• paleantologlara göre neandertal ve homo sapiens' den sonra en son keşfedilen tür..

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25163588/
  • denisovalılar son buzul çağı’nda yaşamış. iki ayak üzerinde yürümüşler ama diş yapıları, neandertaller ve modern insandan çok yaklaşık bir milyon yıl önce yok olan homo erectus’u andırıyor. gen dizilimini yapan max planck’tan dr. richard green, çok özetle şunları söylüyor: "insanın erken dönem atalarından bir grubun 300 bin ila 400 bin yıl önce afrika’yı terk ettiğini ve kollara ayrılarak yayıldığını düşünüyoruz. bir kol neandertallere evrilirken diğeri doğuya yönelerek denisovanları oluşturmuş. 70 bin yıl önceki bir başka göç dalgasında da modern insan afrika’yı terk etmiş...” bulgular, insan soyağacında yakın dönemde yaşamış üç türe işaret ediyor: modern insan, neandertal ve denisovalılar.
    http://www.ntvmsnbc.com/id/25163588/
  • geçtiğimiz günlerde çin hindi'nde yapılan keşif de bu tür ile ilişkilendirilmişti. tabi aslında benim burda dile getirmek istediğim asıl meram, bi' garip prehistoryen olarak -teknik açıdan- organik özelliklerini kaybetmiş taştan ibaret fosilden nasıl oluyor da gen özelinden bilgi alınabiliyor. ya da bunun bi' menzili mi var, ca ne vakte kadar kemikte kalabiliyor mesela. 200 bin yıllık fosillere, neanderthale kadar bu öğrenilebiliyor da geri kalan daha arkaik türlerde bu olmuyor mu. laboratuvar ortamından epey geri kaldık kabul ediyorum ama, mesela, potasyum-argon tarihlendirme ile c14'ün menzil farkları olduğunu, bunu da evveli organik olan maddede kalan kimi parçacıkların dengelenmesi ile yapılageldiğini biliyorum. uff, ama işte bu gen araştırması çok zor aga.

    çin hindi ile sibirya arasında kalan fosil boşluğunu da doldurabilirse ki, eğer bi' ilişki kuruluyorsa olası göçün rotası fosil buluntuları ile çizilmeli her iki grubun akrabalık ilişkilerinin kanıtlanması adına, bu iş tamam olur. çin'in orta bölgelerinde epey yaygın olsa da diğer bölgelerinde ve çevresinde durum nedir ne değildir bilmiyorum ama eski fosillerin ezilmek suretiyle unufak edilip hastalıklara iyi gelsin diye fondip yapıldığını biliyorum. rabbim ordaki prehistoryenleri bu tip meselelerde muzaffer kılsın. allaallah.

    editos: imla.
  • yöre halkı tarafından ayu* taş olarak bilinen, 18. yüzyılda denis adında bir asosyal keşişin evi olması nedeniyle rusçaya denisova olarak geçen mağarada bulunan insansı iskelete verilen ad.
  • neandertaller ve ilk modern insanlarla birlikte asya'da yaşadığına inanılan üçüncü insan türü.

    keşfedilmesi arkeolog alexander tsybankov'un 2008 yılında denisova mağarasındaki çökelleri kazarken küçük bir kemik parçası bulmasıyla başlıyor. kemik, bir primatın parmak ucundan* kopmuş bir parça olduğu anlaşılacak kadar sağlam kalabilmiş. 30-50 bin yıl öncesine kadar sibirya'da insandan başka primatın yaşadığına dair kanıt bulunamadığı için bu fosilin bir insan türüne ait olduğu, aynı zamanda gelişimini tamamlamadan kaynaşan eklem yüzeyine bakılarak sekiz yaşında öldüğü düşünülmüş.
    daha önce aynı çökellerde sadece modern insanın yapabileceği buluntulara (cilalı yeşil taştan yapılan bilezik) rastlandığı ve civardaki başka mağaralarda neandertallere ait dna'lar bulunduğu için bu kemiğin bir neandertale ait olduğu fikri de ortaya atılmış. (bkz: anatoly derevianko)

    derevianko kemiği ikiye bölerek bir parçasını california'daki bir laboratuvara, bir parçasını da max planck evrimsel antropoloji enstitüsü'ndeki evrimsel genetik uzmanı svante paabo'ya ulaştırmış. california'daki laboratuvardan bir daha hiç haber alınamamış. paabo da o aralar neandertal genomunun ilk dizisini çıkarıyor olduğu için bu fosil ancak 2009 yılında johannes krause tarafından ilgi görmüş.
    krause, öğrencisiyle birlikte parmak kemiğinin mitokondriyal dna'sını çıkararak dna dizisini günümüz insanı ve neandertallerle karşılaştırmış. bu sayede parçanın ne modern bir insana, ne de bir neandertale ait olduğu; aksine şimdiye kadar hiç rastlanmamış bir türün parçası olduğu anlaşılmış.

