• karşıdakinin kimliğini tanımlamaya yönelik yapılan eylem. örneğin username/password authentication (otantikeyşın), bir challenge (çelınc)dır. (bkz: dişınya)
  • bilgi ve becerinin sınırlarını zorlayan düzeyde olma. "a challenging problem."
  • (bkz: challenger)
  • gerekli bilgi ve tecrübeden yoksun iken bile "bunu yapabilirim" dedikten sonra, dediğini yapabilmek için sevmek gereken bir kavram.
  • erkeklerin kadınlar olduğu sürece girdikleri polemik..
    bıraksalar hepimiz çoban olurduk halbu ki.
  • yarismalarda kazananin daha sonraki yarista rakibinin kendisinden alincaya kadar sahip olduğu kupa.
  • maalesef, "meydan okuma" "challenge" kavramını tam olarak karşılamaya yetmemektedir. zira, türkçemizdeki meydan okuma, mutlaka meydan okuyan ve okunan birer öznenin varlığını ön koşul olarak gerektirir ve bu iki öznenin birbirine üstünlük kurmak için girişecekleri bir denemeyi gösterir. buna karşılık challenge, pek çok farklı alanda, bir ilerleme karşısında zorluk oluşturan ve geçilmesi gereken bir engel anlamında da kullanılabilmektedir. çeşitli örnekler:

    - "jets face another challenge after hard win": "jetler zorlu bir galibiyetten sonra yeni bir meydan okumayla karşı karşıya". şimdi burada sözü edilen yeni bir maç ise, "meydan okuma" şeklindeki çeviri doğrudur. fakat, örneğin jets kulübünün mali problemlerinden söz ediliyorsa garip kaçmıyor mu?

    - "new guard leader: helping troops will be a challenge": "new guard şefi: askeri güçlere yardım etmek bir meydan okuma olacak" burada meydan okuma fazlasıyla sırıtıyor. zira, sanki söz konusu askeri güçler kendilerine yardım etmek isteyenlere saldıracakmış gibi bir izlenim doğuyor. halbuki kastedilen şey, savaştan dönen askerleri yeniden topluma kazandırmanın zor ve aşılması gereken bir engel olduğu.

    - "digital photography challenge: view and vote on, or compete in, bi-weekly digital photography challenges.": "iki haftada bir yapılan dijital fotoğraf meydan okumalarını görün, bunlara oy verin ya da yarışmacı olarak katılın". fazlasıyla kötü bir anlam bozulması...

    bu gibi örnekler tabii ki artırılabilir. önemli olan, "meydan okuma" yerine, daha etkili bir sözcüğün kullanılması gerektiği. benim bu konudaki önerim, "geçemeç" olacaktır. zira hem kök, hem de ses itibariyle, aşılmak zorunluluğu bulunan, buna karşılık aşılması da kolay olmayan bir engeli çağrıştırmaktadır. yukarıdaki örnekleri bir de geçemeç sözcüğü ile sınayalım:

    - "jetler zorlu bir galibiyetten sonra yeni bir geçemeçle karşı karşıya"... oldu mu? oldu.
    - "new guard şefi: askeri güçlere yardım etmek bir geçemeç olacak"... oldu mu? oldu.
    - "iki haftada bir yapılan dijital fotoğraf geçemeçlerini görün, bunlara oy verin ya da yarışmacı olarak katılın"... oldu mu? oldu.

    hadi bakalım...
    (bkz: götünden sallayarak türkçe kelime uydurmak)
  • bazı tv kanallarında ve gazetelerde türkçeye çalenç olarak çevrildiğini gördüğüm ingilizce kelime. meydan okumak yerine daha etkili bir sözcük bulma arayışında gelinen son nokta bu belki de. pek yaratıcı.

    (bkz: çalenç)
hesabın var mı? giriş yap