• 30larin paris sokak fotograflari ile taninir. gercek adi gyula halasz

    sonradan ek:

    bu abi bıkmamış usanmamış geceleri parisi fotoğraflamış. fahişeler, hetero/homo çiftler, cafelerdeki barlardaki insanlar, gece çalışanlar, kendi dönemindeki sanatçılar, artistler, afyon bağımlıları karelerine konu olanların bir kısmı. picasso, giacometti, sartre, henry miller gibi çağdaşı isimler de bu abinin kanki grubundan.
  • romanya'nın braşov kentinde doğmuş olan brassai; 11 temmuz 1984 çarşamba günü nice'de; 86 yaşındayken ölmüştür.

    brassai'ye henry miller tarafından "paris'in gözü" lakabı takılmış 30'ların paris'i isimli kitabında topladığı bohem ortamların fotoğraflarının yayınlanmasından sonra...

    salvador dali, picasso, braque, jacques prevert gibi ünlülerin fotoğraflarini çekmiş olan brassei les artistes de ma vie (tanıdığım sanatçılar) isimli son kitabında bu portreleri
    ve bu kişilerle ilgili anılarını yayınlamıştır.
  • matisse, miro ve kokoschka portreleri de vardir.
  • yetenekli bir ressam olmasına rağmen, resmin yavaş olduğunu ve anı yakalayamadığını düşünür .brassai paris'in caddeleri ve meydanlarındaki gece yaşantısından çok etkilenir. o günlerden “etrafımdaki görüntüler beni büyülemişti. onları kaydetmek benim için bir tutkuya dönüştü.“ diye bahsetmiştir.
    1933 yılında, tamamı güneş battıktan sonra çektiği fotoğraflardan oluşan “paris de nuit“ ( gece paris ) kitabını yayımladı.o dönemde cafe ve barların etrafında sürekli yaptığı turlar brassai'ye birçok sanatçı ve yazar ile tanışma fırsatı verdi. picasso, giagometti, sartre, henry miller ve daha birçoklarıyla ömür boyu süren arkadaşlıklar kurdu.görüntülerinde fahişelerin, ilaç bağımlılarının, aşıkların (hem heteroseksüel hem de homoseksüel) ve performansçıların savaş öncesi paris'indeki yansımaları vardır.. birçok fotoğrafı dergilerde kullanılmış, birçoğu da kariyerinin son günlerine kadar görünmeden ve yayınlanmadan kalmıştır. brassai 1984 yılında paris'te ölür. http://www.masters-of-photography.com/…brassai.html
  • merih akoğul 'un geçen yaz viyana'da adlı sergi ve kitabında bize göz kırpan fotoğrafçı.
    akoğul, brassai'nin ayna önündeki tahta sırada yanyana oturan çifti gösteren fotoğrafının * , bir otomobilin camına yansımasını öyle bir yakalamıştır ki, çifti o an, o otomabilde oturuyor sanırsınız bir an.
  • 1947'de paris'te fotoğrafa hapsettiği jean genet'nin o eşsiz küstahlığını çok iyi yansıtmış fotoğrafçı.
  • nazi işgali sırasında picasso'nun grands austins caddesi'ndeki stüdyosunda ressamın birçok fotoğrafını çekmiş fotoğraf sanatçısı. örnek 1 örnek 2 örnek 3 picasso'nun bu sanat dergâhı sartre, camus, cocteau ve cabası için o zamanlar bir toplanma mekânı haline gelmişti.
  • sırf ışık ve gölge dengesi adına kadrajı yok sayan bir fotoğrafçı. olayı da o gibi.
  • `brassai, paris’li olmayan birçok kişinin, paris hakkındaki fikirlerini şekillendiren fotoğrafların fotoğrafçısı olarak bilinir. o’nun en bilinen çalışmaları, 1930' ların paris’inin gece manzaraları, mimarisi, cafe ve bar insanları ve şehri gece yaşatan işçilerinin fotoğraflarıdır.

