• pesimist,negatif,sert ve kaba ifadelerin kullanılageldiği,özellikle portrelerde rastlanılan,içerdiği en bilinen isimler van gogh,picasso,kirscher ve brücke olan ve kökeni almanya ile kuzey ülkelerine dayanan akım..
  • ishal olan bir sanatcinin, kakasini yaptiktan sonraki ruh halini betimleyen ve elestirmenlere tepki olarak gelisen "ben yaptim oldu" tarzi bir sanat akimi. (elektrik akimi diil yani...)
  • 1910-1930 yılları arasında almanya'da gelişen sanat ve mimarlık akımı, anlatimcilik. * bu akimda gelenek'den kacis ve spontane yaratım, lirizim* ve simgesel yaklasim gorulur. bu anlayis rasyonalizm in karsitidir ve hitlerin iktidara gelmesiyle engellenmiştir.
    mimaride başlıca örnekleri arasında sidney opera binasi dersek herkes bilecektir sanirim.
  • empresyonizm, natüralizm ve akademizm gibi akımlara tapki olarak doğmuş bi akımdır. duyguların ön plana alınıp dış dünyanın hiçe sayıldığı bi sanat anlayışını temsil eder.*
  • klasisizm'in tersine bu akımda sanatçı ve onun kişiliği, iç dünyası ön plandadır; romantizm ile benzerlikler taşır.
  • olayların,varlıkların gerçekte olduğu gibi değil de sanatçının iç dünyasına göre anlatılması anlaşına dayanan sanat akımı
  • 1910-1930 yılları arasında almanya'da gelişen sanat ve mimarlık akımı, anlatımcılık. germen art nouveau'su jugendstil'den kaynaklanan ekspresyonizm alman mimari geleneğinin anıtsal biçimlerinden ve simgesel gücünden yararlanır. expresyonizmde klasik biçimlerden uzaklaşma buna karşılık lirizm, spontane oluşum ve simgesel yaklaşım görülür. kokoschka, rouault gibi ressamların sürdürdükleri bu akımın mimari örnekleri arasında poelzig'in 1928'den önceki projeleri ve yapıları, mendelsohn'un postdam'daki einstein kulesi, bonatz'ın stuttgart garı, max berg'in, behrens'in yapıtları sayılabilir. bu örneklerde güçlendirilmiş bir anlatım uğruna biçimler süsten arındırılmıştır. ekspresyonizm kökte, anlayış olarak rasyonalizmin karşıtı olduğu halde her iki akım sanatta akademiciliğe karşı güçlü bir savaşım sürdürmüşlerdir. almanya'da kendisini mimarinin yanı sıra sinemada ve plastik sanatlarda da gösterir. resimde kokoscha, rouault ünlü adlardır. expresyonizm fransa'da ve latin ülkelerinde saygınlık kazanamamıştır. bazı öteki avrupa ülkelerinde ise ayrık bazı örneklere rastlanır. isviçre'de rudolf steiner'in goetheanum'u, avusturya'da viyana'da karl ehn'in karl-marx-hof işçi mahallesi, iskandinavya'da arneberg ve poulson'un oslo belediye sarayı. akım, 1933'te hitler'in iktidara gelmesiyle engellenmiştir. 1960'lardan sonra expresyonizm yeniden denenmeye başlanmıştır. heykelsi, anlatımcı yapılardan oluşan ekspresyonist örnekler arasında skidmore owings and merrill'in çatılmış silahları andıran amerikan hava kuvvetleri akademisi kilisesi'ni (1956-63), eero saarinen'in uçmaya hazırlanan bir kuş biçimindeki twa hava terminalini (1958-62), jorn utzon'un yelkenleri andırır çatılarıyla sidney opera binası'nı (1953-73) sayabiliriz.
  • sosyal yaşamdaki düzensizlikler ve 19 yy.'da fotoğraf makinasının icat edilmesi ile birlikte gelişmeye başlayan bir akımdır. kökünde duyguların dışa vurumu yatan bu akımda çizgi ve desen büyük önem taşır. ayrıca bunlar üzerinde deformasyon yapabilme olanağı da doğmuştur.
  • jazz müziğin free jazz olarak da bilinen ve müzisyenin kendi iç duygularının dışa yansıdığı sert, yüksek enerjili ve çığırtkan bir türüdür. müzik oldukça kişiseldir ve dinleyici bu türden ya çok hoşlanır, ya da nefret eder. bu türün ana enstrümanı da saksofondur. inanmayan charles gayle ya da eric dolphyi bi dinlesin bi...
hesabın var mı? giriş yap