• iletisim yayinlari icin dostoyevski nin cogu romanini turkce ye ceviren kisidir.
    ayni ayarda baska bir rusca cevirmen icin (bkz: mehmet ozgul)
  • rus edebiyatından yaptığı muhteşem çevirilerin yanısıra, bursa altıparmak caddesi'ndeki haşet kitabevinin de işletmecisi ve sahibi olarak çalışmaktadır. bu sayede çevirdiği kitaplar, haşet kitabevi'nden piyasa fiyatının çok çok altında bir bedel karşılığı satın alınabilir. daha da önemlisi, çevirinin anlamakta güçlük çekilen kısımları, yazım-dizgi hataları ve daha nicesi hakkında kendisine danışılabilir.

    bir de, şu sıralar gogol'den ölü canlar'ı çevirmekte olduğunu burada müjdeleyeyim sevenlerine.
  • (bkz: ahmet altay)
  • karamazov kardeşler'in iletişim yayınlarından çıkan kendisine ait çevirisinin ilk cümlesinde beni şaşırtan bir gariplik var. aleksey fyodorovic karamazov, "fyodor pavloviç karmazinov"un oğlu olarak tanıtılıyor. bu soyadı tutarsızlığını romanın ingilizce çevirilerinden biri ve rusça aslından kontrol ettiğimizde görülen, babanın da olması gerektiği üzere karamazov soyadına sahip olduğu.
  • karamazov kardeşler'deki karmazinov çılgınlığının yanısıra, bir noktada hortumcu anlamında düşündüğünü sandığım anaforcu diye bir terim (?) üretmiş çevirmen. şu anda hatırlamadığım başka isim yanlışlıkları da mevcuttur kitapta, ayrıyetten kitabın en azından bir yerinde, tamamı düzgün cümlelerle yazıldığı için dostoyevski'nin tarzından kaynaklanması mümkün olmayan garip, yarım, bir cümle bulunur. tabii burada çevirmen kadar (hatta belki daha fazla) kitabın editörünün de sorumluluğu var, ama yine de bir çevirmenin editöre minimum iş bırakan türünü daha takdire şayan bulduğumdan, nihal yalaza taluy'un versiyonunun asıl okunması gereken çeviri olduğunu düşünüyorum. naçizane fikir.
  • bu çeviri dünyası çok garip.
    adam dememiş koç gibi lisanım var elimde altın bilezik. oturacağıma iki karıkız götüreyim de rubleleri kopekleri ortamlara saçayım. almış küp gibi kitabı, geceyi sabah etmiş fyodorla alyoşayla. vallahi çok değişik...
  • kendisinin başarıyla altından kalktığını düşündüğüm anna karenina çevirisi hiç de kolay başarılabilecek bir iş değildir. fakat tüm maharetine rağmen, neden tüm roman boyunca "ertesi gün" demek yerine "devrisi gün" demeyi tercih ettiğini anlayabilmiş değilim. her şeyin türkçe karşılığını bilip de bunu bilememesi mümkün olmadığına göre bu bir tercih meselesi gibi görünüyor. fakat türkçede bu sözün böyle bir kaşılığı yok ne yazık ki. bin sayfalık tuğla gibi anna karenina'yı türkiyede, bilhassa iletişim yayınlarının baskısından okuyanların sayısı muhtemelen çok azdır ama, okuyanlar var yine de (umarım sayıları da artar). bir de, iletişim baskısında kimi yerlerde yazım yanlışları dikkat çekiyor, umarım bir sonraki baskıya daha dikkatli bir redaktörün elinden geçer kitap. çevirmene de kitaba da yazık olmaması dileğiyle...
  • saat gecenin yarısı. küçük, deniz kenarında bir ilçe hastanesinde rutin bir nöbet gecem. suç ve ceza'yı yeniden okumaya karar vermişim. masanın üzerinde sade kahve ve suç ve ceza. birazdan belki çok düşük seste chopin dinlerim. severim bazen böyle triplere girmeyi. zaten küçük bir ilçe hastanesinde çalışıyorsun, bütün günlerin yoğun geçiyor, sadece gece nöbetlerinde kendine zaman yaratabiliyorsun. böyle küçük tripler de olmasa yaşadığımı anlayamayacağım diye düşünüyorsun. kitabı elime alıyorum, raskolnikov'u tekrar okuyacağım. gerçekten çok heyecanlı. '30 yaşımda kendime yapacağım en güzel iyiliklerden biri suç ve ceza'yı tekrar okumaktı, ne iyi ettim' diye düşünüyorum. yaşlı bir adam giriyor acil'in kapısından içeri. kayıt yapmam gerekiyor, nüfus cüzdanını istiyorum, evde unutmuş. 'kimlik numaramı versem olur mu?' diye soruyor. 'verin' diyorum, rakamları ağır ağır söylüyor. rakamlar bitince adamın adı çıkıyor ekranda. ergin altay. masanın üzerine kapağını ters çevirip koyduğum kitabın üzerinde de aynı isim yazıyor. yazar: fyodor mihayloviç dostoyevski. çevirmen: ergin altay. gülümsüyorum. en az raskolnikov ziyaret etmiş kadar seviniyorum.
  • devlet yayınlarından çıkma bir anna karenina çevirisi var bende. biri bi kütüphaneden aşırmış zamanında ve sahafa düşmüş. (iki cilt, 1500 sayfadan fazla) en çok bu tür eski kütüphane kitaplarında zevk alırım ben zaten. başka birinin çevirisiyle okusam aynı zevki alır mıydım bilmiyorum ama anna karenina onun çevirisiyle de mutlaka okunmalı. (bkz: anna karenina/@aadbkr eensfdria nnodigre uutml nuusm)
hesabın var mı? giriş yap