• ing. teyid etme (onaylama) önyargisi. belli bir hipotezi deneylerle reddetmekten cok teyid etmeyi amaclayan arastirmacilarin önyargilari. secilim önyargisiyla (selection bias) yakindan alakali.

    insanlarin cesitli önyargilardan mustarip oldugunu iddia eden calismalarin da (ara: bias) onaylama önyargisindan ne kadar etkilenmis olduklari merak konusudur.
  • confirmation bias denen mesele/durum/vaziyet, evvelce sahip olduğumuz, inandığımız ya da öyle olmasını murat ettiğimiz fikirlerimizi, inançlarımızı ya da kimi kanaatlerimizi desteklemek bazı kanıtları, somut durumları seçmeci/selektif biçimde dikkate aldığımız vakit ortaya çıkar. elbette, ayrı olarak belirtmek bile gereksiz ki biz aynı zamanda önceden sahip olduğumuz kimi fikirleri, inançları çürüten, desteklemeyen veya teyid etmeyen kimi kanıtları, fenomenleri göz ardı ederiz. confirmation bias, özellikle empirik kanıtlardan ziyade önyargıya, inanca ya da geleneğe dayandığı vakit çok daha güçlü etkilere sahiptir. buradaki kritik soru şu: empirik kanıta dayansa dahi sonradan kalıplaşmış düşünce/inanç haline gelen unsurları nasıl ayrıştırabiliriz? insanın epistemolojik olarak durduğu yer ya da baktığı istikamet böylesine açık biçimde ortaya konulabiliyor mu? epistemolojik ikilem falan yok mu yani? var da şimdi ben confirmation bias’ı anlatırkene kendi sahip olduğum kimi apriori bilgilere mümkün olduğu surette az halel gelsin gailesiyle empirik kanıt dışındaki şeyleri hedef gösteriyorum. diyorum ki benim empirik kanıta dayansa dahi, empirik kanıtın hepsinin üstünde bir geçerliliğe sahip olduğu önkabulümü de hissettirmeden yedirerek bana bakacağınıza önce o tiksinti verici şeylerle ilgilenin diyorum. efendim? mevzu hakkında üç beş dokundurma yaparken dahi confirmation bias vartasına düşmekten kendimi alamıyorum.

    yukarda son satırlardan da yaptığım izahattan pek de çabuk çıkaracağınız gibi sevgili canlar, confirmation bias vartası sadece ahmak, aptal ve elbette ki andavallıların düştüğü bir vaziyet değil. hatta bazı durumlarda kafası bir makinenin ritmik tiktakları kadar düzenli ve iyi çalışan zeki vatandaşlar bu vartaya çok daha güçlü biçimde düşebiliyorlar. niye, zekaları, bilişsel ve zihinsel kabiliyetleri onları bundan muhafaza etmiyor mu? ne yazık ki hayır. aksine, kafası basan bu nadide elemanlar kendi önkabullerini, fikirlerini ve inançlarını dış alemde savunurken çok daha güçlü argümanlar, kanıtlar ve mantıksal bağlantılar sunabiliyorlar. tuhaf bir paradoks.

    hepimizin baktığı yerin, durduğu istikametin ya da kaba tabirle sahip olduğu paradigmanın confirmation bias’ımız ile mütekabiliyet içerisinde olduğu açıktır. bir şeyleri reddederken, bir şeyleri kabul ederken çoğu zaman öyle olmasını önceden istediğimiz için karşılaştığımız somut olayı, olguyu selektif biçimde önsel ıvır-zıvırlarımızı güçlendirmek kastıyla kullanırız. aramızdaki fikir çatışmalarının en önemli sebeplerinden biri işte bu confirmation bias’tır. tarihsel geçmişimiz, kişisel biyografimiz, deneyimlerimiz, başkalarının deneyimleri, rayda akıp giden trenden elini uzatanın elinin kimi dallar tarafından çizilmesi gibi acıtan kimi gerçeklikler şekillendirir confirmation bias’ımızı.
  • malesef her ulkede, her kulturde kurtulamadigimiz, kendimizi guvende hissettigimiz sosyal pozisyondur. amerika'daki cumhuriyetciler fox tv'yi seyredip obama'nin musluman oldugunu dusunur; ayni zaman diliminde turkiye'deki chp sempatizani cumhuriyet gazetesinin reklamlarina bakip anayasa degisikligine "evet" derse kadinlarin kara carsafa girecegini dusunur. bence bu rahat yerden insanin kendini cikarmasi ve diger gazetelere, televizyon showlarina, insanlarin goruslerine kulak vermesi gerekir. yoksa bulundugumuz yerden bir adim ileri gidemeyiz; hangi ulkede olursa olsun.
  • confirm ede ede kişilerin görüşleri hakkında overconfident* olmasına sebep olur.
    hatta ilgili görüşü benimsememize sebep olan ilk kanıt tamamen çürütülse bile fikrimizi değiştirmeyiz.

    bu tuzağa düşmemek için her zaman yeni data'yı bir de karşıt görüşün penceresinden değerlendirmeli, "haklı olabilecekleri bir husus var mı?" diye kendimize sormalıyız.
  • bu bias temelde 3 şekilde kendini gösterir:

    1- bilgi edinirken
    kendi görüşümüzü onaylayacak şeylere odaklanırız. dünya görümüzle çelişecek vakıaları görmezden geliriz.
    kendi görüşümüze uygun gazete/tv/yazar takip ederiz.

    2- yorumlarken
    (bkz: attitude polarization) (bkz: subjective validation)
    "zeki insanlar acaip şeylere inanır, çünkü akıllıca olmayan sebeplerle edindikleri inançları savunmada oldukça yeteneklidirler.*

    3- hatırlarken
    işimize gelen şeyleri, olayların işimize gelen ayrıntılarını hatırlıyoruz. hatta inançlarımıza göre hafızamızı eğip büküyoruz farkında olmadan.

    [wiki]
  • hastasıyım. dünyadaki bütün zalimliklerin savaşların ardında bu olduğu konusunda derin şüphelerim var. bak mesela dunwich'te yaşayan bir grup insanız mesela. sen diyorsun ki dagon en büyük tanrı bak altın madenimiz çalışıyor yediğimiz balık önümüzde yemediğimiz zaten hakkı amca, yemiyoruz ayıp, pörtlek gözlü kaygan derili bir eleman olarak elbet hak veriyorum sana. bir hüseyin emmi bir neriman teyze olsun hepimiz pörtlek göz hepimiz yüce dagon. sen mutlu ben mutlu. e ne oluyor dedektifin biri geliyor bakıyor halk bildiğin alyen'e bağlamış ona buna ağzı sulanır olmuş dagon yüce diyecek oluyorsun, gel abi bizden ol diyeceksin dayı topuklar götte çağırıyor devlet babayı kılıçtan geçirtiyor halkı. e niye o canıtın haliyle patrişya teyzeyle bir olup mülakat ederken cizıs krays adına bunlar ne menem şeylerdir diye kendi çaplarında basıyorlar confirmation bias'ı.

    edebi özürlüler için de oyunlardan örnek vereyim. oturdun bok gibi bir oyun oynadın mesela. trollük olmasın hakikaten kötü bir oyun atayım ortaya revelations 2012. bildiğin bok oyun. bakıyorsun koyuyorsun şapkanı önüne diyorsun ki aga bu nedir. böyle bir oyun nasıl piyasaya sürülür, nasıl para isterler bu adamlar utanmadan, steam bunu niye yayınlar. oyunu yayınlayan eleman kuzenine komşusuna sorup süper oyun di mi evet abi süper diye yanıt aldığı için böyle oluyor işte.

    dedim ya dünyadaki tüm kötü şeylerin altından çıkartabiliriz zorlarsak.

    not. bu entryden para kazanan hungry hippodur.
  • echo chamber ile beraber tüketildiğinde içinden çıkılamaz bir hal alır.
  • art arda patlayan ses kayıtlarına rağmen tutum ve kanaatlerini hala ve yazık ki değiştirmeme ihtimali olan vatandaşın, içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi muazzam bir şekilde tarif eden durum…

    (bkz: 24 şubat 2014 rte bilal erdoğan ses kaydı)
  • bu bias'ın tamamlayıcı arkadaşlarından biri de "hindsight bias"tır. bu iki arkadaş birbiriyle simbiyotik bir ilişki halindedir.
  • bu ve benzeri bias'lari daha iyi anlamak icin daniel kahneman'in "thinking, fast and slow" adli kitabinizi okumanizi tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap