• osmanlı imparatoru yavuz sultan selim zamanında devlete başkaldıran bozoklu derviş celâl'in adamlarına ,ve yandaşlarına verilen isimdir. bu olaydan sonra osmanlı devleti isyan eden her kesime celali ismini vermiştir. aslında hepimiz celaliyizidir. gönlümüze düşünce aşk ateşi, gözümüz dünyaları görmez hayattaki herşeye başkaldırırız aşk için, haksızlıga uğradıgımızda celaliyizdir, dayanamaz haksızlıga başkaldırırız,mutlu ortamımızı bozmak isteyen birileri oldugunda celaliyizdir, çekinmeden vururuz masaya yumrugumuzu. celaliyizdir gerekirse gemileri yakarız da kendi haklarımızı, özgürlüklerimizi teslim etmeyiz.
    celali sözcüğünün en güzel kullanım örneklerinden birini cemal süreyya nın sevda sözleri şiir kitabındaki kısa türkiye 1 şiirinde bulabiliriz;
    şelaleye
    düşmüştür
    zeytinin dalı;
    celaliyim,
    celalisin,
    celali
  • (bkz: celali baba)
  • celali isyanlarına adını veren celal şeyh celal'dir.

    (bkz: şeyh celal)
  • bir ekşi sözlük yazarı.
  • hiddet, öfke ve laf dinlemezlik olarak dilimizde kullanılan celallenmek sıfatının kaynağıdır.

    ne bu şiddet, bu celal
    (bkz: istiklal marşı)
  • kardeşim gibi sevdiğim, 5 yasindan itibaren best friend'im olmus suser.

    tespitleri samimidir, türk tarihi uzerine oldukça bilgilidir.
  • cogunlukla sekban ve sarucalardan olusan parali asker gruplari. bunlar issiz kalinca eskiya cetelerine donustuler. 1596-1610 doneminde tum anadolu'yu harab ettiler.
  • 1596-1610 arasında rönesans ve reform hareketinin kalbi olan, dünyaca ünlü edebiyet-bilim-felsefe adamlarının yaşadığı, konya'nın floransa, erzurum'un roma ile yarıştığı anadolu topraklarını harab etmiş topluluk.
  • ekonomik küçülmenin batıdan gelen paralarla anadolu halkını vurduğu dönemde, bu halkın bir kısmına, daha önce silahla bu küçülmeye karşı isyan edenleri vururken, silah verilmesi sonucu çıkan isyanlardır.

    devlet avusturya'ya karşı silahlı yazdırdıklarını maaşsız ve başı boş bırakacağına bir şekilde kullanacak zekaya sahip olsaydı, daha doğrusu padişahlar, anadolu bu kadar harap olmazdı.

    ancak daha kanuni sonrası hemen çökme belirtileri gösteren merkezi yönetim, 1600 civarı, şeyhülislamların padişah koltuğuna göz koyacağı bir yer haline gelmiştir.

    (bkz: hacı mustafa sunullah efendi)

    bırakın yönetmeyi, adamlar kendi yönetme haklarına sahip çıkamıyordu.
hesabın var mı? giriş yap