    2010 yılında, biri derevianko buluntuları, diğeri ise derevianko mağarasında olmak üzere parmak kemiğine benzer dna taşıdığı ortaya çıkan iki adet diş fosili bulunmuş. ikinci diş normal bir insan dişinden iki kat daha büyük çiğneme yüzeyine sahip olduğu için, bu büyüklükte bir dişin mağara ayısına ait bir diş olabileceği düşünülmüş. ancak dna testleri sonucunda denisovan insanına ait olduğu ortaya çıkmış.
    paabo dişlerden çok az dna elde edebilmiş ancak parmak kemiğine sahip olan bireye ait olmadıklarını anlamış. fakat dişler, bu canlıların aynı popülasyondan geldiğinin kanıtıymış.
    (kemik parçasına yapılan dna analizinde y kromozomu bulunmaması üzerine fosilin küçük bir kıza ait olduğu da ortaya çıkmış.)
    2010 yılında aynı mağarada bir de ayak parmak kemiği bulunmuş. 2011 yılında bu kemiğin bir neandertale ait olduğu anlaşıldığında; denisova yeryüzünde üç farklı insanın yaşadığı bilinen tek yer olarak bilim insanları için önemli bir araştırma sahası haline gelmiş.

    neandertal dna'sı, neandertallerin uzun süre önce yok olmuş bir tür olduğunu kanıtlıyormuş. ancak neandertallerin yok oluşu, atalarımızın afrika'dan çıkarak onların yaşadığı bölgeler olan batı asya ve avrupa'ya göç edişinden kısa bir süre sonra gerçekleştiği için birtakım soru işaretleri oluyormuş.
    tahminlere göre neandertaller, afrika'dan göç eden atalarımız tarafından yok edilmiş olabilir. ancak 50 bin yıl sonra çoğumuzda ortaya çıkan neandertal dna'sı bir şekilde karışım yaşandığını gösteriyormuş.
    bundan etkilenmeyen tek modern insan grubu afrikalılarmış. çünkü karışım bu kıtanın dışında gerçekleşmiş.
    denisova insanının genomu neandertallerle daha yakın bir akrabalıklarının olduğunu gösteriyormuş. fakat modern insanda da izleri bulunmuş. denisova insanını farklı insan popülasyonlarıyla karşılaştıran bilim insanları; yeni ginelilerin, melanezya adalarındaki diğer halkların ve avustralya aborjinlerinin denisovan'dan izler taşıdığını görmüşler.

    bu verilere göre paabo ve diğerleri bir senaryo oluşturmuşlar:

    modern insanın atası 500 bin yıl önce afrika'da neandertalleri ve denisovan'ı oluşturacak soydan ayrılmış. (üç türün de ortak atası homo heidelbergensis) atalarımız afrika'da kalmış ancak neandertal ve denisovan'ın ortak atası göç etmiş. sonra bu iki soy da birbirinden ayrılmış ve neandertaller avrupa'ya, denisovanlar ise doğuya göç ederek tahminen asya kıtasında yaşamaya başlamış.
    daha sonra modern insanlar afrika dışına çıkmış. orta doğu ve orta asya'da neandertallerle karşılaşıp melezlenmişler. bir kısmı doğuya doğru ilerleyip güney doğu asya'da denisovanlarla karşılaşmış ve onlarla da melezlenmiş. sonrasında bu dna'larla birlikte avustralya'ya gitmişler.

    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    matthias meyer'in tek iplikli kısa dna parçasını da değerlendirebilen buluşu sayesinde 2012'de parmak kemiğinin genomu çıkarılmış. elde edilen genoma göre anne babanın genomu arasında çok az bir değişiklik varmış. ancak farklılıkların genomlar arasında yayılmış bir şekilde bulunması anne babanın akraba olmadığını kanıtlıyormuş.

    edinilen bilgiler denisova popülasyonunun genetik çeşitlilik geliştirecek kadar büyük olmadığını hatta 125 bin yıl önce kesin çöküş yaşadığını düşündürüyormuş. sekiz yaşındaki kız, türün son örneği bile olabilirmiş.
    bu arada modern insan atalarının popülasyonu büyüyormuş. bu popülasyona dair sayısız kanıt varken, denisova insanlarına dair sadece bir kemik parçası olması araştırmayı zorlaştırdığı gibi, araştırmacıları heyecanlandırıyormuş da.

