• porcupine tree basçısı. arriving somewhere dvd'sinden edinilen izlenimlerden yola çıkarak denebilir ki grup bir yaz akşamı sokakta top oynayanlar çocuklarsa, colin edwin balkondan top oynayan çocukları izleyen, hafif hafif demlenen, beyaz atletli, bıyıklı yaşlı amcadır.
  • (bkz: edwyn collins)
  • 4 telli bir musicman bongo bass kullanır. sakindir. en gaz şarkılarda bile "ne güzel çalıyoruz yahu!" der gibi şaşkınlıkla karışık mutluluk ifadesi vardır. konserlerini izledikten sonra john myung'un izinden yürüyen bir silent thunder olduğu görülür.
  • lightbulb sun albümündeki hatesong isimli parçada bağlama da çalmıştır kendisi.
  • gülümsemesiyle güldüren basçı. acayip bir adam.
  • kontrbasla şu şekilde bir doğaçlama kaydı yapmış porcupine tree basçısı.

    edit: link editi.
  • bir rivayete göre türkiye topraklarına gelmiş, bir bağlama satın almıştır kendisi. be adam, sen o bağlamayı almaya gelmişsin, haber verseydin yemek, içecek bir şeyler ısmarlar iki bas çaldırırdık, bir şey yaptırırdık. neden neden? ayrıca toplanın da albüm falan yapıp gelin bir an önce... ya bak düşündükçe sinir oluyorum. sen buraya kadar gel, öylece dön...
    bu arada o bere çok yakışıyor. yirim.

    edit: tabii biz çok küçükken gelmiş daha da belirtmeden edemeyeceğim. bundan yaklaşık 2 ay önce nihayet tanışma şerefine erdiğim, pek güzel ilham kaynağı arkadaş. cicim. hep gülük bekliyor.
  • "pvz" adında bir solo albüm çıkartmış kendisi.

    1. opium (4.02)
    2. filled with colour (6.16)
    3. endless ascent (7.52)
    4. arms of sunlight (4.50)
    5. interlude (2.53)
    6. a dream forgotten (5.15)
    7. the surgeon (4.54)
    8. vicious circles (5.03)
    9. empty yourself (4.35)
    10. frozen hours (7.21)
    11. the final scene (4.30)
  • kültürel açıdan zengin olduğunu düşündüğüm solo çalışmalarının kesinlikle keşfedilmesini düşündüğüm müzisyen. sadece "porcupine tree'nin basçısı" demek yetmez kesinlikle. soundcloud sayfasına yüklüyor güzel güzel, hepsini birden yüklediği için gözden kaçıyor olabilir belki de. hemen link verelim: http://soundcloud.com/colin-edwin

    ben yolculuk rotamı çizdiğimde kendisi gideceğim yerde bass clinicleri vereceğini duyurmuştu, sevinçle koşa koşa gittim. şansıma sadece 15 kişi falan vardı izleyen, bol bol sohbet etme şansı da elde ettik.
    solo çalışmalarını o klinik sayesinde daha yakından keşfetme şansım oldu, açıkçası ilk etapta takip etmeye çalıştıysam da o kadar başarılı olacağını tahmin edemiyordum. gözümde canlanan ise (kendisinin müziğin yanındaki seyahat etme tutkusundan olsa gerek -ki bu açıdan ilham veriyor iki tutkuyu birden barındıranlara-) travel channel açık gibi, geziyorum gibi, dünyanın türlü yerleri, kocaman şehirlerin keşfedilmemiş yanları, bazen de dünyanın bir ucu olarak tabir ettiğimiz, saklı kalmış kültürlerin yaşadığı yerler gözümde canlandı. öyle bir müzik işte bu adamın yaptığı. putumayo seven bunu da sever, öyle de zengin diyim.
  • dünyanın en sempatik basçısı. hem bu kadar iyi bas çalıp hem şekil yapmamak her yiğidin harcı değil.
hesabın var mı? giriş yap