• 1968-1992 yılları arasında yaşamış amerikalı gezgin.

    (bkz: into the wild)
  • 12 şubat 1968 de doğup 18 ağustos 1992 de alaska'da vefat eden amerika'lı maceraperest.into the wildadlı filmde hayatı sean penn tarafından sinemaya uyarlanmıştır.mutlaka görülmesi gereken bir filmdir.
  • into the wilde ta kendisini emile hirsch canlandirmaktadir.
  • 1990 yilinda universiteden mezun olduktan sonra bankasindaki 22.000 dolari hayir kurumlarina bagislayip, ailesine ve arkadaslarina haber vermeden, otostop ile amerikayi dolasmaya baslayan, hatta kano ile kacak olarak meksika'ya giris ve cikis yapan ve en sonunda uzun suredir dusledigi buyuk alaska macerasi sirasinda hayatini 1992 yilinda kaybeden maceraperest genc.

    olum sebebi acliktir. kendisi oldugunde 24 yasindaydi. ayrica tirmanis yapmamistir.

    mccandless materyalist dunyaya hicbir zaman prim vermezken, para ile kolayca elde edilen seylerin hayatin gercek zevklerini ve anlamini korelttigini dusunuyordu. hicbir zaman iyi anlasamadigi ailesinin beklentilerini gerceklestirmek icin universite okumus ve mezun olur olmaz da ailesini bir daha aramaksizin sirra kadem basmistir. ismini bile degistirmis ve yolculuklari sirasinda tanistigi insanlara kendini alexander supertramp olarak tanitmistir.

    mccandless alaska'ya vardiginda birakin boylesine vahsi ve soguk bir ortam icin tam tesekkullu olmayi, yanina aldigi botlari bile kendisini alaska'ya getiren bir sofor son anda eline tutusturmustur. yaklasik 5 kilo pirinc, patates tohumlari ve avlanmak icin tasidigi ufak kalibre tufegi kendisinin tek besin kaynaklari olacaktir.

    mccandless nisan'da alaska vahsi ortamina daldiginda ortam hala karlar ile kapli, nehirler dagdaki buzullar daha erimedigi icin alcak seviyelerdeydi. ilk bir iki hafta sonrasi kendisi vahsi tabiatin ortasinda fairbanks belediyesine ait terk edilmis cok eski bir belediye otobusu gorur ve burayi hemen evi olarak benimser. mccandless burada neredeyse 4 ay kalir, bu donemde en onemli besin kaynaklari pirinc, yakaladigi sincaplar ve etraftaki bitkilerden topladigi yemislerdir. bu donemde sadece bir tane geyik* avlamayi becerebilir ve onun da etlerini iyi muhafaza edemedigi icin fazla faydalanamaz bu avinin etlerinden.

    4 ay gectikten ve yeterince kilo kaybettikten sonra mccandless bu macerasini noktalamaya karar verir ve donus yolculuguna baslar fakat donuste kendisini tatsiz bir surpriz beklemektedir, daha once gectigi nehir, buzullar eridikten sonra oldukca derinlesmis ve buz gibi suyu da oldukca hizli bir sekilde akmaktadir. kendisinin bu nehri yuzerek gecme sansi yoktur. yanina harita bile almayan mccandless, caresiz olarak nehirdeki sularin biraz daha cekilmesini beklemek icin bir ay daha gecirmek uzere kaldigi otobuse doner. bu durumu cok da problem olarak gormez, nede olsa kendisi bu ortamda 4 ay gecirmeyi basarmistir. fakat bu donemde mccandless ciddi bir hata yapar, acligin da getirdigi caresizlikle yaninda getirdigi tohumlari yemeye baslar ve bu tohumlarin toksik etkisi ortaya cikinca yediklerini cikarmaya baslar; zaten kritik bir kilo ve enerji seviyesinde olan mccandless, yedigi besinlerden de faydalanamayinca aclik sebebi ile olur.

    cesedi olumundan 18 gun sonra kaldigi otobusun yanindan gecen iki gezgin tarafindan bulunur.
  • kendisini canli olarak goren son kisi jim gallien olmustur. into the wild'ta da jim gallien kendisini oynuyor. (filmin basinda alexander'i kamyonetle gidecegi yere birakan ve ona botlarini veren adam) bunca yil sonra ayni sahneyi bu kez film icin canlandiriyor olmak kendisi icin oldukca garip olsa gerek.
  • ntv de yayınlanan iconoclasts programında, jon krakauer alaska'lıların mccandless den ahmak olarak bahsettiğini belirtmiştir. programda nehri geçmeye çalışıp geçemediği yerin 400 metre ilerisinde daha uygun bir yer olduğunu, 800 metre ilerisinde ise nehrin iyice yayılıp daha sığ bir hal aldığını, mccandless'in bunu araştırmamasının sonunu hazırladığını söylemiştir.

    benim yapmak istediğim ama yapamadığım bir hayat tarzını yaşamış ve o hayat tarzının gerektirdiği şekilde hayata veda etmiş. belgeselde film* ve hayatının son aylarını geçirdiği bölge hakkında bilgiler veriliyor.
  • hızlı yaşa genç öl felsefesiyle hareket etmiş doğa adamı. yaptığı ulvi yolculuk türkiye semalarında "en iyisini yapmış amına koyiim..oh mis.. orman, toprak, açık hava, deniz...yaşıycanda ne olucak" şeklinde değerlendirilsede keşke mallık yapmasaydı, o nehrin etrafını biraz daha kolaçan etseydi..
    en azından düzenin adamı olmadan göçtü gitti, bir nevi efsane oldu gönüllerde..
  • bana biraz theodore john kaczynskiyi hatırlatmıştı, tabi mccandless kimseyi patlatmadı ama alıp başlarını gitmeleri falan...
  • zihinlerdeki kaçma düşüncesini sembol eden insan.
    eğer biriyle tartışmak zorunda kalırsam yada uyumakta zorluk çekersem zihnime birden alaska gelir, kaçmak ve herşeyden uzaklaşmak... bırakıp gidilemez herşey ama zihin rahatlatılır, mutlu bir ifadeyle yorganın altına girilir.

    ne demiş eddie vedder ;
    have no fear for when i'm alone.
    (bkz: long nights)
hesabın var mı? giriş yap