*

  • napoleon'u bitiren beceriksiz fransız mareşal. napoleon ligny savaşı'nda blücher'in eline verdikten sonra geri çekilen prusyalıları takip etmesi için grouchy'i görevlendirmiştir, zira anglo-müttefikler ile prusyalılar birleşirse zafer bir hayal olacaktır. ordunun üçte birini (33.000 asker) alan grouchy'nin başlattığı takip tam bir fiyasko ile sonuçlanır. o, çok daha cılız bir prusya birliği ile uğraşırken, blücher ordusunun geri kalanını waterloo'ya sokmuştur. napoleon ilk başta yaklaşanı grouchy sanmış, ama kara üniformalı prusyalıları görünce dünyası başına yakılmıştır. grouchy saplandığı bataktan kurtulup geri dön emrine uyana kadar prusyalılar savaşın sonucunu tayin etmiştir.
  • (bkz: emmanuel de grouchy)
    tarih sahnesindeki hımbıl kontenjanını dolduran mareşal. eğer türkiye'de yaşasaydı büyük devlet hastanelerin birinde "yassah kardeşim yassah" diyen çok kral bir "türk tipi hademe" olabilirdi. senin kalıbına güvenip sana bel bağlayan napolyon'un da üstüne sıçayım.
  • "napoleon, kaçan prusyalıları izlemekle görevlendirdiği ordunun komutanlığını mareşal grouchy'ye verir. grouchy zeka yapısı ve beceri bakımından orta derecede bir komutandır. dürüsttür ve temiz yüreklidir, gözüpek ve güvenilir bir kişiliği vardır. iyi bir süvari komutanı olduğunu pek çok kez kanıtlamıştır; ama yalnızca iyi bir süvari komutanıdır. ne marat* (joachim murat?) gibi yığınları peşinden sürükleyebilen ateşli bir süvari ne saint-cyr ve berthier gibi bir strateji uzmanı ne de ney gibi bir kahramandır." stefan zweig - sternstunden der menschheit (bkz: waterloo/@ibisile)
  • grouchy'nin herhangi bir üstün özelliği yoktu. napolyon, sadece iyi mareşallerinin yarısının toprak altında olmasından ve geri kalan iyi generallerin de kendisine bitmek tükenmek bilmeyen seferlerden dolayı kızgın olmasından dolayı grouchy’e görev vermek zorunda kaldı.napolyon grouchy'e güvenmemesi gerektiğinin farkındaydı ama yapacak başka bir yolu da yoktu.

    ah grouchy ah!
  • tarihte bazı anlar vardır. biraz cesaretle insiyatif alınıp doğru karar verildiğinde
    tarihin tüm gidişatını değiştiren anlardır bunlar.
    hayatta da vardır böyle an'lar. öyle bir karar verir ya da vermezsiniz ki tüm hayatınızın gidişatını değiştirecek bir an olur bu. ama o anda basiretiniz bağlanmıştır...

    napolyon'un waterloo savaşında prusyalılar'ı izleyip ingilizlere katılmalarını önlemek için görevlendirdiği bu vasat komutan doğru an'da karar verme cesaretini gösteremeyip imparatorun savaşı kaybetmesine neden olmuştur.

    grouchy waterloo savaşı'nın en hararetli saatlerinde savaş meydanının uzağındaki bir köydeydi birlikleriyle beraber. aniden çook uzaklardan hafif top sesleri duyuluyor. emrindeki subayların: "hadi gidip katılalım bu şenliğe, savaş başlamış, çabuk olalım" şeklindeki ısrarlarına rağmen bu eleman çok kısa bir an düşünüp napolyon'dan resmi emir gelmediği sürece hiçbir yere kıpırdamayacağız demiştir. grouchy'e göre bu iki karakol arasındaki ufak bir çarpışmadır. nihai savaş değildir. ki öyle olsa bile grochy'de savaşa emir almadan kendi insiyatifiyle katılacak azim, kararlılık ve cesaret yoktur. yıllar boyunca savaş meydanlarında sadece kendisine verilen emirleri uygulayan, hiçbir şekilde insiyatif sahibi olamamış sıradan bir komutandır.

