*

  • michel foucault'un önemli kitaplarından biri.hapishaneler, zindanlar ve kapatılma üzerine ve "modern iktidar büyük gözaltıdır" diyen ustaya saygı babında okunabilir. türkçeye mehmet ali kılıçbay tarafından tercüme edilmiş, imge yayınları tarafından yayınlamış. nefis bir kitaptır.
  • michel foucault'nun '75 tarihli kitabı. tam adı "surveiller et punir: naissance de la prison"dur.

    ingilizceye "discipline and punish" olarak çevrilmiştir. zaten foucault kitaplarının orijinal isimleriyle ingilizce isimleri bir türlü birbirini tutmaz, şu ya da bu nedenle. türkçeye de "hapishanenin doğuşu" olarak çevrildi.

    foucault kitaplarını arkeolojik ve jeneolojik olarak sınıflayanlara göre bu kitap kendisinin jeneolojik dönem eserlerinden biridir.
  • "gözetlemek ve cezalandirmak" anlamindaki fransizca ifade.
  • cezalandırma tekniğinin, bedene işkence ve acı çektirilmesinden sürekli bir beden kontrolüne gidişini konu eder. bu değişim foucault'dan önce hümanism, demokrasi ve insan hakları gibi sebeplere dayandırılırken, foucault bize iktidarın bedenlerimiz üzerinde kontrolünü artık psikoloji, psikiyatri, kriminolojiyi kullanarak yaptığını ve bunun iktidarın genişlemesinden ve her alana yayılmasından başka bir şey olmadığını anlatır. artık yargıç "yargılamaktan ötesini" yapmaktadır; cezanın esası cezalandırmaya yönelik değil, düzeltmeyi, ıslah etmeyi, "iyileştirmeyi" hedeflemektedir.
  • kitapta işkence için soyle demiştir:

    “…azap çektirme bir tekniktir ve yasasız bir öfkenin azgınlığıyla özdeşleştirilmemesi gerekir…” “…azap, hayatı “binlerce ölüm” e bölerek ve varoluşun sona ermesinden önce onu acı içinde tutma sanatıdır…”
    “…bu üretim kurallara bağlanmıştır: “azap çektirme bedene saldırı tipini; acının niteliğini, yoğunluğunu, uzunluğunu, suçun ağırlığıyla, suçlunun kişiliğiyle, kurbanların mertebesiyle ilişkilendirmektedir..”
  • kitabın girişi çok etkileyici. foucault, gazette d’amsterdam'da yer almis bir haberden yaptigi alintilarla işlediği bir olayi aktararak başlıyor; yalnızca bir kısmını alalım:

    "damiens, 2 mart 1757’de 'paris kilisesinin cumle kapisinin onunde, sucunu herkesin karsisinda itiraf etmeye' mahkum edilmisti; buraya 'elinde yanar halde bulunan iki libre agirligindaki bir mesaleyi tasiyarak, uzerinde bir gomlekten baska bir sey olmadigi halde, iki tekerlekli bir yuk arabasinda goturulecekti; sonra ayni yuk arabasiyla gréve meydanina goturulecek ve burada kurulmus olan daragacina cikartilarak memeleri, kollari, kalcalari, baldirlari kizgin kerpetenle cekilecek; babasini (krali) oldurdugu bicagi sag elinde tutacak ve kerpetenle cekilen yerlerine erimis kursun, kaynar yag, kaynar recine ve birlikte eritilen balmumu ile kukurt dokulecek, sonra da bedeni dort ata cektirilerek parcalatilacak ve vucudu ateste yakilacak, kul haline getirilecek ve bu kuller ruzgara savrulacaktır.'” (imge yay., cev.: m. ali kılıçbay)
  • "ruh bedenin hapishanesidir" sözüyle özetlenebilecek kitap.
  • mücrim kişileri ve kamuyu, kamuya açık azap çektirme ayinleri ile terbiye etmek yerine kapalı alanlara hapsetmenin, batı avrupa ve kuzey amerikada son 200 yılda aniden moda olmasını, tüm "modernleşen" dünyada yaygın bir trend haline gelmesinin eski ceza şeklinin insanlık dışı, yeni ceza şeklinin ise disipline edici ve toplum için koruyucu bir çözüm olmasından çok; yeni sanayileşmiş, şehirleşmekte olan sermaye toplumunda belli tip suçları "düzenleyip", "yönetilebilir" hale getirmekle ilgili olduğunu iddia edilmektedir kitapta. kısacası azap ayini kralın, hapishane de burjuva hukununun işaretidir. (bu yönetilebilirlik meselesi açıklama gerektiriyor tabiki).
hesabın var mı? giriş yap