• gelişen otorite boşluğu ile birlikte önce ırak'ta sonra suriye'de ortaya çıkan ırak ve şam islam devleti'nin (ışid) suriye topraklarında sıkıştığı son bölge.

    ırak uzun uğraşlar sonucunda, çok büyük kayıplar vererek ışid'i topraklarından attı. tabii ki ışid'i daha çok suriye üstünden biliyoruz biz çünkü fırat kalkanı harekâtı gerçekleştirildi ışid'e karşı fakat ışid'in çıkış noktası ırak. hatta musul'u ele geçirişleri şu an bile tarih kitaplarına geçmiştir, daha da ötesinde musul'u savunma tarzları harp okullarında okutulacak cinstendir.

    aslında burada ışid'i uzun uzun anlatmak isterdim. kuruluşu, saddam'ın kurmay kadrosunun örgüte katılışı, örgütün çeçenlerle dahi iletişimi ve çöküşü ama bunu ilerleyen günlerde ışid başlığında yapmak daha doğru gözüküyor.

    kısa bir özet geçecek olursak ırak'ta güç elde ettikten sonra suriye'ye girdi ışid ve gerek dini, gerek iktisadi gerekse askeri olarak suriye'de büyük bir avantaj vardı önlerinde. suriye ordusunun dağılmış olması, özgür suriye ordusu'nun askeri temelinin zayıf olması onlara alan açıyordu. nitekim bu alanı kullandılar ve başta özgür suriye ordusu'nun elindeki toprakları ele geçirerek ilerlediler. topraklarda kalıcı olmanın sırrıysa dinde ortaya çıktı. halkın bir bölümü ışid'i kabul etti. elbette petrolden kazandıkları paralar ile de kendilerine başkaldıran kişileri tek tek halkı satın alarak buldular. kısaca zaten kurmay kadrosu olan bir terör örgütü olan ışid inanılmaz bir pasta bulmuştu.

    bu düzensiz dağılış, dünyanın her yerinden bu örgüte biatlar ve aynı zamanda avrupa devletlerinden dahi bu örgüte katılmalar olunca bir anda çöktüler ışid'in üstüne.

    elbette dünya devletleri için terör örgütlerinin ideolojisi, dini falan önemsiz. nasıl kullanabilirler ona bakarlar ama ışid öyle bir hale gelmişti ki kullanılamaz durumdaydı. kendi başına hareket edebilecek bir durumdaydı. bölge üstünde plan yapan ülkeler de bunun üstüne ışid'i yok etmek için çabalamaya başladılar.

    uzun uğraşlar sonucunda hem fırat'ın doğusunda hem de suyun diğer tarafında yenildi ışid, işte ellerinde kalan son bölge. baghuz.

    öncelikle şunu söylemeliyim ki bir insanlık dramı yaşanıyor. terör örgütü pkk ilerlerken hiçbir şekilde arapları kabul etmedi. hep ışid bölgelerine geri gönderdiler. sivil halk da mecburen ışid ile birlikte geri çekilmeye, hava saldırılarına maruz kalmaya başladı. empati yapınca bulunduğunuz şehrin ışid tarafından ele geçirildiğini, bu yüzden şehrin bombalandığını düşünün. kaçmak isteyince de sizi yeniden şehre itiyorlar. pkk sadece süryanileri ve bulabilirseler kürtleri aldı. arapları tamamen geri çevirdiler. zaten bu olaylar yüzünden rakka'daki arap aşiretleri ile aralarındaki kriz derinleşiyor.

    halk mecburen ışid ile birlikte geri çekilmeye başladı. elbette yukarıda belirttiğim gibi dini olarak ışid'e hayranlık duyan çok insan vardı ama duymayan da birçok insan vardı. ışid'in elindeki silahlı güç ve halkın birazından gördükleri destekle büyük bir korku imparatorluğu oluşturmuşlardı ve halk susmak zorunda kaldı. sonra susmak zorunda kalan halk ışid ile birlikte geri çekilmeye başladı.

    baghuz'da sıkıştılar. inanılmaz bir bombardıman var. çadırkentler ve kamplar da bulunuyor bölgede ve buraya sızan ışid teröristi olur diye abd hiç seçmeden vuruyor buraları. kampların içinde inanılmaz çatışmalar mevcut. kampa giren pkk'lı teröristler ile ışid'li teröristler sivilleri siper edip savaşıyor, film sahneleri gibi.

    birçok insan ölüyor, parçalanıyor, yanıyor ama yaşayanlar için durum daha da soru işareti taşıyor. pkk artık ışid'in işgal ettiği bölgeleri tekrar işgal ederken sivil halkı itemiyor, itecek yer kalmadı çünkü. daha ilerisi suriye ordusu kontrolündeki bölge ama arada fırat var tabii. halk mecburen kaçabilirse kaçıyor. dünyadan birçok gazeteci, haberci de bölgede bulunduğu için halkı kabul ediyorlar fakat gelen fotoğraflar ve videolar çok ürkütücü. hepsini sıraya dizip silah zoruyla araçlara bindiriyorlar, zaten insanların yüzünde normal insana ait bir belirti kalmamış. hepsinin elinde bir sopa, değnek var çünkü bombardıman altına yaşamışlar bir uzuvları kayıp hep. bazısı belki de ışid teröristi, bazısı sivil ama seçmek çok zor.

    suriye'de istikrarsızlık tam olarak başladığında öso, süleyman şah türbesi'ni koruyan türk birliğe gelip yardım istiyor, birlik de savaşa dahil olmayacaklarını; görevlerinin türbeyi korumak olduğunu söylüyor. bunun üstüne ışid geliyor türbeye, yani terörist gönderiyorlar. burada büyük tehditler duyuyor askerlerimiz. sonrasında da mecburen öso ile anlaşıp ışid'i o malum çekilme sürecine kadar oyalıyorlar. o dönemde orada yani süleyman şah türbesi'nde çalışan asker sonrasında gördüğü ışid teröristleri hakkında "yüzlerinde insanlık namına hiçbir şey yoktu, insan demeye bin şahit isterdi." demişti. bugün önüme düşen fotoğraflara bakınca ben de aynısını düşünüyorum. belki bazıları sivildir, bazıları gerçekten terörist ama ayrım yapmak çok çok zor.

    arabalara bindirilip götürülüyorlar. peki ne oluyor?

    en çok bunu merak ediyorum, ne olduğunu. ırak'a teslim edilen bazı ışid teröristleri var ama çok kısıtlı bunlar. yüzlerce belki binlerce insan geçiyor eline günde bunların. arabalara bindirip götürüyorlar, gazetecilerden uzaklaştırıyorlar. peki ya sonrası?

    acaba tek tek organları mı alıyorlar, küresel bir mafyaya mı dönüştüler aynı ırak'ta olduğu gibi yoksa önümüzdeki on yılda suriye'nin kuzeyinde inanılmaz, akıl almaz toplu mezarların bulunduğuna mı şahit olacağız bilemiyorum ama bildiğim bir şey var, gerçekten suriye iç savaşı tarihe bölgesel bir dünya savaşı ve vahşetin yüzü olarak geçecek.

    baghuz ışid'in suriye'deki son kalesi, düştü düşecek. düştü diyorlar ama tam olarak değil, çatışmalar devam ediyor ama tarih kitaplarında baghuz'u okuyacak ilerleyen senelerde insanlar. baghuz hakkında ışid'in suriye'de işgal ettiği son topraktı, ışid'den sonra pkk tarafından işgal edildi diye yazar büyük ihtimal diğer fırat'ın doğusu bölgeleri gibi.

    ışid gidiyor ve pkk geliyor. hangi terör örgütünü istersiniz? ikisi de insan öldüren, insanlığa düşman terör örgütü. 1944'te polonya'da çıkan varşova isyanı misali. almanlar isyanı bastırdı, kızıl ordu isyanın bastırılmasını bekledi. iki tarafın da gücünün azaldığını fark edince varşova'ya saldırdı. o zaman varşova'da bulunan şair jozef szczepanski şöyle demişti: "seni bekliyoruz kızıl veba, bizi kara vebadan kurtar diye..."
hesabın var mı? giriş yap