• aragonun türkçeye çevirilmiş şiirlerinin yer aldığı kitap
  • (bkz: elsa triolet)
  • (bkz: ela) *
  • özenle okunduğunda daha ilk dizesinde değişikliği ve düz yazı ile ayrımını görebilirsiniz. düz yazıda "gözlerini içmek için eğilmek ve güneşi değil de güneşleri pırıl pırıl orada görmek..." anlamına gelen bir tümce kurmak olanağı yoktur. eğer bu yapılmışsa düz yazıda: bu da düz yazı olmaktan çıkıp, şiir olmuş demektir. şiirin ikinci dörtlüğünde görülen "... denizdir bulanır kuş gölgelerinde" biçiminde bir dizeden, düz mantıkla düşünüldüğünde bir olanaksızla karşı karşıya kalınır ama bir imge olarak düşünüldüğünde her okuyanın ayrı, kendine göre daha ötesi aynı kişinin değişik zamanlarda her okuyuşunda farklı bir tat aldığı bir şiir olur...

    aragon koprusunden bir orhan veli gectigine isaret siirdir.
  • "bir hüzün tortusudur elsa'nın gözleri.
    şairler hüznünde eşinir, çocuklar tortusunda."

    [elif şafak'ın nazar sözlüğü'nden]

    *

    "aragon o denli aşıktır ki elsa'nın gözlerine, 'elsa, gözleri, elsa'nın gözleri olmasaydı
    dokunduklarım kadın değil, erkek bile olabilirdi' der."

    [aişe okay'ın lügat-ı temas'ından]
  • bir böyle bir şey var :

    aragon ve elsa... aslında aragon ve elsa mutlu aşkı temsil ediyorlardı yani herkes böyle zannediyordu. gerçeği anlamak için de sadece birlikte oldukları zamana değil, sonrasına da bakmak gerekiyormuş. aragon, eşi elsa öldükten sonra çekmecelerini boşaltırken bir liste bulmuş. listede elsa'ya âşık olan erkeklerin adları yazıyormuş ya da elsa’nın birlikte olduğu erkeklerin adlarıydı bunlar, kim bilir… ünlü fransız şair aragon, karısı romancı elsa triolet öldükten sonra böyle bir liste bulmuştu işte. aragon, büyük bir şair, iyi bir romancı, siyasi mücadelelere girmiş cesur bir adam, halkının taptığı bir kahramandı. elsa için yazdığı şiirler neredeyse bütün dünya tarafından ezbere biliniyordu fakat aragon o listeyi bulduğu andan itibaren elsa'nın kendisini aldattığına inanarak yaşamış ve öyle de ölmüştü.

    eğer şiirlerde yazdığı ya da dostlarının tanık olduğu kadar mutlu bir aşk yaşamış olsalardı; aragon o listeyi bulduğunda yıkılmaz, aksine güler geçerdi. fakat durum bu kadar da kolay değildi işte… zor olan kısım ölen birinin arkasından, ona doğruları soramadığı için kafanda soru işaretleriyle kalakalmaktı, hem de ömrünün sonuna kadar.

    ancak elsa’nın günlüğünde yazan cümle her şeyi açıklıyordu:

    "herkes beni sevsin, bütün erkekler bana hayran olsun istiyorum."

    elsa dünyanın belki de en korkunç hastalığına tutulmuş, "herkes tarafından sevilme ve beğenilme" hastalığı onun yakasına yapışmıştı.

    acı ama gerçek: mutlu aşk yoktur
  • cevirilmis hali soyledir:
    öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
    bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
    orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
    öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde

    uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde
    sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer
    yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer
    göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde

    karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgar
    göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince
    camın kırılan yerindeki maviliğini de
    yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar

    ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkarttım
    benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde
    bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke
    gözlerin perumdur benim golkondum, hindistan'ım

    kainat paramparça oldu bir akşam üzeri
    her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın
    gördüm denizin üzerinde parlarken elsa'nın
    gözleri elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri.
  • şiirin* çevirisi orhan veli'ye aittir.
hesabın var mı? giriş yap