilir. zira; ona göre evren insana bağımlı bir oluşum olup insanın tanrı'dan çıkmasıyla oluşmuştur ve yine insanın* tanrı'ya dönüşüyle son bulacaktır. dolayısıyla evrendeki tüm şeyler tıpkı insan gibi tanrı'ya geri dönmek için sonsuz bir istek içindedirler.
    yaratılışın sonrasında yer alan, bu silsilenin son durağı ise tanrı'ya geri dönüştür. bu noktada karşımıza çıkan "yaratmayan ve yaratılmayan" doğadır. burada artık tanrı seçimsel olarak bir şey yaratmamakta ve kendisi* da tabi ki yaratılmamış ve yaratılmamaktadır. artık denilebilinir ki tanrı'dan ayrışmanın son basamağına gelinmiş ve tam tersine kurgulanabilecek olan analizin ilk durağında bulunulmaktadır.

    erigena'nın tanrı için söyledikleri, insan aklının tanrı için söylediklerinin söylenmemesinin gereğinden başka bir şey değildir. zira; tanrı kendi halinde, kendi içinde, kendi bulanıklığında, kendisine bile bilinmez gelmekte olan bir şeydir. ona iyi, üstüniyi gibi sıfatları eklemenin anlamsızlığından ve dolayısıyla tanrı'nın bilinmezliğiyle çelişikliğimizden dem vuran erigena bu noktadan çıkışla yukarıda anlatılmaya çalışılan döngüyü tasarlamıştır. onun için tanrı öncesiz ve sonrasızdır.
  • 'yazgi uzerine'de [de praedestinatione] ozgur irade'yi savunmus, augustinuscularin kaderci anlayisina karsi cikmistir; bu anlayis, cennetle odullendirilenlerin ve cehennemle cezalandirilacak olanlarin tanri tarafindan 'onceden' belirlendigini iddia eder. oysa eriugena hadi len ordan der: "tanri, mutlak iyidir ve bundan dolayi, her kulunun kurtulusa ermesini ister. onlara ozgur irade verir." ve ekler : "ayrica tanri zamani asar, zamanin otesindedir. bu yuzden, o'nun 'onceden bilme' gibi bir eylemde bulunmasi soz konusu olamaz."

    bunu goren kilise "sen cok konusmaya basladin. ne lan oyle ozgur irade mozgur irade?" deyip adamin ismini hemen kara listeye almistir.
  • eserleri, din meclisleri tarafından ''dine aykırı bulunduğu'' gerekçesiyle topluca yaktırılmıştır. kitapları ve düşünceleri bu güne kadar geldi mi? geldi. peki kitap yaktıranlar, bin yıl sonra kitap yaktırmanın bir boka yaramadığını anlayabildiler mi? sanmam.
  • tanrı ve yaratılış, insan ve insanın evrendeki yeri konularında düşünmüş, yazmış çizmiş bir orta çağ filozofudur.

    kendisi hakkında detaylı bilgi elde edebilmek için şu adres takip edilebilir: (bkz: eriugena kimdir?)
  • şöyle demiş, ki teolojik varoluş, tanrı bilgisi bakımından çok önemli, kilit değerde argümanlardır:

    "tanrının bilgisiz olduğunu anımsayalım. ne zaman, ne mekan, ne de aristo'nun 10 kategorisi ona atfedilemez. o gerçekte tek dayanağa sahiptir, o da istençtir (irade). tanrının bir başka tür cahilliği daha vardır, yaratılmış olaylar sırasında ortaya çıkmadan önce bilgisi ve hazırladığı mukadderat hakkında bilgisi yoktur. üçüncu bir tür kutsal cahillik vardır. tanrının eylem ve işlemle etkileri ortaya çıkmadan önceki şeyler hakkında bilgisiz olduğu söylenilebilir. fakat gene de görünmez nedenleri kendisine saklamakta, kendisi yaratmakta ve kendisi bilmektedir."

