• (bkz: körling)
  • 1988'den beri bugünü bekliyordum sonunda gerçekleşti. düşünüyorum da ne kadar hızlı gelişen bir ülkeyiz.

    "3289 sayılı spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ek-9 uncu maddesi uyarınca başbakanlık makamının 08/03/2017 tarihli ve 03 sayılı olurları ile özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip ve bağımsız statüde türkiye curling federasyonu kurulmasına karar verilmiştir."
  • iskoçya’da icat edildiği söylenen rink adı verilen buz pistte silindir formlu taşın hedefin merkezine en yakın yerde durdurulması amaçlanan olimpik spor. ilk olarak 1924 kış olimpiyatlarında olimpik spor olarak yerini almış,1998 kış olimpiyatlarını takiben genel olimpiyatlara da alınarak olimpik spor hüviyetini kazanmıştır. curling müsabakaları iki takım arasında oynanır, bu takımlar 4’er kişiden oluşmaktadır. bir takımın 8 taşı vardır. her takım oyuncusu 2’şer atış yapar. hedef merkezinden yakın taşı gönderebilen puan alır. müsabaka süresi toplam 76 dakikadır.
    curling branşı türkiye buz pateni federasyonu başkanlığı’ndan ayrılarak 20 ocak 2015 tarihli ve 78 sayılı bakanlık onayı ile türkiye curling federasyonu başkanlığı ismi altında kurulmuştur. kadın curling milli takımımız, le gruyere avrupa curling şampiyonası’nda ikinci olarak gümüş madalya kazanmıştır.
  • 2010 yapımı denıs cote filmi.her şeyden önce her şey çok saçma ve ciddi. uzun soğuk sahnelerin fotoğraf tatları var. oyunculuklar harika. . denis cote diğer filmlerini keşfetmek için gerçek fırsat.
  • (bkz: floor curling)
  • ekşi sözlük'ün milli sporu hakkında, koskoca sözlük tarihi boyunca üç tane entry girilmediğine göre, siz de ben de buna inanacak kadar saf olmadığımıza göre (bkz: körling)
  • nihat sırdar ile sivrisinek bu konuyu çok tartışırdı. onların tartışması sayesinde tüm kafa radyo
    dinleyecileri bu sporu öğrendi. ayrıca yanılmıyorsam kanada'da baya popülermiş.
  • joel ingersoll yazdığı kitap, kenan şebin ve kübra özdemir çevirisi ile mart ayında yayımlandı.

    hakkında yazıldığı spor ile aynı adı taşıyan "curling" kitabının arka kapağından bir bölümü paylaşıyorum. sanırım neden bu sporun ülkemizde popüler olmadığı ve asla olmayacağını gösteriyordur:

    dünyada curling oynanırken tek bir kural vardır. o da curling ruhudur. “curling ruhu” curling geleneksel bir yetenek oyunudur. curling ruhuna uygun geleneksel yöntemlerin uygulandığı bir karşılaşma seyretmek ve güzel yapılan bir atışı görmek memnuniyet vericidir. sporcular kazanmak için oynarlar ve mütevazı olmalıdırlar. asla rakiplerini kırmak, aşağılamak için karşılaşma yapmazlar. gerçek bir curling sporcusu asla rakibinin dikkatini dağıtmaz, rakibinin en iyi şekilde oynamasına engel olmaz adil bir şekilde kazanamayacaksa kaybetmeyi tercih eder. sporcu asla bilerek hiçbir kuralı ihlal etmez ve geleneksel ruha aykırı, saygısız davranamaz. bilmeyerek kasıtsız olarak yapılan bir ihlali fark ederse ilk kendisi hemen açıklar. karşılaşmanın ana öğesi sporcuların yeteneklerini karşılaştırmak olsa da curling ’in ruhu sporcuların centilmenliğine ve onurlu mücadeleye dayanır. bu ruh karşılaşma kurallarının uygulanması ve yorumlanmasına, sporcuların buz içinde ve dışındaki davranışlarına yansımalıdır.
  • locarno film festivali'inde emmanuel bilodeau en iyi aktör ve de yönetmen denis coté'ye en iyi yönetmen ödülünü getirmiş 2010 yapımı dram filmi.

    kısaca filmi özetlemem gerekirse; küçük ama bir o kadar soğuk bir kasabada (film kanada'da geçiyor )sosyal yönden sıkıntıları olan ve temizlik işi işe uğraşan bir babanın kızını korumacı ve sosyal yönden izole yetiştirme hikayesi. bu heyecansız ve amaçsız hayatlar, gerçekleşen ufak olaylar ile gerçekçi bir hal alıyor.

    bağımsız film ve minimal hayatları izlemeyi sevenlerin oldukça beğeneceğini düşünüyorum curling'i. 90 dakika öylece hayatın genel akışında akıp gidiyor gözünüzün önünden... yavaş yavaş işleyen gerilim ve bilinmezlik de filme ayrı bir heyecan katmış.

    böyle filmlerin aşığıyız... iyi ki varsın sinema!

    not: ayrıca başroldeki emmanuel bilodeau'nun kızını gerçek hayattaki kızı philomène bilodeau canlandırmakta.

    benim için bir klasik haline gelmiş bir bölüm: izlediğim filmlerde sevdiğim 10 kare... yönetmenlik, görsel ve sinematografik açıdan filmde sevdiğim 10 kareyi sizlerle paylaşıyorum: karlar altında ve buz gibi, kartpostal tadında görüntüler...

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
  • körling oynamak ve yaşlılardan oluşan bir takıma girebilmek için mücadele etmek için arzu uyandıran film.

    dışarıda ölüler var. herhalde buna kimse itiraz edemez. bazen hayatta kalabileceğini düşündüğümüz birini kurtarmaya çalışmamız bizi bir fail durumuna sokabilir. iyi kalpliliğimiz ölüleri gizlememiz gerektiğini bize hatırlatır. oysa ölüleri açıkta bırakanlar da var.

    dışarıda ölüler var. bu oldukça korkutucu olabilir. bunu birine haber vermek isteyebiliriz. ancak bu bizi olayların bir parçası olmaya sürükleyebilir. bunun yerine açıkta kalan ölüleri ziyaret etmek, onlarla soğuğu ve yeryüzünde olmayı paylaşmak, ne bileyim, belki yanlarına yatmak pekala akla uygun olabilir.

    dışarıda bizden para isteyenler var. bazen birinin bizi sevdiğini sanabiliriz. oysa bunun, oltanın ucundaki yem olduğunu anladığımızda odağımıza duygu yüküyle geri dönmek isteyebiliriz.
hesabın var mı? giriş yap