*

  • 1998 yılında robin hanson tarafından ortaya atılmış bir hipotez. evrende bizden başka akıllı canlıların varlığına dair kanıt yok ve hala böyle bir kanıt bulamadık. o zaman evren -dünya hariç- ölü durumda. hem zaten dünyamızı daha önce akıllı varlıklar ziyaret etmiş olsa bunu bilirdik. bizden başka bir canlının olduğuna dair kanıt olmadığına göre bir yıldızın oluşumuyla başlayan ve güneş sistemi dışındaki başka sistemlerin kolonizasyonuyla neticelenmesi beklenen "hayat döngüsünün" evrim akışı içinde bir yerlerde büyük bir filtresi veya engeli var ki bizim bu son adıma ulaşmamız mümkün olmuyor.

    hanson'ın listesi şöyle:

    * yaşanabilir yıldız sistemi
    * üretken moleküller (rna)
    * tek hücreli yaşam
    * kompleks tek hücreli yaşam
    * üreme
    * çok hücreli yaşam
    * alet kullanabilen büyük beyin sahibi hayvanlar
    * şu an bulunduğumuz nokta
    * dış uzayın kolonizasyonu

    hanson'ın hipotezine göre hala uzay kolonizasyonu gerçekleşmediğine göre bu listedeki adımlardan en az bir tanesi mümkün değil ya da bi yerlerde bi eksiklik bi yanlışlık oldu, işler ters gitti o yüzden böyle dımdızlak kaldık.
  • neden bizden gelişmiş uzaylılar bulamıyoruz, uzayı bunca zamandır dinlememize rağmen neden evren ölü görünüyor, neden evrene yayılan bir sinyal, bir işaret yok sorusunun olası yanıtlarından birisi.
    "the great filter" (büyük filtre) olarak tanımlanan bu olgu, uygarlıkların belli bir gelişmişlik düzeyinin ötesine ulaşmasını engelleyen bir engel tanımlamaktadır.
    bu filtre unsuru, evrimsel bir limit olabileceği gibi uygarlığın dış etkilerle yok olması veya kendi kendini yok etmesi nedeniyle de olabilir.

    bu nedenle, birçok araştırmacı uzayda hayat bulamamış olmamıza iyi bir şey olarak bakmakta. çünkü uzayda bizimkinden gelişmiş bir uygarlık bulamamış olmamıza rağmen kendimize yakın veya daha geri ama yaygın bir hayat bulursak bu demektir ki, uzayda gelişmiş uygarlıkların oluşmasına bir engel var. aynı engel bizim önümüzde de olabilir ve her an toplu bir yok oluşla karşılaşabiliriz. bu nedenle, "uzaydan mesaj alamadığımız her gün güzel bir gündür" diyenler mevcut.

    belki uygarlıklar uzayın vahşi doğası nedeniyle yok olmakta; belki de gelişirken çevrelerini, kaynaklarını tüketerek veya savaşarak kendilerini ve gezegenlerini tüketmektedir.
    bu nedenle, dünya hayat konusunda uzayda ne kadar istisnaysa insanlığın hayatta kalma şansı da o kadar yüksek. aksine istisna olmaktan ne kadar uzaksa yok olmamız da bir o kadar an meselesidir.

    diğer bir olasılık, uzayımızın zaten bir ırk tarafından kolonileştirilmiş olması ve bizden gizlenmeleri; bu uzaylıların da diğer ırkların belli bir gelişmişlik düzeyinin üstüne çıkmasını engellemeleri (yok etmeleri) yönünde.

    ancak bir olasılık daha var. o da büyük filtreyi atlatmış olmamız ihtimali.
    bu olasılığıa göre, geçmişte dünyada meydana gelen çok sayıdaki felaketten ve hayatın her seferinde neredeyse en ilkel formuna dönüp dünyaya tekrar tekrar yayılmasından sonra büyük filtreden sağ kurtulmuş olmamız ve gelişmemizde önümüzdeki bütün engellerin ortadan kalkmış olması.
  • [video blog 137] büyük filtre
  • şurada uzun uzun anlatılmış mevzu:
    http://gizmodo.com/…are-the-other-earths-1580345495
  • neredeyse hiç entry girilmemiş olduğuna şaşırdığım, olası medeniyet kozmik limiti.

    milyarlarca farklı akıllı türlerin evrilebileceği bir evrende yaşıyoruz, bu yüzden bu kadar fazla ihtimal varken illa ki bir sebeple her medeniyetin kendini yok etmesi pek mantıklı gelmiyor bana. yani şu an insanoğlu olarak çok umut verici çocuklar olduğumuz söylenemez ama valla aslında iyi insanlarız, çevremiz kötü. bilime hak ettiği değeri verirsek, gerektiği yerde duyguları görmezden gelip mantığımızla hareket edersek, gayet de mümkün herhangi bir filtreyi aşmamız. yakın zamanda nükleer felaket ve yapay zekadan başka varoluşumuzu tehdit eden çok fazla olay yok. dünya halkı olarak soğuk savaşı ve ikinci dünya savaşını atlattıysak**, bu saatten sonra nükleerin çok büyük risk taşıdığını düşünmüyorum tür çapında bir yokoluş için. yapay zeka ise en başından gerekli önlemler alındığı sürece ısırmaz diye düşünüyorum. ama tabi elon musk'ın, stephan hawking'in küçümsenemeyek kaygıları var bu konuda. o yüzden ona da kesin diyemiyorum. ancak en başta dediğim gibi, şu an illa ki aşarız diyemesem de, bence aşmamız mümkün. peki o zaman niye evrenin hatta samanyolunun her yerinde yaşam yok derseniz de, bilemiyeceğim, bir sürü başka neden de olabilir, şurada
    bazıları yazıyor mesela.

    ayrıca bu video da konuyu güzel açıklıyor.
  • büyük filtre'nin ingilizcesi.

    fermi paradoksunun gelip dayandığı noktadır; paradoksun çözümü olarak, medeniyetlerin bir noktada bu filtreye takılıp yok olduğu düşünülmekte.

    bu filtrenin ne olduğu ise, haliyle ve halen, belli değildir.

    hoş, bu filtrenin ne olduğuna dair gayet de sağlam ve ilginç bir cevabım olmakla birlikte 26.01.2016 tarihinde değişen ekşi sözlük kullanıcı sözleşmesi ile "benim" fikrim istenildiği gibi istenildiği yerde ticari amaçla kullanılabileceğinden burada paylaşmamayı tercih ediyorum.

    ben oturup düşüneceğim, düşünebilmek için yıllarca bir şeyler öğreneceğim, biriktireceğim, ve, bunları sırf buraya yazdım diye bunları dürüme dönüştürme hakkı benden başkasında olacak, he mi?

    yok öyle üç kuruşa beş köfte.

    not : ilgili cevabı mümkünse bilimsel makale haline getirmek gibi bir fikrim de var, bir dilbilimci, bir antropolog, bir de astronom arkadaşıma konuyu açtım, umarım ilerleme sağlayabiliriz. ilerleme olsun ya da olmasın, sözlüğe bağlı twitter hesabımdan bu yıl içinde bu cevabı paylaşacağım.
  • mass effect serisinde bu filtre reaper denen sentetik organik aşırı gelişmiş yapay zeka bir ırk tarafından periyodik olarak diğer ırklara uygulanmaktadır. muhtemelen senaristler bu teoriden epey bir ilham almışlar.
  • uzayda bizden başka uygarlık olmamasını kendince açıklamaya çalışan ancak bence en başta yanlış bir çıkarımda bulunan filtre.
    yanlış çıkarım şu ki uzayda bizden başka gelişmiş uygarlık olup olmadığını bilmiyoruz.
    daha yeni yeni gelişmiş bir uygarlık seviyesine geldiğimizi sanıyoruz, daha doğrusu uzayda bizden başka bir uygarlıkla hiç bir etkileşimimiz olmadığı için kendi uygarlığımızın ne kadar geliştiğiyle ilgili bir çıkarım yapmamız da yanlış olur.
    peki bizden başka bir uygarlık var mı sorusuna neden yanıt veremiyoruz?
    çünkü hiç birine ait bir radyo sinyali yakalayamadığımız için bizden başka gelişmiş uygarlık, daha doğrusu radyo sinyali kullanmayı ve yaymayı becerecek seviyede gelişmiş bir uygarlık olmadığını varsayıyoruz ama biz radyo sinyali yakalayamamış da olabiliriz* diye düşündüğümüzden bu yanıtı kolaylıkla veremiyoruz.
    ancak son zamanlarda stephen hawking'in de belirttiği üzere ne malum diğer gelişmiş uygarlıkların bizden daha uyanık olmadığı?
    öyle ya sen kalk carl saganın**
    aklına uyup uzaya gönderdiğin uyduya bir adet cd ekle, onun da içine dünya ile ilgili bilgiler koy.
    hani -bakın biz buradayız, yok mu bizi diken- der gibi kendini afişe et.
    sonra uzayda seyri sefer halinde olan bir uzaylı colomb'a denk gelsin bu uydu...
    en kibar ifadesiyle siki tuttuk mu arkadaşlar?
    şimdi biz zannediyoruz ki uzayda bizden daha gelişmiş uygarlık yok, neden diyoruz bunu?
    çünkü hiç bir sinyale rastlamadık, kendimizi bir bok sanıyoruz ya, bütün evreni de aradık, taradık, altını üstüne getirdik, bakılmadık hiç bir yerini bırakmadık ya.
    bu yüzden evrende gelişmiş uygarlık yok zannına kapılıyoruz.
    ben var demiyorum da benim karın ağrım yok diyenlerle.
    lan geri zekalılar ben evrenin her tarafına bakmadan var diyemiyorsam yok da diyemem öyle değil mi?*
    ee ben var diyemiyorsam siz ne bok yemeye atlıyorsunuz da yok diyerek bu tip geri zekalı filtreler yapmaya çalışıyorsunuz?
    kısacası sağa sola sinyal gönderip durmayın, az adam gibi uslu durun, oturun otruduğunuz yerde,adamın canını skmayın ulan.
    yoksa ilk bulduğunuz uygarlık hepimizi sikip atacak haberiniz yok. *
  • bu filtrenin bir buyuk destekleyici detayi da isik hizidir. saniyede 300 bin km. evrende hicbir sey saniyede 300 bin km hizdan ufacik daha hizli bile olamiyor. bu bir limittir.

    saniyede 300 bin km hiz insanlara gore akilalmaz bir hiz gibi geliyor ama kozmik boyutta bu hiz bir kaplumbaga hizinin yanina bile yaklasamayan bir degerde.

    bu limit oyle ki, gunes sistemimiz cevresinde ufacik bir halka cizdigimizi dusunun. ınsan omru icerisinde o ufacik halkayi gecemiyoruz. cunku isik hizinda gidebilsek bile (ki bir insanin isik hizinda gidebilmesi icin atomlarina ayrilmasi gerekir. yani zaten fiziken mumkun degil) o halkaya erisebilecek kadar ömrümüz yok. ve o halka o kadar ufak ki. galaksiye oranla bir kum tanesi buyuklugunde. yani bir komsu yildiz sisteme gidemeyiz. en yakinimizdakine bile. ki o komsu yildiz sistemi kozmik boyutta bizden bir milimetre bile uzakta degildir.

    limitin boyutlarini buradan anlayabiliriz. yani bir hucreye, parmakliklar arasina sıkısmıs haldeyiz bu evrende.
hesabın var mı? giriş yap