• kim philby, donald maclean, guy burgess, anthony blunt ve john cairncross'dan olusan cambridge egitimli, ingiliz casus besli.

    bunlar 1930'larin sonunda sovyetler birligi tarafindan "ise" alinmis, ingiliz gizli servislerinde en ust yerlere gelmis, ve sscb adina yillarca casusluk yapmislardir. burgess ve maclean 1951'de, philby 1963'de "out" edilmis, fakat yakalanamadan kacabilmislerdir. cairncross'un ajan oldugu da 1951'de iddia edilmis, ancak kendisi bir cezaya carptirilmamistir. beslinin uyesi oldugu 1990'da batiya iltica eden bir sovyet ajani onu ele verene kadar kanitlanmamistir. blunt ise 1963 yilinda sovyet tarafina cekmek istedigi bir amerikali ajan tarafindan ortaya cikarilmis ama hukumetle bir anlasma yapip bilgi karsiligi dokunulmazlik kazanmistir.
  • ferit temur'un konu hakkında, rus belgelerine dayanan kitabı mevcuttur.
  • ferit temur'un bir kitabı.
    konu belli : kim philby, donald maclean, guy burgess, anthony blunt ve john cairncross ile yaptıkları.
    kitap genel olarak bilgi amaçlı ve yanlış hatırlamıyorsam aslında bir tez olarak yazılmış. beklenilen şekilde dili yavan ve üslubu sıkıcı.
    ama özellikle kgb hakkındaki rus kaynaklarından alınan bilgiler konu ile ilgili kimselere çekici gelecektir. son olarak kitabın muhafazakar bir bakış açısıyla yazılmış olduğunu belirteyim.
  • aslında beş kişiden oluşmamaktadır. 1930'lu yılların başından itibaren, büyük buhranın ingiliz toplumunda yarattığı kapitalizme karşı olan olumsuz tavrı arkasına alan kgb, oxford ve cambridge gibi elit okullara sızmıştır. bu okullarda komunizme sempati ile yaklaşan hocaların bazıları devşirilmiş, öğrenciler arasında başarılı, zeki ve komunizme içtenlikle inananlar fişlenerek kgb'ye iletilmiştir. kgb bu öğrenciler arasında ince eleyip sık dokuyarak ileride iyi konuma geçebilecek olanları belirlemiştir. aranan özellikler arasında ciddi bir entellektüel zeka, komunizm ve devrim davasına sonsuz bağlılık ön planda gelmiştir. bu öğrencilerin bir çoğu 2. dünya savaşı sırasında ingiliz bürokrasinin kilit kurumları arasında (dışişleri, savunma bakanlıkları, silahlı kuvvetler, mi5, sis, vs) etkin konumlara gelmiştir. ingiltere sızmaları amerikalıların verona isimli kod çözme faaliyeti sayesinde ikinci dünya savaşı sonrası öğrenmiştir. mi5 içinde ciddi bir soruşturma ise 1950'li yılların sonuna doğru açılmıştır. 5 kişi artık her iki tarafın (ingiliz-rus) doğruladığı ajanlardır. diğerleri ise centilmenlik anlaşması yapılarak ifşa edilmemiştir. cambridge beşlisi dışında kgb ajanı olup ingiliz bürokrasisinde en yüksek konuma gelmiş olan kişi roger hollis'tir. mi5'in 1956-1965 yılları arasında başkalığını yapan hollis 1973 yılında vefat etmiştir. ingiliz gizli servisi içinde cambridge beşlisi'nin iki üyesini ifşa eden peter wright isimli ajan sonraki yıllarda yazdığı kitapta hollis'in ajan olduğundan emin olmakla beraber kurumun sonraki başkanlarının bu konunun üstünü kapattığını ve diğer isimlerin açığa çıkarak servisin rezil olmasını önlemeye çalıştığını anlatmıştır. toplam devşirilen ingiliz ajanının 40 veya 50 civarında olduğu düşünülmektedir. mi5 direktör yardımcısı gay liddell ve roger hollis'in 1940'ların ikinci yarısından 60'ların ortasına kadar ruslara karşı yürütülen birçok kontrespiyonaj operasyonunun başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açtıkları söylenmektedir. devşirilen ajanlar arasında homoseksüellerin ortaya çıkması (burgess ve blunt) olayın çok farklı şekilde kgb tarafından ele alındığını göstermiştir. homoseksüellik 1930'lu yıllarda ciddi bir tabu olarak ingiliz toplumunda kabul edilemez görüldüğü yıllardır. ancak kgb toplumun elit kesiminde ve devlet bürokrasisinde homoseksüelliğin yaygın olduğunu ve homoseksüeller arası ilişkilerin bilgi akışını kolaylaştıracağına inanmıştır. iki kişi toplumun son derece hassas olduğu ve tabu olarak baktığı günahı paylaşarak, bağ kuruyor ve bir klik gibi hareket etmelerine yol açıyor. blunt ve burgess bu homoseksuel elit içinde üst kademelerden birçok kişi ile yakın arkadaşlık kurmuş, son derece gizli bir çok bilgiyi bu sayede kgb'ye sızdırmıştır. kgb'nin bu operasyonunda ajan devşirme konusunda kullandığı isimler çoğunlukla yahudi devrimciler olup en ünlüsü arnold deutsch'dur. bu isimler ingiltere'ye 1930'lu yılların başında uluslararası firmalarda çalışan işadamı kimliği ile gelip büyükelçiliğe bağlı olmadan faaliyet yürütmüşler, ajanları devşirirken raporlarını kgb'ye sunmuşlardır. ingiliz istihbaratının yaşadığı bu büyük travma ve soruşturma john le carre romanlarının ana konusu olmuş, hatta tinker, tailor, soldier, spy isimli muhteşem eseri 2012 yılında filme çekilerek bafta ödülü almıştır.
    cambridge beşlisinin kgb'ye verdiği en önemli bilgiler:

