• 1917-1992 arasında yaşamış fransız dilbilimci. 1961-1962 yıllarında türkiye'ye de gelerek istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi'nde de ders vermiş, bu yıllarda tahsin yücel'le de tanışmış ve bir rivayete göre onun l'imaginaire de bernanos adlı tezinden yola çıkarak yapısalcılık metodolojisini şekillendirmiştir. greimas'ın önemi, saussure'le başlayan yapısalcı dilbilimi, farklı disiplinlere açılan bir metodoloji olarak formüle etmesi ve bir bakıma postmodern bilgi kuramına da zemin hazırlamasıdır. tahsin yücel ağzını her açışında greimas der. türkçe'de yky'den çıkmış, kusur konusunda isimli bir deneme kitabı mevcuttur.
  • f. saussure ile l. hjelmslev in dilbilimsel incelemede ortaya attıkları kavramları geliştirerek bir göstergebilim yöntemi tasarlayan, göstergebilimi kendi kendine yeten bir bilim dalı haline getiren kişi. geliştirdiği çözümleme yönteminde dilbilim, simgesel mantık, kültürel antropoloji gibi farklı bilim dallarının bakış açıları ve kavramlarından yararlanır. farklı alanlardan almış olduğu kavramlara kendi geliştirmeye çalıştığı kuram içerisinde işlerlik kazandırır.paris göstergebilim okulunun kurucusudur. farklı alanlardan gelen araştırmacılardan oluşan bu çalışma grubu greimas'ın geliştirmiş olduğu yöntemi yazınsal ve yazınsal olmayan söylemler, hukuk, siyaset, sinema, reklam dili, görsel sanatlar gibi değişik dizgelere uygulayarak anlam taşıyan yapıların temel, evrensel değişmeyen özellikleri ve toplumdan topluma değişen özelliklerini araştırırlar.farklı dizgelerdeki anlamın eklemleniş biçimini, üretiliş sürecini ortaya çıkartmak için yapıları geliştirdikleri yöntem ile parçalayıp yeniden kurarlar (bkz: paris göstergebilim okulu)
  • bu saygıdeğer ağbinin göstergebilim üstünden hareketle ortaya çıkardığı ve her bir kurguyu, her bir düşünceyi, her bir her şeyi ilmik ilmik örebildiği bir sistem var bilen bilir. adı eyleyenler örnekçesi. isim konusunda başarılı bulmadım baştan söyleyim. ama kendimi düşünüyorum da isim verme konusunda, ağzıma ağzıma vuruyorum iki tane, susup oturuyorum.

    http://www.english.ucsb.edu/…/materials/greimas.gif

    şu linkte bunun tarafları felan var hep. ordan bi ön okuma olsun.

    6 farklı işlevsel rol biçiliyor.

    1- gönderici: özneden, yani edimi gerçekleştirenden daha güçlü olan, bu işi ona yaptıran şey/kişi.

    2- alıcı: yapılan iş sonucu bir feedback alan şey/kişi

    3- nesne: peşinde koşulan/yapılması istenen

    4- özne: işi yapan

    5- yardımcı: iş yapılırken özneye yardımı dokunan, işini kolaylaştıran

    6- engelleyici: iş yapılırken öznenin önüne çıkan, you shall not pass falan diyen

    bunların hepsi birden bu şemada yer almak zorunda değil. ve daha önemlisi şu ki, işlevsel rollerden birine denk düşen bir kavram ya da kişi, birden fazla role de oturabilir. mesela bir kavram/kişi hem gönderici hem alıcı hem de özne olabilir. ya da yardımcı rolünde olan biri ya da bir şey, aynı zamanda engelleyici de olabilir. şema halinde şöyle bi şey:

    gönderici..................nesne..................alıcı

    yardımcı...................özne....................engelleyici

    örnek verelim. fakat şunu da belirtmek lazım, her bir şema belli bir bakış açısında kurgulanır. ortak/nesnel bir şey çıkarmak mümkün değildir.

    mesela referandum konusunda yapalım bunu. bakış açımız recepciğimiz tayyipciğimiz olsun.

    bu durumda öncelikle nesneyi belirlemek gerek. burda peşinde koşulan şey nedir? tayyip açısından düşündüğümüz için, demokrasi diyoruz. gönderici, en güçlü konumda olandır, bu yüzden buraya uygun düşeni toplumsal düzen olabilir. yavaştan kurgularsak:

    özne: tayyib
    nesne: demokrasi
    gönderici: türkiye cumhuriyeti vatandaşları
    yardımcı: evet oyu verecekler
    engelleyici: hayır/boykot diyenler
    alıcı: türkiye cumhuriyeti vatandaşları

    tayyib'e göre bu olay buymuş. şimdi bir de değerli büyüğümüz kemal abimiz açısından bakıyoruz.

    özne: kemal abi
    nesne: akp'nin evine dönmesi
    gönderici: türkiye cumhuriyeti vatandaşları
    yardımcı: hayır oyu verenler
    engelleyici: boykot/evet diyenler
    alıcı: türkiye cumhuriyeti vatandaşları

    görüldüğü gibi, rollerin birçoğunda değişme oldu fakat kavga aynı kavga.

    olayı daha da netleştirmek için mesela, arabesk müziğe hak ettiğini veren saygıdeğer fazıl abi'ye odaklanalım.

    özne: fazıl abi
    nesne: güzel müzik/muasır medeniyyet
    gönderici: müzik kulağı/müzikal idealizm
    yardımcı: kemalist elitizm (salladım burayı biraz)
    engelleyici: orhan baba (saygılar)
    alıcı: müzik dinleyicileri

    demek ki neymiş, fazıl abi, müzik dinleyicileri güzel müzik dinlesin diye, kemalist elitleri de arkasına alarak, müzik kulağının ve idealizminin verdiği gazla orhan babaya savaş açmış. halt etmiş. iyi bok yemiş.

    bilindik bir kurgu:

    özne: neo
    nesne: özgürlük
    gönderici: [burda gönderici klasmanına morpheus da girebilir, insanlık da girebilir] morpheus olsun
    yardımcı: trinity, morpheus, tank falan
    engelleyici: agentlar
    alıcı: insanlık [bu nasıl bi kategori lan]

    son olarak da cağnım ciğerim nolan ile bitireyim. inception örneği verelim.

    özne: cobb
    nesne: fikir ekme/ çocuklarına kavuşmak
    gönderici: saito
    yardımcı: arthur, ariadne, eames, saito, yusuf, miles
    engelleyici: fischer, mal, cobb[bilinçaltı dolayısıyla]
    alıcı: saito

    gönderici, özneyle bir anlaşma yapar. belli bir nesneyi alıp ona getirmesi karşılığında ona bir ödül vaat eder. bu durumda gönderici aynı zamanda alıcıdır. özne, bunu başarmak için yola çıkar. bu aşamada yardımcıları ve engelleyicileri olabilir. olmak zorunda değildir. genelde olur. bütün aşamaları tamamlayıp nesneye ulaşır ve göndericiye teslim eder. gönderici de yapılan anlaşma gereği ya ödül verir ya cezalandırır ya da sikine takmaz.

    bunların olay örgüleri de var mesela. başlangıç, edinç, edim ve tanınma/yaptırım.

    inception'ı ele alalım:

    başlangıç durumunda gönderici saito, özne cobb'a bir öneride bulunur. cobb bunu kabul eder. karşılığında çocuklarına kavuşacaktır.

    edinç durumu, özne'nin yapacağı iş hakkında bilgi ve güç edinme aşamasıdır. bu örnekte cobb, yardımcıları sayesinde, fikir ekme işi için çeşitli bilgiler edinerek gücünü artırır.

    edim durumunda, edinilen bilgi ve güç ile iş yapmaya girişilir. 3 katmanlı bir rüyadan sonra fischer'ın beynine turşu suyu sıkılır ve istedikleri fikri yerleştirirler. pek tabii bu aşamada çeşitli engelleyicilerle karşılaşırlar. mal, fischer'ın bilinçaltı ve cobb'ın bilinçaltı... hepsini teker teker atlatıp amaçlarına ulaşırlar.

