• küçük iskenderin 2000 yılında yayınlanan hikayeler, şiirler, denemelerden oluşan kitabı. *
    "çünkü aklım acıyor.
    çünkü sevdiğime dokundukça bölünüyorum.
    çünkü isyanım bir komplo.
    çünkü alt katta biri dolaşıyor.
    çünkü iktidardan iğreniyorum.
    çünkü her masalda biraz bizden var.
    çünkü terk edenin, sesi unutulur ilkin.
    çünkü dönemem. çünkü dönmez, dönemez.
    çünkü titriyorum.
    çünkü tren devrildi. ölü çok.
    çünkü ağrı bütün vücuda yayılıyor.
    çünkü vurulduk.
    çünkü kolaj , zehri çoğulluyor.
    çünkü birbirimizi işitmiyoruz.
    çünkü birbirimizi istemiyoruz.
    çünkü suçu üstümüze aldık.
    çünkü sanki teslim olduk.
    çünkü kolay ölmeyeceğiz."
  • parantez yayınları'ndan mayıs 2000'de çıkan 128 sayfalık küçük iskender kitabı... deneme ağırlıklı bir kitaptır... ünlü isimlere* * * * * yazılmış akrostişli şiirleri de bu kitaptadır (bu şiirler için; '' şiiri yazılan kişi benim yerimde olsaydı kendisini nasıl anlatırdı, bunu düşünerek yazdım bu şiirleri'' türü bir açıklama yapmıştı...)
  • ''ölüm cetveldir!
    ölç bedenini!''

    nedir bu ses?! toc toc toc!
    nedir onu bu kadar güçlü kılan..
    gücünü gitgide yükselten nedir..
    aşkın gücüne gidiyor yasal ihanet!!! *
    birşeye birşey çakılıyor.
    birşeyden birşey sökülüyor.
    anlamak güçleşiyor.
    ortadaki güç kötülüyor.
    ortadaki güç aşağılıyor.
    o güç, seni yok sayıyor.
    nedir bu ses?! toc toc toc!
    yoğunluğu çığlıkları örtüyor.
    haykırışları kapatıyor bu ses.
    bu ses intikamı körüklüyor!

    uzakta bir mağarada, kalbimize kazık çakıyor eski, eskimemiş sevgililer! toc toc toc!
    gömüldükçe gömülüyor kazık. kanıyor kalp. o, artık yok. ölse de yok. yaşasa da yok. aşkım, bir atasözü olsun gelecekteki arkadaşlara. çünkü gözyaşı akıyor damarlarımdan.
    ...
    eski, eskimemiş sevgililer! ah olsun! intihar ederek öldüreceğiz sizi!
    çok komik duruma düşecek hüzünleriniz, o yapmacık yalnızlığınız. birdenbire inandırıcılığını kaybedecek dürüstlüğünüz! artık ne bir çiviniz var ne de çekiciniz! gölgeniz bile gelmeyecek sizinle beraber, siz buralardan ruhsuz ve bedensiz gideceksiniz!
  • '' hayatımızı hiçe saymak milli sporumuz mu?!televizyonun karsısında maymun gibi oturup fıstık yiyerek faşizmi seyretmek ile sözlüklerde karsılıgı bulunmayan bir 'umursamazlık' sergilemek arasındaki ilişkiyi ve baglantıyı kurmak,haddinden fazla mı zeka işi?!abd başkanı'nın çüküyle uğraşan medya,öğrenci yurtlarındaki saldırılara flaş patlatmaktan aciz mi?!bu da mı bana kaderimin bir oyunu,aldı sevdiğimi verdi zülumu?!orospuluk ile sanatçılığı birbirine karıstırabilecek kadar cahil birilerinn,kendilerinden daha kazma birileriyle düzüşmesinin ürünü mü daha mühim,birçok gazetecinin katillerinin hala bulunamaması mı?!bir kilo demir mi ağır bir kilo pamuk mu?!bir kilo demir özlü'mü ağır,bir kilo orhan pamuk mu?!orkid çift kanatlı olsa da mı kullansak,tek kanatlıyı saklasak da mı sarmsaklasak?!tekerliyoruz masumiyetlerimizi,ihmalkarlıklarımızı.hayatımızı,hayatları hiçe saymak,ata yadigarı mı?!rezervuar köpekleri kadar onurlu olsak,birbirimizi vururduk diye düşünüyorum.
    beden dilimizi bi yana ayırırsak,en iyi bildiğimiz yabancı dil,türkçe.yine de anlaşamıyoruz.ne bedenlerimiz uyuşuyor,ne de fikri hür,vicdanı hür samimiyetlerimiz.çünkü biz,ancak götü kurtaracak kadar samimiyiz!taklaya gelen hususi gövde gösterilerimizi,yaslı gittim şen döndüm hikayelerini yediremiyoruz kimseye!yaslı gidiyor,yaslı dönüyoruz hayatın kenarından!bunu gören çekirge bir sıçrıyor,iki sıçrıyor,hızını alamıyor,dünya rekoru kırıyor.gülmek içn mizah dergilerine,ağlamak için arabeske ihtiyacımız var.yetmiyoruz birbirimize.yetmiyoruz birbirimizi tamamlamaya,eğlendirmeye,hüzünlendirmeye.'kardeş saat kaç?!', 'afedersiniz,şu adrese nası gidebilirim?!'den öteye geçemiyor sosyal yanımız.kırıyoruz.üzüyoruz.mesafeli davranarak tarihe geçiyoruz.geçtiğimizi sanıyoruz.ormandaki ağaçlar bile birbirine daha iyi davranıyor.onurlu yaşamak ortada ööle duruyor;biz yanından transit meselesi! ''

