• geleneksel hafta sonu kedigen tematik gece sinema kuşağımda bu hafta akira kurosawa'nın izlemediğim filmlerini ağırladım. eşsiz bir deneyim yaşamama neden olan, düşüncelerimin kalıplarının dışına bir nebze de çıkmasını sağlayan, ruh halimi biraz da olsun değiştiren, günümü görsel, işitsel ve duygusal bir ziyafete dönüştüren yönetmen. filmleriyle ilgili, izleme sırasına göre naçizane görüş ve alıntılarım;

    (bkz: rashomon/@kedigen)
    (bkz: dersu uzala/@kedigen)
    (bkz: tsubaki sanjuro/@kedigen)
    (bkz: akahige/@kedigen)
    (bkz: nora inu/@kedigen)
  • hareketi hikayeye dönüştüren en iyi yönetmen. tekniği ile ilgili şöyle bir video mevcut. dil tercihini cc kısmından yapabiliyorsunuz.
  • ikiru (yaşamak), akira kurosawa'nın ivan ilyiç'in ölümü'nden esinlenerek çektiği 1952 yapımı bir film.

    "örneğin, bir robert bresson hangi türü kullanırdı? hiçbirini. bresson, bresson'dur. o, başlı başına bir tür zaten. antonioni, fellini, bergman, kurosawa*, bunuel, son tahlilde, yalnızca kendileriyle özdeştirler. ya chaplin? chaplin yoksa sinemada komediyi mi temsil etmektedir? hayır, o, chaplin'dir, eşi bir daha bulunmaz bir fenomen, işte o kadar. 'tür' kavramından dondurucu bir soğuk yayılmaktadır." andrey tarkovski - die versiegelte zeit

    (bkz: ikiru/@ibisile)
  • yönettiği 30 filmin hepsini izledim. filmlerini sanatsal gayretle izlediğim kırk civarı ülkeden yüzü aşkın yönetmen arasında en büyüğüdür imparator.
  • en sevdiğim yönetmendir, iyi ki varsın be
  • “hakino haga naga tokino toga naga”
    (soğuktur şehrin taşakları, elleyenin eli yanar)

    dizesine bayıldığım japon şair. üstad’daki şu mecaza, şu metafor kullanımına bakar mısınız? hayran olmamak elde değil.
  • ünlü japon marangoz. topluma ustaca bir bakış atar ve üstüne bu bakıştan çok evrensel bir analiz yapar ve yine ürünlerini nakış gibi işleyerek ortaya çıkarır. benim gözümde bu mesleğin en iyisidir.
  • akira kurosawa (1910-1998) japon yönetmen. sadece japon sinemasının değil, uzak doğunun ve tüm sinema tarihinin yetiştirdiği en iyi yönetmenlerden biri olarak kabul edilen kurosava, raşomon, yedi samuray, dersu uzala ve ran gibi birçok başyapıta imzasını atmıştır.
    sinema alanında “imparator olarak anılan kurosawa sinemaya birçok yenilik kazandırmıştır.
    bunlar;
    1- doğa olaylarını sıkça kullanan kurosawa, çoğu sahnede arka plana doğa olaylarını yerleştirmiştir. rüzgar, yağmur, su akıntısı ve benzeri görseller kullanmış. ses konusunda da yine su damlamasına kadar önem vermiştir.fakat kurosawa’nın en etkili kullandığı unsur yağmurdur. izleyicinin kendisini daha romantize hissetmesini sağlayıp, filme olan bağlılığı arttırır.
    2- kurosawa’nın en çok kullandığı unsurlardan birisi de büyük kalabalıklardır. insan kitlesini bu kadar büyük gösterince, kalabalık her duyguyu yüksek hissettirir. iyi bir tepki planı için dört kişi yeterlidir. kurosawa zamanı geldiğinde yirmi beş bazen yüz kişi kullanarak bu kalabalık duygusunu aşılamıştır.
    3- kurosawa abartılı sahne ve karakteristik çalışmaları sık kullanmıştır. karakter belirgin jestler ve mimikler kullanır. mesela sinirli ise, volta atar, öfkeli olduğunda ayağa fırlar, utandığında yere çöker. karakterlere belirli jest ve mimik yüklenmesi de onların film boyunca karıştırılmamasına ve belirginleşmesine yol açar.
    4- kamera hareketleri konusunda da önemli çalışmaları bulunan kurosawa, duygu yüklemek ve sahnenin genele geçişi konusunda uzaklaşan karaktere odaklamak yerine genele kadrajlar. kamera hareketlerinin başı,ortası ve sonu bulunur. kendi başına hikaye anlatan kamera hareketleri vardır.
    5- wipe(kesme /geçiş) hareketleri çok önemli bir katkıdır. star wars serisinde kullanılan sahne giriş çıkış odaklarının mucidi kurosawadır. filme akıcılık katan bu harket kesmeleride kolaylaştırmıştır. kesmeler anlaşılmaz hale gelmiş izleyicinin odağı dağılmamıştır.
  • akira kurosawa sinemasının olmazsa olmaz beş özelliği..

    1. hareket, ışık ve renk

    resim eğitimi aldıktan sonra film endüstrisine giren akira kurosawa’nın sinemasını eşsiz kılan, hareket, ışık ve rengin kusursuz ahengidir. sanatını “bir rüya” olarak tasvir eden kurosawa, finansman bulamadığı için asla çekemeyeceğini düşündüğü kagemusha’yı (1980) ilk önce bir resim olarak hayal etmiştir. filmde, kralın dublörlüğünü üstlenen ve bu görevin yükü alında ezilmeye başlayan karakterin yaşadığı travma, yağlıboya tabloları hatırlatan bir rüya sahnesiyle tasvir edilir. rüya mekânında, bin bir farklı kıvrımı, bin bir farklı renkle boyayan kurosawa, dublörün yaşadığı kimlik krizinin eşsiz bir görsel karşılığını bulur.

    2. kamerayla kurgu

    birçok filmini kendi kurgulayan ve sinema yapma sebebinin kurgu olduğunu söyleyen kurosawa, kendine has bir görsel dil geliştirmiştir. kurosawa’nın, kadrajdaki bir öğeye kamera hareketi yerine jump cut’larla yaklaştığı kendine özgü bir anlatım tekniği vardır. öznenin uzamla kurduğu ilişkiyi görünür kılan bu yöntemin en çarpıcı örneklerinden biri rashômon’un (1950) açılış sahnesinde karşımıza çıkar. yıkık dökük bir tapınağa kesmelerle yaklaşan kurosawa, yağmurdan korunmak için tapınağa sığınmış iki karakterin duygu dünyasıyla mekânın ruhu arasında bir ilişki kurar.

    3. rüzgâr, ateş, su ve toprak

    doğanın unsurları, kurosawa için dışa vurulamayan duyguları tasvir etmek için bir araçtır. ran’da (1985), oğulları gözünün önünde birbirini yok ederken aklını kaybeden hidetora’nın deliliğini vadideki fırtına resmeder. yojimbo’da (1961) ise intikam ateşiyle yanıp tutuşan unosuke’nin öfkesi, arkasındaki binayı saran alevlerde beden bulur. samuray devrinin yok olmaya yüz tuttuğu bir dönemi ele alan yedi samuray’ın sonunda ise kendini feda eden samuraylar adeta yağmur ve çamurla hemhâl olup doğaya karışırlar.

    4. kimliksiz samuray

    kurosawa en çok samurayların hikâyelerini anlatmıştır. japon geleneğini ve erdemini temsil eden samuraylar kimliksiz ve aidiyetsiz fedailerdir. iç savaş esnasında köylüleri korumak için canlarını ortaya koyan samuraylar, yükselen tüccar sınıfının henüz iktidarı ele geçirmediği bir çağda nefes alan son kahramanlardır. yojimbo, yedi samuray ile beraber kurosawa’nın samuraylara saygı duruşunda bulunduğu en önemli filmlerdendir. bir kasabada birbirine rakip iki hırslı grup arasında kalan samuray yojimbo’nun hüzünlü hikâyesi masumiyet çağının yok oluşunun simgesi gibidir.

    5. kaos

    filmlerinde karakterlerin, doğanın ve nesnelerin hareketleri arasındaki karmaşık ilişkiye odaklanan kurosawa, adeta kaosun anatomisini çıkarır. yıkım üzerine kurulu medeniyetin içine düştüğü şiddet sarmalının trajik bir portresini çizer. kral lear’dan macbeth’e, shakespeare trajedilerinden esinlenerek çektiği filmler, trajedinin kültürler arasındaki sınırları yok edişinin kanıtı gibidir. dünya, kimi zaman cehennemin ta kendisidir kurosawa filmlerinde. fakat kurosawa insandan vazgeçmemiştir. umut, yanıp kül olmuş şatoların, üst üste yığılmış cesetlerin, yerle bir olmuş şehirlerin arasından sızmaya devam etmektedir.
    ---
    (bkz: ali deniz şensöz)
    (alıntı: altyazı sinema dergisi)
hesabın var mı? giriş yap