• 1983 yapimi pedro almodovar filmi. orijinal ismiyle entre tinieblas.
  • kötü alişkanliklar

    entre tinieblas
    ispanya, renkli, 35mm, 1983, 115’
    yönetmen: pedro almodóvar
    senaryo: pedro almodóvar
    görüntü yönetmeni: ángel luis fernández
    kurgu: josé salcedo
    müzik: morris albert, curel alonso, carlos arturo eritz, cam españa, cheo feliciano
    oyuncular: marisa paredes, carmen maura, cecilia roth, pedro almodóvar, cristina sánchez pascual, will more, laura cepeda, miguel zúñiga, julieta serrano
    dil: ispanyolca ve türkçe altyazılı

    “kötü alışkanlıklar, izleyici düşünülerek yapılmış bir film, biraz da para ve şöhret kaygısı var tabii. bu yüzden senaryosu çok iyi. filmde yüreğimi açtım ve cesur bir tavırla tutkunun acılı yollarında bir yolculuğa çıktım. ama modern insanlar filmin bu kadar çok duygu içermesinden rahatsızlık duydular. insanın var oluşundan bu yana temalar aynıdır: haz, acı, gerçek, özgürlük, aşk, ölüm... önemli olan bu temalara farklı yaklaşabilmek. film özellikle dramatik ve duygusaldır ve bu temaların hepsini içerir. yoğun din eğitiminden geçtikten sonra bile rahibelerden bu kadar sevimli karakterler olabilmesi mümkün. ama papazlarla deneyimlerim korkunçtu ve kendimi onlardan etkilenmiş de hissetmiyorum. rahipler üstüne kilise karşıtı olmayan bir film yapmak iyi bir fikir olabilir ama günah işlemeyi yaygın hale getirmiş rahibeler üstüne bir film yapmak daha cezbedici. beni tatmin eden tek şey, yapmak istediğim şeyi yapmış olmamdı.” - pedro almodóvar

    bir gece kulübunde şarkı söyleyen yolanda bell, cesur ve hırslı bir kızdır. bir gün erkek arkadaşının yüksek doz eroinden ölümüne tanık olur ve suçlanmaktan korktuğu için de kaçar. kimsenin kendisini bulamayacağı bir manastıra sığınır. manastır ise yıllardır genç kızları, gece ve sokak hayatından korumaya çalışmaktadır. ne yazık ki, son zamanlarda manastır da krize girmeye başlamıştır, işler oldukça kesattır. para desteği veren bir hayırsever de elini çekince bütün rahibeler çıkış yolu aramaya başlarlar. üstelik genç kızların çok azı günahlarından arınmak için manastıra başvurmaktadır. böyle bir durumda, yolanda rahibeler tarafından çok iyi karşılanır. günaha fazlasıyla tutkun olan başrahibe onu da diğer kızlar gibi suçlarına alet eder.

    kaynak: http://www.aksfest.com/
  • almodovar'in ankara'da film+ film festivali dahilinde gosterilen muthis yapiti. izlemeyen ankarali hemsehrilerime gecmis olsun diyorum.
  • almodovar'ın az melankolik, ağlamayan ve ağlatma esasına dayalı olmayan filmlerinin kanımca en güzel özelliği, birinin size anlattığında, delirmediğiniz sürece asla gülmeyeceğiniz şeylere gülmenizi sağlaması. güldüğüm ilk ve tek tecavüz sahnesinden sonra (bkz: kika), bir cam şişeyi kırıp üzerinde yürüyerek kendini cezalandıran rahibede de kahkaha attırmayı başardı. sanırım, bu; yüksek gerilimli sahnelerin beklenmedik bir ritmde, hızla olup bitmesinden, komik bir sahnenin geleceğinin tahmin edilemezliğinden ve almodovar'ın şaşırtmak becerisinden ileri geliyor.

    film, almodovar'ın, sıyırmış bir zat olarak köşesine çekilmeyip bir şeyler çekmesinin hoş olduğunu düşündürdü.

    filme dair diğer anahtar sözcükler: aşk kazığı, kardeş kazığı, uyuşturucu kazığı, tanıdık kazığı.