    - enigma şifresini kıran bletchley park ekibinde bir süre çalışan john cairncross çözülen alman şifreli mesajlarını kgb'ye anında iletmiştir
    - nato'nun kuruluş planları ve faaliyet alanı, çerçeve planı
    - nazi'lerin rusya'ya saldırısı öncesinde alman'ların savaş teknolojisi (tankların özellikleri, asker, uçak, zırhlı araç sayıları) bu sayede stalin alman'ların teknolojik tanklarına karşı özel zırh delici mermiler geliştirmiştir.
    - ingiliz'lerin amerika'lılar ile ters düştüğü durumlar, operasyonel faaliyetler, ajan listeleri.
    - savaşın sonuna doğru berlin'e yapılan operasyon ile ingiliz istihbaratının elde ettiği nazi arşivine ilişkin bilgiler.
    - ingiltere'nin iletişimde kullandığı şifre kodları
    - ingiliz ordusunun kapasitesi, teknolojisi

    http://en.wikipedia.org/wiki/roger_hollis
    http://en.wikipedia.org/wiki/kim_philby
    http://en.wikipedia.org/wiki/guy_liddell
    http://en.wikipedia.org/wiki/anthony_blunt
    http://en.wikipedia.org/wiki/guy_burgess
    http://en.wikipedia.org/wiki/john_cairncross
    http://en.wikipedia.org/wiki/donald_maclean_(spy)
  • bu meşhur ingiliz hainler grubu; 1930'lu yıllarda cambridge'de okurlarken, hocaları arnold deutsch tarafından dönemin sovyet haberalma teşkilatı olan nkvd adına angaje edilmiştir.

    ''beşli'' olarak anılıyorlar ama esasen john cairncross'u ayrı tutmak gerekiyor. philby, blunt, burgess ve maclean arasında okul yıllarında başlayıp 20 yılı aşan bir dostluk varken cairncross da okul arkadaşları olmasına rağmen hem okulda hem de ruslar adına faaliyet yürüttüğü dönemde; en azından görünürde; bu dörtlüden uzak bir hayat sürmüştür.

    john cairncross(kod adı, müzik sevgisindan dolayı liszt *) bletchley park'ta görev yapan enigma şifrekırıcılarından biri olarak bulunduğu kritik görev dolayısıyla önemli bilgileri ruslar'a aktarmış. daha sonra da yeni görevi nedeniyle ingiltere'nin atom sırlarına ulaşarak dünya'nın ilk ''atom casusu'' olmuş. söylediğim gibi diğerlerinden bağımsız çalışsa da blunt ve burgess ile tanışıklığı vardır. 1990 yılında ihaneti kamuoyuna duyurulmuştur.

    gençlik yıllarında komünizme sempati duyan diğer dört arkadaş; sovyetler adına faaliyet yürütmeye başladıktan sonra bu durumu gizlemek için ilk iş olarak trinity college'daki hitler ve faşizm yanlısı önemli isimlerle yakınlaşma çabasına girmişlerdi.

    kim philby; bu dörtlünün geleceği en parlak görülen üyesi olarak kolaylıkla mi6'ya kapağı atmıştı, bir yandan da the times adına muhabirlik yaparak esas uğraşına uygun bir kılıfa sahip olmayı başarmıştı. ve ilk önemli görevi alan isim de kim philby olacaktı. ispanya iç savaşı'nda gazetecilik kılıfı altında faaliyetlerini yürütürken stalin'in emriyle francisco franco'ya bir suikast düzenleme hazırlıklarına başlamıştı. tüm hayatı boyunca olduğu gibi bu kez de şansı yaver gitmiş; haber yapmaya giderken yaralanınca franco tarafından bir madalya ile ödüllerindirilmesi gündeme gelmişti. madalya töreninde yakınına gireceği franco'yu öldürebilmek için ihtiyacı olan şansı yakalayan philby, başarılı olsa bile canlı kurtulması imkansız olacaktı. bu ihtimali göz önünde bulunduran sovyet yetkililer; philby'nin ingiliz istihbaratında yükselme potansiyelini de göz önünde bulundurarak bu görevi iptal etti. (philby'yi daha önce yazmıştım; ilgilenenler için: (#49849982) )

    guy burgess içlerinde en ateşli komünizm sempatizanı olarak göze çarpan isimdi. öne çıkan diğer özellikleri ise alkol düşkünlüğü ve eşcinsel olmasıydı. burgess da bir yandan istihbarat dünyasında yükselmeye çalışırken; bir yandan da bbc radyo'da yapımcılık görevini üstlenmişti. tabii bu işin perde arkasında mi5 adına bbc çalışanları hakkında araştırmalar yürütüyordu. sonrasında ise mi6 adına çalışmaya başlayacaktı.

    burgess bu yoğun faaliyetlerinden geriye kalan zamanda ise george michael misali umumi tuvaletlerde erkek avına çıkıyordu. bu tutkusu polisle başının belaya girmesine neden olsa da cambridge kardeşliği her defasında kendisinin imdadına yetişiyordu. abd'de yaşadığı dönemde ise new york'ta, daha çok eşcinsellerin rağbet ettiği bir hamamda erkek aramış ama bu kez paçayı kurtaramamış ingiltere'deki gibi. bir defasında gözüne kestirdiği bir erkekten sağlam dayak yemiş. bu arada burgess gibi blunt da gay'di, maclean ise biseksüeldi.

    burgess ayrıca alkol düşkünlüğü yüzünden de başını belaya sokmuş. bir barda idarecisi olan sovyet ajanı ile buluşmayı beklerken alkolü fazla kaçırınca görevi dolayısıyla eline geçen gizli bilgileri taşıdığı çantayı tam olarak kapatamamış ve evraklar ortalığa saçılmış. belgeleri toplamasına barda içki içmekte olan başka bir polis yardımcı olmuş ama o da içkili olduğundan belgelerin içeriğini fark etmemiş.

    anthony blunt ise ana kraliçe ile akraba olduğu için basamakları rahatça tırmanabilmişti. önce kensington sarayı'nda, daha sonra da buckingham sarayı'nda ana kraliçe'nin öğleden sonralarına sohbet arkadaşı olarak eşlik edip mi5 maceraları anlatmış. hatta ana kraliçe blunt'a güvenerek hem prenses margaret - peter towsend aşkıyla ilgili bilgi toplamasını hem de windsor belgeleri veya marburg belgeleri olarak bilinen (şimdi olsa windsorleaks derlermiş), edward viii ve wallis simpson ile hitler'in dostane yazışmalarını ele geçirmek üzere abd kontrolündeki marburg kalesi'ne yollamıştır. iddiaya göre blunt kendisine güvence olarak ele geçirdiği mektupların birer kopyasını çıkarmış. yani the crown izleyenlerin de aşina olduğu kraliyet ailesi'ne dair bu iki konuda farkında olmadan kuzuyu kurda emanet etmişler resmen.

    blunt; daha sonra istihbarattaki görevinden ayrılıp kraliyet ailesi için sanat danışmanı yapılarak ''sir'' ilan edilmiş ama ruslar adına casusluk faaliyetleri yürüttüğü, dönemin başbakanı thatcher tarafından kamuoyuna duyurularak sir unvanı geri alındı. ancak philby'nin ilticasından sonra hakkındaki suçlamaların düşürülmesi karşılığında itirafçı olduğu için ceza almadı. 1983 yılında vefat etti.

    donald maclean(kod adı: homer); cambridge'den mezun olunca dışişleri bakanlığı'nda çalışmaya başlıyor. paris'teki ingiliz elçiliğine üçüncü katip olarak gönderildiği dönemde yeni tanıştığı melinda isimli bir amerikalı ile evleniyor. bu evlilik daha sonra maclean'e washington'daki atom enerji komisyonu'na atandığı zaman ruslar adına yürüttüğü gizli faaliyetleri rahatlıkla gizleyebileceği bir fırsat oluyor.

    maclean abd'de bulunduğu dönemde resmi görevi dolayısı ile amerika'nın atom enerjisi faaliyetlerini yakından takip ederken öte yandan da manhattan projesi'nde çalışan ve ruslar'a köstebeklik yapan ünlü fizikçi klaus fuchs ile birlikta abd'nin atom bombası sırlarını sovyetler'e ulaştırıyor.

    cia'in paranoyaklığıyla meşhur olan kontr-espiyonaj şefi, ''anne'' lakaplı james jesus angleton; cia kurulmadan önce istihbarat teşkilatının yapısını incelemek üzere ingiltere'ye gittiği dönemde arkadaş olduğu kim philby'ye ulaşarak ingilizler'in içinde bir rus köstebeği olduğunu ileterek olayı çözmesi konusunda ısrarcı oluyor. burgess açığa çıkıp ortadan kaybolunca ingiliz istihbaratı, londra'daki evini aramak üzere harekete geçiyor. arama yapan görevlilere anthony blunt refakat ediyor ve burgess'ın geride bırakmış olabileceği ihanet belgeleri temizlemeye çalışıyor. lakin blunt'ın dikkatsizliği yüzünden burgess'a ait bir not defterinde beşliyi idare eden sovyet ajanı ile john cairncross'un bir restoranda yemek yiyeceklerine dair bir not bulunca cairncross'un ihaneti ortaya çıkıyor.

    1951 yılında londra'ya geri çağrılınca açığa çıktığını anlayan maclean ve ona eşlik eden burgess; londra üzerinden moskova'ya kaçıyorlar. daha sonra maclean'in eşi melinda da onlara katılıyor. alkol probleminin üzerine yakınlarının da aktardığına göre ingiltere özlemi eklenen burgess 1963'de ölüyor. aynı yıl philby sovyetler'e iltica ederek maclean'in eşi melinda ile beraber yaşamaya başlıyor. eşi melinda'yı yakın arkadaşı kim philby'ye kaptıran maclean de anthony blunt gibi 1983 yılında vefat ediyor.

    philby ise melinda'dan ayrıldıktan sonra hayatının son döneminde görücü usulü ile tanıştığı bir rus'la evleniyor. moskova'ya geldiği dönemde 14 yıl boyunca kgb binasından içeri dahi alınmıyor. daha sonraları ise kgb'ye batı istihbarat teşkilatları ile ilgili dersler veren philby 1988 yılında hayata gözlerini yumdu.

    konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için beşliyi idare eden kgb ajanı yuri modin'in yazdığı ''my five cambridge friends'' 'le birlikte ''the cambridge spies: untold story of maclean, philby and burgess'' adlı kitapları da okuyabilirsiniz.
  • peter wright'ın kitabını okuduğumda, dikkatimi en çok philby'in moskova'da kgb tarafından tamamen pasifize edilmesinden duyduğu hayalkırıklığı olmuştu. hatırladığım kadarıyla, philby batıdan gelen istihbaratı analiz etmek hevesindeydi.
    bugün düşünüyorum da ruslar gerçekten çok tedbirli ve akıllı davranmış.
    philby'nin vatanına ihanet ettiği gibi, bir gün kendilerine de ihanet edebileceğini düşünmüş olabilirler.
    ama benim düşüncem, ingilizler eğer kgb'nin beynine bir köstebek yerleştirmek isteselerdi operasyon ancak böyle yapılabilirdi..
    her neyse kgb'nin en büyük başarısı şişi ve kebabı yapmadan köstebeklerden maksimum verimi almış olmalarıdır..
hesabın var mı? giriş yap