• ebeveyninin dili ile yaşadığı ülkede konuşulan dil farklı olan okul çağı öncesindeki bir çocuk için dil edinimi vasıtasıyla gayet mümkündür.
    (bkz: ikinci dil edinimi) (bkz: yabancı dil edinimi)
  • (bkz: ulus baker)
  • epey zordur. ama daha zoru, bunun zor olduğunu, "filancanın kızı 4 üniversite bitirmiş; ingilizce, fransızca, almanca, portekizce, sanskritçe ve latinceyi ana dili gibi konuşuyormuş, " şeklinde fantastik cümleler kuran annenize anlatmaya çalışmaktır.
  • (bkz: monolingual) (bkz: bilingual)* (bkz: trilingual)
    ve hatta:
    (bkz: multilingual)
  • dili mukemmel duzeyde bilmek gibi gayet muglak bir kistasa gore, insanlarin dil/ifade/dusunce aginin bir kac degisik sekilde orulup, orulemeyecegini gizlice sorgulamak. ben yapamadim, o yuzden olamaz tarzi bir dusunce ise, kompleks alametidir.
  • hayatinin yarisini turkiye'de, diger yarisini yurtdisinda gecirmis bir insan icin mumkun olabilir, ama burada onemli olan bahsedilen mukemmel duzeyin ne kadar mukemmel oldugudur. bir dilin grameri, vurgusu, noktasi, virgulu ne kadar onemliyse, argosu, esnekligi, ve bir insanin dusunce yapisindaki yeri de o kadar onemlidir. mesela, ingilizce bilen bir insan eger bu dili anadili gibi konusabildigini iddia ediyorsa, hem toplum icinde dili bozmadan esnetebilmeli, hem de gerektiginde universite duzeyinde bir kompozisyon yazar gibi duzgun konusabilmelidir. eger bir insan bunlari anadilinde yapamiyorsa zaten kendi dilini bahsedilen mukemmelikte kullanamiyor demektir. bir dili mukemmel duzeyde bilmek onu sadece konusabilmek degil ona her alanda hakim olabilmek demektir.

    genc yasta, daha turkce'ye yeni hakim olmaya baslarken ingilizce konusulan bir ulkeye tasinan biri icin anadilin unutulmasi neredeyse kacinilmazdir. insan ister istemez gunun buyuk bir bolumunde ingilizce konusmak ve ingilizce dinlemek, sonucta beynini ingilizce calistirmak zorunda kalir. yillar gectikce birey kendini anadiline vermezse ve gelistirmeye calismazsa, turkce konusurken dort kelimenin birinde tekleyip kaldigini, hatta cumlenin ortasinda sacmalayip grameri rezil ettigini, ve kuralli cumle kurmakta cok zorlandigini farkeder. insan bulundugu ulkenin diline tamamen alisana kadar, yani hem textbook ingilizecesini, hem de sokak ingilizcesini sorun yasamadan kullanabilene kadar iki tane dili ancak yarim yamalak konustugunu anlar. yurtdisinda yasayan biri icin ogrendigi dili unutmak sozkonusu degildir, cunku etrafinda 24 saat o dil konusulmaktadir. anadil icin boyle birsey yoktur, cunku turkce sadece evde ve turkce konusan arkadaslarla konusulur; oturulan yer turklerin cok oldugu bir yer degilse gunun ancak 1-2 saati boyle gecer.

    yurtdisinda oturan bazi insanlar cocuklariyla evde sadece ingilizce konusmaya calisiyorlar, ve boylelikle o cocuklarin ikinci bir dili ogrenmelerine mani oluyorlar. "aman, turkce ogrenip ne yapacak, ingilizcesi iyi olsun yeter" mantigiyla, veya konu komsuya entel gozukmek ugruna cocuklarin turkce ogrenmesine engel olan bu insanlar, o cocuklarin zaten sokakta, okulda, evde televizyon izlerken ingilizce'yi yeterince kavrayacaklarinin bilincinde degiller. hicbir cocuk buyudugu ulkenin dilini sirf evde 4-5 saat konusmadigi icin unutmaz. boyle takintilari olan ebeveynler hem cocuklarinin ogrenmeleri gereken kulturu ellerinden almis olurlar, hem de ileride cok lazim olacak olan bir dilden mahrum birakmis olurlar. bir dil dunya capinda ne kadar az kullanilirsa kullanilsin, o dili iyi bir sekilde konusabilen insan her zaman tek bir dil bilen insandan daha avantajlidir. en azindan formlarda bilingual secenegini isaretleyebilir, ki bu bazen bir is gorusmesinin sonucunu belirleyen bir unsurdur.
  • (bkz: serra yılmaz)
  • mutlaka bkz: özlem kumrular
  • mükemmel düzeyden kasıt anadil gibi ise imkansızdır.
hesabın var mı? giriş yap