• hatırladıgım kadarıyla: omer kavur'un yonettigi ,mehmet aslantug, sahika tekand, aytac arman, tuncel kurtiz, macit koper'in oynadıgı izlenmeye deger film.
    mehmet aslantug (kerem) bir kasabaya saat tamir etmeye yollanır ve bir cinayete tanık olur. sonra isler karısır. izlemeyen anlayamaz. izleyen de anlayamaz.
  • ömer kavur'un, gizli yüz'ün ne denli etkisinde kaldığına ve saat mefhumuna nasıl kafayı taktığına ilişkin bariz bir delildir bu film.

    bu seferki gezgin saat tamircimiz kayıplara karışmamıştır; üstelik bir adı dahi vardır: kerem (mehmet aslantuğ). yine gizli güçlerin de etkisiyle bir anahtar verilir kerem'e; o da anahtarın ait olduğu saat kulesini bulmak içün yollara düşer.

    vardığı yer göynük, saat da göynük saat kulesi'dir. gel gör ki kulenin (kule yalıyarların orta yerine inşa edilmiştir, lakin orası yine de transilvanya değildir) bozuk saatını tamir ederken, karşılaştığı şehvetengiz kadına (şahika tekand) tutulmaktan kendini alamaz gezgin saatçımız.

    buraya kadarki esracengiz hava, kadının komprador kocasının da (tuncel kurtiz) mevzuya dâhil olmasıyla iyice çetrefil bir hal alır. bu arada saat da, garip bir şekilde tamir olmamakta ısrar edip, bizim kerem'i çileden çıkarmakta, ama yine de bir türlü "ulan ne işim var benim burada" dedirtememektedir.

    filmin bir sonu var mıdır? kim bilir...
  • sinemada bittikten sonra 4. gongun calinmasi zaruri olan film (film bitti, hadi uyanin gidin evlerinize manasinda)
    (bkz: dördüncü gong)
  • gezici saat tamirciliği gibi soyut bir mesleğin üzerine kurulmuş film.
  • ömer kavurun yönettigi m.aslantuğ ş.tekand ve t.kurtiz'in basrollerini paylaştıgı güzel film..
    film bitimiyle kafada bazı soru işaretleri bırakıyor ancak sinemamızda yapılan iyi filmlerin azlığı sebebiyle insanın eleştireside gelmiyor...
  • "ölüm bu mu? ölüm, bir yaşamdan başka bir yaşama savrulmak mı, yoksa zamanı hiç yaşamamak mı?" sözleriyle sona eren 1996 yapımı ömer kavur filmi.

    gerçeküstü bir kurguya sahip olan filmde başrolü oynayan mehmet aslantuğ (saat ustası) gizemli bir adam tarafından bi kasabadaki saat kulesini tamir etmesi için gönderilir. yaşanılan tuhaf olaylar, gizemli bir kadın, zaman kavramının gitgide yok olması ve nihayet izleyen büyük bir çoğunluk tarafından anlaşılamayan filmin sonu.

    aslında film, öldükten sonra saatçinin kendi yaşamına tekrardan yaptığı yolculuğu anlatır. o yüzden sıkça "içinde olmadığım zaman gibi" söz öbeği tekrarlanır durur. tabi bu, görünürdeki içeriktir. derinlerde nelerin anlatılmaya çalışıldığı yoruma açıktır.

    filmde kasabaya gelen âmâ bir müzisyen grubun icra ettiği enfes bir parça vardır. kime aittir bilmiyorum, başka hiçbir yerde de duymadım.
  • sürrealizm bezeli naçizane türk filmi. özellikle şahika tekand kendisine hayran bırakır.
  • bir çok yerinde şimdilerde bug deniyor tezatlıklar bulunduran filmdir;filmin etkileyiciliğini gölge bırakmasın bahsetmeyelim, ya da hadi bir tanesini söyleyeyim,
    yatakdaki o sarmaş-dolaş duruşun aynadaki görüntüsü o olmaz

    ama filmin en iyi oyucusu tartışmasız tuncel kurtizdir,esas oğlanı esas kızı geride bırakacak bir performans sergiler,

    ayrıca da bana meltem canseverin 100 saat kulesi kitabını aldırmıştır.

    birtane daha tezzat söylesem mi,tamam tamam sustum.
hesabın var mı? giriş yap