*

  • virginia woolf'ün 1905'te yazmaya başladığı ilk romanıdır. deneyselliğe pek rastlanılmayan, daha geleneksel bir hava taşıyan roman türkçe'ye dışa yolculuk diye çevrilmiş. *
  • "..birşey olmayagörsün, bu evlilik olabilir, dogum, ölüm olabilir. daha çok ta ölüm olmasını yeğlerler. herkes seni görmek ister. seni görmek için ısrar ederler. söyleyecek hiçbir şeyleri yoktur; seni zerre kadar umursamıyorlardır. ama öğle yemeğine, çaya, yada akşam yemeğine gitmek zorundasındır. gitmezsen lanetlenirsin, mesele kan, kokusudur...(bkz: syf 346)"
  • "no, no, said rachel, taking her by the wrist. 'we're going to see life. you promised.' 'seeing life' was the phrase they used for their habit of strolling through the town after dark."

    "among the promises which mrs. ambrose had made her niece should she stay was a room cut off from the rest of the house, large, private - a room in which she could play, read, think, defy the world, a fortress as well as a sanctuary."

    "he wondered why on earth he had asked these people, and what one really expected to get from bunching human beings up together. 'cows', he reflected, 'draw together in a field; ships in a calm; and we're just the same when we've nothing else to do. but why do we do it? - is it to prevent ourselves from seeing to the bottom of things?"

    "all articulate thought had long ago deserted her; her heart seemed to have grown to the size of a sun, and to illuminate her entire body, shedding like the sun a steady tide of warmth. 'i'm happy, i'm happy, i'm happy' she repeated. 'i love everyone. i'm happy.'"
  • bu kitaptaki karakterleri secerken kendisi ve yakin cevresindeki insanlardan esinlenmis. rachel kendisi oluyor. kendinden bir seyler kattigi karakterler ise; miss allan entelektuel ilgisi, evelyn murgatroyd flortleri, terence sanat ve kitaplara olan ilgisini, susan avlanmaya olan arzusunu, mrs elliot cocuk sahibi olma istegi. cevresindeki kisilerden esinlendigi diger karakterler ise; st john lytton strachey'i; terence hewett woolf'un kocasinin kardesi clive bell'i; ridley ve helen stephen'in ailesini; clarissa arkadasi kitty maxse'i animsatiyor.

    (bkz: saxon sydney-turner)

    "temmuz 1913'den beri okumadim onu. hakkinda ne dusundugum sorulsa bilmiyorum diye cevap vermeliyim-oyle soytari bir sey ki-oylesine bir yamali bohca-surada sade ve ekonomik-otede sen sakrak ve kof-surasi tanri kelami gibi-surasi guclu ve akici, tam istedigim gibi. neresinden tutmali, tanri bilir. basarilamamis yerleri yuzumu kizartacak kadar felaket-derken bir cumlenin aldigi donemeci goruyorum, ileriye dogru bir bakiyorum, o zaman yuzum bir baska kizariyor."

    4 subat 1920, virginia woolf
  • okurken biraz zorlanılan ama sonunu merak ettiğiniz bir kitap. karakter analizleri ve ortam tasvirleri çok gerçekçi anlatılmış. ama dediğim gibi okurken çok zorlanıyorsunuz bitirmek için..
  • zihnimin içinde bu roman hakkında dönüp duran bir sürü düşünce var. ama bir türlü bunları yazıya dökme gücünü kendimi bulamıyordum. sanırım nereden başlamam gerektiğini bilemediğimden. biraz bahsetmek istiyorum, bu romanı çok sevdim çünkü. hiçbir şey söylemeden geçersem ayıp olur gibi hissediyorum ve kesinlikle virginia woolf'a herhangi bir saygısızlıkta bulunmak istemiyorum.

    --- spoiler ---

    dışa yolculuk. adından da anlaşılacağı gibi bir dışa yolculuktan söz ediliyor. rachel'ın dışa yolculuğundan. sadece kendi içinde yaşayan bir genç kızın gemi seyahatiyle birlikte okyanusa açılır gibi kendi içinden dışa yolculuğunu anlatıyor. ama içinde hep kendini yaşamayı sürdürüyor, bundan asla vazgeçmiyor. sessiz sakin bir yapısı var. genel olarak böyle. ama yolculuğundan sonra daha dışa dönük bir yapıya da sahip oluyor. sesini çıkarabiliyor. hewet ile veya helen ile olan tartışmalarında bunu görebiliyoruz. yine de sessizliğinden de ödün vermiyor. o, duvara asılı bir nesne gibi öylece duruyor ve genel olarak etrafını seyredip öğreniyor. başka bir hayatı. başka hayatları. öğrendikten sonra da, yaşamak isteyeceği başka bir şey kalmadıktan sonra da gözlerini kapatıyor, nefes almayı bırakıyor. bu bedenin izin verdiği ölçüde en fazla bu kadar açılabilirdi. şimdi bedeninden ayrılmalı ki ruhu daha da dışa taşabilsin. belki mars'ta varsa eğer yaşam, oraya kadar yolculuk edebilir.
    peki içinde neler var rachel'ın? otel. o otel işte rachel'ın içi. evelyn'de rachel'ın kararsızlığını, kimseyi kırmak istemeyişini, iyi niyetini görüyorum. miss allan'da evlilikten uzak bir geleceğin ona nasıl göründüğünü görüyorum. susan'da, rachel'ın âşık yanını görüyorum. bir yandan da âşık olmayı istemeyişini. o otel ve o oteldeki herkeste rachel'ın bir yansımasını görüyorum. (terence ve st. john haricinde.) o odalar, rachel'ın ince duvarlarla odalara bölünmüş ruhu. tabi bunlar hep benim kendi düşüncelerim.

    hewet'in evlilikle ilgili düşüncelerini, endişelerini anlattığı 18. bölüm sanırım kitabın en sevdiğim bölümü oldu. onun haricinde kitapta en sevdiğim karakter ise mr. hirst oldu. oteldeki herkes gecenin karanlığına bürümüşken odasını, o uyuyan karanlığa karşı okuyarak aydınlatıyordu her yanı. işte o andan itibaren en sevdiğim karakterin o olacağını biliyordum. bunun haricinde kendime yakın bulduğum özellikleri olduğu için de sevmeye devam ettim daha sonrasında. kitaptaki en mantıklı ve en yalnız karakter. kafası karmaşık, ikilemde, asla mutlu olamayacak ama mutsuzluğun da onu ele geçirmesine izin vermeyecek, biraz hissiz bir karakter diyebilirim. tüm duygular onu bir sinek ısırığı kadar etkileyebilir ancak. ve rachel'ın ölümü belki de hayatı boyunca onu en çok etkileyen, hislerini harekete geçiren olay olmuş olacak.

    --- spoiler ---

    aslında daha yazarım, o kadar çok üstünde durulması gereken nokta var ki! kadınlar hakkında. özellikle bu konu. kitap boyunca ön planda. onun haricinde tanrıya ilişkin sorgulamaların da yer aldığını görebilirsiniz. yani dolu dolu bir virginia woolf romanı. bitmesini asla istemediğim ama bir yandan da bitirmek için yanıp tutuştuğum.
  • "...tatmin edici değil bunlar, hepsi bayağı, diye düşündü konuklarının biraz uzağında. cana yakın ve mütevazıydılar, pek çok bakımdan saygındılar, hatta gönül rahatlıkları ve nazik olma arzuları içinde sevimli bile sayılırlardı, ama ne kadar da sıradandılar ve birbirlerine karşı acımasız davranmaya ne kadar da yatkındılar! işte mrs. thornbury, tatlı ama anaç bencilliği içinde önemsiz; mrs. elliot, sürekli kaderinden yakınıyor, kocasının da ondan farkı yok; ve susan, kişiliksizdi, hiçbir işe yaramazdı; venning, bir öğrenci kadar dürüst, bir öğrenci kadar gaddardı; evelyn'in kişiliği ne kadar az incelenirse o kadar iyi, diye düşündü. ama bunlar paralı insanlardı ve dünyanın yönetimi başkalarının değil de onların ellerine verilmişti. daha önemli birini koyun onların arasına, hayatı ya da güzelliği önemseyen birini, nasıl da acı çekmesine, nasıl da yıkımına neden olurlardı, o kişi onları cezalandırmayı değil de sahip olduklarını onlarla paylaşmayı deneseydi..."
  • bu kitap, virginia woolf'un kendisini öldürme sürecini anlatıyor malesef. tüm ayrıntılarında bu ve kadının bütün düşünme biçimi, ölüme yaklaşımı gizli. üstelik daha ilk romanı. onun bir yakını olsam ve ölümünün ardından bu kitabı okusam saçımı başımı yolardım sanırım.
  • 19. yy modern ingiliz edebiyatı yazarlarından olan ve kadın bilinçlenmesine önayak olmuş virginia woolf' un ilk romanı.
    kitapta geçen ve üzerine uzun uzun düşünülesi bölümlerden birkaçı;

    --- spoiler ---
    ... eğer bir yangın ya da ölüm nedeniyle insan doğasından ansızın kahramanca bir şey beklenseydi sonuç felaket olurdu, ama trajediler insanın karnının aç olduğu saatlerde yaşanır...
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    " nasıl ki bağımsız, tek başına, ötekilerden ayrı bir su damlası buluttan kopup büyük okyanusa düşerken, değişirse, bilimadamlarının dediğine göre, sadece kendisinin okyanusta düştüğü nokta değil, birleşip engin suları oluşturan çok büyük sayıdaki bütün damlaları ve bu yolla yer kürenin oluşumunu ve milyonlarca deniz yaratığının hayatını, nihayet kıyılarda geçimlerini sağlamaya çalışan erkeklerin ve kadınların hayatlarını da değiştirir - bütün bunların tek bir su damlasının gücü dahilinde olduğu gibi, tıpkı sağanak yağmurların toprağın içinde kaybolacak milyonlarca damla yağdırması gibi - kaybolacak diyoruz; ama biliyoruz ki toprağın meyveleri onlarsız gelişemez - her birimizin elinin altında olan bir mucize de bununla kıyaslanabilir, koca evrene küçük bir kelime ya da küçük bir iş bırakan herkes onu değiştirir; evet, ciddi bir düşüncedir bu, onu değiştirir iyi ya da kötü yönde, bir an için değil, tek bir yerde de değil, ama bütün insanlığın içinde ve sonsuza kadar. "

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    "sana tapıyorum, ama evlilikten nefret ediyorum, evliliğin kendini beğenmişliğinden, güvenliğinden, uzlaşmacılığından ve senin benim işime karışman, bana engel olman düşüncesinden; yanıtın ne olur?"
    .
    .
    .
    "ben de seni özgür bırakırdım. birlikte özgür olurduk. her şeyi paylaşırdık. hiç kimse bizim kadar mutlu olamazdı. hiçbir hayat bizimkiyle kıyaslanamazdı."
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    insanlar acımasız değildi, ya da zarar vermek istemiyorlardı, hatta budala bile denmezdi onlara; ama ortalama insanın hayatında pek az duygu tattığını, bu yüzden başkalarının hayatlarındaki duyguların kokusunu, iz süren tazıların burun deliklerindeki kan kokusuna benzettiğini düşünmüştü hep.

    "bir şey olur olmaz - evlilik olabilir, bir doğum ya da ölüm - genelde ölüm olması yeğlenir - herkes seni görmek ister. ısrarla görmek isterler. söylecekleri bir şey yoktur; sen umurlarında değilsindir; ama öğle yemeğine ya da çaya ya da akşam yemeğine gitmek zorundasındır, eğer gitmezsen lanetlerler seni. kan kokusu, onları kınamıyorum, sadece bildiğim bir şey varsa, benimkini alamazlar! "

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    aşk iyi bir şeydi, dünyadaki sellerin ortasında birer küçük ada gibi ayrı ve bağımsız duran, alt katta mutfağı, üst katta çocuk odasıyla o sıcak ve rahat yuvalarda; ama gerçek şeyler kuşkusuz dışardaki kocaman dünyada olup bitenlerdi, nedenler, savaşlar, ideallerdi ve bütün bunlar sakince ve güzelce erkeklere doğru dönen bu kadınlardan tamamıyla bağımsızca gerçekleşiyordu.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap