• cop, türkçe'ye "taraflar konferansı" olarak çevrilmiş, "conference of the parties" ifadesinin kısaltmasıdır. her yıl düzenlenen zirve, 197 ülkeyi bir araya getirerek, iklim değişikliğinin ve ülkelerin bununla nasıl mücadele edeceğinin tartışıldığı bir platform oluşturmaktadır.

    cop zirveleri, `birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi` (unfccc) bünyesinde düzenlenmektedir. küresel ısınmaya yönelik hükümetler arası ilk çevre sözleşmesi olan unfccc'nin yürürlüğe girdiği 21 mart 1994'ten bu yana, cop zirveleri düzenleniyor.

    türkiye ise 189. taraf olarak 2004 yılında katılım sağlamıştır. bu platformda maalesef tarafımızı belirleme konusunda büyük kararsızlıklar yaşadığımız süreçlerden geçilmiştir. sözleşme kapsamında gelişmiş ülkeler ve ek-ı’de yer alan diğer taraflar sera gazı emisyon azaltımı yapmakla; gelişmiş ülkeler ve ek-ıı’de yer alan diğer taraflar da diğer ülkelere mali destek sağlamakla yükümlüdür.

    sözleşme yürürlüğe girdiği esnada türkiye her iki ekte de yer almış olup, 2001’de gerçekleştirilen 7. taraflar konferansı’nda alınan 26/cp.7 sayılı kararla türkiye’nin adı bmidçs’nin ek-ıı listesinden çıkarılmış fakat özel şartları kabul edilerek ek-ı listesinde kalmıştır. ancak ek -ı listesinde olmamız nedeniyle yeşil iklim fonu (gcf) ve temiz kalkınma mekanizması (cdm) altındaki desteklerden yararlanamıyor. gelişmiş ülke sınıflandırması neticesinde yeşil iklim fonu ve temiz kalkınma mekanizması gibi desteklere mevcut durumda ulaşamadığı için paris anlaşması’nı onaylamıyor. bundan dolayı da ek-ı’den çıkmak üzere bir diplomasi yürütülmektedir. bu arada gcf, 2020 yılından itibaren gelişmekte olan ülkelere yılda 100 milyar dolar tutarında kaynak kullandırılmak üzere kurulmuş bir fondur.

    bizim bulunduğumuz noktada ise bunca zaman sergilediğimiz tutarsızlıkların sonucunda inandırıcı politika yaklaşımına sahip olmamamızla birlikte, fonlara erişim konusundaki müzakere gücümüzü zayıflatmaktadır. ayrıca, türkiye’nin ek -ı’den çıkarak gcf’e erişebilmesi, bu kaynağa en çok ihtiyaç duyan en az gelişmiş ülkeler ve küçük ada devletlerinin de onayını gerektirdiğinden, nihayete erdirilebilecek bir süreç gibi görülmemektedir.

    ülkemizin tarafını (ya da tarafsızlığını) inceledikten sonra asıl konumuz olan cop26'da nasıl konular gündeme gelecek onlara bakabiliriz.

    geçtiğimiz yıl kasım ayında yapılması planlanan cop26 koronavirüs salgını sebebiyle bu yıl 1-12 kasım 2021 tarihlerinde iskoçya’nın glasgow şehrince gerçekleşecektir.

    cop26 hedefleri:
    1. 2050 yılına kadar karbon net sıfıra ulaşmak ve 1,5 dereceye erişmek.
    -kömürden çıkış sürecini hızlandırmak
    -ormansızlaşmayı azaltmak
    -elektrikli araçlara geçişi hızlandırın
    -yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik etmek

    2. toplulukları ve doğal yaşam alanlarını korumak.
    -ekosistemleri korumak ve yaşanan tahribatları düzeltmek
    -evlerin, geçim kaynaklarının ve hatta kayıpları önlemek
    -uyarı sistemleri ve dayanıklı altyapı ve tarım inşa etmek

    3. finansı harekete geçirmek.
    -100 milyar dolarlık iklim finansmanını harekete geçirme sözü tutulmalı

    4. birlikte hareket etmek.
    -iklim krizinin sonuçlarını en aza indirmek ve zararları elimine etmek için birlikte hareket edilmeli

    cop26'da;
    -paris kural kitabı'na son halini vermek
    -hükümetler, işletmeler ve sivil toplum arasındaki işbirliği yoluyla iklim kriziyle mücadeleye yönelik eylemleri hızlandırmak.

    paris kurallar kitabı cop25'te son halini almamıştı. ancak şimdi son haline göre türkiye’nin “gözlemci” devlet olarak katılım yapacağını ve bazı haklardan mahrum bırakılacağı belirtilmektedir. türkiye paris anlaşması'na taraf olmadığı için bu seneden itibaren yani cop26’dan itibaren paris anlaşması altında yürüyen müzakerelere katılamayacaktır. görüş bildirecek ama kararlara yansımayacaktır.

    cop26 detayları
  • ingiliz basınında büyük önem atfedilen ancak ne ülkemiz ne de dünya basınında yeterli ilgiyi bulamayan uzun zamandır ilk kez yüz yüze olacak olan etkinlik.

    en büyük eleştiri; madem (bkz: net zero) diyorsunuz 400ü aşan özel uçakla gelinen bir toplantı niye yapıyorsunuz, şeklinde.

    (bkz: climate change) konusunda asıl sorun çin+hindistan ve onun peşi sıra gelen gelişmekte olan ülkeler. bu ülkelerde (bkz: yeşil dönüşüm) gerçekleşmesi için çok büyük paralara ve akılcı yatırımlara ihtiyaç var. olay sadece bu ülkelere finansman sağlamak değil, bunu kim denetleyecek bu finansmanın gerçekten yeşil dönüşüme aktarılacağından nasıl emin olunacak.

    önemli müzakerelerin-tartışmaların-anlaşmaların olacağını düşündüğüm ancak tam bir başarıya ulaşılmasının pek mümkün olmadığını bildiğim toplantı.

    2034-2050 civarı mevcut co2 salınımı ile 1.5 santigrat derecelik artış gerçekleşeceği öngörülüyor. küresel bir felaketi önlemek için bunu 2100'e kadar 2 santigrat derece altında tutmak lazım.

    buradaki referans noktası da pre-endüstriyel dönem yani 1700ler öncesi ancak tabi bu mümkün değil sadece nüfusun çok olması bile üretilen organik atık sebebiyle bu seviyelere gelmek imkansız. ancak fosil yakıttan yeşil enerjiye dönüşümle 2100e kadar bir ihtimal 350 ppm seviyelerine düşebiliriz. bu da 1985 civarına tekabül ediyor.

    aksi halde küresel ısınma, kuraklık ve fakirleşme sonucu büyük göç hareketleri vs ile dünyayı gelecekte çok büyük sıkıntılar bekliyor.
  • bu yazıyı * yazmamın üzerinden az bir zaman geçmesine rağmen her şey çok değişti. gerçi türkiye gündemindeki bu hareketliliğe artık alışmış olduğumuzdan pek şaşırmamız söz konusu değil.

    ben yazıyı yazdığımda inatla paris anlaşması konusunda kararsızlığımızı sürdürürken bir anda köprüden önce son çıkışa gelindiğinde, cop26 öncesi anlaşmayı imzalayan son g20 ülkesi olarak cop26 katılımcısı olduğumuzu belirttik. bunun arkasında yatan nedenin gerçekten iklim değişikliğini önemsemek mi olduğunu düşünecek olursak bu adımın süreçle pek alakası olmadığını hepimiz müjde yeşil iklim fonu'ndan 3.2 milyar dolar geliyor haberleri ile görmüş olduk. lakin bir sıkıntı vardı ki bu fondan yararlanmak için gelişmiş ülke statüsünden yani ek-1'den çıkartılmamız gerekmekteydi. zaten son zamanlarda bunun için müzakereler yapılmaya çalışılmaktaydı.

    şimdi ise bu müjdeden cayıldığı görülmektedir. en başında paris anlaşması'ndaki kararsızlık zaten bu yeşil iklim fonu'ndan yararlanma konusundaki belirsizliklerin sonucuydu. biz gelişmekte olan ülke miydik yoksa gelişmiş ülke miydik? acaba hangi kısımda kalsak bizim işimize daha çok yarardı diye senelerce düşünüldü.

    gelinen son noktada, verilen karara göre inatla "gelişmiş ülke" sınıfından çıkmak için gerçekleştirdiğimiz tüm çabalardan vazgeçtiğimizi cop26 öncesi belirtmiş olduk. demek ki artık fona ihtiyacımız kaldığını düşünmüyorlar. *

    bir de cop26'ya son anda katılmaktan vazgeçmemiz var tabi.

    “cumhurbaşkanı’nın zirveye katılmadan dönmesinin temelinde protokol ve güvenlikle ile ilgili türkiye’nin taleplerinin ingiltere tarafından tam olarak karşılanmaması var. güvenlik için istenen araç sayısı ve güvenlikle ilgili diğer bazı taleplerimizin tam olarak karşılanmaması nedeniyle sayın cumhurbaşkanı böyle bir karar aldı. bizim açımızdan da önemli olan böyle bir zirveye katılmayı çok önemsiyorduk ama bunun yapılması gerekti.”

    belki g20'de biden ile yapılan görüşmeler, yeşil iklim fonu'ndan yararlanma durumumuzu çok önemli kılmamış, uğraşmaya değmez denmiştir.

    gelelim cop26'da neler oluyor. aslında olaylı başladı görüşmeler. ingiltere'nin covid-19 kapsamındaki hassasiyetinin getirdiği bir takım sıkıntılar sonucunda “cop26 en ‘beyaz’ ve ayrıcalıklı zirve olarak anılacak” manşetleri gündeme geldi.

    zirveye yaklaşık 25 bin katılımcı olacağı belirtilmiştir. özellikle paris anlaşması’nın ana hedefi olan ortalama sıcaklığın 1.5 derecede tutulması için ülkelerin kendi koydukları hedefleri beyan edecekleri ve bu hedeflerin gözden geçirileceği bir zirve olması temel hedeflerdendir.

    zirve iki bölümden oluşmaktadır. blue zone, devlet başkanlarının iklim değişikliği müzakerelerini gerçekleştirdiği, ulusal katkı beyanı ve paris anlaşması'nın bundan sonra nasıl uygulanacağı hususlarının netleşeceği yer olarak tanımlanmaktadır. yine devlet başkanlarının görüşmelerine paralel zirve delegasyonları; iklim finansmanı, ulaşım, enerji gibi kritik konuları görüşeceklerdir. green zone ise halka açık alandır. burada toplantılar, sergiler, çalıştaylar gerçekleştirilecektir.

    zirvenin konulara bölünmüş programı:

    1-2 kasım : dünya liderleri zirvesi
    3 kasım : finans
    4 kasım: enerji
    5 kasım: gençlerin ve halkın bilinçlendirilmesi
    6 -7 kasım : doğa ve arazi kullanımı
    8 kasım : adaptasyon, kayıp ve hasar
    9 kasım : cinsiyet, bilim ve inovasyon
    10 kasım : ulaşım
    11 kasım : şehirler, bölgeler ve şehir planlama

    görüşmeleri canlı olarak buradan takip edebilirsiniz.
  • cumburbaşkanımızın güvenlik taleplerinin yerine getirilmemesi üzerine katılımında bulunmadığı taraflar toplantısı erdoğan'dan cop26 açıklaması: güvenlik taleplerimiz yerine getirilmeyince glasgow'a gitmekten vazgeçtik
  • cumhurbaşkanımız gitmeme sebebi olarak "bi sikime yaramayacak gerçek ve ciddi adımlar atılmayıp mühim ve samimi kararlar alınmayacağı sadece gösteriş için yapılmış bu zirvede vakit kaybedemem" deseydi iki alman is arkadaşımın kalbini fethetmiş olacaktı.

    ama gitmemesi cesur, ilginç bisekilde takdir görüyor. en azından bu konuda yalan yok, bi boka yaramiycak düşüncesinin sinyalini korkusuzca vermesi artı puan bana göre.

