*

  • kitap fobisi.
  • acikca konusmak, samimi olmak gerekirse, siklikla yasadigim bir korkudur. bir kitabn icerigi ile "mevcut" fikirlerim ile taban tabana zit ise, ve hakliligini ispatlayabilir veyahut korkuma kaynaklik eden "beyin yikamak" konusundaki acarligi ile sahsimda ve "insanlarda" degisime sebebiyet verebilecek ise (oznelligimden bagimsiz olarak iyi veya kotu olabilir) o kitaptan cekinir, imha etmek icin onune gecilmez bir istek duyarim.

    bu bagnazligimi, yobazligimi, tahammulsuzlugumu ovecek, refence edecek, rasyonalize etmeye, kosullara uydurmaya calisacak degilim, en azindan kitaptan cekinmek, hangi niyete hizmet ederse etsin dusunceden boylesine korkmanin savunulacak hic bir tarafi olmadigini biliyorum. ve fakat bu entrynin yazilis amacina uygun bir sekilde bir noktaya da dikkat cekmek isterim: bu "korku"mda "yalniz" olmak soyle dursun, ezici bir cogunluga dahil olduguma inaniyorum.

    en "bir olayi butun taraflari ile arastirir, saglikli bir analize ulasmaya calisirim" insanlari dahil, iceriginden rahatsiz oldugu, kendince hakli kilmaya calistigi bir takim kitaplara denk gelmistir. kimsenin adina konusmam mumkun degil, o yuzden kendimden yola cikarak bu iddiami ispatlamaya calisacagim.

    kitap (ve elbette yazin) maalesef yapisi geregi karsisindakine "soz hakki tanimayan" lafi aldigi gibi konusan, beynimizde yankilanan bir sesi aktarmasi icin uretilmis bir aractir. bu benim icin yazilanlarin aksine inandigim, ve ispatlayabilecegime ikna oldugum anlarda tahammul edileyecek bir durus haline gelir. isterim ki kitabi yazan lavugu sak diye karsima alayim "arkadasim bak soyle soyle yazmissin, ama dogrusu boyle boyledir, bilmeden aitoyrsun tutuyorsun yavsak evladi seni" diyebileyim. ama oyle kitaplar vardir ki ne sahibi, ne de bayragini tasiyan hismi bugun aramizda olsun. o anlarda kitabi okudukca tarifi imkansiz bir sikintiya girerim, kitabi carcur edesim, cildinden tutup yerden yere vurasim gelir.

    sirf boylesi bir ihtimal ile karsilasmamak icin dahi karsit gorus ya da durus bildiren kitaplardan korkar, cekinirim. bunun tabi gercek sebebi ihtimal o kitabin susmaz sesine hak vermek, degismek, dun tukurup bugun balkaymak yalamak olacaktir. oylesi anlarda insanin egosu oyle bir siser ki, sirf "bu herif de bir kitap okudu, sak fikri degisti, firildak otis" derler diye, her turlu benzer nesriyata sirtimi donerim.

    bu tavrimda yalniz olabilecegime ihtimal vermiyorum, belki iddia ettigim kadar ezici bir kitle de benim gibi dusunmuyor olabilir (ki dilegim bu yondedir). ve evet ben hala "cok kitap okumanin" mevcut kitaplar icerisinde zekanin el verdigi (yani butun bir biliotek i elinden geciren birisinin dahi tam nemaz hocasindan oteye varamayabilecegine) , komplekslerin izin verdigi araliktan otesinde muspet etki yaratmayacagina, insan denen varligin mevcut dengesindeki en gerzek elemente gore hayatini yonlendirecegine inaniyorum, ama su var ki: kitaplar, dogru ya da yanlis, tehlikeli ya da melul, sadece insan varligi hakkinda tutanaklar olduklari icin dahi yasamali, yasatilmalidirlar. insan karsit fikirler ile karsilasip mantiginin sesi ile hareket edebildigi surece kitaplar da dahil her turrlu korkusundan arinacak, "var olabildim" diyebilecektir. (manifesto agiziyla bitirdim bu entrymi)
  • bir diğer çok çok önemli örneği iskenderiye kütüphanesidir.

    iki büyük teori vardır bununla ilgili:
    - hristiyanlığın yayılmasını kolaylaştırmak ve otoritelerini kuvvetlendirmek amaçlı bizans ordusunun içinde ezoterik eserlerin bulunduğu kütüphaneyi yakarlar.
    - müslümanlığın yayılmasının önünü açmak isteyen hz ömer kütüphaneyi yaktırır.

    ikisi aynı ihtimalle olmuş olabilir.
  • sadece kitap fobisi değildir bibliophobia, arachnophobic insanların sevimli örümceklerden tırsmalarına, veya paraskavedekatriaphobia sahibi kişilerin ayın onüçüne denk gelen cuma günlerinde* evlerinden çıkmaya cesaret edememelerine benzemez. bibliophobia kitapların cisimlerinden, fiziksel özelliklerinden ziyade içeriklerinden rahatsız olma; yazının ve düşüncenin gücünden korkma durumudur. özünde yabancı olana, öteki kabul edilene karşı duyulan güvensizlik, bilinmeyenin ürkütücülüğü yatar. tarih boyunca paganizm, erotizm gibi o günün değerlerine aykırı temalar içeren kitapların şehir meydanında kurulan şenlik ateşlerinde yakılmasının, günümüzde güvenlik güçlerinin satanist avlarına çıkmasının sorumlusudur bibliophobia. bugün maya uygarlığı hakkında bildiklerimiz bu derece sınırlıysa, bunun sebebi 1562 yılında meksika'yı işgal eden ispanyol ordusuna eşlik eden bir papazın, yerel kültür ve inançların izlerini silerek hristiyanlığın yayılması için fırsat yaratmak ve yeni dünyada hristiyanlığın önünü açmak amacıyla maya uygarlığı'na ait bütün kitapları yaktırmasıdır. ispanyol askerleri binlerce hiyeroglif eseri bir gün içinde yok ederek maya uygarlığı hakkında bilinenleri küle çevirdiler, bu uygarlığın hemen hemen bütün yazılı eserlerini, düşünsel mirasını yeryüzünden sildiler. aynı şekilde, 1914 yılında belçika'nın louvain şehrini işgal eden alman ordusu, gotik ve rönesans mimarisi konularındaki en önemli eserlerin saklandığı, mimarlık tarihi alanında dünyanın en mühim kaynağı kabul edilen louvain kütüphanesini - askeri açıdan hiçbir önem arz etmediği halde - yerle bir ederek, ve orada muhafaza edilen 300,000 eseri bir gecede yakarak (aralarındaki paha biçilemez el yazması kitaplar da dahil), bibliophobia'nın en yıkıcı, en hazin örneklerinden birine imza atmıştır. louvain kütüphanesi'nin alevler içinde yokoluşunu* izleyen adı meçhul bir belçikalı'nın yorumuna katılmamak mümkün değil: "böyle bir kütüphaneyi yakabilen bir almanya, düşünen, akılcı bir millet olmaktan çıkmış demektir." daha yakın tarihten bir örnek vermek gerekirse, polpot denen cani, yüzbinleri katlettiği gibi, antik kamboçya medeniyeti'ne ait tüm eserleri de yok etmişti. bilir misiniz ki 1970'lerin ortasında kızıl kmer mensupları yolda çevirdikleri sıradan vatandaşların burun kemiklerindeki izleri kontrol eder ve eğer bir kızarıklık görürlerse, "bu adam belli ki okuma gözlüğü takıyor, demek ki yasak kitapları okuyan aydınlardan olmalı" diyerek gözaltına alırlar, bazen gözaltına almaya bile zahmet etmeden oracıkta yargısız infaz ederlerdi? dediğim gibi, bibliophobia "kitap korkusu" ismiyle geçiştirilebilecek, veya "bir fobi, hastalık bir tür" olarak anlaşılabilecek bir mefhum değildir.

    kartaca kütüphanesini yakan romalılar, boşnak kitap depolarını yağmalayan sırplar, şeriatı kabullenmeyen afgan vatandaşlarının bütün yazılı eserlerini yakan, kültürlerini yok eden yobaz talibanlar, sakson dilinin tüm izlerini tarih sayfalarından silen norman kavimleri, etrüskler'den günümüze tek bir tarihi belge bile ulaşmamasına sebep olan romalılar; hepsinin ortak noktası, bir dili, bir kültürü, bir toplumu yok etmenin yolunun onların kitaplarını ve eserlerini yok etmekten, kitap düşmanlığından, bibliophobia'dan geçtiğini görmeleri, "geçmişe hükmeden geleceğe; bugüne hükmeden de geçmişe hükmeder"* sözünün doğruluğunu çok iyi kavramış olmalarıdır.
  • anlam veremediğim fobi. okuyun, okutun. okumaya teşvik edin. okumaktan zarar gelmez gençler. okuyun ve öğrenin/öğretin.

    p.s. : gezen kitap uygulamasını benimsemiş bir okuyucu.
hesabın var mı? giriş yap