• sürekli intihar düşüncesiyle gözüne uyku girmeyen bu kişinin aynı zamanda sağlıklı olmak için spor yapması piyotr stepanoviç'in ilgincine gider.
    öyle ya bir yük olarak taşıdığı vücudunu her an kurtçuklara yem olarak sunabilecek birisi neden bu gövdeyi zinde kılmaya çalışsın.
    alabildiğine her hareketi kendi davasına payanda yapabilen piyotr stepanoviç'ten bunu anlamasını beklemek güç. aslında o anda kirilov'un spor yapması da onun tanrılığının bir göstergesidir.
  • aci ceken ruhlarin avcisi dostoyevski'nin (bkz: fyodor mihailoviç dostoyevski/#24380350) en cok aci ceken karakterlerinden biridir..

    dostoyevski, ecinniler'de kirilov karakteri uzerinden intihar konusunu irdeler.. bir muhendistir kirilov, insaat muhendisidir ve ilginctir ki o da 27 yasindadir.. (bkz: 27'sinde ölmek)

    intihar'in bu kadar az gorulmesinin temelinde iki sey yatar.. birincisi aci'dir ikincisi oteki dunya korkusu..

    intihar edenler de iki cesittir: buyuk bir keder ya da ofkenin etkisiyle intihar edenler ve deliliklerinden oturu intihar edenler, ki bunlar birden yaparlar.. aciyi pek az dusunurler; fakat aniden yaparlar.. digerleri, yani akli basinda olanlar, cok dusunurler.. aci korkusu olanlar icin cozum ani olumdur, kocaman bir kayanin altinda kalip bir anda olmek gibi..

    kirilov'un intihar dusuncesinin temelinde ozgur kalmak ve tanri olmak vardir.. tanri olmak yasamakla olmek arasinda bir fark olmadiginda olur.. insan aci ve korkuyu yendiginde tanri olur, bu da intihar'la mumkundur..yani sirf korkuyu oldurmek icin intihar eden tanri olur.. su an dunya aci ve korku doludur, insanlarsa mutsuz.. mutluluk neden kisa surer ki.. hissettigimizde mutsuz, dusundugumuzde mi mutlu oluyoruz.. dusuncelerimizle, aklimizla degil de hislerimizle yasadigimiz icin mi genellikle mutsuzuz?.. hem acaba ''o''* simdi ne yapiyor.. belki de dizinde bir kedi yavrusu var oksuyor.. mutlu mu acaba, belki biraz degismistir, herkes kadar, hersey kadar ben kadar.. neyse..

    kirilov, butun yasami boyunca tanrinin kendisine izdirap verdigini dusunur.. oysaki o, o kadar durusttur ki, ozellikle romanda kirilovla ilk tanistiginiz bolumlerde hayran kalirsiniz.. romanin bana gore stavroginden sonra en ilgi cekici karakteridir.. bu bolumler budala'daki ippolit terentyev (bkz: idiot/#25241382) gibi dostoyevski'nin tanri sorgulamasi yaptigi bolumlerdir..

    bazi anlara gelirsiniz ve zaman birden durur.. iste o zaman, olumsuzluk (yani ölümsüzlük) baslar.. ve iste o zaman insanoglu mutlulugu bulur.. ve yine iste o zaman, artik zaman yoktur, zamana ihtiyac duyulmaz.. neyse, fazla uzatmayalim kirilov iyidir, okuyunuz.. ustune bir de camus'un krilov'u anlattigi sisyphos soyleni'ni okuyunuz..

