• ariusculugun ozu isa'nin tanriligini yadsimasidir. alisilagelen hristiyan ogretisine gore tanri'nin oglu olan isa'da tipki onun gibi gercekten tanri'dir. arius'a ve yandaslarina gore ise isa ancak ikincil ya da bagimli bir tanriliga sahiptir. baska bir deyisle o gercek, sonsuz ve kadir-i mutlak tanri degildir
  • arianizm olarak da bilinir.
  • teslisi reddeden hristiyanlık akımıdır. iznik konsilinde bir güzel tasfiye edilmiştir.
  • teslis inancına karşı çıkmalarına rağmen isa'yı baba tanrı ile eşit tanrısal erke sahip görmeyen hıristiyanlık mezhebidir; ana görüşe düz mantık ile bakarsak rivayete göre geiserich'in ağzından çıkmış olan şu söze denk gelir:"bir baba oğluna nasıl eşit olabilir?" bir çeşit ataerkillik. arius isimli rahip bu savını tanrı'nın dünyayı yaratırken isa'nın olmadığını belirterek isa'nın da tanrı tarafından yaratıldığı için baba tanrı'dan daha alt bir seviyede bulunması gerektiği şeklinde açıklamıştır. yuhanna incili'nde isa'nın tanrı hakkında benden daha büyük* olduğunu belirten tümce bu savı güçlendirir.

    bu tarz teolojik bir görüşün özellikle mısır'da güç kazanması roma imparatorluğu'nu tek parça hâline getirmeyi başarmış olan i.constantine zamanında imparatorluk otoritesinin sorgulanması anlamına geliyordu. mısır'ın teolojik açıdan roma otoritesini reddetmesi meselesinin siyasi geçmişi ise üçüncü yüzyıl krizinde üçe ayrılan imparatorluğun bir parçasnın mısır ve suriye olmasını belirtmekte sanırım fayda var. bahsi geçen krizin ardından geçen 30 yıl civarı bir süre içerisinde roma'da siyasi birlik oluşmuşken imparator constantine ve licinius birbirine girdi; savaştan constantine muzaffer çıktı. fakat constantine genişleyen imparatorluğun tek merkezden yönetilmesinin zor olduğunu idrak etmiş olacak ki kendi adını taşıyan ve imparatorluğun doğu tarafının merkezi olacak olan şehrin* gelişmesini sağladı. işte bu esnada siyasi açıdan da yeni bir rakip beliriyordu,ariusçular.

    constantine'in ölümünün ardından tahta çıkan valens her ne kadar arian olsa ve arianizmi desteklese de teolojik meselelerden çok got savaşları* ile uğraşmak zorunda kaldı ve adrianople savaşı'nda gotlara mağlup oldu ve öldürüldü. yerine ise arianizmden ve topluluk içinde ya da bireysel olarak yapılacak her çeşit pagan ayinini yasaklayacak olan i.theodosius geçti. i.theodosius her ne kadar imparatorluğun doğusunda ariusçuluk etkisini yok etmiş olsa da bu sefer ataerkil olan cermenik kavimlerde ariusçuluk yayılmaya başlamıştır.

    şimdi teolojik açıdan bakalım elimizde neler var:

    - hıristiyanlığın yayılmaya başladığı roma bünyesindeki cermenik kavimler ve kavimlerin ataerkil yapılarından dolayı bu kavimlerin ariusçuluğa kayması.

    - i.theodosius dönemine kadar resmi olarak kaldırılmayacak olan paganizm ve bu paganizm ile uyuşmuş bir yapıya gelen bürokrasi.
    i.theodosius'un frigidus savaşı'nda roma paganizmini destekleyenlere karşı galebe çalmasına kadar geçen süreç içerisinde roma paganizmine -belki de- daha yakın bir anlayış olan teslisin benimsenmesi.

    - üçüncü yüzyıl krizinde ayrı bir siyasi merkez olan mısır ve suriye'de krizin bitmesinin üzerinden yarım yüzyıl dahi geçmemişken teolojik olarak teolojik otoriteye, dolayısı ile siyasi otoriteye -o esnada roma hıristiyanlığa tam bir geçiş yaşamamıştı- rakip bir görüşün açığa çıkması ve gittikçe palazlanması.
  • hakkında tarık bin ziyad komutasındaki arapların, güney ispanya'ya nasıl ayak bastıklarına dair bir spekülasyon yapılmış hristiyani görüş. şöyle ki;

    m.s. 4. y.y iskenderiye’de dini bir tartışma başlar ve papaz arius der ki “ne üçlemesi yahu, peygamber insandır; babası da tanrı değildir.” evet özellikle "yahu" koyar başına. "baba-oğul-kutsal ruh"u bir anda yerle bir eder. bu akım ariusçuluk olarak kuvvet kazanır ve anadolu ve balkanlar üzerinden o gün gotların elindeki, bugünkü bulgaristan ve romanya topraklarına ulaşır. burası da bizans’ın burnunu soktuğu bir yerdir ve gotların orada bir kolu vardır. burada wulfila isimli bir got bu akıma gönül verir ve nikomedeia’ya (izmit) dönemin en ateşli airusçu söylemleriyle bilinen psikopos eusebios’tan ders almaya gider. eğitimini tamamlayıp gotların arasına döner ve hızla airusçuluğu yaymaya başlar. gotların bizansla aralarının bozuluşu ve daha batıya, önce avrupa ve sonra italya’nın güneyi ve iberia’ya kadar gelmelerinin sebebi bu dinsel ideolojik farklılıktı deniyor.

    vizigotlar iber yarımadası’nda bir krallık kurmaya kalktıklarında airusçu olanlar ve olmayanlar olarak ikiye bölünürler. eski kral witiza’nın oğlu achilla’yı tutanlar airusçu olarak kaldı. karşı fikirdekiler ise kral roderick tayfasıydı ki roderick’i ruhban sınıfı seçmişti. peygamberin tanrı oğlu olduğunu reddeten ve onu daha insani vasıfta gören airusçu gotların müttefikleri bilin bakalım kimdi ve acaba airusçular üçlemecilere karşı müslüman-arapların desteğini mi almıştı?
  • tamamen soyluların ve din adamlarının gücünü açmak için hükümsüz kılınmıştır.kaldırılması ve taraftarlarının öldürülmesi orta çağ boyunca avrupada sürecek katı bir dini yapının önünü açmıştır.iznik konsili ile yozlaşmış eski yunan öğretileri (bkz: sofizm ve idea) ve isanın öğretilerine ters bir kilisenin birlikteliğiyle günümüz katoliklerinin yobazlığının temeli atılmıştır.
  • "isveçliler'in tersine, urnlar isa'nın gerçek öğretisini benimserler; ingiltere ve öbür kuzey uluslarının kraliyet soylarının kökenindeki ariusçuluk'la lekelenmiş ya da kanlı şeytan ayinleriyle karartılmış öğretiyi değil." jorge luis borges - el libro de arena (undr öyküsünden)
  • gerçek heretiklerin inancıdır.
  • arap paganizmine bulaşmamış islam. ne hikmettir ki, siyasi sebeplerle ruhbanlaşmış kanonik hıristiyanlık zaman içinde laik bir sistemin parçası olmuştur. lakin siyasi bir hırsı olmayan ariusçuluktan doğmuş islam, siyasetin kendisi olmuştur.

    bir toplumu salt siyasi unsurlarla kendi kafana göre şekillendirmek ve baskı altında tutmak her daim o toplumun felaketiyle sonuçlanır. çünkü farklılığa ve dolayısıyla ilerlemeye karşı olduğu için toplumu hızlı bir şekilde yozlaştırır. bugünün müslüman ülkeleri, çağın sadece tüketicisi konumundadırlar yani kafa olarak çağın çok çok gerisindedirler.

    kanonik hıristiyanlığın sapkınlık olarak gördüğü bir inanç sistemini içinde bulunduran islam'ın dünya üzerinde kötü örnek teşkil etmesi ise, en çok kanonik hıristiyanlığın işine gelir. yani eğer bugün islam'a karşı doğrudan bir savaş yoksa sebebi budur. yani kanonik hıristiyanlık, içinde bulunduğu laik sistemde siyaseti çıkarları için kullanır.

    müslümanlara karşı açılan savaşın çok maliyetli ve gereksiz olduğunu anlayan hıristiyan dünyası, islam'ı kontrollü bir şekilde ortodoksisini koruyarak yozlaştırmanın ve çağın gerisinde bırakmanın daha mantıklı olduğuna kanaat getirmiştir ve bugün de bunu uygulamaktadır.

    ha bu ne kadar sürdürülebilirdir, onu zaman gösterecek.
hesabın var mı? giriş yap