    paabo ve arkadaşlarının hedefi insanı insan yapan şeyin ne olduğu ve en son atamızdan ayrıldıktan sonra genetik kodumuzda ne gibi değişiklikler olduğunu bulmakmış.
    denisova insanlarının genomları daha çok maymunsuymuş ve şimdiki insanlarla karşılaştırıldığında modern insanın genetik tarifi adlı protein fonksiyonunu etkileyebilecek 25 değişimi içeren bir liste ortaya çıkmış.
    bu proteinlerden 5 tanesinin beyin fonksiyonlarını ve sinir sistemini etkilediği zaten biliniyormuş. burada yer alan iki genden birinin mutasyonu otizm ile, diğeri ise dil ve konuşma ilgiliymiş. ancak denisova insanı ve yeryüzündeki diğer canlılardan farklı düşünmemiz, davranmamız ve konuşmamız için bizi nasıl etkilediği hala bilinmiyormuş.

    eldeki verilere göre küçük kız hakkındaki tek tahmini portre ise koyu renk saçlı, koyu renk gözlü ve koyu renk tenli olduğuymuş.

    ek: fark ettim ki, böyle yazınca da hikaye gibi olmuş.
  • 2008 yılında rus arkeologlar tarafından denisova mağarası'nda keşfedilmiştir. yapılan incelemelerden sonra yeni bir tür olduğuna kanaat getirilerek, 2010 yılında gen haritası incelenip, neandertal'lerle denisovalı'ların yakın iki kuzen olduğu saptanmıştır. bunun dışında olayla alakalı ilginç bir çalışma da yapılmış:

    öncelikle, çekirdek dna'sı dış etkilerden korunduğu için genomları tamamen çıkartılarak, günümüzdeki çeşitli insanlarla kıyaslanmıştır. kıyaslamada melanezya'lıların genomunun %4-6 arasının denisova'lılardan evrimleşerek günümüze geldiği öğrenilmiştir. günümüzde insanların tamamında* %4 neandertal geni olduğu zaten biliniyordu. böylece bu araştırma sonucunda, bu bilginin yanına bir yenisi daha eklenmiş oldu.

    edit: sarper361 uyardı. hatalı bilgiyi melanezya olarak değiştirdim.
  • bilimde, biyolojide ve doğada "ırk" olmadığından kendisine "ırk" diyen herhangi bir insan topluluğunun atası olamayacak insan (homo) ailesi üyesi
  • neandertal ile denisovan'ın ortak bir atadan türediği düşünülmektedir. bu ortak ata ile homo sapiens'in ortak bir atası bulunmaktadır. kısacası neandertal ile denosivan birbirine bir kuşak daha yakınken homo sapiens ikisine de biraz daha uzaktır.

    bugün batı asya ve avrupa kökenli ırklarda %1-2 civarında neandertal genleri bulunduğu düşünülmekteyken, doğu asya ırklarında denisovan genleri %5 civarında gözlenmekte. ama bu ortak atadan gelenlerle değil, aynı dönemde gözlenen ırkların çapraz çiftleşmesiyle ortaya çıkmaktadır. yani dna'nızda solucan geni olması ile aynı şekilde değil, çünkü atalarınız solucanla çiftleşmedi. bu çok şaşılacak bir şey değil, neandertal'lerin de denisovan'larla çiftleştiği ve birbirlerine gen aktarımı yaptığı, hatta bilinmeyen bir homonid'in de olduğu ve bundan da katkı geldiği biliniyor.

    bu katkıların "büyük" olup olmadığını ölçmek biraz zor, çünkü bu göreceli bir kavram. gelen genler çekinik genler de olabilir, çok ya da az olması dışında önemli ya da önemsiz genler de olabilir. bunu nasıl ölçeceğiz? bunun için hangi genlerin geldiği irleniyor ve ortaya enteresan bir tablo çıkıyor. örneğin neandertal'lerden homo sapiens'e geçen genlerin saç ve cilt rengini belirlemesi dışında, bağışıklık sistemini tanımlaması önemli sayılabilir gayet. örneğin şeker hastalığı hakkında bir çalışma.

    benzer şekilde denisovan'lardan aktarılan genlere bakıldığında, tibet'te yüksek rakımda düşük oksijenle yaşayan ırkların buna uygun genetik yapıları olduğu biliniyordu, ancak 2014'te bunun denisovan'lardan aktarılan epas1 geniyle mümkün olduğu ortaya çıktı.

    romantik kapanış: bu açıdan bakıldığında, soylarını tükettiğimizi düşünmemek lazım, adamlar risk faktörleriyle, faydalı genleriyle içimizde yaşıyorlar bir şekilde.

    not: bu entry 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi süresince katalanca olarak sunulmuştur. (bkz: bütün entry'lerini katalancaya çevirmek) bundan çok daha kaliteli yüzbinlerce entry bu süreçte yok olmuştur. bir zamanlar devletin milletini ebleh yerine koyması yasaktı, bazı yasaklar özlenebiliyormuş.
  • avustralya, polenizya ve papua yeni gine yerlilerinde %1 oraninda dna si bulunan akrabalarimiz.

    (bkz: http://www.ancient-origins.net/…ic-islanders-005569)
hesabın var mı? giriş yap