    (bkz: copy paste değil elimin teri)
  • '' ... ihanet nedeniyle kapalıyız yazar kimi terkedilmiş sevgililerin yüreğinde ... ''

    ''gülün gülün, demiş.birazdan sıra size de gelecek!. ''

    '' çocuksu olmak spastiklik belirtisi değildir, hüznün üstünü sayarak alınız! ''

    '' yaşım geçti mi aşkı baştan okumaya?! tek hecelik bir kelime olmasına rağmen ne kadar zor şey şu aşk denen muamma?! ''

    '' ... çirkin bir teklif gibiydi hayatta kalmaya çalışmak. evdeki yatılı misafirlere, uyanır uyanmaz soruyordum: '' rüya gördün mü?! '' rüyalardı belki de tek besin kaynağım. gidemediğimiz, yapamadığımız, korktuğumuz halde belli edemediğimiz, özlediğimiz şeylerin gerçeküstü bir kurguyla vizyona girdiği o derin uyku! karanlığına çekildiğimiz, orada, garip bir elektrikle yıkandığımız, sanki görsel felsefe dersini dinlediğimiz gerçek! hayal öğrencisi olabilmek! evet rüyalardı beni tek heyecanlandırabilen tek şey! keşke, bir de, rüya görürken patlamış mısır yiyebilseydim! ''

    '' elimde hiç kullanılmamış bir x var. hangi denkleme soksam onu, cetveller gaza gelir, üçgenler dört köşe olur!
    elimde hiç kullanılmamış bir kelime var. hangi cümleye soksam onu, manaların kukusu kalkar, sokaklar şarampole yuvarlanır!
    elimde hiç kullanılmamış intikam hissi var. hangi aşka soksam onu, sevgililerin ömrü kısalır, şiirlerinütüsü bozulur!
    heyhat hayat! hayat mı?! hayat, bizim gibiler için yalnızca aksesuar!
    egolarını birer lego parçası gibi tutkunun tutkalında bırakanlar!.
    elimde hiç kullanılmamış taze bir ruh var. hangi vücuda soksam onu, özgürlük baki kalır, sonsuzluk yeryüzüne düşer! ''

    '' ... boşalt bedenimi... çık git bedenimden. beni serseriliğimin merkezinde indir. beni yine kana bırak. beni bir et yığını olarak hatırla. sindirdiğin, kısaca beslediğin bir şey olarak.. bari öyle hatırla.. bana bu hakkı tanı.. terkedildim. beni terkedişini sakın bana anlatma. bana ayrılmayı sakın teklif etme! hiç değilse bir buna tek başına karar verecek kadar yaratıcı ol. varsay ki, çok güzel bir rüzgardın, geldin, estin ve estin. benim için o ol lütfen. o kadar ol lütfen! evet, evet! en doğrusu bu: beni sevmeni, çocukluğuna, toyluğuna, ve saf ve temiz olmana ver. gerisi ne de karışma!

    yo, yo!
    yalnızlığın beni
    darmağın
    etmesine
    elbette
    izin vereceğim;
    bu
    beni
    rahatlatacak
    sanki..
    damarlarımın
    boşalmasını
    hızlandıracak.
    karanlığımı
    kızıştıracak.
    gaz
    maskemi
    çıkartacak.
    .
    .
    . ''

    kopyala yapıştır değil alınteri
  • bir alıntı da ben bırakayım şuraya:

    "bu gece çok uzaklarda biri, benim için bir şarkı söylemeli! oldukça hüzünlü, oldukça karamsar, boğmaca çıkartan bir şarkı olmalı bu... dinleyenin kulakları kanamalı..

    bu gece çok uzaklarda biri, birdenbire adımı fısıldamalı... oldukça titrek, oldukça masum olmalı bu fısıltı.. duyan rüzgarın içi ürpermeli..

    bu gece çok uzaklarda biri, benim yerime bir maskeli baloya gitmeli.. maske diye bir ayna taşımalı yüzünde! karşısına geçenin kendisini görebileceği hakiki bir ayna!

    bu gece, ormana, ormanımıza geri dönmeliyiz... ah, ellerim titriyor: yeryüzünü tutamıyorum! bütün tenlerde benim parmakizim! ah kalbim, haddini aştı: artık tarih, işlediğim tüm suçları üstlenecek sanki... daha önce neredeydik?!"
hesabın var mı? giriş yap