    ''çok tembel sayılmam ama bişey anlatmak ne zor geliyor bana. anlasın istiyorum herkes. herkes kahin olsun ben susayım:)) mutlulukla ilgili olarakta tanıyorum öle tipler hem gamlı hem çok dindar değil hem de mutlu...bilmiyorum nasıl beceriyorlar.''
  • intihar mektubu yazarken, "şuraya bir gülücük koymak istiyorum" demesi insanı o kadar düşüncenin arasında gülümsetir.
  • albert camus inanılmaz derecede etkilenmistir bu karakter ve "intihar" düşüncesinden. sonrasında oyunlaştırdığı ecinniler'de kolaylıkla sezinlenebilir.
  • oğuz atay tutunamayanlar adlı eserinde varoluş sıkıntısı çeken bu karakterin döneklik yaptığını iddia etmiştir.
  • "taşın*** kendisinde acı yoktur, ama taştan duyulan korkuda acı vardır." sözlerinin sahibi. taşın beraberinde getirdiği acıyı ve korkuyu alt ederek* tanrı olmaya çalıştığından bahseder, gerçekteyse tanrı olmadığının farkına vardığı için bu yolu seçmiştir. aynı zamanda bir çay tiryakisidir.
  • dostoyevski'nin başyapıtlarından ecinniler'in önemli karakterlerinden biridir kendileri. dostoyevski'nin bütün eserlerindeki kahramanlar yaşamın anlamını sorgularlar, ahlak, etik, fizik, metafizik, varlık ve eninde sonunda tanrı'nın varlığını sorgularlar.''bu kadar iğrenç bir şeye tanrı razı olamaz'' der sonya, ''ama gene de razı oluyor...'' diye cevaplar raskolnikov. karamazov kardeşler büyük engizisyoncu bölümü, hz. isa ve engizisyoncu arasında geçen diyalog, hakeza budala'da terentyev'in tanrı sorgulaması. tanrı varlığı tartışması adına örneklerden bazılarıdır.
    gelelim kirilov'a 27 yaşında bir mühendistir kendisi, garip bir adamdır sürekli intiharı düşünür hatta bu yüzden uykuları bile kaçar ama bunun yanında spor yapmayı da ihmal etmez. kirilov üzerinde intihar konusunu inceler ama alt metinde aslında tanrıtanımazlık vardır. '' tanrı yoksa, ben tanrıyım'' der kirilov özgür olmasının tek seçeneği budur çünkü, ölümsüz bir varlığa hizmet etmemektir. prometheus insanlığa özgürlüğün yolunu göstermiştir, dostoyevski de ecinniler de kirilov aracılığı ile bunu mantıksal intihar çerçevesinde sorgular. dostoyevski, tüm yaşamım boyunca bilinçli ya da bilinçsiz olarak acısını çektiğim tek sorun, tanrının varlığıdır der.
    ama yine de tam olarak cevaplayamaz bu sorunu, hep karşıtları ile biter romanları, raskolnikov cezasını çekmek için sibirya'ya gönderildiğinde sonya ona hac ve incil verir. son romanı karamazov kardeşler, din ve inancı sembolize eden alyoşa ile şöyle biter; -dinin söylediği doğru mu, ölüler arasından dirilecek miyiz, yeniden birbirimizi görecek miyiz? alyoşa yanıt verir; - elbette yeniden göreceğiz birbirimizi, tüm olup bitenleri birbirimize sevinçle anlatacağız. ama kirilov intihar eder...
    albert camus, franz kafka, milan kundera,freud ve daha nice yazar ve düşünürleri derinden etkiledi dostoyevski yarattığı her karakter ile.
    hepimiz gogol'un paltosundan çıktık der dostoyevski. kedisinden sonrakiler de onun ceplerinden çıktılar. çok büyük insan vesselam...
  • bana sorarsanız romanın (bkz: ecinniler) en ilginç karakteri aleksey niliç kirillov'dur. "kendisini öldürebilen kişi tanrı'dır." diyen kirillov, nihilist gruplara katılsa da, muhafazakâr yanını korumaya çalışan, iyi niyetli, dürüst bir üniversite öğrencisidir. bakın ne diyor genç filozofumuz: "acı ile korkuyu kim yenerse tanrı o olacak. öteki tanrı ise olmayacak. öteki tanrı yok ama, o var. taşta acı yok ama taştan duyulan korkuda var acı. tanrı ölüm korkusunun acısıdır. acı ile korkuyu yenen tanrı olacaktır... en büyük özgürlüğü isteyen herkes, kendi kendini öldürme cesaretini göstermek zorundadır. kendisini öldürebilen kişi yanılmanın sırrına ermiş kişidir. bundan öte özgürlük yoktur. her şey burada biter." (s. 121)

    andre gide'in "felsefenin uğraşması gereken bir tek ciddî mesele vardır: o da intihardır" sözünü hatırlatan felsefî görüşleriyle aykırı bir karakter profili çizen kirillov'un tanrı-insan-özgürlük üçgeninde yaptığı yorumlardaki cesaret insanı dehşete düşürmüyor değil. "öte dünyadaki değil, bu dünyadaki sonsuz hayata inanıyorum. öyle anlar var, kişi öyle bir ana varıyor ki, zaman duruyor birden, sonsuzluk başlıyor." (s. 239). bu sonsuz anı da anlatıyor kirillov. harika bir metin olduğu için buraya alıyorum: "beş altısı birden gelen saniyelerim oluyor, içimi sonsuz bir huzurun doldurduğunu sezinliyorum. yeryüzündeki hayatla ilgisi yok bunun; öteki hayatla ilgisi olduğunu söylemek istemiyorum, ama yeryüzü insanının kaldırabileceği dayanabileceği bir şey de değil. bedenen değişmek gerek, ya da ölmek. açık seçik, itiraz kabul etmez bir duygudur bu. sanki bir anda tüm doğayı hissediyorsunuz da şöyle diyorsunuz: "evet, gerçek budur işte. tanrı evreni yaratırken her günün sonunda "evet, gerçek budur, iyidir bu, " diyordu. bu... bu bir duygululuk değil, sevinçtir yalnızca. hiçbir şeyi bağışlamıyorsunuz, bağışlayacağınız bir şey yok çünkü. sevmiyorsunuz gerçekte, sevgiden de yüce bir şey bu. bunun en korkunç yanı da, böylesine açık seçik olması, içinde bu denli sevinç bulunması. beş saniyeden çok sürse ruh dayanamayacak, kaybolmak zorunda kalacak. bu beş saniyede tüm hayatı yaşıyorum, hayatımı veririm de ona, değer çünkü. on saniye dayanabilmek için bedenen değişmek gerek. kişioğlunun doğurmaya bir son vermesi gerektiği kanısındayım." (s. 578)
    biraz mürekkep yalamış insanların ne çok hoşuna gider büyük insanlık idealini anlatmak. hayatın anlamını nasıl da kavramışlardır! toplum cahildir, mutsuzdur, yığın kendini yönetmesi için yeni bir lider ve sistem aramaktadır. ah kendine sorulsa toplumun bütün sorunları kolayca çözülebilecektir ya, henüz fark edilmemiş olması ne büyük kayıptır! kafası karışık rus toplumunun mutsuzluğu aşikârdır devrimci kardeşlerimiz için. kirillov da farkındadır durumun: "insan mutlu oluğunu bilmediği için mutsuzdur. tek nedeni budur mutsuzluğunun. püf noktası buradadır işte." (s. 240)
    mutluluk bir bilgi midir ki! ne dersiniz?
    özgürlük uğruna intihar eder kirillov için, tanrı kavramı halkın uydurduğu bir inançtır sadece. intihar etmeden önceki son sözlerine kulak verelim: "kendimi öldürmek zorundayım, çünkü özgürlüğümün doruğu kendimi öldürmemdir... insan, kendini öldürmeden yaşayabilmek için tanrı kavramını uydurmak zorunda kalmıştır. dünya kurulalı beri insanlığın serüveni budur işte." (s. 604)
  • ecinniler romanının nihilist mühendisidir.

    anarşist verhovenskiy'nin toplumsal dokuyu parçalamak için yaptığı plana göre kirillov, kendisinin işlemediği şatov cinayetini üzerine aldığını belirten bir mektup yazarak intihar eder. tanrının olması gerektiği ama varolmadığı gerçeği albert camus'a göre kirilov'u 'metafizik alemde incitmiştir.' yaşamak önemsizdir onun için. o, dönemin rusya’sında arayış ve anlam ayakları üzerinde sapasağlam kurulmuş bir köprü rolündeki ecinniler romanıdır.

    kirillov, yazarın çelişkili dünyasının duygu ve düşünceden oluşmuş okyanusunda, erdem üzerine kurulu bir felsefi arayıştır. kirillov, dostoyevski’nin farkında olduğu süreçtir. kirillov karanlık geleceğin yaratacağı insanlık dramının bir prototipidir. geçmişin geleceğe aktarımında kırılan zaman olgusunun kaotik bir dışa vurumudur bir bireyin şahsında. âdeta yörüngesini kaybetmiş bir gezegen gibi yok olma hevesiyle yanıp tutuşmaktadır. yine de üzerinde parıldayan yıldız tozları ile kendi bedenini bu anlamsızlık çukurundan kurtarmaya çalışarak varlığını kanıtlamak istemektedir.
    (bkz: dostoyevski)
    (bkz: ecinniler)
  • dostoyevski'nin ecinniler olarak çevrilen romanının insansever karakteri. cioran'ın çürümenin kitabı'nda da dediği gibi intihar planı aslında tanrıyla bir boy ölçüşmedir. şöyle der kirillov: “tanrı varsa, bütün irade onun elinde demektir ve ben de bu iradeye boyun eğmek zorundayım. ama yoksa, her şey benim elimde demektir ve ben de özgür irademi ortaya koymak zorundayım.”
    pytor stepanoviç neden böyle bir zorunluluğu olduğunu sorduğunda ise: “her şey benim irademe bağlı da ondan.” diye cevap verir. “şu koca dünyada, tanrı'yı da öldürdükten sonra kendi özgür iradesine inanarak bu iradeyi en eksiksiz, en yüce biçimiyle açıklamaya cesaret edebilecek kimse nasıl olmaz?” onun için kendini öldürmek, özgür iradenin en yüce dışavurumudur.
    tanrı'nın varlığı ile ilgili şunları söyler: “benim için tanrı'nın yokluğundan daha yüce bir fikir yoktur. tüm insanlık bunun kanıtıdır. insanoğlu kendini öldürmeden yaşayabilmek için icat etti tanrı'yı ve günümüze dek tüm insanlık tarihi bundan ibarettir. tarihte tanrı'yı icat etmeyi reddeden bir tek benim. bu bilinsin artık.” tanrı'nın var olmadığını kavradığında kendisinin tanrı olduğunu kavramıştır ve mutsuzdur, çünkü “iradesini ortaya koymak” zorundadır. kirilov tanrı-insan'dan insan-tanrı'ya bir geçiştir.

    --- spoiler ---

    “bütün insanlar mutsuz, çünkü iradelerini açıklamaktan korkuyorlar. [...] çok mutsuzum, çünkü çok korkuyorum. korku insanın lanetidir. ama ben irademi ortaya koyacağım, inanmadığıma inanmak zorundayım.”

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap