• abd 'de colorado eyaletinin 2. en kalabalik $ehri.

    l-3 communications, boeing gibi $irketlerin merkezi burdadir.
  • cheyenne mountain buranın güneybatısındadır. çevresinde daha üç dört hava kuvvetleri üssü olduğundan usaf'ın başkenti gibi bir şeydir.
  • coloradonun guneyinde bulunan ve denvera yaklasik 1 saat uzakliginda olan sehir.
  • air force academy de burdadir. her mezuniyet torenine ba$kan mutlaka gelir. (haziran 2008'deki mezuniyet toreninde bush'u gormek gafletinde bulundum. )pikes peak adli $ahane bir dag vardir burda. bir de gezmek icin peri bacalarivari ufak tepeleri olan garden of the gods parki vardir ki dogasi cok guzeldir. kirmizi renkli tepelere tirmanabilirsiniz.
  • aşağıda önemli bir kişinin colorado springs gözlemlerinden alıntı paragraflar bulacaksınız. okurken bu satırların yazarının kim olduğunu ve hangi tarihte yazıldıklarını tahmin etmeye çalışın, cevabı yazının en sonunda görünmez bakınız içinde olacak. (başlığa bkz yönlendirme ile geldiyseniz, zaten biliyorsunuz.)

    "çeşitli gözlemler.

    bu deneyler sırasında ve özellikle de son bir ay içinde bazı çok ilginç gözlemler yapıldı ki şu sıralar bunların üzerinde durulacaktır.

    öncelikle, bir kişi hiç birşeye olmasa, atmosferin olağanüstü saflığına vurulur ki bunu en iyi şekilde uzak mesafelerdeki objelerin net ve keskin dış hatları belli ediyor. alçak bölgelerde, özellikle nemin fazla olduğu yerlerde, nesnelerin hatları daha fazla veya daha az belirsiz hale gelip ve birkaç mil mesafeden sonra karışmakta iken burada birçok zaman benzer mesafelerde hatlar mükemmel netlikte ve keskinlikte görünür. deneme istasyonu ile arasındaki mesafe 10-12 mil olmasına rağmen ne zaman bir tren pike's peak'den yukarı hareket ediyor olsa, sadece lokomotif ve vagonları değil ayrıca tekerlekleri ve pencereleri de aynı mükemmellikte ayırt etmek çok kolaydır. pike's peak üstündeki ev de çoğu zaman çıplak gözle net olarak görülebilir. 100-150 mil ya da daha uzaktaki dağların aralıkları mükemmel olarak algılanabilir. gece hava açık olduğunda bile yaklaşık 50 mil'lik mesafe açık olarak görülebilir. at, araba ya da insan gibi küçük nesneler doğal olmayan devasa boyutlara algılanırken çok büyük nesnelerin cüceleşmiş göründüğü zamanlar harikadır.

    pike's peak range bazı zamanlar çok yakın ve gülünç derecede küçük görünür, öyle ki gerçeği bilmeyen bir kişi, dağın modern tüfeğin atış menzili içinde olduğuna inanarak, yamaçtaki nesnelere ateş etme eğiliminde olcaktır. bu açıklama o kadar göründüğü gibi çok abartılı değildir. diğer zamanlarda pike's peak tekrar uzakta ve dağın yüksekliği normalin çok ötesinde görünür. beş ile yedi veya daha fazla mil otedeki dağların eteklerindeki akkor lambalar, sanki izleyiciye birkaç blok ötedeymiş gibi göz alıcı bir şekilde parlarlar ve belirli şartlar altında 16 kandil gücündeki sıradan bir ampül, mesafe göz önünde bulundurularak, normal bir akkor lamba kadar ışık veriyor gibi görünür. ayrıca (ampül) sonraki (akkor lamba) kadar büyük görünür. işığın bu penetrasyonu, atmosferin aşırı kuruluğu ve olağanüstü saflığından kaynaklanmaktadır.

    ay ışığı, tanımlamayı şaşırtacak güçtedir. söylenene göre dağların en iyi fotoğrafları ay ışığı ile elde edilmiştir ve bundan şüphem yok. yarım saatlik pozlamaların, tüm ayrıntıları gösteren net fotoğraflar vermesi gerekir bununla beraber söylenene göre pozlamalar 1 1/2 ile 2 saat arasında. ben hiçbir yerde böyle bir ışık görmedim. italya mehtap geceleriyle ünlüdür ama bence o ülke bile colorado ile karşılaştırılamaz. ayışığındaki bu olağanüstü parlaklığın özellikle nem yokluğu nedeniyle olduğunu düşünüyorum, çünkü birçok yer, örneğin orta amerika, çok daha yüksekte konumlanmalarına rağmen, söylenene göre, mehtap bu kadar yoğun değildir ve bunun nedeni olarak o yerlerde daha fazla nem olmasının dışında başka bir şey göremiyorum. söylenti değil, ama tam anlamıyla gerçek olan, dolunay sırasında bu bölgeler "gündüz kadar aydınlık"tır. nesneler millerce mesafeden açıkça algılanabilirler ayrıca çeyrek mil ya da daha fazla olmayan bir uzaklıktakı arkadaşınızı veya tanıdık bir nesneyi kolayca seçebilirsiniz. ay ışığı tarafından oluşturulan gölgeler olağanüstü siyah ve keskindir. vakum ampullerin içinde crockes(özel isim) gölgelerinin belirdiği söylenir ve bu ifadeye göre ay ışığı özellikle ilgi çekicidir ve düşünce ile hayal gücünü uyardığı önerilebilir. bulutların ovalar ve dağlar üzerine düşen gölgeleri oldukça karanlıktır ve net bir şekilde ayırt edilebilir ayrıca yamaları(parçalı bulut gölgeleri) zemin üzerinde hızla akarken görmek ilginçtir. ay'ın olmadığı ve gecelerin bulutsuz olduğu zamanlarda gözle görülür yıldız sayısı ve yıldızların parlaklıkları şaşırtıcıdır ve gökyüzü gerçekten harika bir manzara sunar. yıldızların parıltıları çok belirgin, kendi çaplarının 10 veya 15 misli bir yörüngede hareket ediyormuş gibi görünüyorlar. bazı zamanlar bir yıldızın aniden muazzam parlaklıkta ışıldaması gözlemlenir. bu bir ihtimalle görünmez bir bulutun ya da yüksek irtifadaki, ışığın büyük bir bölümünü kesen parçacıklar içeren hava tabakasının yer değiştirmesiyle olur. oldukça sık yıldız kaymaları, ayrıca gecenin ilerleyen saatlerinde, havanın sisli olduğu zamanlarda ay'ın etrafında renkli halkalar görülür. bu genellikle çok soğuk gecelerde olduğundan dolayı, renkli halkaların küçük buz kristalleri nedeniyle olduğuna inanıyorum.

    atmosferin kuruluğu ve olağanüstü saflığından dolayı sesler şaşırtıcı mesafelere nüfuz eder. anlayabildiğim kadarıyla bu durum özellikle yüksek(tiz) notalar için geçerli. bazı zamanlar, belirli istisnai koşullar uyuşur ve bu tür ürkütücü etkiler üretir. birkaç mil uzaktaki şehirde bir zil çalar, ve sanki zil hemen laboratuvarın kapısının önündeymiş gibi gelir. uykusuz kaldığım belirli gecelerde, caddelerdeki insanların konuşmalarını ve meskenin etrafındaki geniş yarıçaplı bölgeden gelen benzeri sesleri duyabilmeme hayret ettim; tekerleklerin dönmesinden, vagonların çekilmesinden, lokomotiflerin (buhar) üflemesinden bahsetmek bile istemiyorum ki bu durumda (sesler) muazzam uzaklıklardan gelmelerine rağmen acı verici bir yükseklikte algılanabiliyorlar. bu fenomenler öyle çarpıcıdır ki herhangi akla yatkın bir varsayım ile yeterli şekile açıklanamazlar ve inanıyorum ki muhtemelen havanın kuvvetli elektriklenmesi, ki genelde gözlemlenir, sıradışı seviyede az çok oluşumlarından sorumludur.

    alçak basınç tarafından daha da geliştirilen atmosferin kuruluğu öyledir ki, ahşap veya diğer malzemeler birkaç saat içinde fırınlanır (kurur) ve sıradan ağaçtan çok daha mükemmel bir yalıtkan haline gelir. el ve ayak tırnakları öyle bir derecede kururlar ki kolayca kırılabilirler, nitekim tırnakları keserken dikkatli olunmalıdır. cam kadar kırılgan kedi pençeleri buldum. ellerin üzerindeki deri kurur ve çatlar ve tecrübeye göre özellikle sık sık (ellerin) yıkanmsı halinde derin yaralar oluşturma eğilimindedir. saçlar kuruma yüzünden fark edilebilir derecede incelir. colorado saçlar için iyi bir ülke değildir. bu, kelliğe meyilli olan insanları yakından ilgilendirir. atmosferin kuruluğu nedeniyle, çok hasta insanlar bile öksürmezler ve belirgin şekilde balgam çıkarmazlar. ter, anında buharlaştığı için terleme sorunu olmaz. banyo alındığı zaman vücudun hızlı bir şekilde kuruması gariptir. vücut alkol ile ovulduğunda bunun daha fazlası gözlemlenir. bu gözlemler, ne yazık ki, konfor imkanları arzu edilen gibi olmadığı için sıkça yapılamamıştır.

    ülke(eyalet) ünlü olmasına rağmen pek çok yönüyle hayal kırıklığına uğratır. (burası) çok yavan hatta ünlü pike's peak'in bile önemsiz olduğunu düşünüyorum. ülkenin çoğu çorak, adeta bir çöl, yer yer pek az bitkisel ve hayvansal yaşam var. prairie köpekleri, neredeyse ovalarda görülebilecek tek hayvan. nadiren kuş görülür ve bölge avcılık ile balıkçılıktan zevk alan her hangi birinin yaşaması için sıkıcı bir yerdir. ama her ne kadar ülke ilgi ve güzellikten yoksunsa da, çok daha fazlası ve ötesi güzellik gökyüzüdür. burada göklerde görülen manzaralar öyledir ki hiçbir kalem tarif edemez. bulut oluşumları, herhangi bir yerde görülebilecek en muhteşem manzaradır. değişken renkleri bence alpler'den kıyaslanamayacak şekilde daha canlı ve yoğundur. rengin mümkün olan her tonu görülebilir, kırmızı ve beyaz hakimdir. gündoğumu ve günbatımıyla ilgili fenomen genellikle öyledir ki insan kendi gözlerine inanamayacağı raddeye gelir. böyle zamanlarda gökyüzünün büyük bir kısmı derin, neredeyse kan kırmızısı bir renk alır, o kadar yoğundur ki batıl inançlara sahip insanlar, gökyüzündeki diğer alışılmadık belirtilerle beraber bunu ilk defa gördüklerinde korkabilirler. bazen, özellikle sabahları, kar gibi görünen büyük kitleler havada yüzerler ve bunlar o kadar gerçek ve somut, o kadar keskin tanımlıdır ki, sadece buhardan oluştuklarına inanmak çok zordur.

    atmosferin saflığı ve kuruluğu, bu sis oluşumlarının keskin berraklıktaki hatlarını bir dereceye kadar açıklar, yine de parçacıkların elektriklenmesi gibi diğer bazı nedenlerin, bulutlarının böyle yoğun görünümler oluşturmasına yardımcı olması oldukça mümkündür. tabii ki, hava ne kadar safsa, bulutlar tarafından doldurulmuş bölge ile çevresi arasındaki, ışık ışınlarının geçme farkı o kadar fazla olur, ve bu nedenle bulutların hatları daha keskin ve katı vari(quasi-solid) görünür. bu bulut kitleleri öyle saf ve beyazdır ki, insan hiçbir şeyin, hatta bir meleğin bile buluta kirletmeden temas edemeyeceği fikrine kapılabilir. çoğu zaman güneş batıyorken, dağ silsilesi üzerindeki gökyüzünün önemli bir bölümü beyaz-erimiş metal (renkler) ile muazzam bir fırın görüntüsü sunar. işık o kadar parlaktır ki, uzakta eriyen bulutlara kör olmadan bakmak kesinlikle imkansızdır. nadir durumlarda dağların, görülebilecek en güzel gümüş tül ile kaplandığını gördüm, dağlık bölgedeki sis benzeri ince yağmurun neden olduğu ve alışılmadık bir oluşum. bu durumlardaki ışığın şiddeti gerçekten olağanüstüydü. daha önce ay'ın gölgeleri için söylenenler, daha büyük bir derecede, güneş tarafından oluşturulanlar için de doğru. gölgeler mürekkep siyahı ve keskin hatlı. ovanın ve dağların üzerinde bulutların oluşturduğu gölgeler zemin boyunca koşturan mürekkep siyahı büyük yamalar gibi görünür. özellikle ilginç olan, gökyüzündeki gölgelerin genellikle büyük karanlık flamaları andırmaları veya bazılarının belirli koşullar altında oluştuklarında, yerden gökyüzüne kadar uzanan karanlık sütunlar gibi görünmeleridir. görünüşe göre bu gölgeler, akşamüstünün ortalarına doğru ya da biraz daha geç, güneşin batmasına yakın ve öğleden önce hava fena halde sıcak ve boğucuyken en iyi şekilde görülebiliyor ayrıca bulutlar hızla oluşuyorlar ve normalden daha yoğunlar.

    çok garip bir fenomen de buluların seri oluşumları ve kaybolmaları. sürekli oluşumları ve hızlıca kaybolmaları izlenebilir ve bir an için başka yöne dönmek gerektiği zaman manzaranın değiştiği görülür, yeni bulutlar önceden görülenlerin yerini almıştır. birçok durumlarda, gün batımından hemen sonra, dağ doruklarının altında büyüyle oluşmuş gibi yoğun görünen beyaz bulutlar gördüm. bu bulutlar veya sis o kadar hızlı oluştular ki görünüşleri daha çok bir suretin ekrandaki projeksiyonu gibiydi. ne var ki, bulut oluşumlarının burada görülen muhteşem güzelliği, sadece dış hatlarının inanılmaz keskinliği ve renklerinin canlılığıyla değil, ayrıca tesadüfi dizilişleri ve oluşumlarıyla da geliştiriliyor. sıklıkla bulutların her tip bilindik eşyaya benzediği görülebilir, bu bulutları izleyenlere daha fazla keyif katar. aslında, bulultarı şekillerinde herhangi tanıdık bir cisme benzerlik farketmeden izlediğim çok ender oldu. muhtemelen, bulutların buraya özgü karakterinden dolayı bu tür fenomenler hemen her gün görülebilmektedir halbuki diğer bölgelerde çok nadirdir. sıklıkla ufkun alçak noktasında fırtınanın ortasında donmuş deniz gibi gözüken uçsuz bucaksız buz düzlükleri gördüm lakin o kadar olağanüstü gerçekti ki bir tanımla fikir vermek imkansız bununla birlikte göz alıcı. diğer zamanlarda ufukta gerçeğinden ayırt edilemeyen sıra dağlar veya koyu yeşil, lacivert ve siyah sularıyla göz alabildiğine uzanan, geniş bir okyanus gözükür. bu, küçük bir çaba ile akıldan çıkarılabilecek sıradan bir benzerlik değil, daha çok, insanın duyularının kandırıldığını gerçekten anlaması için kendini çimdiklemesini gerektirten düş ve halüsinasyonlar. birkaç kez bu okyanusun yeşil adalarla dolduğunu veya ışıldayan buzdağları ve yelkenli gemiler hatta vapurlar ile şenlendiğini gördüm, bulut ve saf sis oluşumları olduklarından görünüşleri daha az gerçek değildi.

    gökyüzünün açık olduğu hemen hemen her akşam, gün batımından sonra, ovalar yönündeki ufuk şaşırtıcı canlılıkta acayip renklerle boyanmış hale gelir, gökkuşağının tüm renkleri temsil edilir, ufkun üst kısmındaki tabakalarda kırmızı ile başlar ve bütün (renk) ayrıntılarından geçerek alçak tabakalarda mavi, mor ve siyah ile son bulur. (gökyüzü) karardıkça siyah çizgi devamlı olarak ufkun üzerine doğru yükselir. bu fenomen ilginç bir şekilde güneş ışınlarının nasıl doğru çizgiden saptığını ve devamlı olarak atmosferin daha yoğun tabakalarından aşağı doğru eğildiklerini göstermektedir. sonsuz gibi görünen bulut çeşitliliği arasında dört tipik oluşum düzenli olarak gözlenebilir ki aşmış güzelliktelerdir. bunlar:

    1) sıkça sabahın erken saatlerinde gün doğarken ve seyrek olarak akşamları, nem oranının yükselmesinden dolayı daha yoğun, biraz daha yağmur bulutlarına benzer, görülen kırmızı bulutlar. renkleri "pigeonblood" türü yakutlarla eşit bir koyuluğa ulaşır. özellikle ayrılmış kitleler halinde görünürken güzeldirler.

    2) bilhassa sabah, ya da seyrek olarak öğleden sonranın başlarında görülen beyaz bulutlar. bu bulutların saflığı (ve) beyazlığı ve halihazırda refere edilen dış çizgilerinin keskinliği onları eşsiz bir manzaraya dönüştürür. göze, genellikle parçalanmış büyük yumaklar halinde yüzen bu sis kitlelerinin tasarısında bulunandan daha iyi bir ikram sunmak zor olacaktır. bu bulutların genelde kısa bir yağmurdan sonra, aniden çıkan rüzgarın gökyüzünü temizleyip, sadece birkaç büyük ve ayrı buhar kitlesi bıraktığı zamanlarda görüldüğünü farkettim.