    o esnada napolyon'un birlikleri ingilizlerle saatlerdir süren bir savaşa tutulmuştur. iki tarafta yorgun düşmüş. napolyon, grouchy'den gelecek desteği beklemekte rakibi ingiliz komutan wellington ise prusya ordusunu beklemektedir. savaş öyle ortadadır ki ilk desteği alan kazanacaktır. bu yüzden iki büyük general de savaşan askerlerinden çok, kendilerine destek olarak gelecek kuvvetin geleceği yöne doğru bakmaktadır. eminim napolyon içinden "nerde kaldı bu adam? hadi artık grouchy! savaşın gürültüsünü duymuyor musun? gel artık" demiştir.
    ama napolyon'un bu ümitsiz çığlıkları boşunadır. grouchy hala emrindeki binlerce adamla öylece beklemektedir.
    sonunda her şeyin bittiği an gelir. talih wellington'dan yanadır. prusyalılar ingilizlerin yardımına gelir ve napolyonu da önlerine katarak fransızları kovalar. imparator canını zor kurtarmıştır. savaştan geriye kalan birkaç adamıyla kendisini bir köy evine atar. ve gördüğü ilk kanepeye kendisini atarak tavanı seyreder. her şey bitmiştir artık. yirmi senedir dişiyle tırnağıyla kurduğu imparatorluğu basireti bağlanan, korkak bir adam yüzünden ellerinden uçup gitmiştir. o artık sıradan bir insandır. fransız ordusu darmadağın olmuştur...

    grouchy ise tüm ikna çabalarına rağmen savaş meydanına gitmediği için hayatının pişmanlığını yaşamıştır. ama iş işten geçmiştir artık. subayları öfkeyle homurdanırlar neden bizi dinlemedin diye ama yapacak bir şey yoktur artık. grouchy, kendisinin, imparatorluğun hatta belki dünya tarihinin yazgısını değiştirecek kararı verememiştir... tarih, bir kahraman olma fırsatını önüne sunmuş. ama grouchy bu fırsatı değerlendiremeyip wikipedia'da hakkında neredeyse tek bir satır bile yazılmayan biri olmuştur.
  • senin hakkında ekşiye yazı yazarak çok önemli bir adammışsın gibi göstermekten nefret ediyorum ama yazıcam amk korkağı!

    hayatta en nefret ettiğim şey inisiyatiften yoksun yöneticilerdir! sen işte busun be amın feryadı! boynun altına gelsin yavşak pezevenk!

    napoleon gibi bir dehayı ancak senin gibi bir basiretsiz batırabilirdi! sen tarihin gördüğü en adi üniformalısın!

    ulan hadi top seslerini duyup waterloo tarafına götürmedin orduyu, prusyalıları neden elinden kaçırdın a ibine!

    bi de utanmadan 80 yaşına kadar yaşamış!
    napolyon sürgünde 52 yaşında ölüp, michel ney 45 yaşında senin yüzünden kurşuna dizilirken, jean paul murat infaz edilirken sen 80 yaşına kadar yaşadın ha!
  • yarbay mustafa kemal bey'in çanakkale'de yaptığı şeyi, waterloo'da yapamayan mareşal. donanımlı ve zeki bir askerin devlet batırma ya da devlet kurtarma konusunda küçümsenmeyecek kadar fazla etki ettiğine en iyi örnek sanırım bu olur. grouchy waterloo'ya blücher'den önce gelseydi fransa imparatorluğu'nun tarihi çok daha başka olabilirdi. atam da inisiyatif almayıp conkbayırı'na yetişmeseydi türkiye'nin hali... kabul etmek gerekir ki müttefikler istanbul'u işgal ettiklerinde tekrar savaşamayacak kadar yorgunlardı.

    "arıburnu cephesi

    9. tümen komutanı albay halil sami bey, kendisine bağlı 27. alay’ın yedekteki iki taburunu kabatepe yönünde harekete geçirirken ordu ihtiyatı 19. tümen komutanı yarbay mustafa kemal bey’e başvurmuş, tümenden bir taburla 27. alay’ın takviyesini istemiştir. arıburnu’nda çıkarmanın başladığı raporunu ve albay halil sami bey’in mesajını alan yarbay mustafa kemal bey, 5. ordu komutanı mareşal sanders’le temas kuramamaktadır. mareşal sanders, gelibolu’daki karargâhtan ayrılmış, asıl çıkarmayı beklediği saros körfezi bölgesine gitmiştir. yarbay mustafa kemal bey’e göre asıl tehlike kabatepe’de değil, albay halil sami bey’in sorumluluk alanı dışında kalan kocaçimentepe bölgesindedir. gelibolu yarımadası’nın saros kıyılarından sonraki en dar bölümündeki bu en yüksek arazi, arıburnu’ndaki çıkarma sahasına da oldukça yakındır. anzak birlikleri bu tepeyi ele geçirdikleri takdirde zorlanmadan çanakkale boğazı kıyılarına inebilecek ve hem kendi tümeninin hem de seddülbahir ve arıburnu cephelerinde çarpışmakta olan 9. tümen’in geri bağlantısını kesecektir. bu, cephenin bütünüyle çökmesi demektir. buna karşın 19. tümen, ordu ihtiyatıydı ve ancak 5. ordu komutanı emriyle harekete geçebilirdi. tümen olarak, 5. ordu’nun tüm savunma bölgesi için görevliydi ve ordu komutanı’nın emriyle gerek görülen herhangi bir bölgede görevlendirilecekti. ayrıca yarbay, ordu sorumluluk bölgesi içinde olan saros körfezi ve anadolu yakası hakkında hiçbir bilgi alamamaktadır. dolayısıyla tümenine nerede gerek olacağı konusunda bir öngörüde bulunamamaktadır. buna karşın, arıburnu çıkarmasına taarruz edecekmiş gibi gerekli düzenlemeleri yapmıştır.

    yarbay mustafa kemal bey, conkbayırı yönünde ilerleyen bir tabur kuvvetindeki anzak birliğine karşı bir tabur sürerek 27. alay’ın sağ kanadını örtmenin yeterli olmayacağını, tehdidin çok daha ciddi olduğunu görmektedir. öncelikle emrindeki süvari bölüğünün kocaçimen tepe’ye intikalini emretmiştir. bu bölük, tümen bölgeye ulaşana kadar her ne pahasına olursa olsun tepeyi korumakla görevlidir. bununla yetinmeyerek, üst komutanıyla temas kuramamasına karşın, tüm sorumluluğu üstlenmiş ve saat 08:00 dolaylarında tümenine bağlı 57. alay ve bir topçu bataryası ile birlikte kocaçimen tepe’ye hareket etmiştir. alaya kocaçimen tepe’de dinlenme molası veren yarbay, sahili görebilmek için conkbayırı yönünde ilerlemiştir. bu bölgede düztepe yönünden çekilmekte olan bir grup askerle karşılaşmıştır. bunlar, balıkçı damları bölgesinin gözetlenmesi ve savunulmasında görevli 27. alay'ın iki mangalık unsuruydu. bu birliği süngü taktırarak siper aldıran yarbay, 57. alay’a derhal conkbayırı’na gelmeleri emrini göndermiştir. askerin siper alması, onları conkbayırı yönünde izlemekte olan anzak birliklerinin de siper almasına neden olmuş, bu durum osmanlı tarafının conkbayırı’nda mevzi tutması için kritik zamanı kazandırmıştır. saat 10:00 sularında 57. alay'ın iki taburu (diğer tabur ihtiyatta tutulmaktadır), conkbayırı’ndan güney batı yönünde akmaktadır. düztepe’nin denize bakan yamaçlarındaki anzak birlikleri, bu ilerleyiş karşısında geri çekilmişlerdir. kılıçbayır’ı takviye için ilerleyen bir anzak taburu da ateş yiyerek dağılmış ancak bir bölük kılıçbayır’a ulaşmıştır. 57. alay’ın tüm bu taarruzu müttefik donanmasının ateşi altında gerçekleşmiştir. yarbay mustafa kemal bey’in bölgeye intikal ettirdiği bir topçu bataryası, 57. alay’ın ileri harekâtını ve çıkarma sahilinin sürekli olarak ateş altında tutarak taarruzu desteklemiştir.

    conkbayırı’ndan düztepe yönünde taarruzlarını sürdüren 57. alay, kılıçbayır’ı tutmayı başarmıştır. bu sırt, arıburnu cephesi savaşları boyunca stratejik önemini korumayı sürdürecek bir nokta olarak önemlidir."
  • beceriksiz, vasıfsız bir komutan.
hesabın var mı? giriş yap