    bununla birlikte, yan kahramanların neredeyse hepsi iyi işlenmiş ve kendilerine dair filmle bütünleşen hikayeleri var. erotik kitaplar yazan, manastır'a gelmiş kaplan bakışlı şarkıcıya aşık olan, peder'le platonik aşk yürüten ve sonunda bir kaplan evlat edinen rahibeler filme yedirilmiş bir şekilde, yabancılık çektirmeden yaşayıp gidiyorlar. en sempatik bulduğum karakter, asid tribinden mazoşist olmuş, eski katil ve günahlarının bedelini acıyla ödemeye takıntılanmış, yanağına küçük kazık sokarak şov yapıp kapanmak üzere olan rahibeler grubuna para toparlamaya çalışan, bunun yetmediği noktada kendini "hepimizin günahları adına" kampanyasıyla pazar ayininde çarmıha germeyi düşünen rahibe oldu. sanırım film en yoğun özdeşimi de onunla kurmamıza yol açıyor, bazı çekimlerde onun gözünden gördüğümüz bariz bir şekilde gösteriliyor... tabaklar, çanaklar xışını görüntüsündeymiş gibi. fakat sempatimin sebebinin bu olduğunu sanmıyorum.

    "harikulade bir almodovar filmi" beklentisiyle seyretseydim, herhalde kazıklanmış hissederdim. bu da filmin etkisini arttırır mıydı bilemeyeceğim. kanımca muhteşem bir film hiç değil. hastalıklı espri anlayışıyla ve olayların hayalî vurgusuyla orijinalliğini koruyan ve koruyacak olan bir film. ve, "madem yaşıyoruz ve herşey bu kadar absurd, öyleyse izleyeyim." denilebilecek bir sinema filmi.
  • lezbiyen ve eroin kullanan bir başrahibe, temizlik hastası ve bahçede kaplan besleyen bir rahibe, gizli gizli kitap yazan ve bunları takma isimle bastıran bir rahibe, arınmak için acı çekmeye çalışan ve bunun için çivilerin üzerinde uyuyan, cam kırıkları üzerinde yürüyen bir başka rahibe, pedere aşık ve moda elbiseler diken, kendi çapında kreasyonlar yaratan başka bir rahibe... bütün bu absürdlüklerin birleştiği eğlenceli film. pek güzel replikleri de var. hele gizli yazar olan rahibe, diğerlerine öpücük çeşitleri ile ilgili bir şeyler okuyordu ki, hey maşallah.
  • inanmasi guc ama sister actin esinlendigi film.
  • 1983 yapımı pedro almodovar filmi.

    her biri ayrı komedi olan rahibelerin olduğu bir manastırda geçmektedir film. biri kokain bağımlısıdır, biri gizlice popüler kitap yazar, biri bahçede kaplan yetiştirir, diğeri kendisini cezalandırmak için çivili yatakta yatmaktadır.

    almodovar'ın garip mizah anlayışına tanık olunan film, oldukça ağır temposuyla yer yer sıksa da, farklı bir film izlemek isteyenler için denenebilir.
  • içinde öpücük ile ilgili bugüne kadar duyduğum en güzel cümleler toplamını barındıran film. alın, burun, yanak, dudak, boyun; değdiği yere göre sırasıyla anlamı değişiyor. onun dışında her şeyiyle klasik almodovar filmi.
  • "hayatla ilgili gerçekleri asıl anlatan müziktir. çünkü hepimiz aşık olmuşuzdur ya da aldatılmışızdır."

    "aşkın türü kadar öpücük türü vardır. alnındaki baba öpücüğü. gözlerindeki huzur dolu öpücük. burnundaki eğlenceli öpücük. yanaklarındaki arkadaşça öpücük. bunların hepsi huzur vericidir. ama daha tutkulu olanlar cazip davetler olarak algılananilirler. tıpkı boyundaki düşüncesiz bir öpücük ya da söylenen bir sır misali kulaktaki yoldan çıkarıcı bir öpücük gibi.ve bir de dudaktaki öpücük var. bir öpücük hiçbir şey ifade etmez der düşüncesizler. tabii eğer buz gibi soguksan, arkadaşının tutkusu yetersizse ve onun kucağından kolayca kaçmana izin veriyorsa hayır. ama o öpücük seni zevkle dolduruyorsa onu harekete geçireceğini ve arzusunu tüm gücüyle uyandıracağını unutma. parmağında bir yüzük olmadan kimseye öpücük verme arkadaşım. bu faust efsanesinde bizzat şeytan tarafından söylenen bir tavsiyedir. "

    "gurura en yakın şey, aşırı alçakgönüllülüktür."

    https://open.spotify.com/…8now&utm_source=copy-link
  • 'tanrı tüm büyüklüğünü kusurlu yaratıklarda bulur.'
hesabın var mı? giriş yap