    joseph campbell'ın tanrının maskeleri kitabından alıntıdır.
  • görünürde hristiyan olsa da gerçekte tam bir neo-platonist (bkz: plotinos) olan ortaçağ filozoflarının en önemlilerinden biri... en büyük ve önemli eseri de 860'lı yıllarda tamamlandığı sanılan periphyseon isimli 5 kitapçıktan oluşan çalışmasıdır. kendisinin bir pandeist olduğu söylenir. (bkz: pandeizm)

    eriugena, plotinos'un fikirlerini daha anlaşılır bir dille açıklamaya çalışmıştır. periphyseon'a göre tanrı, başlangıçta kendisinin bilincinde olmayan ama potansiyel olarak sonsuz bilinç olan bir enerjidir ve kendisinden başka hiçbir şey olmadığı için kendisinin farkında değildir, tıpkı doğası “aydınlık” olan ışığın, üzerinde yansıyacak bir “şey” olmadığı zaman paradoksal olarak “karanlık” olması gibi. tıpkı "dalga" kavramını potansiyel olarak içinde barındıran durgun suyun "durgun su" durumundan çıkarak dalga halinde tezahür etmeden dalga kavramının olura dönüşmemesi gibi. tıpkı john locke'ın "her şeyi gören göz, bir yansıtıcı olmaksızın kendini göremez." sözündeki mantık gibi. işte tanrı'nın kendisini bilmesi için bir aynaya ihtiyacı olur ve emanasyon * yoluyla evren ve içindeki canlılar olarak tezahür ya da sudur eder. böylece tanrı denilen sonsuz potansiyel, potansiyeli olduğu şeyleri açığa çıkarmaya, kendisini gerçekleştirmeye, kendisini deneyimlemeye başlar ve evrenler, canlılar olarak tezahür eder. dolayısıyla insan ve evrenlerdeki diğer zeki yaşam formları, tanrı'nın bilincinin açığa çıkmasıdır ve tanrı'nın kendisine ayna olmasıdır. benzer fikirler daha sonra (birkaç yüzyıl sonra) muhyiddin ibn arabi tarafından da savunulmuştur. hatta en ünlü bilim insanlarından carl saganın "bizler, kozmosun kendisini bilme yollarından biriyiz" sözü de aslında bu felsefeye yakın bir görüştür. sadece "tanrı" ifadesinin yerini "evren" almıştır.

    kendisi hristiyanlığı farklı, neo-platonist fikirlerle harmanlamaya da çalışmıştır, dolayısıyla periphyseon eseri katolik kilise tarafından "sapkın" ilan edilmiş, yasaklanmıştır. bir ara, irlanda kağıt parasının üzerinde resmi de kullanılmıştı.
  • tüm tarihimizin tanrının süregiden bir düşünden, eninde sonunda tanrıya kalan bir düşten başka bir şey olmadığını savunurmuş. küçük yaşta yaşanılan coğrafyanın kalıplarıyla şekillenmeden önce ben de böyle düşündüğümü hatırlarım. sonra kalıplarla şekillendirilip belli düşünceleri doğru kabul ettik.
  • 800’lü yıllarda yaşayan din adamı filozof. patristik ve skolastik felsefe arasında adeta bir köprü vazifesi görür.

    "erigena’ya göre hem akıl hem de vahiy bilginin en önemli iki kaynağıdır. tanrı tarafından verilen sözler ne kadar önemliyse akılla ulaşılan bilgi de o kadar hatta belki daha da önemlidir. felsefe ve düşünceye bu kadar önem vermesi kiliseyi hep kızdırsa da o her zaman inançlı bir olarak kendisini görmüştür."

    "erigena, doğayı 4 sınıfa böler. bunlar 1-yaratan ve yaratılmayan 2- yaratan ve yaratılan 3- yaratılan ve yaratmayan 4- ne yaratan ne yaratılan"

    "erigena, yüzyıllar boyunca heretik olarak suçlanmıştır hatta 1200’lerde, eserleri toplanarak yakılma kararı bizzat papa tarafından verilmiştir. nasıl öldüğü hakkında bilgi olmamakla birlikte kilise adamlarınca öldürüldüğü söylentisi de vardır. kendisinde yüzyıllar sonra gelen bruno ve spinoza gibi isimleri etkilemiştir."

    kaynak
hesabın var mı? giriş yap