    3) uçsuz bucaksız altın topaklar görünümü sunan bulutlar. bu renk değiştiren bulutlara özellikle gün batımında tanık olunur. bunlar, özellikle küçük ve birbirlerinden ayrı oldukları zaman güneş ışınlarının serbestçe içlerinden geçip çoğalmasıyla çarpıcı bir görünüm sunarlar ki böyle zamanlarda renk değişiminin şiddeti gerçekten inanılmaz derecededir. renkleri kesinlikle altınınki gibidir ve bu benzerlik, doğada bulunan altın yumağı şekilleri almalarıyla tamamlanır, fakat genelde saf sarıdan, kızıl sarıya (belli ülkelerde bulunan özgün altın türü yada genelde küçük bir oranda bakır içiren altın) doğru geçis yaparlar. bu çok güzel bulutların bir özelliği, renk değiştirme halini ancak çok kısa bir süre devam ettirebilmeleri. çoğunlukla sadece beş ila on dakika arası dayanırlar ve hatta genelde o kadar uzun bile değil, bununla beraber sarı renk kenarlarda, sabahları akşam saatlerinden daha uzun olarak, genellikle yarım saate kadar kalabilir.

    4) akkor metal topaklara benzeyen bulutlar. bunlar seyredilebilecek en harika bulutlar ve yaydıkları ışık öyle yoğun ki kelimelerle anlatılmaz. daha önce alpler'de veya başka yerde bu tür bir şey görmedim. isıtılmış kömür veya metal tarafından sergilenen, donuk kırmızıdan almanca'da "silberblick" olarak bilinen gümüş kazanların göz kamaştırıcı beyazlıkta akkoruna, renklerin bütün tonları görülebilir. ancak bu bulutlar genellikle ışıldayan kömür yığını görünümü sunarlar, ille de fark aranacaksa parlaklıkta ve renk yoğunluğunda sonrakinden(ışıldayan kömürden) üstündürler ve gene görme duyusu, parlayan kütlenin kademeli yanıp kül oluşu ile büsbütün kandırılıp göze, çok güçlü çekişli bir fırının içerisinde hızlıca tükenen kömür kütlesi görüntüsü sunar. bu bulutlar tarafından yayılan ışığın yoğunluğu nasıl açıklanabilir? (bulutlar) zaman zaman göze, güneş yuvarlağının kendisi kadar yoğun ve kör edici bir ışık yayıyorlar, oysaki güneşin diskinden yüzlerce kat büyük bir yüzey sunuyorlar. bu yoğun pırıldama (hem de akkorluk) içinde sadece ışık ışınlarının yansıması ve kırılması fenomenini değil, ayrıca en azından kısmen, güneşten gelen karanlık rayasyonun gözle görülebilen ışık hissine dönüşmesini görüyor olmamız mümkün değil midir? ya da, tam olarak böyle olmasa da, karanlık ışınların sis bulutu içinde her hangi bir biçimde emilmesi, ışık ışınlarının emilmesini azaltarak (ve) sonrakinin(görülen ışık ışınının) yansıma ve kırılma sürecini daha ekonomik(kazançlı) hale getirmesi mümkün değil midir? sıcaklığın bu sürece etkisinin aslını anlamak amacıyla yapılmış herhangi bir deney hatırlayamıyorum. sıcak bir mercek, ışık ışınlarını geçirmede soğuk olana göre daha verimli olmalı. yine de, aynı şekilde akıl yürüterek görünen o ki bir yüzeyden gelen yansıma, yüzeyin ısıtılmasıyla bozulmalıdır.

    ayrıca, ışınları yansıtan veya kıran cismin hangi sıcaklıkta tutulduğunun bu iki sürec için alakasız olamayacağını düşünmeliyim, en azından karanlık ve aydınlık ışınımların dalga boylarındaki küçük farklılıkların dışında eş oldukları şeklinde kabul edilen teorilerden dolayı bu sonuca varılmalı. bana göre yukarıda bahsedilen fenomen üzerine en makul görüş hala ilk söylediğim, görünmez ışınımların kısmen görünen ışınlara veya ışınımlara çevrilmesi böylece ilave ışığı sağlaması, bunun nedenini başka türlü açıklamak çok zor. floresana benzer bir fenomenin, sis parçacıklarına düşen böylece ışık etkisini yükselten ısı ışınları tarafından üretiliyor olması imkansız değildir veya nem parçacıklarının karanlık ışınlar tarafından ayrıştırılması veya parçalanması(tyndall'ın belirttiği gibi) ile oluşturuluyor olabilirler ayrıca bu süreç bir çeşit ışık evriminin eşliğinde gerçekleşiyor olabilir. böylesine berrak pırıldama üretme kapasitesine sahip parçacıklar kesinlikle çok küçük olmalı, bulutları oluşturan sıradan parçacıklardan daha küçük ve daha önce de belirtilen, bulutların seri oluşumu ve kaybolması ile açıklanan (bulut) formasyonlarının ancak geçici olabilir. burada neredeyse gündelik olarak gözlemlenebilen ve saflık, parlaklık ve renk derinliği ayrıca dış hatlarının keskinliği konusunda diğer bölgelerde görülenleri açık farkla geride bırakan bu dört bulut tipi, benzersiz güzellikteki bu gökyüzünün ana cazibesini oluşturur. eğer bu fenomenler daha nadir olsalardı, değerleri daha fazla anlaşılırdı, ama gerçek şu ki zorla çok sık göz önünde olarak birçok insan için cezbediciliklerinin büyük kısmını kaybetmiş durumdalar. "güneşli italya"yı konuşmaya alışığız ama colorado ile karşılaştırılınca o ülke neredeyse sisli ingiltere'ye benzer. bana söylediklerine göre güneşin ışıldamadığı zaman yılda ortalama ancak 10-20 gün ve bu tahmin bile epeyce abartılı. buraya vardığım mayıs ayının ortalarından itibaren, uğrayıp geçen birkaç fırtına haricinde, günler açıktı, sadece gökyüzündeki monoton maviliği bozmaya yetecek bulutlar eşlik ediyordu. verem hastalarının ve genel olarak kötü sağlığa sahip olanların burada iyileşmeleri boşuna değil. havanın saflığı, yoğunluğunun az olmasından ve (havadaki) oksijen oranının azlığından(yaklaşık deniz seviyesinden %20 daha az) dolayı ciğerleri sürekli ve bilinçsizce çalışmaya zorlayan yükseklik, (ve) havanın büsbütün olağanüstü kuruluğu; tüm bu nedenler az yada çok etkin şekilde, hastaların durumlarının iyileşmesine yardım ediyor olabilir, yine de iyileşmenin ana nedeninin bol ve iç açıcı güneş ışığı olarak bulunacağına inanıyorum. bildiğim kadarıyla, ışığın belirli bir antiseptik etki oluşturması henüz bir varsayımdan ibaret. burada, güneşten yayılan veya güneş ışınları tarafından başka şekillerde üretilen röntgen ışınlarının olup olmadığını anlamak için deneyler yapıldığını öğrendim fakat sonuçlar olumsuzdu. söylenene göre, benzer deneyler uzun süre pike's peak'te yürütüldü fakat araştırma yöntemi olan fotoğraf filmi üzerinde, röntgen ışınlarına bağlanabilecek yeterlilikte asgari etki görülemedi.

    buna rağmen hem güneş ışımalarında hem de diğer güçlü ışık ve ısı kaynaklarında, bu tür ışınların mutlak varlıklarının eninde sonunda ispatlanacağını düşünüyorum. bu ışınların çubuksu bakterinin sebep olduğu çürümeye, etkin şekilde engel olması bir dereceye kadar mümkündür. tüberküloz basili ışıksız ortamda gelişen bir canlı olduğu için, herhangi bir şekilde üretilen kısa dalga boylu bu tür ışınların dokulara nüfuz ettiği ve etkilenmiş(hastalıklı) bölgelere ulaştığı, (ve) bu tarz ışınlara alışık olmayan mikropların gelişmesine engel olması gerektiği sonucuna vardım. bu sonuç doğru çıkmasa bile, yine de iyi bir altyapısı var ve şimdilerde bu ve diğer amaçlar için mükemmelleştirdiğim alet ile uzun zamandır çözümü aranan, iç organlardaki bu korkunç hastalıklarla başarılı şekilde mücadele etme konusunda yöntemler sunacak muazzam şiddette röntgen ışınları üretmek mümkün olacak, bundan umutluyum. hastalarda görülen fevkalade iyileşmenin nedeni ne olursa olsun, bu rahatsıslıklarla başı belada olan birçok insanın ve çoğu kez tıbbın yardım edemeyeciği söylenenlerin, burada toparlandıkları ve görünüşte kısa sürede oldukça iyileştikleri bir gerçek. bir süre önce arkadaşımın teşvik etmesiyle onuruma verilen bir akşam yemeğine katıldım, orada az çok ilginç birkaç kişiyle tanıştım. sohbet tüm gece boyunca neşeliydı ve ağırlama bir hayli hoştu. herkes yüksek moralli ve mükemmel sağlıklı görünüyordu. ama gecenin sonunda ayrılmadan önce çok yetenekli ve işinin ehli bir hekim arkadaşımdan acı bir şaşkınlıkla öğrendiklerimle keyfim kaçtı, söylediğine göre tanıştığım iki düzine insan arasından ancak bir kişide birden fazla çiğer kalmıştı, çoğunluğu aslında "çok öteye gitmiş" durumdaydı, o kadar ki eğer buradan ayrılırlarsa kısa bir süre sonra muhakkak ölürlerdi. sonradan öğrendiğime göre bu çevrede binlerce göğüs hastası var, neredeyse tek sağlıklı insanlar arabacılar, ve çıkardığım sonuç şu ki buranın iklimi harika derecede şifa verici ve canlandırıcı olduğu halde buraya sadece iki tip insan gelmeli: göğüs hastalığı olanlar ve olmak isteyenler. (ki) güneşin ışınlarının ve sıcaklığının bu hasta insanlar üzerinde hayli faydalı etkiler göstermesi, sağlıklı insanlara olan etkisinden belirli olarak çıkarılabilir.

    bir süre sonra güneş ışığının burada nasıl makbul ve vazgeçilmez hale geldiğini gözlemlemek ilginçtir. gökyüzü bulutlanıp karardığı zaman sağlıklı insanlar bile üzgün ve sinirlerleri bozuk hale gelir. gerçekten de önceden böyle bir etki gözlemlemiştim lakin güneşin günler boyu sürekli parladığı böyle bir yerde de olması gayet doğal. londra'da hatta görece daha güzel havalara sahip new york'ta bile gökyüzünün açık mı yoksa bulutlu mu olduğuna bu kadar dikkat edildiğini sanmıyorum, fakat burada güneş parlamadığı zaman, çalışan herkes hüzünlenir. günbatımının sunduğu güzel manzaraya rağmen (güneşin) yuvarlağı dağların arkasında kaybolurken hüzünlenir insan ve tekrar doğarken görmeye derinlemesine memnun olur. bu duygular elbette heryerde hissediliyor, fakat bir şekilde burada başka yerlere göre daha fazla yoğunluktalar. yükseklik gözönüne alınarak, havanın düşük yoğunluğu, olağanüstü saflığı ve aşırı kuruluğu, bitki örtüsünün azlığı ve özellikle koruyucu ağaçlığın yokluğu, rüzgarın engelsizce esebildiği neredeyse çölleşmiş bozkırların enginliği, bölgenin coğrafi konumu ile diğer nedenler ve şartlar ikliminin karakterini belirliyor, colorado'daki hava durumunun genel doğasını tahmin etmek zor değil. bununla beraber iklimin alışılmamış derecede ılıman olduğunu öğrenmek şaşırtıcı, fırtınalar uğruyor fakat nadiren ve en fazla bir iki gün sürerek, kar anca otuz altı saatten biraz daha fazla yerde kalabiliyor.

    aslına bakılırsa colorado insanları kış iklimlerinden özellikle gurur duyuyor gibi görünüyor. bir arkadaşıma şimdiye kadar olan harikulade iyi ve canlandırıcı hava durumundan memnuniyetimi belirttim, fakat o "bu değerlendirme için adil bir fırsat değil. bu iklimin nitelikleri hakkında doğru bir görüş oluşturmak için buraya mutlaka kışın gelmeli" diyerek beni hayrete düşürdü. şimdiye kadar tecrübe edilenden nasıl daha iyi ve daha makbul olabileceğini güçlükle hayal edebiliyorum. basınç, sıcaklık, nem, vb ile ilgili verileri almayı bekliyorum. şu anda basınç ortalama 24"(inch of mercury), deniz seviyesinden oldukça düşük fakat zindeleştiren havadan dolayı, bedensel iş yapılan zamanlar hariç ki çabucak nefessiz kalınabilir, atmosferin seyrekleşmesinin etkisi fazla hissedilmez. nem son derece az olmalı aksi halde hem sıcaklık hem de soğukluk çok daha fazla hissederilirdi. şimdilerde öğlen ortalama sıcaklık gölgede yaklaşık 80°(fahrenheit) fakat güneşte farklıdır. buradaki sağlıklı insanların, yaz günlerini gerçekte olduklarından daha serin bulmaya az çok eğilimli olduklarına inanıyorum, ve kış zamanı ara sıra gelen ani soğuklar hakkında sessiz kalmayı tercih eder görünüyorlar. yalnız bazı geveze kişilerden öğrendiğime göre termometre bazı zamanlar sıfırın altında 40°'ye çok yaklaşırmış ve bilgi verenlerin söylediğine göre açık yaz güneşi altında "en tepe" olması mümkünmüş. 150°den fazla olamayacağına eminim. atmosferin özellikle sakin, kuru ve saf olduğu belirli günlerde güneş ışınlarının gücü inanılanı fazlasıyla aşar. labaratuvara biraz uzaktaki tarla boyunca geçen su borusu kısmen örtülmemiş olduğundan sıcaklığı genellikle o kadar şiddetli ki su kaynayarak ve rus banyolarındaki gibi buharlaşarak çıkıyor. bir an bile içine el sürmek imkansızdır, anında şiddetli bir acıya neden olur. bir gün, öğleden sonra beş saatlerinde, ışınlar açık olan kapıdan new york'tan getirdiğim yüksek gerilim transistörünün üzerine düştü ve kimse farkedemeden bütün yalıtımını eriterek cihazı tamamen kullanılamaz hale getirdi.

    tehlikeyi birkaç gün önce gözlemlemiş ve yardımcılarımı makineyi izlemeleri konusunda uyarmıştım, fakat ne yazık ki o gün olağan önlemler ihmal edildi. konsantre tuz çözeltisi ile doldurulmuş çeşitli variller laboratuvar dışına yerleştirilmişlerdi, ve içlerindeki basınç her geçen gün bir buhar kazanı gibi yükseldi, ve birkaçı hasar gördü! musluk açıldığı zaman su saha boyunca muazzam uzaklıklara fışkırdı ve patlama ile hasarı önlemek için, varillerin içine buharın kaçabileceği küçük bir açıklık bırakmanın akla yatkın olduğu kanısına varıldı. bununla birlikte bu türdeki en hayret verici deneyim, çatının üzerine tutturulan, folyoya sarılmış tahta bir kürenin, güneş ışınlarına maruz bırakılarak güvenli olmadığı düşünülen bir noktaya kadar ısıtılmasıydı. bilfiil dumana benzeyen yoğun bir buhar yaydı, ve folyo un ufak oldu! bu aşırı ısınma aniden gerçekleşmiş gibiydi. bunun, saf olmayan hava katmanının uzaklaştırılması sayesinde güneş ışınları için saf madde boyunca fazla kayıp olmadan geçebilecekleri temiz bir yol açılması halinde gerçekleştiğine inanıyorum. güneş altında çalışırken, sık sık yanak ve boyun üzerinde aniden gelen yakıcı bir acı hissettim, ve bunu ancak yukardaki varsayımlarla açıklayabilirim. ama hepsinin arasında en ilginç olanı birazdan açıklayacağım elektrikle ilgili gözlemlerdir."

    ` :nikola tesla`
    ` :1 ağustos 1899`

    (colorado springs notes, düzenleyen:aleksandar marincic, 1978, sayfa 127-133)

    notlar:
    - çeviri tamamen bana ait, bu nedenle üç temel hata olabilir:
    1-ocr ile karakter tanıtırken ingilizce kelimelerin yanlış aktarılması.
    2-ingilizce yetersizliğinden yanlış çevrilmiş olabilecek yerler.
    3-teknik bilgi yetersizliğinden yanlış çevrilmiş olabilecek yerler.

    - alıntı edebi bir eserden değil, günlük olarak yazılmış labaratuvar notlarından. bu nedenle cümlelerin çoğu çok uzun, birçok virgül ve "and" kelimesi kullanılmış. çoğu yerde bu şeklini muhafaza ettim, anlaşılmayan birkaç yerde "ve"leri parantez içine aldım veya "ile" kelimesiyle değiştirdim.

    - notlar günlük olarak tutulmuş ve çoğu matematiksel dil ile yazılmış. aleksandar marincic daha sonra el yazısıyla yazılan bu notları, aslını değiştirmeden düzenlemiş. ek bilgi için:(bkz: #18867802)

    -yazının orijinali için:
    http://coloradospringsnotes.blogspot.com/

    -ocr öncesi kaynak için:
    http://img13.imageshack.us/img13/6279/127zc.gif
    http://img36.imageshack.us/img36/4580/128g.gif
    http://img168.imageshack.us/img168/8228/129p.gif
    http://img137.imageshack.us/img137/1809/130y.gif
    http://img638.imageshack.us/img638/7633/131lu.gif
    http://img828.imageshack.us/img828/7629/132i.gif
    http://img401.imageshack.us/img401/5007/133v.gif
    (her hangi bir bölüm için daha iyi çeviri tavsiyelerinizi /msg ile gönderebilirsiniz.)
  • kışın götünüzün tam anlamıyla donduğu şehir.
  • nevşehir'den farki olmayan yer.
  • nikola tesla'nın laboratuvarının bir zamanlar bulunduğu yer.
  • tren yolları yapan firma ve bir ingiliz doktor tarafından sağlık konseptiyle kurulmuş şehir. .kurulduğu 1880 lerde pek te normal olmayan şekilde alkol satışı ve bar açmak yasakmış. .
  • colorado'da kurtarilmis bolgedir. abd'nin nadir yasanabilir buyuk sehirlerinden biridir.
hesabın var mı? giriş yap