• fotografcilikta, filmin yada dijital sensorun ayni karede ne kadar contrast saglayabildiginin olcusu. ornek; insan gozunun dynamic range'i cok yuksektir, gunesli bir gunde bulutlarin sekillerini acikca secebiliriz ve ayni anda karanlik bir magaranin icindeki arkadasimizi fark edebiliriz. gozumuzun secebildigi en parlak cisimle en karanlik cisim arasinda cok parlaklik farki var. bir film kamerasi bu kadar iyi bir is cikartamaz, yani eger bulutlarin fotografini cekeceksek ayni karede magara simsiyah cikar, eger magranin fotografini cekersek ayni karede bulutlar tamamen bembeyaz olur detaylari secilemez.
    goz > film > dijital sensor gibi siralanabilir.
  • (bkz: hdri)
  • bir dedektör* yüzeyinin algılayabileceği parlaklık aralığıdır. ccd'lerin dynamic range'i filmlere göre çok daha fazladır. dolayısıyla hem sönük hem de parlak bir cismi kaliteli bir biçimde görüntüleyebilmek için ccd kullanmak avantajlıdır.
  • türkçede "dinamik ranj" yerine "dinamik aralık", hatta "etkin aralık" olarak kullanmak daha uygundur.
    ayrıca (bkz: hdr)
  • excelde sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. değişken satır veya sütun sayıları nedeniyle tablo alanının güncellenmesi gerektiğinde, işlemi otomatik olarak gerçekleştirerek kullanıcı üzerindeki yükün hafiflemesini sağlar.

    (bkz: vlookup/@re login)
  • cep telefonlarında kötü, kompakt fotoğraf makinelerinde idare eder, d slr makinelerde fena değil, profesyonel kameralarda mükemmeldir.

    istisnalar hariç tabi.
  • müzikte ses seviyesinin en yüksek ve en alçak olduğu bölümler arasındaki farktır. azı ve fazlası zarardır. kaliteli bir şarkı kendi içinde farklı ses yüksekliklerine sahip fakat dinleme konforunu bozmayan şarkıdır. yeni nesil prodüktörler şarkıların yüksek sesli olmasını hedefleyerek dynamic range'i yok etmeye başlamışlardır. bu da kulaklıkla müzik dinleme alışkanlığının bir sonucu olarak görülebilir. falan filan...
  • aslında bkz

    fazlası makbuldür.
hesabın var mı? giriş yap