• aldoux huxley tarafından yazılan post apokaliptik roman - senaryo.
  • neşe sadece yaşamı dünyanın verili düzeniyle uyum içinde olanlar için var. siz oradakiler, düzenin üzerine çıkabileceğini düşünen zekiler, sizin için, öfkeliler, isyankarlar, itaatsizler, neşe hızla bir yabancıya dönüşüyor. fantastik hilelerinizin sonuçlarını çekmeye mahkum olanlar onun varlığından bu kadar şüphe duymazdı. sevgi, neşe ve barış -bunlar sizin özünüz ve de dünyanın özü olan ruhun meyveleri. ama maymun-zihnin meyveleri, maymunun küstahlığının ve isyanının meyveleri nefret ve durulmayan bir huzursuzluk ve sadece kendisinden daha korkunç çılgınlıklarla sakinleşebilen kronik ızdırap....maymunveöz (şeytaaaan şaytaaan şaytaaaan)
  • ülkemizde az bilinmesine(hiç daha doğru olur herhalde) sonuna kadar distopya sonuna kadar aldous huxley olan kısa ama öz roman. aldous bey öyle bir anlatır ki şeytanı ve onun yaptıklarını inanırsınız tüm olanlara ve hatta şeytana. bir hatada tamamen mantıksız olabilecek bir konuyu mükemmelleştirerek koyar önünüze, ağzınız açık kalıp okursunuz. loola'ya aşık olur, önünüzde salınan iki "hayır"dan kaçınırsınız.

    şöyle de bir alıntı vardır kitapta ki kendisi iki gün boyunca tüm düşünsel faaliyetlerimi bir yana atıp zamanımı bir şeyi sorgulamaya ayırmama sebep olmuştur.
    (bkz: pascal/#8174013)
  • 'zeki babunlar' hem gusto sahibi (bkz: #3023917) hem de aydınlanmacı ve eğitimci karakterli (bkz: #7795394) olup, bu kitabın yazılmasına sebebiyet verdiler. ancak zeki babunlar sanıldığından daha zeki olduklarından bu kitabı hala yazmaktalar, hala da kapalı gişe seyretmekteyiz (biz?).

    seyretmekten söz açılmışken, tarafsızlık ile taraflılık arasında gidip gelirken analiz yapmayı unutan polemik-kafalarımız için azıcık da olsa sarsıntılı bir açılışı olan, şu alıntıyı (bkz: spoiler) yapmadan geçemiyciim:

    "evet dostlarım, türkler çok sayıda ermeni'yi katlettiklerinde ne kadar öfkelendiğinizi hatırlayın, bu tür şeylerin olmadığı, protestan, ilerici bir ülkede yaşadığınız için tanrı'ya nasıl şükran duyduğunuzu -sizin yaşadığınız yerde böyle şeyler olamazdı, çünkü erkekler daha büyük şapkalar giyiyor ve her gün 8.23'te kente iniyorlardı. ve sonra bir an için artık kabullendiğiniz birkaç dehşet üzerinde düşünün; temel insan haklarına karşı sizin adınıza işlenmiş (ya da bizzat kendi ellerinizle işlediğiniz) haksızlıklar; küçük kızınızı haberler kuşağında haftada iki kere izlettirdiğiniz canavarlıklar- üstelik de o bunları bayağı ve sıkıcı bulurken. bundan yirmi yıl sonra, torunlarınız televizyonlarını gladyatör oyunları seyretmek için açıyor olacaklar ve bunlar gına getirmeye başlayınca, renkli olarak, ordu'nun vicdani retçileri veya honduras karşıtı faaliyetlerinden dolayı yetmiş bin şüpheliyi, tegucigalpa'da toplu çarmıha germeleri ya da canlı canlı derilerini yüzmeleri ekrana gelecek." (maymun ve öz, s. 114, süreyya evren çevirisiyle, ithaki.)
  • huxley'nin roman ve senaryo sanatını birleştirip, üzerine de kendi dehasını ekleyerek ortaya çıkardığı muazzam bir distopyadır.

    kitap hakkında yazılmış bir inceleme yazısı.
  • "only in the knowledge of his own essence', the narrator remarks, 'has any man ceased to be many monkeys' "
  • huxley'in romanları bana hep kısa gelir, bu romanda da olabildiğince kısa tutulmuş bir örgü var. hikaye ana amacının dışına hiç çıkmadan bir çırpıda bitiyor.

    bu kitap sizi dünya savaşlarını görmüş ve buradaki kötülüklerden olabildiğince tiksinmiş bir yazarın, başka bir bakış açısıyla yarattığı apokaliptik bir dünyaya sokacak.

    açıkcası ilgi çekici dünyasına rağmen kitap bana yavan geldi.

    ama yazarın diğer kitaplarına vakıfsanız okumanızı öneririm.
  • aldous huxley'in apokaliptik romanı, adını william shakespeare'in kısasa kısas* oyununun ikinci perde ikinci sahnesindeki isabel'in şu tiradından alıyor:

    "but man, proud man,
    drest in a little brief authority,
    most ignorant of what he’s most assur’d,
    his glassy essence, like an angry ape,
    plays such fantastic tricks before high heaven
    as make the angels weep; who, with our spleens,
    would all themselves laugh mortal."

    ilgili kısmın, mitos boyut yayınları'ndan zeynep avcı çevirisi de şöyle:

    "ah insanoğlu!
    kendinden nasıl da emindir insanoğlu...
    eline biraz kudret geçti mi,
    zavallı varlığının asıl nedenini unutup,
    yüce tanrı'nın gözü önünde öfkeli bir maymun gibi
    olmadık oyunlar oynayan,
    meleklere gözyaşı döktüren biçare yaratık!
    oysa bir kuşansa merhamet kuşağını, alkış toplayacaktır yüce kattan."

    huxley'in shakespeare'den ilhamla "maymun ve öz" adını romanın adı olarak koyması, aslında birkaç bakımdan ilginç, -çünkü, yevgeni zamyatin'in yarım kaldığı düşünülen "tanrı'nın kırbacı" novellasında, bir yerde "sanılanın aksine maymunun, insanın geçmişi değil geleceği olduğunu" söyler. tabii burada maymun-oluşu, delezeucü bir hayvan-oluştan ziyade, bir körleşme, vahşileşme ve kültürsüzleşme olarak almak gerekiyor.

    huxley'in romanı da, üçüncü dünya savaşı'ndan sonra, tanrı'nın yerine şeytan'ın, ormanların yerini çöllerin, insanın yerini ise maymunun aldığı, cesur yeni dünya'yı bile mumla aratan, korkunç bir dünyayı anlatıyor. bunun dışında, roman formu olarak da epey özgün bir stili var. brave new world (1932) ve island (1962) arasında mutlaka okunası bir roman.
  • aldoux huxley tarafından yazılan, onlarca yıldır sinemada türevi ve benzeri pek çok distopik hikâyeyi izlediğimiz romandır. aynı zamanda içerisinde bolca percy bysshe shelley alıntısı barındırır. dr poole ve loola karakterlerinin uyumu, hikâyenin akıcılığı, bir çırpıda okunabilmesi gibi birçok olumlu yanıyla okumanızı tavsiye edebileceğim bir kitaptır.
hesabın var mı? giriş yap