• wellington duku.

    18. yuzyilin sonu, 19. yuzyilin basinda yasamis, waterloo savasinda napolyon'u altetmis (sanirim) zat.

    "nothing is worst than a battle won, except a battle lost" lafi bircok seyi mukemmel bir sekilde aciklar zannimca. bu laf tarihe boyle gecse de aslinda soylenmis olan, "nothing except a battle lost can be half so melancholy as a battle won" cumlesidir.
  • waterloo dan önce ve sonra politika ile uğraşmış, 1830 larda başbakanlık yapmıştır.
  • 1769-1852 yillari arasinda yasamis, field marshall seviyesine kadar gelebilmis bir ingiliz generalidir.

    agabeyi richard'in entellektuel bakimdan kendisinden ustun olmasi ve kendisi uzerine surekli bir sekilde bir baskida bulunmasi nedeniyle, ailesi tarafindan "ordudan baska yerde calisamaz" gibi bir onyargi ile damgalanmistir.

    iste bu yuzden onceleri 33. ordu birliklerini yonetmek icin 1793 yilinda atanmistir. ancak kaderini degistirip kendisini cok unlu bir general yapacak olan, tabii ki grande armee'e karsi verecegi mucadeleler ve waterloo savasinda elde edecegi basarilardir.

    hemen ardindan sirayla hindistan, ispanya ve portekiz'de konuslandirilmis olan ingiliz ordularinin basina getirilmistir.

    cok organize ve disiplinli oldugu bilinen wellesley, cevresinde cok buyuk saygi kazanmis, ancak hicbir zaman cevresindekilerin sevgisini elde edememistir. bu iliskisi, ozellikle askerleri ve alt rutbeli subaylari ile kendisi arasinda olan bir iliskidir ki, sevilmedigi halde sayildigi icin bir dedigi iki edilmemistir. zira her savasta, savasin tam ortasinda bulunmus, askerlerini savas alaninda hic yalniz birakmamistir. ozellikle catismalar sirasinda, bir lider olarak hep sahneye cikmis, gerekli emirlerini vermis ve askerlerini yonlendirmistir. ozellikle, catismalarin en can alici noktalarinda bir anda belirip askerlerine moral kaynagi olmasi, ingiliz ordusunda kendisinin bir idol halini almasina neden olmustur.

    her ne kadar daha cok defansif doktrinli bir lider olsa da, ofensif doktrinde de gayet basarili oldugunu, bircok savasta aldigi basarilar ile kanitlamistir. salamanca (1812) ve vittoria (1813) savaslari, bunlardan birkacidir.

    ozellikle de waterloo savasindan sonra basbakanliga atandigi icin, olumunun hemen ardindan st. paul katedralinde kendisi adina duzenlenen bir toren ile ugurlanmistir.
  • rivayete göre kendisinin irlanda kökenli olmasıyla dalga geçenlere şu yanıtı vermiş: "being born in a stable does not make one a horse."
  • yasadigi zamanlarda, tartismasiz, avrupa'nin ikinci en iyi generali idi.

    birincisi icin;
    (bkz: napoleon bonaparte)
  • irlanda dogumludur ama ingiliz kökenlidir
  • tüm ünvanlarıyla tam adı şöyledir:

    field marshal the right honourable sir arthur wellesley, 1st duke of wellington, knight companion of the order of the garter, knight of the order of st. patrick, knight grand cross of the order of the bath, knight grand cross of the guelphic order, member of her majesty's most honourable privy council, fellow of the royal society
  • yaşadığı dönemin en iyi ikinci generalidir. bunu da kendi ağzından aktarılan şu sözde görebilirsiniz: "düşmana 40.000 taze destek kuvveti gelmesini, imparatorun gelip ordusunun başına geçmesine tercih ederim." (bu sözü açıklayıcı olması bakımından, bu sözlerin söylendiği yarımada savaşı esnasında iki tarafın da ulaştığı en büyük sayıların 60.000-75.000 civarında gezindiğini hatırlatmak gerekir.) lakin bunun haricinde, bu ikincilikte açık ara öndedir. üçüncüyle arasında dağlar vardır.
  • ayrıca kendisi waterloo'dan sonra "biz savaşı eton'un kriket sahalarında kazandık." dememiştir, zira kendisi çok kısa devam edebildği eton'dan çok da hazzeden biri değildir. ayrıca savaşta eton ve diğer prestijli ingiliz okullarının pek çok genç beyefendisini fransız süngülerine kurban verdikten sonra (ki bunların çoğu wellington'un çok sevdiği ve oğlu gibi gördüğü genç emir subaylarıdır) wellington'un ağzından waterloo hakkında laf almak narkozsuz diş çekmek gibi bir şey olmuştur. waterloo savaşı hakkında wellington'un savaş bakanlığına yazdığı kupkuru bir rapor dışında (bu rapor kupkurudur, zira yan odada bir top mermisinin kolunu götürdüğü gencecik bir emir subayı hayatının son anlarını yaşarken onun inlemeleri arasında yazılmıştır.) onun ağzından fazla malzeme bulunmaz, waterloo hakkında konuşmayı da fazla sevmezmiş demir dük. waterloo hakkında onun kesin olarak söylediği tek söz şudur: "nothing except a battle lost can be half so melancholy as a battle won" bunu yanında bulunan son bir iki emir subayı, savaştan hemen sonra ölü ve yaralıların geçişini izlerken dük'ün mırıldandığı bir söz olarak naklederler.
hesabın var mı? giriş yap