• ilk baskisi 1988'de siirati tarafindan gerceklestiridi. baski tukendikten sonra bir daha bulmak pek mumkun olmadi. mart 2002'de telos gene basti ama garip bir sekilde ilk baskida kitabin sonunda olan bu kismi almamis:

    cocuklugun kendini saf bir bicimde akisa birakmasi ne guzeldi! yiten bu iste..
  • bundan böyle baktığımda gömütsü ince boşluğa bile-
    mem martılar neye göre toplanırlar bilemem dizle-
    rim neden çözülür böylesine güçsüzleşir dolaşımı ka-
    nımın uyuşurum bunca değişken mavinin görümün-
    de uçarım ve karşı kıyı tehdit okunu kırdıkça suna-
    ğım orasıdır pek sık çiçeklerle ve cesetlerle giderim
    iyice daha sunmaya...

    ödünç aldım kokunu kendi tenimde,
    sen kokuyor yüzeyi bedenimin
    her gözeneği.

    açar açmaz arkı daldı bir bir kelebek içeri,
    döndün sandım beyazı görünce,
    birleştirerek tenimden yayılan
    koku ile
    uçanın sonsuzluk imgesini.

    tutuyorum sevi çanını ellerimde,
    vurgusu ben'e dönük, yankısı çocukluğa.
    kendi ışıltısı deviniyor kendinde
    katlanarak doyumu
    töze doğru yayılıyor
    başkayla aramızdaki
    kimsesizliğe.

    şimdi hayır derken
    sevişiyorum seviyle ben.

    nilgun marmara
  • nilgün marmara'nın mor kaplı şiir kitabı. içerisinde 1977- 1987 yılları arasında kaleme aldığı şiirler vardır. everest yayınları'ndan çıkmıştır.

    kitabın başında seyhan erözçelik'in nilgün marmara hakkında yazdığı çocuk hanımefendi adlı yazısı var. çan örtü'de "elim narin uzanamam, geri alamam." ifadesindeki o gücünün yetmeyeceğini bilen çaresiz hüzün arka kapakta yerini çok başka bir duyguya bırakmıştır.

    *"ey, iki adımlık yerküre
    senin bütün arka bahçelerini
    gördüm ben!"

    (bkz: yitik kaynak)
    (bkz: fotofobi)
  • savrulan beden şiirini de içinde barındırır bu kitap ve ben, nilgün marmara savrulduktan yıllar sonra okurum.

    "pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin,
    olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
    tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden,
    kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın!

    nasıl da biçilmiş kaftan ölüm
    bu solgun yürek için.
    sevinçlerle sevinçleri bağlamayan zaman bir,
    bir boz köprü ve onun dayanılmaz gölgesi.

    yitiyor işte gözardı edilen bedenim,
    olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
    dost, ana baba ve hiçbir umudu düşünmeden
    doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle!

    bilir miydim yaklaşan karanlığı daha önceleri
    son verilebilir yaşamın benimki olduğunu?
    şendim, şendim ben,
    kahkaham insanları ürkütürdü!

    zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin,
    olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
    aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden,
    kalıvermeliyim öylece kaskatı!" **
  • şairin intiharı bağlamında çok sözler edildi. ancak şiiri hakkında söylenenler sınırlı. tekrara binen tamlamalar ve adeta sözlükten çıkıp gelen inorganik kelimelerden kurulu bu şiir anlayışıyla açıkçası bir temas kuramadım. kitap içerisinde yer alan mal di luna isimli şiiri meraklılarına tavsiye edebilirim.
  • güzel kadın nilgün marmara'nın kronolojik olarak şiirlerinin yer aldığı ve kendi sonuna gidişini de okudukça kullandığı metaforlarda duyguda hissettiren güzel eseridir.. tıpkı kitabın sonuna yaklaştıkça nilgün marmara'nın da ömrünün biteceğini hissediyorsunuz.. tutunamayan, duyarlı, nahif kadının tertemiz şiirleridir.