    tanınma/yaptırım durumu da, iş olup bittikten sonra, öznenin kendini göndericiye tanıtıp işi yaptığını kanıtlamasıdır. ardından da yaptırım, yani ceza ya da ödüllendirme gelir. eğer iş yapılamasaydı, cobb saito'yu limbo'da bulup kendini tanıtamaz ve gerçeğe döndüremezdi ve dolayısıyla ödül yerine ceza almış olurdu. (tutuklanma) ya da limbo'yu katmayalım, iş yapılamaz, saito cobb'ın arama emrini kaldırtmaz ve cobb tutuklanır. dets it...

    yani böyle değişik manyakça şeylerle uğraşmış ve başarmış da bu abi. benzer bi şeyi vladimir propp da yapmıştır ki zaten bu abi onun şemasını buraya indirgemiştir.

    o değil de inception çok klişe be :/

    ek olarak: #20439815
  • vladimir propp'un biçimci analiz kuramını alıp olabildiğince detaylandırmış ve "bilim yapacağım" derken anlamsız derecede şematizme kaymış dilbilimcidir.
  • göstergebilimim, bir bilim dalı olması için çalışmıştır, greimas. ancak ne kadar uğraşmış da olsa bugün göstergebilimin metodolojisi net değildir, yorum farklarından dolayı ortaya çok çeşitli göstergebilimsel çözümleme örnekleri çıkmıştır. bu yüzden göstergebilime başlarken insan çıldırabilir!!
  • hayat hikayesini okuyunca, türkiye adına üzüldüğüm, göstergebilimcidir.

    kendisi litvanyalı bir ailenin çocuğu olarak rusya'da doğuyor ve burada ilkokulu bitirdikten sonra litvanya'ya geri dönüyor. burada lise okuyor ve sonrasındaki bütün eğitimlerini fransa'da alıyor.

    fransa'da lisans eğitimini tamamladıktan sonra fransızca öğretmeni olarak mısır'da iş buluyor. bu sırada (bkz: roland barthes) ile tanışıyor. ardından ankara üniversitesi'ne geliyor ve burada türk hocalardan dersler alıyor ve mantık biliminin temelini öğreniyor. bu önemli ve atlanan bir detay; çünkü hjelmslev'in babasının matematikçi olmasından ileri gelen bazı bilgilerini dilbilime uygulaması gibi greimas da mantık bilgilerini kendisinin "anlamdırmanın temel yapısı" diyeceği ama göstergebilimsel dörtgen olarak bilinecek sisteme uyguluyor.

    göstergebilimin, diğer fenni bilim dalları gibi çeşitli kurallardan hareketle nesnel olarak incelenebilmesinin temellerini atan eyleyenler modeli ve sémantique structurale isimli kitabının çalışmalarına da yine türkiye'de başlıyor. fakat kendisinin çalışmaları fark edilince, ivedilikle fransa'ya çağırılıyor ve önce poitiers üniversitesi'de çalışmaya başlıyor. kitabı çıktıktan sonra da barthes onu l'ecole pratique des hautes etudes sosyal bilimler araştırmaları direktörü olarak atıyor ve kendi ekibiyle fransız göstergebilim ekolüne yön veriyorlar.

    türk hocalardan dersler alan ve tahsin yücel gibi türk öğrencilerinden alıntılar yapan greimas, göstergebilimin en ünlü ismi olmayı başarmış; ancak tüm bu çalışmalarını türkiye'de yapma ihtimali de bulunuyormuş. yani bugün greimas çalışmalarına türkiye'de devam etmiş olsa bir türk göstergebilim ekolünden bahsedecek ve dünyada neredeyse her alana uygulanabilen bu bilimdalının sözü geçen bilim insanlarına sahip olacaktık...
  • algirdas-julien greimas: "her görünmek kusurludur. varlığı gizler; zaten bir anlam sapması olan, bir olmak istemek ve bir olmak zorunda olmak, ondan yola çıkılarak kurulur; bu da daha şimdiden bir anlam kaymasıdır."
  • italo calvino'yu "insanı hemen hiç rahat bırakmayan yazar" diye tanımlayarak calvino'yu okuduğum ilk günden beri duygu dünyamda oluşan yarığı anlamama veyahut anımsamama vesile olmuş bir başka kelam erbabı yazar.
hesabın var mı? giriş yap