• nazmi kal'ın sunduğu, yetmişli yıllarda yayınlanan trt programı.

    ekleme: link yenilendi.
  • atatürk'ün çanakkale'deki emir subayı sami yanardağ'ın anılarının da yer aldığı trt belseseli.

    https://www.sozcu.com.tr/…__twitter_impression=true
  • son dönemde oturup yayınlanmış bütün bölümlerini tek tek izlediğim trt arşiv sitesinden ulaşılabilen seri. 1970lerin sonunda çekilen program atatürk ile tanışmış yolu kesişmiş kişilerin kendisi ile olan anılarını bize birinci ağızdan anlatmasını izletiyor,buraya katılanların çoğu 1900 doğumlu. kurtuluş savaşında cephelerde bulunmuş insanlar. bizim hep tarih kitaplarında gorduğumuz atatürk fotograflarının içinde atatürk ile kendisinin arkasında sagında solunda bulunmuş adamlar. tahayyül edebiliyor musunuz? atatürk ün resmi var adam diyor şu sağdaki benim... katılan herkes muhteşem bir türkçeye sahip tabi. kesinlikle izleyin derim. hatta şimdi her kanalda tekrar yayınlanması lazım. ekşide hakkında bu kadar az yazılması üzücü.

    not; daha ilk programda sunucu bir anı üzerine atatürk öldükten sonra bu gibi şeyler olmasa türkiye bu halde olmazdı diyor. bunu dediği sene 1979 civarı. merak ettim adam şimdiki zaman hakkında nasıl yorum yapardı.
  • nedense trt arsivden kaldirilmis seri.
  • (bkz: #97121134)

    içinde böyle bir hikaye vardıysa herhalde uydurma anılar olduğu için kaldırılmıştır diye düşündüğüm program.
  • şu karantina günlerinde izlenilebilecek en güzel şeylerden birisidir. 12 bölüm halinde youtube'a yüklenmiştir. şu an 5. bölümde yani celal bayar'ın atatürk'le olan anılarındayım, ilgiyle izlemeye devam ediyorum. linkini de buraya bırakıyorum:

    tık tık

    edit: link yenilendi.
  • trt arşivden kaldırıldığı için devamını göremiyorum elinde tüm bölümler olan var mı?
  • bırakınız insanlar birbiriyle kucaklaşsın...

    1933 yılındaydı..
    mustafa kemal paşa diyarbakır'ı şereflendirmek
    için yola çıkmıştı. o zamanki yönetimin zihniyeti,
    o derece bağnaz, hoşgörüsüz ve o derecede sıkı
    idi ki, mustafa kemal paşa şehre geldiği zaman
    kendisini, karşılamaya gelen yöneticilerden
    başka hiç kimseyi görmemişti.

    mustafa kemal paşa hayret ve dehşetle şöyle
    seslenir:
    bu da ne demek oluyor? bu memleketin halkı
    nerede? onları görmek istiyorum! söyleyin
    neredeler ? susmayın! çabuk söyleyin! cevap
    verin!... "

    hâlbuki evlerin damlarında, pencerelerinde,
    camilerin kubbelerinde, duvarların üstünde,
    birbirlerinin üzerine balık istifi gibi yer alan
    diyarbakır halkı mustafa kemal paşayı izleme ve
    görme ısrarındaydı.

    mustafa kemal paşa'nın sinirli hali, derhal bir
    emir verilmesine sebep oldu. üç beş dakika
    sonra mahşeri bir kalabalık sokakları
    doldurmuştu. halk büyük bir coşku ile
    sesleniyordu.

    - var ol! yaşa!. büyük önderimiz! sevgili
    babamız... hoş geldin!...

    bu coşkun tezahürat, heyecanlı gösteriler
    içerisinde mustafa kemal paşa halkın arasına
    karışmış, halk ile kendi arasına gerilmek istenen
    perdeyi söküp atmıştı. bu sırada şehrin
    yöneticileri her ne kadar düzeni sağlamak için
    büyük bir çaba içine girmişlerse de, mustafa
    kemal paşa buna dahi engel olmuştu.
    mustafa kemal paşa etrafında dönüp duran
    şehrin yöneticilerine dönüp şöyle seslenmek
    gereğini de duymuştur:

    " bırakınız, insanlar birbirlerini sevenler
    kucaklaşsınlar! onlara engel olmayın! elinizden
    geldiğince yardımcı olunuz!..

    kaynak:avni altıner, her yönüyle atatürk
  • beş lira lazım...
    .
    muhlis sabahattin istanbul'da opera ve operetler oynayan bir kumpanya kurmuş,
    1930'lar..
    carmen'i oynuyorlar..
    turneye çıkmışlar. trenle.. izmit..
    ful çekmişler.. oradan adapazarı.. havalar bozunca temsil iyi gitmemiş.. eskişehir tam felaket. kar diz boyu, temsil bile yapamamışlar. yapamayınca da otelde rehin kalmışlar iyi mi!
    .
    beş lira lazım.. beş lira da önemli para ha..
    babam anlatırdı..
    bebek belediye'de 125 kuruşa faça masa
    donatılıp müzeyyen'in dinlendiği günler..
    kumpanya karalar bağlamış otelde mucize beklerken, haber duyuluyor..
    .
    atatürk ankara'dan trene binmiş eskişehir'e geliyor..
    şapka devrimi, o yıl çıkan ve kadınlarda
    peçeyi kaldıran kanunla tamamlanmış..
    ata, tanıtmak ve anlatmak için dolaşıyor..
    muhlis bey lobide haykırıyor.
    .
    "atatürk arkadaşım.. parayı bulduk.." kostüm sandıklarını açıyor.. içinden bir frak çıkarıyor. giyiyor.. doğru eskişehir garına.. orada görevliler penguen kılıklı adama bakıyorlar.. biri "amerikan sefiri olmalı" diyor.. yol açıyorlar.. muhlis bey en öne geliyor.. tren gara giriyor.. vagonun camı iniyor.
    atatürk'ün şapkalı eli gardakileri selamlıyor..
    sonra, iniyor aşağı, karşılayıcılara teşekkür etmek için..
    bir bakıyor, karşısında yakın dostu muhlis sabahattin... .
    kollarını açıyor.. "muhlis!.."
    "kemal!.." sarmaş dolaş oluyorlar..
    .
    muhlis bey iki cümleyle özetliyor..
    -otelde rehin kaldık, kemal. beş lira lazım!.
    atatürk ceplerini karıştırıyor, cüzdanı açıyor..
    üç tek lira çıkıyor üzerinden..
    "üç liram var, muhlis!.."
    "beş lira lazım, kemal.."
    atatürk yanındaki dört yıldızlı generale dönüyor.
    "iki liran var mı?..
    paşa ceplerini karıştırıyor ve 1 lira uzatıyor..
    "bu kadar var paşam.."
    atatürk "dört lirayla idare et muhlis" diyor..
    "beş lira, kemal" diyor, muhlis bey.
    atatürk özel kalem müdürüne dönüyor bu defa..
    hasan rıza soyak olmalı..
    "bir lira bul" diyor.. özel kalem müdürü ceplerini karıştırıp, beş kuruşlar, on kuruşlarla bir lirayı denkleştiriyor..
    atatürk sonunda "beş lira"yı muhlis sabahattin'e uzatıyor..
    .
    ali poyrazoğlu "ben bu hikayeyi birinci elden dinledim" dedi.. "o kumpanyanın carmen temsilinde don jose'yi canlandıran tenor celal sururi'den.."
    devrin güzelliğine bakar mısınız?
    hani sövdükleri devrin...
    inanmadınız değil mi?.
    inanılacak gibi değil çünkü..
    ama atatürk'ün hangi yaptığı inanılacak gibiydi ki?
    onun için "ata" türk'tü o!..
    teşekkürler atam.. sana minnet!.. sana şükran!..
    yaşar gürsoy'dan alınmıştır...
  • orgeneral kazım özalp'in anılarının derlendiği, türkiye iş bankası kültür yayınlarından 1992 basımı kitap. derleyen, oğlu teoman özalp.
hesabın var mı? giriş yap