• orhan kemal'in çukurova'da pamuk tarlalarında ırgatlık yapanların hayatlarından kesitler sunduğu romanı. 20 sayfa kadar süren bir tasvirle başlardı yanılmıyorsam.
  • konulu porno

    kitabı okurken fazlaca rahatsız oldum, devamlı dönen bir cinsel münasebet işini ve bunun çığrından çıkmasını çok rahatsız edici buldum, öyle ki, "vivid gelmiş film çekmek için türkiye'ye, konu olarak da kendilerine bu sefer adana'da tarlada çalışan işçileri seçmişler" gibi olmuş. bu kadar gereksiz cinsel münasebet olmadan kitabın anlatmaya çalıştığı şeyler, vermek istediği, öne çıkartmak istediği noktalar çok daha belirginleşirdi sanıyorum, kitabın sonunda tren istasyonunda akıllarda kalan karakterlerin ne umdukları, ne buldukları ve ne yaptıkları olmalıydı, fakat beynim o sırada karman çorman olmuş çirkin ilişkilerin ağında kaybolmuştu.
  • orta anadolu'nun ç köyünden adana cukurovaya ucun besin hesabi icin giden uc koylu arkadasin dramatik oykusudur bereketli topraklar uzerinde yasanan. yazar kahramanlarinin sivelerini hic bozmadan cok basarili cok gercekci bir bicimde yansitabilmistir romana. (tipler birsey sormadan once sormuslar da cevap bekliyorlarmis gibi "oylemi hemserim" diye baslarlar lafa)
    -pehlivan ali: oyle mi hemserim!!?
    -istasyon gorevlisi: ne diyorsun kardesim sen..?
    - tren gecikecekmis diyorlar oyle mi hemserim?

    proletariatin turkiyede ne oldugunu, sinif bilincinden ne kadar uzak oldugunu ve isci sinifinin hayat tarzinin aslinda hic de tuzu kuru solculuk yapanlarin betimledigi kadar exotik ve ozlem duyulasi olmadigini acayip manyak tasvir eder. bu insanlarin hayati rezalettir tek kelimeyle..ama garibanlik boyle birseydir iste.

    sirf bu romaniyla bile saygiyi fazlasiyla hak etmis bir yazardir orhan kemal

    ayrica (bkz: murtaza)

    edited by ilsa ve fulari.. sivas'ın şarkışla ilçesini bi tarafımdan uydurmuşum anlaşılan
  • hiçbir yerde bulunamayan film. evet, mimar sinan üniversitesi'nin sinema televizyon merkezinde bir kopya varmış ama vhs kopya olmadığı için izlenemiyor. filmin arşivde öylecene durduğunu söylediler. çünkü bir filmin vhs'ye aktarılması söylediklerine göre çok pahalı bir işmiş. 18. altın portakal film festivalinde erden kıral en iyi yönetmen ve yaman okay ise en iyi yardımcı erkek oyuncu ödüllerini bu filmle almışlar ama dediğim gibi romanı okumakla yetinmek zorunda kalıcaz galiba.
  • konulu porno yakıştırmasını hak etmediğini düşündüğüm roman. bir kere roman cinsellik üzerine kurulu değil. orhan kemal, çukurova'daki ırgatların cinsel yaşamlarını anlatmıyor bize, genel olarak yaşamlarını anlatıyor. ama evet, romanda cinsellik var.. orhan kemal, ırgatlar arasındaki "kimin eli kimin cebinde" belli olmayan ilişkileri gözümüze sokuyor. bu doğru. ama orhan kemal bunu, cinsel dürtülerimizi harekete geçirsin, okurken mastürbasyon yapalım diye yazmamış elbette.. anlatılan her cinsel ilişkinin, cinsel açlık göstergelerinin bir anlamı var..

    ırgat erkeklerin düşündükleri iki şey var: 1- karınlarını doyurmak, 2- cinsel açlıklarını doyurmak. yemekleri de (her ne kadar kurtlu küflü somun da olsa) önlerine konduğuna göre, karnı doyunca bu adamlar başka ne düşünecek?? "ne olacak bu memleketin hali" geyiğini bile çeviremeyecek düzeyde insanlar bunlar.. çoğu okuma yazma bile bilmiyor. içgüdüleriyle yaşıyorlar ancak.. tek bildikleri yemek, içmek, sevişmek. hatta sevişmek bile değil. sevişmek de bir bilinç düzeyi ister. tek bildikleri yemek, içmek, sikişmek. dolayısıyla orhan kemal bize ırgatları anlatacaksa, onların bu dürtülerini atlayamaz. "aman çok cinsel içerikli oldu. ben bunları biraz törpüleyeyim" deyip gerçeği olduğundan farklı aktaramaz bize.

