• general douglas "doug" macarthur, 2. dunya sava$i abd pasifik ordulari ba$kumandani, amiral nimitz'in kankasi. filipinler japonlar tarafindan i$gal edilirken adadan kacan, bu sirada ataturkvari bir edada "i will be back (if i can)" demesi ile unlu olmu$tur, sonrasinda amerikan ordularini ada ada pasifik'de ilerletmi$, iwo jima'da kadikoy kadar bir yere kendi askeri dahil 9000 civarinda adam gommek pahasina adayi temizlemi$tir. bu zaferi ile sava$in kaderi midway ile beraber degi$mi$, sonrasinda japonlar atom bombasi ertesinde teslimiyeti imzalarken amerikan delegeleri ile beraber masada yer almi$tir.

    sava$in ertesinde, filipinler'de kahraman gibi muamele gormu$, japonya'nin yeniden adam edilmesi icin seferber olmu$tur. kore sava$i esnasinda denyoluk da yapmi$tir, ama artik ya$lidir, bunakligina ve aldigi ara gazina vermek lazimdir.
  • 1950 de kore sava$i sirasinda birlesmis milletler kuvvetlerinin komutasinda bulunan ve nukleer silah kullanim yetkisi icin israrla talepte bulunan manyak.talebinin aksine kisitli bir nukleer silah kullanma yetkisini , mancuryada yogun bir cin saldirisi olursa ve sadece mancurya ustunde kullanmak uzere ba$kan truman 'dan alan arthur , bu yetkinin verilmesinden 5 gun sonra surekli olarak sava$in limitli amaclarini ele$tirdigi icin gorevinden alinmi$tir.kore sava$i sirasinda nukleer silah kullaniminin dogurabilecegi sonuclar du$unulurse cok isabetli olan bu karar koredeki birliklerimizin nukleer mantari yakindan gormelerini ve koylerine kanda cozunmu$ uranyumla donerek yoreye uzay teknolojisini yillar onceden getirmelerini engellemi$tir.ayrica arthur amca 2. dunya sava$i'nin guzide sava$ kahramanlarindandir.
  • inanıyorum ki, eğer douglas macarthur'e 8 yaşına kadar annesi tarafından etek giydirildiği gerçeği subay arkadaşları, ve emrindeki erler tarafından bilinseydi, ordudaki karizmasına, müthiş komutan imajına bir nebze de olsa gölge düşerdi (ama belki ernest hemingway ve rainer maria rilke'nin de çocukluklarında aynı muameleye maruz kalmış olmasıyla avunup kendisini şiire, edebiyata verirdi.)

    douglas macarthur hakkında anlatılagelen, ve mustafa kemal atatürk'ün çanakkale savaşı'ndaki korkusuzluğunu, ölümü umursamaz, hafif çılgın ruh halini çağrıştıran şöyle bir efsane vardır: ikinci dünya savaşı'ndaki bir çarpışma sırasında macarthur alman kuvvetlerine yönelik bir taarruzu yönetmektedir. siperlerin hemen arkasındaki bir yükselti üzerinde, almanların makinalı tüfeklerinin menzili dahilinde olduğu gerçeğine kayıtsız, bir elinde dürbünü, diğer eliyle parapete yaslanmış, taarruzu izlemektedir, emir subayı da (varsayalım "john smith" olsun adı) yanıbaşında tir tir titremektedir. her tarafta mermilerin uçuştuğunu, bu kurşunlardan birinin macarthur'u alnının ortasından vurmasının an meselesi olduğunu fark eden bir yüzbaşı, siperden başını kaldırarak, "komutanım, af buyrun ama alman silahlarının menzilinde olduğumuzu, konumunuzun çok tehlikeli olduğunu belirtmek isterim. kabak gibi açıktasınız maşallah, canınıza mı susadınız?" der (son cümleyi içinden söyler). macarthur dalgın dalgın kafasını çevirir, ve de "ha, ne dediniz? ah, evet haklısınız, teşekkür ederim yüzbaşı. teğmen smith, derhal sipere ininiz." dedikten sonra yerinden kımıldamadan, kafasının etrafında uçuşan kurşunların, ve de yüzbaşının emir subayının ve erlerinin şaşkın bakışları arasında çarpışmayı izlemeye devam eder.
  • ayrıca wrigleys sakız firmasının, üstünde douglas macarthur'un meşhur "i shall return" sözünün basılı olduğu 4 milyon paket sakızı uçaklarla filipinler'in üzerine yağdırması da, 2. dünya savaşı'nın absürd anekdotlarından biridir.

    itaatsizliğin macarthur ailesinin damarlarında dolaştığını, genetik olarak babadan oğula geçtiğini de ekleyeyim: douglas macarthur 1951 yılında başkan harry s truman tarafından, truman'ın kore savaşı'nda çin'e yönelik politikalarına karşı çıktığı için görevinden alındı. douglas macarthur'un babası - ki kendisi geronimo'ya karşı da savaşmış bir subaydı - ise 1. dünya savaşı'ndan hemen önceki yıllarda başkan william howard taft tarafından itaatsizlik* sebebiyle görevinden alınmış, ordudan uzaklaştırılmış. douglas'ın büyükbabası da amerikan iç savaşı'nda, "missionary ridge muharebesi" sırasında üstlerinin emirlerine karşı gelmiş, fakat muharebeyi kazandığı için görevinde kalmayı başarabilmiş. douglas macarthur'un torununun oğlunun da çok huysuz, anne baba sözü dinlemeyen, bezelyelerini yemeyen, zıpçıktı bir çocuk olduğunu duydum, ama bunlar onu çekemeyen anaokulu arkadaşlarının yaydığı asılsız dedikodular da olabilir tabii..
  • "geri çekilmiyoruz, başka bir yöne doğru ilerliyoruz" repliğinin sahibi 2. dünya savaşı başkumandanı..
  • "american ceaser" denilen kişi. 2. dünya savaşı'nda amerikan kamuoyunun avrupa cephesine pasifik cephesinden daha fazla ilgi göstermesine şu şekilde tepki göstermiştir:" avrupa'daki ordumuz yenilse bile hiç değilse almanlar uygar bir ırk." yani biz burda esir aldığını öldüren, esir olmadan intahar eden, kamikaze saldırıları düzenleyip duran ruh hastası japonlarla uğraşıyoruz demek istemiştir.
  • "benim oğlan
    dünyaya geldiği zaman,
    çocuklar doğdu korede,
    sarı ayçiçeğine benziyorlardı.
    macarthur kesti onları,
    gittiler ana sütüne bile doymadan"

    nazım hikmet.
  • sanılanın aksine savaş sırasında filipinlerden kaçmamış aksine başkan franklin delano roosevelt'in doğrudan emriyle geri çekilmiştir. askerlerinin büyük çoğunluğunu geri bıraktığı doğrudur ancak kaçmamıştır.

    söz verdiği gibi filipinlere geri döndüğünde radyodan şu açıklamayı yaparak karizmasına karizma katmıştır.

    to the people of the philippines:

    i have returned. by the grace of almighty god our forces stand again on philippine soil -- soil consecrated in the blood of our two peoples. we have come, dedicated and committed, to the task of destroying every vestige of enemy control over your daily lives, and of restoring, upon a foundation of indestructible, strength, the liberties of your people.

    at my side is your president, sergio osmena, worthy successor of that great patriot, manuel quezon, with members of his cabinet. the seat of your government is now therefore firmly re- established on philippine soil.

    the hour of your redemption is here. your patriots have demonstrated an unswerving and resolute devotion to the principles of freedom that challenges the best that is written on the pages of human history. i now call upon your supreme effort that the enemy may know from the temper of an aroused and outraged people within that he has a force there to contend with no less violent than is the force committed from without.

    rally to me. let the indomitable spirit of bataan and corregidor lead on. as the lines of battle roll forward to bring you within the zone of operations, rise and strike. strike at every favorable opportunity. for your homes and hearths, strike! for future generations of your sons and daughters, strike! in the name of your sacred dead, strike! let no heart be faint. let every arm be steeled. the guidance of divine god points the way. follow in his name to the holy grail of righteous victory!
  • westpoint komutanlığı da yapmış, ruh hastası amerikan subayı, garip bir şekilde yamamoto'nun ölüm emrini vermesine rağmen japonlar tarafından büyük saygı görür. ruh hastası olması mevzuuna gelince hayatı boyunca silah taşımamış ve ikinci dünya savaşı'nın en civcivli anlarında, silahsız olarak ön saflarda yer almıştır.
  • kore savaşı sırasında görev alınması ile beraber tekrar abd'ye dönünüce, ikinci dünya savaşı'nın diğer önemli komutanı eisenhower gibi siyasete atılmayı ve başkanlığa oynamayı düşünmüş ancak beklediği ilgi ve destek göremeyince, 52 seçimlerinde, cumhuriyetçi aday robert taft'ı desteklemiş ancak onun da parti seçiminde eisenhower'a kaybetmesiyle siyasi kariyeri başlamadan biten amerikan generalidir.
hesabın var mı? giriş yap