• sozluk anlamı tekne ıle gezmek olan ingilizce fiilin shımdıkı zamanı olup, aslında rahat rahat gezme eylemını gerchekleshtırmek demektır, yetıshme kaygısı olmadan yapoılan denız seyahatıdır
  • craigslist gibi genellikle esya/mal alim satiminda kullanilan ag ortamlarinda, araniyor (ing. wanted) duyurularinin altinda da gorulmeye baslanmis rastgele cinsel iliski aranma durumu.

    abd universitelerindeki populer mekanlar: koridorlari labirent gibi olan kutuphaneler, genellikle icinde sadece sinif/anfi bulunan binalar.
  • (bkz: vakko cruise)
  • yakit tüketimini kabul edilebilir sinirlar dahilinde tutarak belirli bir hiz düzeyinde ilerlemek.
    bir super sport ile cruiser'i karsilastirdigimizda, yada afterburner ile sesüstü hizlarda ucus yapan bir avci ucagi ile afterburner kullanmaksizin sesüstü hizlarda cruise eden bir bombardiman ucagini karsilastirdigimizda bu kavrami daha berrak bir bicimde canlandirabiliriz dimagimizda.

    bir tu-160 yada bir b-1 iseniz gerceklestirmeyi cok seveceginiz, pilotunuzu 'hadi yapalim, yapalim' diye dürtmek icin her firsati degerlendireceginiz eylemdir kendisi.
  • herhalde batı sineması, tarihinde film arasında salon boşaltma rekorunu bu filmde kırmıştır.

    --- spoiler ---

    kot pantolonların arka cebinde mendil, bandana vs. taşıyanların gay olduğu sırrına mazhar olduğum sahneler bile o yaştaki tony montana* filmlerine hayranlığıma gölge düşürememiştir.

    --- spoiler ---
  • "al pacino kötü filmde oynamaz" teorisi bir gün yıkılırsa en önemli argüman bu film olacaktır.
  • pornoya göz kırpması nedeniyle rahatsız edici bir film. ama 40 dakikası kesilmiş ve kaybolmuş bir film aynı zamanda. ogrenebildiğim kadarıyla dvd'sinde de kayıp 40 dakika bulunmamaktaymış. her ne kadar friedkin filmin yayınladığı haliyle tam olduğunu kabul etse de, gerek kendi filmografisi, gerek uyarlandığı kitabın de palma'yı da cezbeden bir eser olması gibi nedenlerle, benim pek de içime sinmiyor film.
    sinmeyen/rahatsız eden, final'in olanğandışılığı değil. hatta final friedkin imzası olarak da kabul edilebilir. filmde çok açık bir şekilde, diyalogları anlamsızlaştıran sahnelerin eksikliği hissediliyor. örneğin, ev sahibi kadına atıf yapılan sahnede, kadının muhtemelen çekilen ama atılan sahnesinin eksikliği göze çarpıyor. kötü karakterin babasıyla ilgili sorunları da eksik hissedilen sahnelerden.

    gerek porno dokusu, gerek bu tip eksiklikleri bazılarınca filmi kötü sınıflandırmasına sokabilir. açıkçası bittiği anda bende kötü olarak tanılardım. ama bir kaç saat sonra, muhtemelen deri ceketli bearlar biraz unutulunca, daha anlamlı bir film olarak hatırlanıyor. öte yandan, al pacino özellikle bar ve dans sahnelerinde "al pacino kotü oynamaz" önermesini bir kere daha haklı çıkarıyor.

    tırı vırı *: imdb'den de öğrendiğimiz kadarıyla, senaryoda olay örgüsünden haberi olmayan kadın oyuncunun (karen allen) gerçekliği sağlaması için senaryo kendi sahneleri dışında okutulmamış.
  • çok benzemesede irreversible bu filmin biraz daha ağırı gibi.
  • al pacino'nun rolünün hakkını dibine kadar verdiği film. ama neden bu filmde oynamayı kabul ettiğini anlamadım. filmde eşcinsel aktivitelerin teşhirinin aşırıya kaçmasından değil filmin gerçekten çok kötü olmasından bu anlayamazlığım.
  • sırf al pacino'nun gençlik dönemine ait olması sebebiyle dahi vasat altı oluşunu görmezden gelebilirim bu filmin. giriştiği konu itibariyle, dönemin amerika'sı açısından bile cesur sayılabilecek bir yapım. türkiye'de ise her daim cesur.

    ayrıca filmde 25. kare oalyına başvurulan bazı sahneler var. mesela cinayet işlenen bir sahnede saniyenin çok kısa bir diliminde birkaç kez cinsel birleşme anı pornografik olarak gösterilmekte.

    (bkz: so gay)
hesabın var mı? giriş yap