• bir yaşamın içindeki organik bağları öğrenmek,hissetmektir.
    bir de dil öğrenmek o dilin deyimlerini öğrenmektir.pratikte insanlar birbirleriyle deyimler vasıtasıyla iletişim kurarlar.
  • eğer zoraki bir şekilde yapılıyorsa oldukça can sıkıcı ve zor bir iş. ama eğer dil öğrenmeyi ve daha da önemlisi öğrendiğiniz dili seviyorsanız dünyanın en eğlenceli, kolay demiyorum, ve tatmin edici uğraşlarından biri. eğer dil öğrenmeyi biraz fazla seviyorsanız beş, altı dili birden öğrenme gibi bir hevese kapılıp hepsinden a2 gibi seviyeye ancak gelmiş olabilirsiniz. dolayısıyla dil öğrenmeyi çok sevmenin böyle dikkat dağıtıcı bir özelliği de olabilir. ama kişinin hoşuna giden şey dili öğrenme süreciyse ,ki ben dahil pek çok insan için durum bu, o zaman zaten herkes mutlu demektir.
  • genelde bir heves tetiklemesiyle niyet edilir. önce kendi anadilinizle kıyaslarsınız, farklılıklar göz korkutur. basiclerden birkaç şey öğrenince insan havaya girer, çözerim ben bunu yeaa der. işin içine tense’ler, irregularlar, artikeller bıkbıklar girince bir gayret vites büyüterek çalışmak gerekir ki genelde tamam mı devam mı noktası burası olur. o esnada biraz film şarkı gibi insanı ezberle havaya sokacak takviyeler gerekir yoksa bırakmak an meselesidir. bu aşırı kaosun içinden ağır akıcı bir ilerleme ile yavaş yavaş çıkılır. bir gelişme yok sanarken bir bakmışsın o aşırı kopuk bilgiler birleşmeye başlıyor. daha az önce saniyelerce düşündüğün fiil çekimleri otonom olarak aklına geliyor, bir şeyler oluyor kripto çözülüyor. ben 29 yaşımda ispanyolca öğrenmeye başladım. 5 yıl önce cervantes’e de gitmiştim ama tutunamamıştım. bence insan belli bir yaştan sonra en iyi nasıl öğrendiğini ve geliştiğini kendi daha iyi biliyor. duolingo, spanishdict, babbel ve google translate destekli random kitap karıştırmalarıyla kendi imkanlarım ve disiplinimle b2 seviyesine geldim galiba c1’den de gün alıyorum. konuşma için linkedin’den ulaştığım bir ispanyoldan da ders almaya başladım. sonrası iyilik güzellik. diyeceğim o ki, siz siz olun kendi metodolojinizi kendiniz oluşturun ve practice hakikaten makes perfect
  • şu dünyadan minimum 3 dil öğrenmeden göç edersem bir gözüm açık gider. yabancı dil konuşmak terapi gibi bir şey. yarım yamalak ingilizce bilmeme rağmen saçma cümleler kurduğumda bile kendimi rahatlamış ve mutlu hissediyorum.
  • günümüzde rahat rahat öğrenilebilir. youtube kanalları, uygulaması milyon tane öğrenme şekli oluştu.

    ben youtube'dan takibe aldığım bir kaç kanaldan ve orada öğrendiklerimi de uygulamalardan pekiştirerek öğreniyorum.

    almanca için takip ettiğim kanal.

    uygulama da memrise.
  • dil öğrenilmez, dil edinilir demiş büyüklerimiz.

    yani konuşmak lazım, sadece öğrenmek yetmez.
  • https://www.independent.co.uk/…pearing-9793170.html

    bu eski habere göre, kaliforniya'da yaşayan bir ingilizin papağanı evden kaçıyor ve dört yıl sonra akıcı ispanyolca konuşma kabiliyetiyle geri dönüyor. yabancı dil öğrenmek için gidip de dönememe riskini göze alan, özgürlüğünü dibine kadar yaşayan bu koca yürekli papağanı kanatlarından öpüyorum.
  • yeni bir dil öğrenmeye çalışırken en çok mutlu olduğum şeylerden biri yabancı bir sözcüğün açıklamasını da aynı yabancı dilde yapan bir sözlük kullanmak ve bir sözcüğün anlamını kavramak için açıklamasında yazan diğer bilinmeyen sözcüğü de anlamını öğrenmemin gerekliliği. böylelikle bir sözcük diğerine, o sözcük bir başkasına götürüyor derken kısa süreli de olsa yabancı bir dilde kaybolmanın keyfi çıkıyor ortaya. eski tip basılı sözlüklerde bir sözcükten diğerine gitmek çok zor gelirdi türkçe derslerinde (ya da çocukken sözlük kurcalamanın sıkıcılığı da olabilir pekala); sayfayı bul, sözcüğü ara, sonra aynı şeyi tekrar yap... oysa dijitalliğin güzel taraflarından biri de şu ki altı çizili sözcüğe tıklayınca doğrudan ona götürüyor ya da "kopyala- yapıştır" yapma seçenekleri var.

    kaynakların sınırsızlığını anmaya gerek bile duymuyorum ama dijital sözlüklerde kaybolmak bile daha rahat. ve tabi ki bir dili öğrenmeye çalışırken mümkün oldukça bilindik bir dilden destek almamaya çalışmak da biraz mazoşizmi andıran bir kendini maruz bırakmayı andırıyor olsa bile keyifli geliyor bana: içinde yeterince vakit geçirilen her yabancılık aşinalaşırmış gibi bir şeyler..
  • bir dil neden öğrenilir? kültür, ilgi, merak ve diğer nedenlerden ötürü... buraya kadar tamam her şey. peki çırpınmanıza rağmen kimse sizinle arkadaşlığa yanaşmıyorsa o zaman ne yaparsınız? dili nasıl kullanırsınız? kendi kendinize mi konuşursunuz? hayalleriniz sönüp gider. ben şu an bu haldeyim. şu ana kadar demek ki her şeyi boşa öğrenmişim. çaba, emek hepsi var ama karşımda insan yok. gençtik enerjiktik derler ya hep, ben de o da gitti. seneler geçti ve hala durum aynı.
    düşünsenize yıllardır (nereden baksanız 20 yıl) pratik etmek için yabancılara para ödüyorum. neden mi? çünkü benimle buluşmayı ve arkadaşlığı kabul eden kimseyi bulamadığım için. ben bulmak istesem de karşımdakiler yanaşmıyor buna.
    yaşlandık iyice ve yine ortada bir şey yok. böyle de ölür giderim artık.
    kimseden fayda görmedim bugüne kadar, hep kendi kendime takıldım. yine kendi kendime konuşmaya devam edeceğim çünkü başladığım işi yarıda bırakmam.
    insan gibi insan oluşum demek ki beni bir yere taşımadı.
hesabın var mı? giriş yap