231 entry daha
  • kargış, kargıma ve kargamak eski türkçede beddua* ve beddua etmek anlamında kullanılan sözcüklerdir ve alkış'ın (iyi niyet duası) zıttıdır.

    uça sözü kırgız lehçesinde, “ kuyruk sokumu kemiği” ve “ kıç” anlamına geldiği için birbirine şöyle küfür ve beddua ederlermiş :
    kuday uçangan urgur!
    (= “tanrı kıçından vursun!”)

    eski türklerde halk dilindeki "vurgunu(n) güçlü gelsin!" ifadesi, en ağır beddualardan sayılır. anneler de bazen çocuklarına sinirlendikleri zaman. "seni vurgun götürsün!" veya "seni vurgun vursun!" derler.
    (buradaki vurgun bir çeşit kötü cin yalnız eski türklerdeki cinin islam inancındaki cinle alakası yok tabii ki eski türklerde bu daha çok kötü ruh/kötü iye anlamında)

    azerbaycan türkçesindeki "andıra kalmak'' ve anadolu türkçesindeki "ender kalmak" deyimleri beddua içerikli fıiller olarak kullanılır.
    ayrıca "andıra kalasın" veya "ender kalasın" ifadeleri "kahrolsun" veya "lanet olsun'' manasında halk ağzında kullanılan beddualardır ki kökeni ateş tanrısı andır/andar'a dayanır.

    azerbaycan türklerinin arasında yaygın olan halk inanışlanna göre, her insanın gökyüzünde bir talih yıldızı varmış. yıldızın sahibi olan insan, o yıldıza çok bakarsa ölürmüş.
    halk arasındaki başka bir inanışa göre, herkesin hayatı, gizli bir iple gökyüzüne bağlıymış ve bu ip koptuğunda o insanın hayatı da sona erermiş. azerbaycan dilinde beddua olarak en çok kullanılan "ipin kinisin!" (ipin kopsun)
    deyimi de kökünü bu inanıştan alıyor işte.
    azerbaycan dilindeki "güneş hakkı" yemini ve "gün ışığına çıkmayasın" bedduası gibi mitolojik düşünceyi gösteren deyimler de güneşle ilgili eski inanışlardan kalma.

    selçuklu sultanı melih şah'ın oğlunun defin töreni için isfahan'a giden türkler (oğuzlar), siyah giyinip,
    saçlarını kesmişlerdi. "saçın kesilsin!" deyimi. azerbaycan dilinin ağır beddualanndan sayılır.
    aynı şekilde kazaklarda da 'şaşy kıyılgır/saçı kesilsin' beddua örneklerindendir.

    gene kazaklarda 'ocağı sönesi', soyun kurusun anlamına gelen bir bedduadır.
    (türklerde ocak aile anlamında o yüzden ocağın sönmesi ailenin ölmesi/dağılması anlamına geliyor)

    soyha ifadesi mitolojik içerikli "soyhaya kalmış", "soyhaya kalsın" ve benzeri beddua deyimlerinde korunmuş.
    (sözcük anlamının incelenmesi, onun yas törenleriyle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
    avşarlarda ölen biri olduğu zaman büyük yas tutulur, ağıtçı kadınlar toplanıp, ölen insandan geriye kalan tüm elbiselerini ortaya toplarlardı.
    ortaya toplanmış bu elbise yığınına "soyha" adını verirlerdi. tüm obalardan ve köylerden çağırılan bu ağıtçı kadınlar, "soyha"ları elerine alıp, ölenin kahramanlıklannı ve sağlığında gösterdiği yiğitliklerini bir bir ezgiyle anlatırlarmış.
    günümüzde de 'soykası çıkasıca' şeklinde hala kullanılıyor.)

    kaynak: bahattin uslu - türk mitolojisi
    celal beydili - türk mitolojisi
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi
85 entry daha
hesabın var mı? giriş yap