akdeniz'in ufka doğru mora çalan mavisi
-
bilhassa mora çalan kısmı, beydağlarıyla elele verip epey alkol tükettiren mavidir.
-
bir ismet özel şiiri;
kim yeni terleyen bıyığına, sakalına sevdalanmışsa
ölünceye kadar bu daireden dışarıya ayak atamaz
hafiz
yaz günleri beni hatırlamıyor.
salgılı bir hayvanla bitişiyorum yaz yaklaşınca
yayılıyorum ortasına sevgili tüylerimin
geniş uykulardayım, muazzam uykularda
yılların zulmünden haberim yok
ne de süzgün taşralı kızlar korosundan
geçiyor hazza yatkın dudaklarıyla gece
canımın ilmekleri arasından.
beni artık kimseler arayıp da bulmasın
beyaz harmanilerin göklere açık sofrasında
yıktığım saltanatın dizinde inlediğim
aşkın en tabanında yattığım anlaşılmasın
çünkü ben çok gizli bir yanlışın
dehşetengiz yeteneğini ölçmek için
yepyeni bir hata için iniyorum akdeniz'e
meryemoğlu sanıp ben zavallı ademi
çarmıha çaktılar orda çok zaman önce.
çok zaman önceydi ki otobüsler
mermer sütunlu şehirlerden sahil çardaklarına
nice yılgın havarilerle gidip geldi.
hepimiz, yani taflan çiğnemekle güzelleşen çocuklar
havariler karşısında harami
gövdesinde hayvan kabarınca mecalsiz
kutlu bir tan çıkarmayı denedik
kayser makinasından
anneler
sevecen gözyaşlarıyla korurdular bizi.
bizi sen ey beyhude ve baygın duyguların yırtıcısı
sen ey loş çalgıları uykulardan çıkarıp
bahçelerin hayatına yerleştiren esrar
bizi bırakmıştın
acı güller salınırdı kanımın raddelerinde
ve ben güneş altında kendini bize öptüren neyse
gece onun kimlerle buluştuğunu araştırdım
o zaman yalın yürek kaldım şiddetin çölünde
aldanışların çölünde korkudan
denize dilimi soktum ayaklarımdan önce.
bu kadar, bu kadardı akdeniz
aslı yokmuş dinlediklerimin
eski moda güneş sanrılarından
bir şair cesedinden hiç farkı yok denizin.
yok ve yaz günleri beni hatırlamıyor
boğulmuş hüznü gösteriyor bana memelerinden
geçiyorum bir yakıcı maviden derinleştirilmiş mora
geçiyorum ayaklarım altında kumları hıçkırtarak
kara yaz! karanlık yaz! kararan vücutlardan
rıhtıma varmayan ceset elbette hatırlanmaz. -
(bkz: bakmaya doyulamayan seyler)
-
barbaros hayrettin paşa'ya en çok yakışan renktir.
-
“yepyeni bir hata için iniyorum akdeniz’e”
ismet özel’in sıkı şiiri. ismet özel şiiri üzerine konuşmayı zaten sevmiyorum,
ismet özel şiiri hakkında konuşulabilir.
şiir = ismet özel şiiridir “de”!
ismet özel şiiri harikulade! ‘müzik güzel’ gibi bir tanım,, evet.
milli park parçasına da ilham kaynağı olmuştur bu şiir.
çok yüksek yerlerdeki 33. derece bir kohen biraderimden öğrendiğim kadarıyla,
sesi de güzel olan, yani güzel türkü de söyleyen ismet özel, ara sıra milli park parçasını mırıldanıyormuş, pek de hoşuna gitmiş bu şiirinin bestelenmesi.
akdeniz’e inmediğim zaman, o yıl hep üşüyorum! yani kış aylarında üşüyorum ama ne zaman ki akdeniz’e inerim, işte o zaman her şey değişiyor. hiçbir deniz, akdeniz’in yerini tutamaz. eski zamanlarda toroslardan geçerek oluyordu, şimdilerde yön başka.
kendisi, tatile giderken denizin ilk görüldüğü an’dır!
#11208384
__________________
velakin,
bu şiir gerçekten sert bir şiir abiler, enikonu ağır bir şiir.
“yaz günleri beni hatırlamıyor” (…) “geniş uykulardayım, muazzam uykularda”
ne demektir bunlar?
ismet özel ne ile hesaplaşmaktadır?
anlam, şairin karnındadır, neyi anlatmak istediğini tam olarak ancak ismet özel bilebilir.
şu halde bu şiir üzerine yapılacak yorumlar, kişinin kendisini anlatabileceklerinden ötesi değildir.
“meryemoğlu sanıp ben zavallı âdemi
çarmıha çaktılar orda * çok zaman önce”
ismet özel’in belleğindeki görüntüde böyle bir yer, ve hiç de güzel karşılamıyor ismet özel akdeniz’i, “kara yaz! karanlık yaz!”. ufka doğru mora çalıyor ama, denizin kendisi bir şairin cesedinden farklı değil!
“bu kadar, bu kadardı akdeniz
aslı yokmuş dinlediklerimin
eski moda güneş sanrılarından
bir şair cesedinden hiç farkı yok denizin”
ne demişti ismet özel akdeniz için: “yepyeni bir hata için iniyorum akdeniz’e”..
belli ki akdeniz’de kalan bir şeyleri var, güçlü şeyler hem de.
şimdi nerededir hesabı [yani fikirleri] tanrı bilir!
enfes bir şiir! -
-
ismet özel'in kendi sesinden dinleyince daha derinleşen, daha ürpertici olan, bir yangın gibi büyüyen şiir.
-
bu fevkalade şiirin “yepyeni bir hata için iniyorum akdeniz’e” dizesi bana akdeniz'e inip yaptığım ikinci 'hata'yı hatırlatıyor. ilkini unuttum bile, ikincisini şiir anımsattı.
tüm o zaman geniş uykulardaydım, muazzam uykularda! bazen şiirlerin belleği kontrol edecek kadar güçlü olabilmesi rahatsız edici.
“bu kadar, bu kadardı akdeniz
aslı yokmuş dinlediklerimin
eski moda güneş sanrılarından
bir şair cesedinden hiç farkı yok denizin
yok ve yaz günleri beni hatırlamıyor
boğulmuş hüznü gösteriyor bana memelerinden
geçiyorum bir yakıcı maviden derinleştirilmiş mora
geçiyorum ayaklarım altında kumları hıçkırtarak
kara yaz! karanlık yaz! kararan vücutlardan
rıhtıma varmayan ceset elbette hatırlanmaz." -
ne güzel bir şiirdir.
ismet özel sesiyle ne anlamlıdır. -
ihtidanın, şarkıya dönmenin şiiridir.
bilirim ki şarkıya dönersem; ense köküm seyrelecek. ben şarkıya dönünce boğazlarındaki boğum epriyecek insanların. çünkü öyle bir yol yürümüşümdür ki ancak dönüş yolu yok edilerek dönülebilir şarkıya.
böylece biliyorum, tamahkar bir genizadır anlak. bu yüzden en okunaklı çehremle dikiliyorum ismet özel'inkine hemzemin bir ihtidaya.
"ve ben güneş altında kendini bize öptüren neyse
gece onun kimlerle buluştuğunu araştırdım
o zaman yalın yürek kaldım şiddetin çölünde
aldanışların çölünde korkudan
denize dilimi soktum ayaklarımdan önce."
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap