• ingilizceye the square, türkçeye meydan olarak çevrilmiş jehane noujaim imzalı güzel bir belgesel. tahrir meydanında çekilmiş gerçek görüntüler ve kronolojik bir direniş anlatısı.

    izleyince taksim direnişini izliyormuş gibi olabilirsiniz. hatta bazı yerlerinde biz hiç bir şey yapmamışız diyebilirsiniz. fitaş cinemaximum'da gösterimde şu an. sonundaki iki şarkı bile izlemek için yeterli sebep. mısır'da, kadın bir yönetmenin elinden, böyle bir eser. imrenmemek elde değil.

    http://www.imdb.com/…/tt2486682/?ref_=nm_flmg_cin_1

    sonundaki şarkı için;
    https://www.youtube.com/watch?v=umljjfvgyvi
  • mutlaka izlenmesi gereken bir belgesel.

    gezi'de bulunduysanız hele, o "his"si çok iyi anlayacaksınız.

    müslüman kardeşler'in dahlini ve 3 yılda yaşananları gayet açık bir şekilde anlatmış. devrimci müslümanlar harici bizim 'meydan'ımız değilse de 'park'ımıza burun sokan müslüman falan olmamasına sevindim izlerken şahsen.. o devrimimizi ele geçirdiler hissinin ne kadar boğucu olmuş olabileceğini düşünüyorum da, yine biz şanslıyız.

    berbat bir günün sonunda izledim filmi ve gerçekten bayıldım, nasıl iyi geldi anlatamam.
    "lider değil vicdan peşindeyiz" repliği ve hele sonundaki şarkı cidden çok etkileyici.
  • 13. uluslararası istanbul bağımsız filmler festivali kapsamında gösterilen belgesel türündeki bir film.

    mısır'ın yaşadığı direnişin öyküsünü anlatan bu belgesel, tarihsel bir kanıt niteliğinde. hem olayları tekrar hatırlıyorsunuz hem de gerçekten bir nokta da üzülüyorsunuz. gezi ile benzerlikler ve farklılıkları mevcut. güzel bir yapım, muhakkak izlemelisiniz.
  • festivalde kaçırdığım, bugünse vizyona girmesiyle sevindirmiş film
  • bugün izledim ve ilk sahneden roll caption'a kadar alnımın ortasına çöreklenmiş bir ağrı eşliğinde kanımın donduğunu hissettim. evet, tanıdık geliyor. güç her yerde ve her koşulda güç. çirkinliğinin rengi değişmiyor. tepede duran bir zalim düşüyor, ama ortalık düzleşmiyor. o tepeye bir başka zalim, devirdiğinin üzerine basarak çıkıyor. şiddeti fazla, rengi daha çirkin, sonuçları daha kanlı oluyor. karşılığında ise kalabalık bir kitle, tek bir şeyi aynı kalple istiyorlar, o da vicdan. ahmed ne diyor "biz, bizi yönetecek bir lider değil vicdan arıyoruz." dilleri ortak, amaçları ortak, gittikleri yol ortak. ama vicdan yoluna hesaplanmış taşlar konuyor ve sonuç malumunuz. her biri bir öncekinden kanlı elleriyle üç rejim üç yıldır mısır halkının meydanından elini çekmiyor.
    lakin ben belgeseli izlerken, izleyen ve izleyecek olan pek çok kişi gibi bir gezi hamasetine kapılamadım. gezi direnişi'nin önemini ve iktidar karşısında bir güç olduğunu hiçe sayacak değilim ancak meydan'da, ne olursa olsun, eşitlik, adalet ve vicdan arayışındaki devrim mücadelesinin hala devam ettiğini görmek, açıkçası beni çok utandırdı. 2013 haziranı'nda bizim gezi'de yaşadıklarımız (ankara'yı tenzih ederim) "ayyh ne tatlıyız^.^" coşkusu ekseninde gel-gitler yaşamak gibi bir şeydi sanki. zira hatırlıyorum, direnişin ilk gününden beri her gün gezi parkı'na giden, polis şiddetini, hükümeti hararetle eleştiren biri; şu molotof kokteylli piyesin düzenlendiği gün, aramızdaki bölücü grupların gezi direnişine zarar vermemeleri için temizlenmeleri gerekiyordu, polis iyi yaptı demişti. "aramızda hiç marjinal grup yoooğk" açıklamaları yapan direnişe geçmiş masum elitist gururu hala midemi bulandırır. bir bayrak altında toplanıp askeriyiz de askeriyiz diye müsamere yapanlara hiç değinmek istemiyorum bile. gezi'yle ilgili şu sıralar aklımda çokça dolaşan ve cevabını bulamadığım bir soru var mesela. hani hep dendi ya "evet, mesele üç beş ağaç değil" diye. özgürlük, eşitlik, rte diktatoryasına direnme vs. idi. peki ya ne oldu? yok olmadı ama parçalandı. mesele üç beş ağaçtan öteyse eğer, bunca yolsuzluk, başbakanın sıfırlana sıfırlana bitmeyen yolsuzluk paraları, hukukun artık hukuktan başka her şeye benzetilmesi, adaletin mitolojik bir olgu olmaya mahkum edilmesi, hırsızlara ayrıcalık tanınması, yolsuzluk delillerinin ortadan kaldırılması, devletin katilleri kollaması, ve tüm bunların şaklabanca bir siyasetle yapılması mesele değil mi? düşünüyorum, bunca şeye rağmen hayat hala nasıl devam ediyor bu ülkede? kendimi de dahil ediyorum, şu an sıcacık evimde oturmuş "türkiye neden isyanda değil ki" diye bunları düşünüp yazıyorum. oysa bugün beyoğlu sineması'ndan çıkıp, ilk sokağın köşesinde göz göze gelmekten tiksindiğim polisin suratına tükürmek bile bir seçenekken, ben yanımdaki arkadaşıma "biz çok pasif bir toplumuz" dedim sadece.
    neyse, mutlaka izleyin işte.
  • özgürlük arayan, diktatörlükten bikmis insanlarin tek care olarak sokaklara dökülmesini, kendi ülkelerinde insanlar isyan etmisken, sokakta insanlari ölürken bazi kesimlerin agizlarinin suyu akarak nasil iktidar ve oy savasina girdigini anlatan etkileyici film. gezi ayaklanmasiyla örtüsen o kadar yer vardi ki, tabii ki bu insanlar daha cok aci cekmis, daha zor duruma düsmüsler. en önemlisi de pes etmemisler... kendi özelestirilerini de yaptilar filmde, hatalarini, eksiklerini söylediler. bu yönüyle takdir edilesi. daha iyi de olabilirdi ama, belki kisa zamanda anca bu kadar oldu bilemiyorum, yine de en eksik haliyle bile son zamanlarda sinemada izledigim en iyi sey.
  • eğer başımızdan bir 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi geçmemiş olsaydı hangi hislerle izlerdik, bilemiyorum. şimdi izlerken gözlerim dolu dolu izledim, çoğu anda da yaşlar aktı durduramadım. hep dediğimiz gibi, dünyanın bir yerlerinde iyi ve güzel insanlar var olmaya tüm farklılıklarına rağmen bir arada olup direnmeye devam edecekler.

    bir kısmı şuan şuradan izlenebiliyor; https://www.youtube.com/watch?v=hcnuu-ks3ie
  • olağanüstü iyi bir film. gördüğüm en iyi belgesel.

    herkesin kesinlikle izlemesi lazım, yoğun ülke gündeminden uzaklaşmadan zaman ayırıp izleyin ve eğer gezi'de bir parçanız varsa her şeyin bu kadar tanıdık gelmesine çok şaşıracaksınız. mursi'den tut, müslüman kardeşler'e, devrimcilere, askere. oluşan ortama ve siyasi kargaşalara.

    çok içten, mesajını çok iyi veren bir belgesel. kaçırmayın. derdini çok iyi ifade eden, gerçek insanlarla dolu. ve tabi ki, tamamen gerçek bir atmosferde çekilmiş, gerçek bir kesit!
  • (bkz: #40937002)
  • --- spoiler ---

    "the good and free people are being called traitors, while the traitors are called heroes."

    türkçe altyazıdan: "hainler kahraman olurken, iyi ve özgür insanlara hain dendi."

    erdoğan'ın ibret alması gereken belgesel. bir gün o da türkiye'de kendisi aleyhinde şöyle bir kalabalık görebilir, şaşırmasın. sonuç olarak güzel film. izleyin, izlettirin.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap