• ikinci dünya savaşı öncesi paris okulu kapsamında değerlendirilen ve kendine özgü dışavurumcu bir üslubu benimsediği resimleriyle tanınan musevi asıllı fransız ressam. modigliani’nin yakın arkadaşıdır.
  • 1893 yılında litvanya'da doğmuş,1943 yılında paris'te ölmüştür.
  • soutine, içki aleminde, bir kompozisyonunun arkadaşlarından birinin sırtına dövmeyle işler. o sıralar henüz ün kazanmamıştır. yirmi yıl sonra, sokak serserisi olan bir arkadaşı, soutine'in resimlerini büyük bir ihtişamla sergileyen sol kıyıdaki galerilerden birinin önünden geçer. içeri girer ve soyunur. zengin bir amatör, cote d'azur'daki villasında üstü çıplak dolaşmak koşuluyla onu satın alır. adam yaşlanıp ölür. öldürülür belki de. daha sonraları, soutine'in bir tablosu sergilenmeye başlanır; grenleri bir garip, tramı da bir tuhaf, ama özgün olduğu besbellidir.
  • modigliani ile yakın arkadaş olan bu bohem ressam... fov resimleriyle dönemine damga vurmuş önemli bir isim. her ne kadar çok tanınmasa da sıradışı bir yetenek olduğu su götürmez. çarpıcı renkleri, deforme edilmiş figürleriyle döneminin patetik, yabancılaşmış insanına içeriden bir yerden dokunur.

    soutine, bir keresinde stüdyosuna bir hayvan cesedinin gövdesini getirerek bütün komşularını korkutur. daha sonra bu gövdenin resmini yapacaktır (sığırın gövdesi). resim rembrandt'ın o meşhur sığır etini andırır ancak bu resimdeki çarpıcı renkler ve biçim bozmalar üzerinden insana dair olanın dışavurumu sarsıcı bir etki uyandırır. soutine'nin komşular sanatçının giderek kokuşan modelinin yaydığı pis kokudan ötürü polise giderler. bu yüzden soutine'e hijyenin önemine dair bir ders bile verilmiştir. şubat 2006'da, soutine'in "sığırın gövdesi" isimli tablosu londra'dan ismi açıklanmayan bir alıcıya 7.8 milyon sterline satılır.
  • modigliani tarafından yapılmış portresi linktedir.

    http://mystudios.com/…haim-soutine-seated-1917.html
  • (bkz: şemsettin)
  • şu tablonun ressamı. ekspresyonisttir.

    (bkz: deli kadın)

    bir başka versiyonu daha vardır deli kadın'ın. ikisi zaten birbirinden farklı deli kadınlar ve fakat bu yukarıdaki link'te yer alan daha karanlık olanı. soutine'in fırça darbeleri vahşicedir. yine de anlamı derindir resimlerinin. şekil şemal tabii alabildiğine asimetrik ve bozuşmuştur tablolarında; ekspresyonizmin bir getirisi olarak, diyelim... seyircisini sarsar tabloları. sarsmalı. bu deli kadın için derler ki; gizemli ve muhtemelen tehlikelidir. o yüzden de gayet empatik bir sanatçı olmasına karşın soutine, deli kadın'ı belli bir mesafeden resmetmiştir.
  • tıpkı vincent van gogh gibi kendi psişik enerjjisini tablolarına yansıtmış deli bir ressamdır. rivayet odur ki; bu adam, yüzülmüş domuz momuz resmedeyim, derken haftalarca yüzülmüş hayvan leşleriyle çalışımış, komşuları kokudan rahatsız olup şikayet etmişlerdir kendisini...

    manzara resimleri çok güzeldir. ifadeci** bir ressamdır.
  • willem de kooning, jackson pollock, jean dubuffet, francis bacon, franz kline gibi abstract expressionism akımın öncülerini etkileyen “ressamların ressamı”.

    de kooning, kendisini en sevdiği ressam olarak tanımlıyor: ""i’ve always been crazy about soutine - all of his paintings." musée de l'orangerie'de ikisini de kapsayan güzel bir sergi var şu sıralar.
  • saygı duyulası ressam. birinci dünya savaşının yarattığı şiddetin etkisi altında kalan yüzlerce sanatçıdan biridir soutine. bu şiddetin yansıması hayvan leşlerini kullanarak ürettiği resimlerinde görülür. görsel avrupalıların savaş sırasında deneyimlediği; korku, iğrenme ve şok halini sarsıcı biçimde resmetmiştir. model olarak kullandığı kesilmiş hayvan bedenleri; o yıllarda savaşa ölmek için gönderilen ve dolayısıyla bedenleri sanat içerisinde asla resmedilemeyecek olan milyonlarca genç erkeği sembolize eder. görsel

    üretken ve yaratıcı olduğu kadar parasızmış da soutine. tuvalin henüz yarısına gelip boyası bittiğinde parası olmadığı için yakınında bir mezbahadan tasla kan alarak çalışmasına devam ettiği rivayet ediliyor.
hesabın var mı? giriş yap