*

  • ekonomi literaturunde sikca gecen bir kavramdir. dissallik, bireylerin ve/veya kurumlarin karakteristik ozelliklerinin veya davranislarinin; baskalarinin ekonomik secimlerinin sonuclarini (cikarlarini, faydalarini) etkilemesiyle olusan durumlarda soz konusudur. ornegin, bir ekonomik iliskinin taraflari arasindaki bilgi asimetrisi dissallik yaratan bir olgudur (bkz: limon problemi).

    bir baska ekonomik dissallik ornegi de kamu mallaridir (kamu mali, örnek: cadde isiklandirmalari, milli savunma, güvenlik ve itfaiye hizmetleri, televizyon ve radyo yayinlari gibi). kamu mali kisiye ozel olmadigi ve faydasi herkese dokundugu icin piyasada fiyatlandirilip pazarlanmasi güctür. ayrica bir kisinin kamu mali tüketimi diger bireylerin potansiyel kamu mali tüketimini azaltmaz. bir baska deyisle, kamu malinin saticisinin, bu maldan yararlanan herkesi tek tek tespit edip, o kisilerden bu maldan ne kadar tükettiklerine göre belli bir fiyat talep etmesi pratik olarak zordur (cine5 gibi sifreli ve aboneli tv kanallari buna karsit bir örnektir, tabi kendi gelistirdiginiz bir decoder yoksa). bu nedenden ötürü kamu mallarini arz gorevi, genellikle hukumetlere ve devletlere duser. onlar da kamudan vergi toplayarak bu hizmetleri yerine getirirler.

    dissalligi yaratan kisi veya kurumun, bu dissalligin yarattigi maliyeti odemesi veya faydasindan yararlanmasi mumkun olsaydi kaynaklarin verimli dagilimi acisindan herhangi bir problem olmayacakti. ama piyasa duzeninde bu pratik olarak pek mumkun degildir. yani piyasa, dissalliklari fiyatlandiramaz. kamu mali örneginde oldugu gibi dissalligin mülkiyetini ve bu mülkiyetin haklarini tanimlamak zordur. bu noktada gene hukumetler devreye girerler ve belirli duzenlemeler yapip toplumun genel refahini iyilestirmeye gayret ederler. (ideali oyledir, peki ya pratikte? hukumetler de pekala baska turlu dissalliklardan, bilgi asimetrilerinden ve kisisel cikar iliskilerinden kaynaklanan ahlaki zaaflardan dolayi toplumun refahi icin gerekli görülüp uygulamaya konmus düzenlemelerin ve yaptirimlarin gözetimini savsaklayabilirler. üstelik yanlis düzenlemeler, her seyi daha da karman corman bir hale sokabilir.)

    iki tur dissallik soz konusudur (bazi basit ornekler de beraberinde):

    1) negatif dissallik:

    ozel bir cimento fabrikasi, atiklariyla denizi kirletir. kirlilik, yore balikcilari ve toplum sagligi icin olumsuz (negatif) bir dissallik yaratir. herhangi bir duzenleme yoksa, bu toplumsal maliyet cimento fabrikasinin sahibi sirketin umurunda degildir. sirket sadece kendi kar-zarar hesabini yapar, otesi icin sorumlu degildir. (tuketicilerin ve sivil toplum kuruluslarinin cevre bilinci olmadigi ve sirkete yaptirim uygulayamacaklari varsayimiyla)

    sehirlerarasi otobuste bir yolcu boyuna sigara icer ve bundan cok keyif alir, diger yolcularin sagligi umurunda degildir. tasit icinde sigara icilmesini yasaklayan hukuki bir duzenleme yoksa sigara tiryakisi, davranisinin negatif dissalligindan sorumlu degildir.

    2) pozitif dissallik:

    bir sirketin arastirma ve gelistirme bölümü, diyelim ki, yeni bir bulus (mesela yeni bir yazilim (software), yeni bir ilac) gelistirir ve bu bulus ayni veya baska sektorlerdeki firmalarin da cok isine yarar. patent ve telif haklari kanunlari yoksa, bulusu yapan firma rantinin karsiligini alamaz. yani yarattigi pozitif dissalliga bir fiyat bicemez. harcadigi cabalarin karsiligini alamayan firmalar, bundan sikayetci olup yeni arastirma ve gelistirme yatirimlari icin kaynak ayirmayi karli bulmayabilirler (dengenin diger ucunda ise kartellesmeyi önleme ve rekabetci piyasa düzenini koruma arzusu vardir).

    kamu mallarinda yasanan durum da bir nevi pozitif dissalliktir. son zamanlardaki microsoft-linux rekabetinin ve napster türevi firmalarla müzik endüstrisi arasinda yasanan telif haklari sorunlarinin, yazilim ve medya ürünlerinin de artik kamu mali statüsüne girip girmedigi tartismasini alevledigi söylenebilir. yazarlar ve sanatcilar da hakli olarak yarattiklari pozitif dissalliklara telif haklari araciligiyla sahip cikmak isterler.

    kapi komsum yuksek sesle beethoven müzigi dinlerse bunun yarattigi pozitif dissallik, benim de cok hosuma gider.
  • (bkz: externality)
    (bkz: pigou)
    (bkz: pigou-type tax)
  • ayrıntılı olarak ele alındığında 6 farklı türde değerlendirilebilen, bir ekonomik faaliyetten bir başkasının etkilenme durumunuı ifade eden iktisadi terimdir.

    - pozitif dışsallıklar
    - negatif dışsallıklar
    - üretim dışsallıkları
    - tüketim dışsallıkları
    - parasal ve teknolojik dışsallıklar
    - ağ (network) dışsallıkları.
  • arabesk dinleyen oda arkadasina "al su 50 milyonu kapat o teybi" demek bir cesit negatif dissalligi nötrleme hareketidir. yeterince bilimsel bir ifade olmadi ama anlasildi sanirim.
  • ilk kez 1896 yılında knut wicksell tarafından dile getirilen kavram.
  • şimdi diyelim ki işçi bir dayımız var, bu dayımız sağlıklı besleniyor, uykusuna dikkat ediyor, düzenli aile hayatı yaşıyor, alkolü, sigarası, kumarı yok, zımba gibi, nice delikanlıyı cebinden çıkarır, yani kendine o kadar iyi bakıyor ki taşı sıksa suyunu çıkarır. şimdi bu dayımız takdir edersiniz ki iş hayatında da kendisine iyi bakmasının sonucu olarak ortalığı kasıp kavuruyor. millet bir taşıyorsa o üç taşıyor. yani kısacası verimi artıyor, bunun sonucunda da dolaylı olarak çalıştığı firmanın karının artmasına neden oluyor. ama başta söylediğimiz gibi dayımız tamamen kendi isteğiyle sağlıklı yaşıyor. firma, dayımızın bu hali için bir maliyete katlanmamasına rağmen, karını arttırıyor.

    hah, işte bu durum dayımızın sağlık hizmetleri tüketiminin sağladığı dış yarardır.
  • biraz dusunursek bencillik dedigimiz sey aslinda dissalligin ta kendisidir ve herkes esasinda bir miktar dissallik olusturur. yasamak demek bir alan isgal etmek demektir o alani baskasinin kullanmasina izin vermemektir. en basitinden havayi soludugumuzda oksijen miktarini azaltiriz karbondioksit salariz, bunu hayvani bir boyutta yapmadigimiz icin kimse hop kardesim demez. ama ote yandan kapali ortamda gaz kaciran tipler dissaligin feristahini yaparlar, mesele sadece ayip olmasi degildir tabi millet niye senin gazinin kokusunu ceksin.

    peki nedir bunun cozumu yani birbirimizin kokusunu cekmek zorunda miyiz, cok sukur degiliz. ilk akla gelen cozum kisilerin kendi meselelerini aralarinda halletmeleridir. adama gidersin dersin ki, haci bak geldikce saliyorsun bundan sonra ben de aynisini yapacam (buna ekonomi raconunda tit for tat derler) eleman da vasat bir karakterse bununla meseleyi halletmis olursun. ama bazen salici tipler ayni zamanda yuzsuz olurlar, baskasininkinden de cok etkilenmezler onlari dislamak lazim gelir grup icinde rolunu asagilarsin boylece bertaraf edersin. boyle cozumleri coase teoremi baglaminda degerlendirebiliriz.

    bazen kisisel mudahaleler fayda vermez o durumda devlet buna mudahale etsin diye koparirsin yaygarayi. peki devlet ne yapar, neler yapmaz ki. en agir mudahale dogrudan kanunla bu isi yasaklamaktir. devlet der ki kullarim bundan sonra kapali ortamlarda gaz salmak yasak, salani ottururum. bu kesin cozum gibi gozukse de bunu denetlemek hem maliyetlidir hem de kisisel hayata agir bir mudahaledir. sonucta iceride duran gaz da sanci yapacaktir bazi bunyelerde, onlara zarar verecektir netekim. bu yuzden vergilendirme daha uygun bir yoldur, saldikca borcunu odeyeceksin arkadasim. bu da zaman zaman gaz saliniminin arz egrisi bilinmediginde problem cikarabilir, o yuzden en kral cozum cap and tradedir. yani devlet herkese gaz salinim izni verir, emisyonun miktari belirlenir. sonra cok salmak isteyen az isteyenden bu kagidi anlastiklari fiyat uzerinden satin alir, herkes mutlu olur atmosferdeki toplam gaz miktari da degismez.

    bu arada dissallik kelimesi ne spastik bir kelimedir arkadas birebir cevirecem diye ikinmislar resmen.
  • bir ekonomik karar biriminin başka bir ekonomik karar birimini fiyat mekanizması dışında olumlu ya da olumsuz etkilemesidir.
  • serbest piyasa ekonomisinin -amiyane tabirle- sıçtığı az sayıdaki konulardan birisidir.
  • ilk defe knut wicksell tarafından incelenmiştir. dışsallığın kaynağı üretim ve tüketim fonksiyonu arasındaki ya da mallar arasındaki bağımlılıktır. üretim ve tüketim fonksiyonu bağımsız olursa dışsallık sıfırdır. dışsallık üretim ve tüketim sürecinde ortaya çıkar. kaynak dağılımında etkinliğin bozulmasına yol açar. pazarlanamaz, fiyatlanamaz ve ödettirilemezler. çünkü neden oldukları fayda ve zarar piyasa dışıdır. ikame mallarda negatif dışsallık ve tamamlayıcı mallarda da pozitif dışsallık vardır. bağımsız (ilişkisiz) mallarda ise dışsallık yoktur.
hesabın var mı? giriş yap