    "intihar eden şairlerin yazarların neden bu kadar ilgi uyandırdığı" hakkında farklı fikirler olsa da bence her insanın özünün, varoluşunun bir bitiş beklentisi ile sonlancağını bilmesinden kaynaklanıyor. belki mesele ölüme meyilli olmak değildir; öz'ün bitişini görmek için heyecanlanmasının ve acele davranmasının sonucudur intihar.
  • okurken bayağı yorulduğum şiir kitabı.
    açıkçası beklentilerimi pek karşılayamadı, duygusal doyuma ulaşamadım.
  • 1977-1987 yilları arasında yazdığı şiirlerin kronolojik olarak sıralandığı şiir kitabı. nilgün marmara’nın intiharına doğru yol aldığı sürecin şiirsel ifadesi olarak okunabilir. duyarlılığını, dünyaya aidiyet hissetmeyişini ve tepkilerini gördükçe çocukluğuna dönme arzusunu bize de derinden hissettiriyor marmara şu dizeleriyle: “çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. yiten bu işte!..” entrinin sonundaki intihar mektubunda da bu sözlere rastlanmaktadır. öte yandan marmara, daha nice etkileyici dizeler yazabilecekken “her şeyi yazmıyorum, korkuyorum. yazarsam çok dağılacağım gibi...” diyerek iki adımlık yer kürenin bütün arka bahçelerini gördüğünü ama onunla birlikte ölüme götürdüğünü hissettirir.

    vasiyeti üzerine daktiloya çekilmiş şiirlerinin yayınlandığı bu kitabın ilk baskısının “mor” renkte seçilmiş olması, yayınevinin marmara’yı çok iyi anlayarak şiirlerini bastığını düşündürüyor. intihar etmiş şair ve yazarların ilgi çektiklerine dair bir gerçeklik var ancak kendi adıma okuduktan sonra çok beğenip hayatını incelediğim yazar ve şairlerin intihar ettiklerini öğrendiğimde bu dünyanın ağırlığını kaldırmakta zorlanan ve çekip gitme cesaretine sahip insanlar olduğunu fark ediyorum her seferinde. nilgün marmara da öyle keza...

    “değersiz taşları yontarsın/ kesmenin büyüleyiciliğiyle...” derken aşka aşık olan ve yaptığı hatalara rağmen aşkı hissetmekten vazgeçmeyen aşıkları vurgularken “genç bir yangında ölünür/ kara-lav-göldür yüzeyi, açılmaz / şimdi kırgın eskil bir aşktır; gidilmez.” dizeleriyle aşkın ateşine yakalananların zamanla pişmanlığa yakalansalar da nasıl alışkanlıklarına esir olup kalakaldıklarını dile getirir ince üslubuyla.

    “ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım.” dizeleriyle psikanalize selam ederken kendi çocukluğuna damgasını vuran baba ve aile sorunlarına da göndermelerde bulunmaktadır. “savrulan beden” nilgün marmara’nın tedavi olacağına dair söz verdiği ve ölüme atladığı günkü son sözlerini şuraya eklemek isterim:

    “ 13 ekim 1987- salı
    sevgilim,
    her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün çabuk unutursun. bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini sorumlu, suçlu saymasın çünkü suç yok yalnızca ırmağın akışına müdahale söz konusu! her anın niye'sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. yiten bu işte! bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. beni bağışlayın! bunu en çok annemden babamdan ablamdan ve kağan senden diliyorum. dostlarımdan da!

    nilgün marmara önal

    seni hep sevdim kağan!
    hoşçakalın!

    ek 1: cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen!
    ek 2: kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara.
    ek 3: sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum.
    ek 4: kağan arzu edersen ileride, daktiloya çekilmiş olan şiirleri bastırabilirsin."

    onu okuyanları da yazdıklarına dahil eden, adeta yaşatan etkileyici bir kitap okumak isteyenlere...
  • soluğu güçlü bildik yankısıyla...
    ding dong dong ding
    ding ding ding...

    ve yayılan her zamanına
    ilkten beri,
    öyle gözlerin ardına itilmeksizin
    ve el içre...

    kuğular deniz kabuklarından dam çakıyor
    ucuz küpeştesine güneşin
    verevlenen denize karşı bir kuruş çizgisi
    ay ve çevrim iç içre-
    şeritler, şeritler... göğe doğru, yıkıma
    ışığa, korkuya...

    kasım ‘80
hesabın var mı? giriş yap