• benlik kaynaklarının tükenmesi. azim,irade gerektiren bir eylem sonrası farklı bir alandaki yeterlikte azalma. eğlenceli deneyleri olur. baumeister babasıdır.
  • 'baumeister'ın willpower isimli kitabında deneyleriyle beraber anlattığı kavram. o deneylerden 1998'te yapılmış olan bir tanesi şu linkteki yazıda da anlatılıyor.

    özet geçeyim:

    bir grup genç yemek tatma ile ilgili bir deney yapılmak üzere çağırılıyor. karnınız aç gelin deniyor. bu elemanlar 3'er kişilik gruplara ayrılıp tek tek bir odaya giriyorlar. odada bir tabak mis gibi kokan çikolatalı kurabiye, ve bir kase de turp var. evet bildiğimiz turp.

    ilk gruba deniyor ki "kurabiyelere dalın, gömüştürün." bunlar girip kurabiye yiyip çıkıyor.

    ikinci gruba deniyor ki "kurabiyeye dokanmayın, siz turptan yiyin." bunlar da turp yiyorlar. e tabi akılları kurabiyede kalıyor. kimisi kokluyor, yememek için kendini zor tutuyor. ama yemiyorlar, yani iradelerini kullanıyorlar.

    üçüncü bir grup ise 'kontrol grubu' olarak yemek odasına hiç girmeden direkt deneyin ikinci kısmına katılıyor.

    daha sonra bu arkadaşlara deneyin ikinci kısmı olarak başka bir yerde puzzle çözme görevi veriyorlar. puzzle yapılması imkansız bir puzzle tabi. amaç sadece ne kadar sürede vazcaydıklarını gözlemlemek.

    sonuçlar şöyle: yemek odasına hiç girmeyenler ortalama 20 dakika puzzle ile uğraşıyor. kurabiye yiyenler ortalama 19 dakika dayanıyor. turp yiyenler ise "sikerler hacu uğraşamam" deyip ortalama 8 dakikada kalkıyorlar.

    yani arzulara karşı bir irade ile karşı koymak, freud'un tabiriyle 'id'i baskılamak, ego'yu yoruyor, tüketiyor, gücünü azaltıyor. bir yerden alıp, başka yere koyuyor ego.

    işte baumeister buna ego depletion diyor.
  • 2007 yılında fsu'da bu konu üzerine araştırma yapan grup iradenin kullanılması sonrasında kandaki şeker oranın düştüğünün farkına vardı. bir şeye karşı koymanın beynin inanılmaz miktarda enerji harcamasına neden olduğunu varsaydılar.

    bu sefer test gruplarına yeme-içme içermeyen tasklar verip aralarda limonata dağıttılar. iki grubun arasında zaman farkının çok aza indiğini fark ettiler.

    [https://faculty.washington.edu/…r et al. (1998).pdf https://faculty.washington.edu/…r et al. (1998).pdf]
  • procrastination ile alakalı bir mevzudur. kişinin kendini kontrol mekanizmasını sağlayan enerji sınırlı kaynaklara dayanır. bizi cezbeden şeylere karşı, kendimizi kontrol için dürtüleri aşırı bastırdığımızda, bu kaynaklardan yemeye ve tüketmeye başlarız.

    dolayısıyla, iradenin de benzini var. tükenebiliyor.
  • benlik kontrolünde dayanma gücü modeli'nin baz aldığı ana kavram.

    bu modelin temel çıkarımı, benlik kontrolünü sağlayan mekanizmanın kullandığı kaynağın belirli bir sınırı olduğu ve benlik kontrolü eylemlerinin bu kaynağı tükettiği yönünde.

    yapılan ilk çalışmalarda bu süreç kandaki glukoz miktarı gibi fizyolojik temellere de dayandırılıyor (başlıkta detaylı bilgi mevcut).

    buna göre, kandaki glukoz miktarı, benlik kontrolünü sağlayan “kaynak” olarak ifade edilen şeye karşılık gelmekte. bu miktar düştükçe benlik kontrolünü gerçekleştirmek zorlaşır ve hatta bu miktar bir şekilde artırılırsa ortaya çıkan durum telafi edilebilir ve böylece benlik kontrolünde yaşanan başarısızlıkların önüne geçilebilir.

    araştırmalar yapılır, sonuçlar hayli ilginçtir: yutularak kana karışan glukozun beyne olan etkisi üzerinden değil, ağızdaki glukoz reseptörleri aracılığıyla beyne iletilen mesajlar yoluyla daha iyi benlik kontrolü performansı gösterildiğini ortaya koyulur. ağızda glukoza duyarlı olan reseptörler, beyindeki ödül, güdülenme ve motor kontrol ile görevli bölgelerle bağlantılıdır. bu bölgelerin uyarılması bireylerde güdülenme ve hedefe yönelik davranış düzenlemeyi harekete geçirmektedir. araştırmanın yöntemi de çok gariptir bu arada, meraklısına okumasını kesinlikle tavsiye ederim.

    araştırmacılar bu garip durumu açıklamaya çalışırken iki seçenek sunuyor:

    bunlardan ilk seçenek, ağızdaki glukozu tespit eden reseptörler yoluyla anterior singulat korteks‘in aktive olması nedeniyle benlik kontrolü performansının arttığı yönünde, ikincisi ise ağızdaki glukozun beyinde ödül algısına yol açtığı ve ventral striatumdaki dopaminerjik yollar ile göreve ilişkin güdülenmeyi ve dolayısıyla çabayı artırdığı yönünde.

    ben bunu, diyet yapan bir insanın binge-eating dönemine girmesi örneği olarak düşündüğümde, id'in can havliyle önüne gelen her yenilebilir şeye saldırması şeklinde görüyorum. süperego kaynaklarını çoktan tüketmiş ve kapıyı kapatıp çıkmıştır, id kendisini yemeğe verdiğinde ego çaresizce susar ve usulca bu korkunç dönemin geçmesini bekler...

    bağlama daha detaylı bakmak için:
    (bkz: benlik kontrolü)
    (bkz: benlik kontrolünde dayanma gücü modeli)
  • çok sağlam metodolojiler ve istatistiksel yöntemlerle(bayesian) sokulan tekrarlanabilirlik testlerinden başarısız olmuş ve teori çöplüğüne fırlatılmış başka bir psikoloji teorisidir.

    publication bias'ın psikoloji bilimine verdiği zarar umarım artık anlaşılır. özellikle de dergilerce!

    psikolog meslektaşlar varsa burayı okuyan, artık şu teoriden bir şeyler çalışmak veya insan davranışları adına çıkarımlar yapmak pek doğru olmaz. çünkü teori gerçekten de çalışmıyor:

    https://www.researchgate.net/…_ego_depletion_effect
hesabın var mı? giriş yap