    ırgatbaşı, katip gibiler de ellerindeki azıcık iktidar sayesinde kadınlarla istedikleri gibi yatabiliyorlar. bu tip insanların da kadınları nasıl kullandıklarını görüyoruz romanda..

    kendilerini erkeklere sunan ırgat kadınlar da, bir bakıma buna mecbur kalıyorlar. kadınlar da çok sefil durumdalar. içinde bulundukları açmazı da entelektüel olarak aşabilecek durumda da değiller elbette. ne yapacaklar o zaman? ne yapabilirler? para karşılığı, kıyafet karşılığı ya da iyi yerde çalıştırılma karşılığı erkeklerle yatacaklar.. başka yol yok onlar için. babalar kendi öz kızlarını geneleve satarken bu kadınlar tek başlarına ne yapabilir? adana'daki ırgat kadınlar.. cahil, sersefil kadınlar.. orospuluğa itilen kadınlar..

    romanda seks düşünmeyen tipler de yok değil. var. var ama onların da neden ötekilerden farklı olduğunu zaten bize gösteriyor orhan kemal..

    bereketli topraklar üzerinde çok güzel bir romandır. okuyun, okutun.
  • yirmi yedinci uluslararasi istanbul film festivali kapsamında galasi yapilan erden kiral'in kayip filmi. geceye katilan ve bir de konusma yapan erden kiral'in heyecani, konusmasini hazirladigi metni okumak seklinde yapmasindan anlasiliyordu. fazla naif ve sentimental buldugum konusma metninin aslinda hic de oyle olmadigini, tamamen samimi ve gercek duygulardan costugunu idrak etmem icin filmin bitmesini beklemem gerekti. neredeyse yarisi hayatta olmayan oyuncularina, sahneye cikan yada cikmayan yasayan oyuncularina en kalbi saygi durusunu yolladi tum salon alkislariyla. yesilcamin porno setlerine yatak yapmak icin kesilip dograndigi yillarda bu kalitede bir film cekmek hem de ne yokluklar icerisinde herkesin guc yetirecegi bir sey olmasa gerek. cukurova'daki irgat emeginin kapitalist dunya duzeninde nasil hoyratca somuruldugunu, emek koyup is ureten insanlarin nasil yokluklar icerisinde yasam savasi verdiklerini olabildigince yalin ve duygulara jilet atmadan anlatirken kamera arkasinda filmin gosterimine dek ortaya konulan emegin ve verilen hayat kavgasinin filmin yapım hikayesi ile benzer temalar, evreler, süreçler taşıyor olmasi filme guclu bir anlatim bahseden bir sihir. erden kiral'in konusmasinda soyledigi "benim icin filmden cok filmi cekerken yasadigimiz macera onemlidir" sozu sanirim buna isaret etmektir.
  • 28 yıl sonra beyazperdede

    sıkıyönetim tarafından yasaklanan "bereketli topraklar üzerinde" adlı film, 28 yıl sonra seyirciyle buluşuyor.

    erden kıral'ın 1978-1979 yıllarında çektiği, ancak sıkıyönetim tarafından yasaklanan ve sonrasında da kimliği belirsiz kişilerce çalınan "bereketli topraklar üzerinde" adlı film, 28 yıl sonra seyirciyle buluşuyor.
    fono film'in isviçre'de bulunan negatifini restore ederek yeni kopyalar hazırlattığı "bereketli topraklar üzerinde", 2 mayıs'ta vizyona girecek. filmin yeni afişi, "shrek 3", "sex and the city", "the kingdom" gibi yapımların afişini yapan ali doğramacı'nın imzasını taşıyor. doğramacı konuyla ilgili, "gösterimi yasaklanan, başından bir sürü talihsiz olay geçen bu filmin afişini yapmaktan gurur duydum" dedi.

    kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/…64.asp?gid=222&sz=91819
  • 28 yıl sonra 2 mayıstan itibaren 3 kopyayla vizyona girecek olan film. bu bahtsız ama oldukça önemli olan filmi ilk haftasında şu salonlarda şu seanslarda yalnız bırakmayabilirsiniz:

    istanbul
    altunizade capitol spectrum 14
    (216)
    (554 77 70)
    11:00 - 16:00 - 20:00

    istanbul
    beyoğlu afm fitaş
    (212)
    (251 20 20)
    11:00 - 14:25 - 16:50 - 19:20 - 22:00

    ankara
    ankara kızılay büyülü fener
    (312)
    (425 01 00)
    12:00 - 14:15 - 18:45 - 21:00
  • festivalde izleyenlerin cok sansli oldugunu dusundurttukten sonra, gosterime de girecek olmasiyla izlemeyenler adına sevindirten, konusu itibariyle sadece yapıldıgı doneme ve kosullara bakarak bile saygi duyulasi erden kıral filmi.

    --- spoiler ---

    pamuk fabrikası sahnesinde işçileri de makinalaştıran kurgusu, ve son sahnedeki çeltik tarlasındaki kol kopma sahnesine hazırlayan kurgusu çok çok başarılı.

    --- spoiler ---
  • türk sinemasının dünü ve bugünü açısından önemli bir noktada bulunan, sinema emekçilerinin sinema sevgisini büyük bir hayranlıkla izleyerek hissettiğiniz film. zira oyuncular set işçiliği yapmışlar aynı zamanda. büyük fedakarlıklarla çekilmiş bu film. şu an hayatta olmayan erkan yücel, yaman okay, osman alyanak, kaplan tarsuslu'yu büyük saygıyla anıyorum buradan. sinema sevgisinin ne demek olduğunu, "sanatçı" olmanın sorumluluğunu tekrar hatırlattıkları için... erden kıral'a ve bu filmi tekrar gün ışığına çıkaranlara da ne kadar teşekkür etsek azdır.
hesabın var mı? giriş yap