    romanya’nın brasso şehrinde -adını sonradan bu şehir ismiyle değiştirir- yüzyılın dönümünde doğan gyula halasz `:(asıl adı)– brassainin öncelikli amacı bir ressam olmaktı. macaristan ve almanya’da sanat eğitimi aldıktan sonra 1924 yılında gazeteci olarak paris’e geldi. henüz çocukken babasının yanında paris’e gelmiş ve bir sene burada kalmıştı. bu şehrin o’nun üzerinde bıraktığı etki geri dönüşünde öenmli bir etken olur. brassai paris’in caddeleri ve meydanlarındaki gece yaşantısından çok etkilenir. o günlerden “etrafımdaki görüntüler beni büyülemişti. onları kaydetmek benim için bir tutkuya dönüştü.“ diye bahsetmiştir. ancak yetenekli bir ressam olmasına rağmen, resmin yavaş olduğunu ve anı yakalayamadığını düşünüyordu.

    o dönemde arkadaşlık kurmaya başladığı andre kertesz, brassai’yi, fotoğraf çekmeyi denemesi konusunda ikna etti. brassai paris’teki ilk altı yılı boyunca fotoğraf çekmekten, çok mekanik olduğu ve kişisel olmadığı düşüncesiyle çekinmişti. düşünceleri, çektiği paris gecelerinin fotoğraflarının sonuçlarını gördükten sonra hemen değişti. tüm zamanını fotoğrafa adadı ve 1933 yılında, tamamı güneş battıktan sonra çektiği fotoğraflardan oluşan “paris de nuit“ ( gece paris ) kitabını yayımladı.

    o dönemde cafe ve barların etrafında sürekli yaptığı turlar brassai’ye birçok sanatçı ve yazar ile tanışma fırsatı verdi. picasso, giagometti, sartre, henry miller ve daha birçoklarıyla ömür boyu süren arkadaşlıklar kurdu.

    çektiği birçok paris fotoğrafı dergilerde kullanılmış, birçoğu da kariyerinin son günlerine kadar görünmeden ve yayınlanmadan kalmıştır. bu görüntüler özellikle fahişelerin, ilaç bağımlılarının, aşıkların (hem heteroseksüel hem de homoseksüel) ve performansçıların savaş öncesi paris’indeki fotoğraflarıdır.

    brassai’nin fotoğrafçı olarak ünü 1930'ların ortasında amerika’ya ulaşır ve çalışmalarından bazıları modern sanatlar müzesi’nde açılan “fotoğraf: 1839 – 1937“ isimli sergiye alınır. brassai 2. dünya savaşı patlak verinceye kadar paris’i fotoğraflamayı sürdürür. işgal altındaki fransa’ da fotoğraf çekmek imkansızlaşır ve brassai önceki uğraşı olan çizime döner. savaş bittiğinde bu çizimler sergilense de, tekrar fotoğraf çekmeye, aynı zamanda da henri miller tarafından önsözü yazılan ve 1948 yılında yayımlanan “histoire de marie“ isimli kitabını yazmaya başlar. 5 yıl sonra da fotoğrafları “camera in paris“ adlı albümde yayımlanır.

    brassai 1950' lerden itibaren fotoğraf makinesini şehrin caddeleri boyunca ilgisini çeken duvar yazıları ve resimlerine çevirir. fransa ve ispanya’ nın değişik şehirlerine seyahat eder ve fotoğraf çekmeyi sürdürür. picasso ile arkadaşlığı sonucunda 1964 yılında oldukça ses getiren “conversation avec picasso“ ( picasso ile söyleşiler ) kitabı yayımlanır. brassai 1984 yılında paris’te ölür. (alıntı)

    hemen bütün fotoğrafları çok güzel, şunlar da öyle
    https://eksiup.com/p/rz105478x2r4
    https://eksiup.com/p/g8105481478p
    https://eksiup.com/p/py105484q95i`
  • bir çok şeyin bana hissettiremediğini hissettiren beyefendi. onun fotoğraflarına bakarken gerçeklikle hayal dünyası arasında öyle bi sıkışıyorum ki, beynim ne olduğuna karar veremiyor. ve o an hiçbir yerde değilmişim gibi hissetmekten keyif alıyorum. kendisi siyah’ı beyaza öyle bir yakıştırıyor ki gri yerini gidip kendi buluyor. fotoğrafçılığı sadece beğenmek dışında bana sevdiren, gözümde sanata dönüştüren kişi. paris’in ve insanlığın gerçek ruhunu, güzelliğini, korkutuculuğunu yansıtabilen kişi.

    rest in paris.
hesabın var mı? giriş yap