• çiftlerin bi süre inandıkları ama işin hiç de öyle olmadığını anlamalarıyla vazcaydıkları tabir...
  • aslinda birbirini tamamlayan iki yarim olmaktansa
    elmanin tamami olmak esas olmali
    zira ikiye bolunmus bir elma zaten bir noktada ayrilmistir

    (bkz: arz ederim)
  • artık bir elma olmaktan çok uzak olan iki adet elma yarısının*, bir zamanlar bir bütüne ait olduklarını hatırlayıp avunmalarını sağlayan tamlama. nitekim bölünmeksizin/ayrılmaksızın yarım olmak, bölündükten/ayrıldıktan sonra da bütün olmam namümkündür. yarattığı çağrışımlar için yine de (bkz: çünkü ayrılanlar hala sevgili)
  • müzik için konuşacak olursak bir elmanın iki yarısı kesinlikle müslüm gürses ve bergen olur. aynı şarkıyı bir kadın bir erkek bu kadar güzel mi söyler? iyi ki bir çok şarkısı ortak, gerçi bergen'in ömrü vefa etmedi müslüm gürses kadar şarkı söylemeye ama olanları da bize yeter.

    ecnebiler için maykıl ceksın ve madonna diyebiliriz.
  • adem ile havva. elimde sağlam kanıtlar var, kaburgasından parça filan diyor bak ciddiyim.
  • birbirlerinden ayrıldıkları nokta şudur: yarının birinde çekirdek vardır, diğerinde izi. o kadar. fark büyük müdür değil midir, bilmiyorum.
  • türkler bağzı türklerin/türk ışid'inin/vahhabi türklerin mandası altında. 100 yıl kadar ömce manda ve himaye kabul olunamaz diyorduk. şimdi, boğaz tokluğuna iç-manda kabulümüz olmuş. dış mandaya zaten alıştıydık. sahi siz bu yola nasıl düştünüz? eskiden özgür ve gururlu ulustuk, veya tebaaydık, neyse.

    gezi parkı'ndan sonra etnik olmayan yeni bir azınlık türü bulunduğunu, onun biz (bağzı biz) olduğumuzu keşfettik. gene bir kısım elit, eğitimli beyaz türk'ün yeni tanımı. eğer yönetimi doğrudan veya dolaylı belirleyebiliyor olsaydık oligarşiyiz diyebilecektik. gerçek oligarşi, iş dünyası bizim manda altında olmamızı, siyah türk'ün de boğaz tokluğuna coşturulup yatıştırılarak gazının alınmasını, düzen içinde tutulmasını buyurdu. burun kıvırıp şikayet ettikleri rte onlarla alver ve kazan kazan ilişkisinde.

    zamanında gerçek ve etnik azınlıkların mahvına yeterli sesi çıkarmayan yeni azınlık (geçmiştekiler benzerleri ve izdüşümleriydi), şimdi artık her şeye rağmen tuzu kuru olmaya, buna karşılık dokunulabilir ve köksüz-güvensiz olmaya razı gelmek zorunda. beyaz türk halen de ciddi faşist ve ırkçı eğilimlere sahiptir. ettiğini çekmedik çok azdır. belki grup ve toplum olarak çoktan öldük, dağıldık, şimdiki geçici karışıklık sandığımız, tozmuş kemiklerimizden yeni gelişen sık çalılıklar ve kaba saba otlar. ağlayanımız olmadığından öldüğümüzü anlamıyoruz. bu da bir tür boğaz tokluğuna azınlık, manda ile mandacıbir elmanın iki yarısı...
  • biri benim, diğeri de ben.

    açıklayayım.

    insan bir bütündür. herkes kendi içinde bir bütündür. doğduğu andan itibaren ne kardeşine benzer, ne de gelecekte tanışacağı veyahut şimdisinde yanında olan yol arkadaşına. o yol arkadaşıdır. o da kendi içinde bir bütündür. değişmez, hatları sınırları bellidir. ufak da olsa törpülenebilir fakat en nihayetinde uygun koşullar oluştuğunda makarnayı sevmeye başlayan yol arkadaşı yeniden makarnayı sevmez. kimse kimsenin diğer yarısı değildir. anne-oğul, baba-kız dahi...
  • bir elma diğer yarısını arıyorsa farklı yerde aramasın çünkü uzakta bulduğu ya ekşi elma yada daha farklı bir yarı ile karşılaşabilir senin aradığın amasya elması ise onu başka bölgede arama uyması çok zordur. muhtemel bulacağın yer amasyadır yani çevrende ara anladın sen onu.!
hesabın var mı? giriş yap