    şerefsizler özel jetleriyle gidiyorlar, giderken atmosfere ne kadar karbon fiskirttilar kimbilir.
  • (bkz: karine elharrar-hartstein/@ncpzbsn)

    bağlantıda görebileceğiniz akıllara ziyan bir rezaletin yaşandığı "dünyayı kurtaacak zirve(!)".
  • ne türk medyasında ne de bu platformda hakkında pek fazla konuşulmayan, ilgi çekmeyen glasgow’da yapılan iklim değişikliğine karşı mücadele yol haritasının daha da belirginleştiği zirve.
    ılk defa iklim değişiklik zirvesinin yapıldığı 1997’de kyoto protocol sonrasında 2015’de the paris agreement sıfır karbon emisyon hedefi 2050 idi ve şimdi (bkz: cop26 glasgow) ile önlemler ve tedbirler daha da .
    ciddileşiyor ve 200 civarı katılımcı ülkeden bunun 2030 yılına çekilmesi isteniyor . dünya endüstri devrim öncesi sıcaklığının değerinden hedef 1.5 c görsel
    derecelik sıcaklık artışı. bu da, amaçlanan ve 2030 kadar karbon emisyon sıfıra indirme ile başarılacak.

    abd bu sefer ikna oldu ve yeşil ışık yaktı yeşil ekonomiye geçiş konusunda örneğin karbondioksit sen 80 kat fazla ısı tutan metan gazı salınımını petrol kuyularında bu sızıntıyı durduracağını bildirdi , ab zaten biliyorsunuz.
    asıl sorun gelişmekte olan ülkeler : çin, hindistan… hindistan 2070 de net sıfır emisyon dedi

    herkesin ağzında elektrikli araba burada sorun lityum kobalt gibi kıymetli metallarin, madencilik vs hakkında nasıl bir yol izleneceği

    başlıca yapılan duyurular

    -orman tahribatını durdurmak
    -elektrikli araçlara daha hızlı geçiş
    -kömür kullanımını hızlı şekilde azaltıp sonlandırmak
  • imzalar atılmış, hayırlısı.

    "birleşmiş milletler iklim değişikliği konferansı'nda (cop26) 100'den fazla dünya liderleri, 2030 yılına kadar metan emisyonlarını yüzde 30 oranında azaltmak için abd ve avrupa birliği liderliğinde küresel metan taahhüdü'ne imza attı. "

    https://www.sozcu.com.tr/…hudune-imza-atti-6745301/
  • "(...)seaspiracy: denizlerdeki komplo adlı belgeselin yönetmeni ali tabrizi, bir çevre konferansında hayvancılık ve endüstriyel balıkçılıktan söz etmemek, kanser kongresinde sigaradan bahsetmemeye benziyor diyor.

    neden? çünkü dünyanın beş en büyük et ve süt firması, petrol devi exxon ile aynı miktarda sera gazı salımına neden oluyor. 20 et ve süt firması, almanya, ingiltere ya da fransa’dan daha fazla karbon salımına yol açıyor. et, süt ve yumurta için hayvan yetiştirmek, dünyadaki tüm ulaşım araçlarının (kara, deniz ve hava) toplamından daha fazla sera gazı üretiyor. "

    https://www.cumhuriyet.com.tr/…kostumlu-sov-1881660
  • elbette ki fare suratlı terörist de oradaymış:

    https://twitter.com/…ulr/status/1455549811655155716

    (bkz: kambersiz düğün olmaz)
hesabın var mı? giriş yap